Sebt Günü Çalışma Kitapçığı – 2.çeyrek 2019 – Aile Mevsimleri - 2 bölüm

27 Nisan


Bölüm Başkanı Babasını Vaftiz Etti


Andrew McChesney tarafından yazılmıştır.


Yedinci Gün Adventist Kilisesi’nin Güney Asya-Pasifik Bölümü başkanı Samuel Saw, babasıyla ilişkisi olmadan büyüdü.


İkili, kendi ülkeleri olan Myanmar’da asla beraber zaman geçirmediler. Birşeyler hakkında hiç konuşmadılar.


“Bana asla sarılmadı,” dedi Samuel. “Ben babası olmayan bir çocuktum.”


Dedesi ve ninesi tarafından yetiştirilen Samuel, bir Adventist okulunda okumaya gitti ve Myanmar’ın başkenti Yangon’un 140 mil (225 kilometre) batısında bulunan 280.000 kişilik bir şehir olan Myaungmya’daki Myanmar Birliği Adventist Semineri’nden bir pastör olarak mezun oldu. Nüfusun sadece yüzde 4’ünün Hristiyan olduğu güneydoğu Asya ülkesinde kilise işi zorluydu. Budistler nüfusun yüzde 90’ını, Müslümanlar ise yüzde 4’ünü oluşturuyordu.


Bir pastör olarak, Samuel bir çok insana “Sesinizi Hristiyan olmayan ailelerinize ve diğer akrabalarınıza duyurun.” dedi. Ama asla kendi babasıyla temasa geçmedi.


Samuel evlendi, iki çocuğu oldu ve Tayland, Singapur ve Filipinler’de pastör ve kilise yöneticisi olarak görev yaptı.


Güney Asya-Pasifik Bölümü’nün yönetici sekreteri olarak görev yaparken Samuel, babasını düşünmesini sağlayan haftalık dua seanslarına katıldı. Çocukluk hikayesini konuşmacıyla paylaştı ve iki adam birlikte dua etti.


Konuşmacı, “Babana ulaşmalısın,” dedi.


Samuel ona güç vermesi için Tanrı’ya dua etti. Babasını düşünmek ona acı veriyordu ve onunla bağlantıya geçme arzusu yoktu. Dua etmeye devam etti ve beklenmeyen gerçekleşti. “Ben kendi babamı o 76 yaşındayken vaftiz etme ayrıcalığına eriştim” dedi Samuel.


Samuel hala babasının ardından ne dediğini hatırlıyor.


“Oğlum,” dedi yaşlı adam, “Elimde bir şarkı kitabı ve Kutsal Kitap ile kiliseye giden bir Hristiyan olmak istiyorum. Lütfen bana bir şarkı kitabı ve Kutsal Kitap al, böylece ben de onları kiliseye götürebileyim.” Samuel, babasının vaftiz tankının suyundan çıkışını ve kollarıyla kendisini sarışını hatırlayarak duygu yoğunluğuna boğuldu.


“O an, hayatım boyunca bana ilk defa sarıldığı andı” dedi.


Samuel, 2016’da, Myanmar’la beraber 14 ülkeyi kapsayan Güney Asya-Pasifik Bölümü’nün başkanı seçildi ve insanların acıdan ve üzüntüden kurtulmak için Tanrı’dan yardım istemeleri gerektiğini savunuyor.


“Bizler Tanrı’nın değiştiren gücü olmadan sadece normal insanlarız ama O’nun gücüyle, dünyaya bir farklılık olabiliriz.”



  1. DERS

PAZAR


PAZARTESİ


SALI


ÇARŞAMBA


PERŞEMBE


CUMA


4 Mayıs


Bebek Geliyor!


Andrew McChesney tarafından yazılmıştır.


Şehirlerde görev yapmak üstüne bir Şabat vaazını dinledikten sonra Tanrı’dan onu kullanması için dua eden doktor, Yedinci Gün Adventist dünya kilisesinin ABD ana merkezinin otoparkında beklenmedik bir şekilde bir bebek dünyaya getirdi.


Dr. Yvette C. Ross Hebron, Silver Spring, Maryland’de aceleyle hastaneye yetişmeye çalışan fakat kaybolup kilisenin otoparkına park eden ailenin arabasında sağlıklı bir erkek bebek dünyaya getirdi.


Yvette bu olayları Tanrı’nın ayarladığına inandığını söyledi.


“Dualarımıza cevaben en güzel fırsat, Rab tarafından oluşturuldu,” dedi.


Yvette, Adventist Kilisesi başkanı Ted N.C. Wilson’ın kilisenin Genel Konferans merkezindeki 2017 Yıllık Konsey iş toplantıları sırasındaki vaazını duyduktan sonra Tanrı’ya daha fazla hizmet edebilmek için dua etmeye başladı. Kilise lideri, şehirdeki insanlara yenilenmiş bir gayretle ulaşılması için istekte bulundu ve şehir sakinlerine ulaşılması için doktorlara ve diğer sağlık çalışanlarına ol


an ihtiyaçtan bahsetti.


Vaazdan beş gün sonra, Yvette ve kocası, arabayla kilise merkezinin yanından geçerken bir adamın arabayla otoparka girdiğini, arabadan fırlayıp arabanın çevresinde çılgınca koşturduğunu gördüler. Araba camını indirdiği yerde adamın yakarışlarını ve çığlıklarını duydu, “Bebek geliyor!” Ardından arabadan, doğurmak üzere olan annenin feryatlarını duydu.


“Kocam ve ben direkt arabayı yol kenarına park ettik,” dedi.


Dakikalar sonra, bebek doğmuştu. Harold ambülansı aradığı yerde, yeni baba ayakkabı bağcıklarını tenis ayakkabılarından çıkardı ve arabadan bir makas aldı. Yvette’in talimatları doğrultusunda, göbek bağını bu iple bağladı ve kesti.


Yvette bebeği arabadan aldığı bir battaniyeye sardı ve rahat olduğuna ve iyi bir şekilde nefes aldığından emin oldu. Genel Konferans güvenliği geldi ve etrafı sakinleştirdi. Kısa bir süre sonra, ambülans ekibi hastaneye sağlıklı ve durumu stabil bir anne ve onun bebeğini götürdü. Daha sonra o gün, Yvette hastanede anneyi ziyaret etti ve bebeği yine kucağında tuttu. Anne heyecanla, hemşirelere, Tanrı’nın kendisine park yerinde yardım etmesi için bir melek gönderdiğini söyledi. “Nereden geldiğini hiç bilmiyorum” dedi anne. “Sadece kafamı kaldırdım ve karşımdaydı” Yvette, otoparkta olanların dualarına cevap olduğundan hiç şüphesi olmadığını söyledi. “Kocam ve ben her şeyi Tanrı’nın planına atfediyoruz” dedi.



  1. DERS

PAZAR


PAZARTESİ


SALI


ÇARŞAMBA


PERŞEMBE


CUMA


11 Mayıs


Tuhaf bir Işık


Andrew McChesney tarafından yazılmıştır.


Ruth Jereh, Zambiya’nın güneyindeki memleketi Mazabuka’daki bardan eve yürekten şarkı söyleyerek yürüyordu.


Bir Cuma akşamıydı, ve bütün günü bira içerek geçirmişti.


Aniden önünde kör edici bir ışık belirdi. Işık havada asılı kaldı, ve Ruth ışığın nereden gelip nereye gideceğini bilemeden, ürkek bir şaşkınlıkla ona bakakaldı. Şarkısı kursağında kalan Ruth, anında ayıldı. Hemen ardından ışık kayboldu.


Ruth titreyerek evin yolunu tuttu.


Ruth o gece ne kocasına ne de 14 çocuğa bir şey söyledi, fakat sabahına sessizliğini bozdu.


“Canım” dedi kocasına. “Dün, eve dönerken, beni korkutan büyük bir ışık gördüm.”


“Artık bira içmeyi bırak” diye yanıtladı kocası. “Bu olay, Tanrı’nın sana bir mesajı olabilir.”


Daha sonra aynı gün, Ruth’un evine bir Dorcas çalışanı geldi ve onu bir Adventist kilise buluşmasına davet etti. Daha önceki gecenin deneyimi aklında olan Ruth, kocasıyla beraber gitti. Ruth, bir Adventist evinde büyüdü, fakat başka bir mezhepten olan kocasıyla evlenince kiliseden ayrıldı. Eşi barlarda saksafon çalıyordu, ve yıllarca eşinin çaldığı yerde o da ev yemeği veriyordu. Ardından, saatlerce içiyorlardı.


Bu durum öyle bir noktaya geldi ki Ruth barda sabahtan akşama kadar içmekten çocuklarını unutuyordu.


İçmek Ruth’un hayatının bir parçasıydı ve parlak ışığı gördükten sonra bırakmak için mücadele verdi. İki hafta boyunca geceleri, korkmuş bir şekilde, ağlayarak uyandı. “Tanrım, yaşadığım hayat çocuklarımı ihmal etmeme sebep oluyor” dedi. “Bana birayı bırakmam için yardım et.”


Ardından bir gün alkole olan tüm arzusundan kurtuldu.


Kasaba halkı onun ayık olduğunu gördüklerinde hayret içinde kaldılar. Onun önceden nasıl olduğunu biliyorlardı ve alkolü bırakmak için cadı doktorunun direktifleriyle hangi otları kullandığını sordular.


“Nasıl oldu da artık bira içmiyorsun?” dedi biri. “Bize içmeyi bırakmana yardım eden otu ver” dedi bir diğeri.


Ruth herkesi şöyle yanıtladı, “Kullandığım ilaç duadır.”


Ruth ayrıca duanın gücünü Mesih için ailesini kazanmak adına kullandı. Vaftiz oldu ve onun etkisi ile 10 aile üyesi, kocası da dahil olmak üzere vaftiz oldu. “Benim ve ailemin O’na ibadet etmemizi sağladığı için dualarımda hep Tanrı’ya şükrediyorum” dedi 62 yaşındaki Ruth. “Tanrı’ya ibadet çok önemlidir.”



  1. DERS

PAZAR


PAZARTESİ


SALI


ÇARŞAMBA


PERŞEMBE


CUMA


18 Mayıs


‘Adam’ Şabat’ı Paylaşır


Andrew McChesney tarafından Yazılmıştır.


Bir melekle konuştuğunu çok fazla insan iddia edemez.


Çiftçi Notley Tidwell edebilirdi, ama etmedi. Onun yerine, gizemli yabancıyı “adam” diye adlandırdı.


1880’lerde bir akşam, Notley, ABD’nin Texas eyaletinde bir ambar dansından, elinde kemanı, aheste aheste eve doğru yürürken dua ediyordu. Kafası karışmıştı. Pazar günü ibadet ederek büyümüştü fakat Kutsal Kitap çalışıyordu ve Dördüncü Emir’de şunu görmüştü, “Şabat Günü’nü kutsal sayarak anımsa” (Mısır’dan Çıkış 20:8; KJV).


Dua ettiği sırada, aniden arkasında bir adam belirdi. Notley civardaki herkesi tanıyordu ve bu adamı daha önce hiç görmemişti. Fakat irkilmedi. Yabancı huzur veriyordu.


“Yabancı, birden belirdi ve onunla konuşmaya başladı” dedi Notley’nin torunu, 94 yaşındaki Lorena Stigaullde. Konuşma kısa sürede Şabat’a döndü ve Notley, Tanrı’nın Pazar gününü değil, Cumartesi gününü Şabat olarak belirlediğine olan giderek artan inancını paylaştı. Cumartesi gününü farkeden birini bulamadığı için şaşkınlığını dile getirdi.


Yabancı, Cumartesi günü ibadet eden bir grup insandan haberdar olduğunu ve ayrıntılı bir şekilde toplantı yerlerinin adresini verdi. Konuşmaya devam ederken Notley bir an yana doğru gözünü kaydırdı, geri adamın olduğu yere baktığında, adam kaybolmuştu.


“Yabancı tam oradaydı, döndüğünde, yerinde hiçbir iz yoktu,” dedi, Notley’nin torununun 68 yaşındaki kızı Reba Seifert.


Notley eve dönünce, karısına bu sıradışı buluşmayı anlattı ve günler sonra, bu adamın söylediği adrese gitmeye karar verdi. Adres onu her Şabat küçük bir grup Yedinci Gün Adventisti’nin toplandığı bir çiftlik evine götürdü. Notley, karısı ve sekiz çocuğuyla Adventist Kilisesi’nde vaftiz edildi. Daha sonra bir yerel kilise lideri oldu ve Teksas şehirleri Linden ve Marietta arasında, ilk yerel Adventist kilisesini dikti.


Kilise şu an kapalı olmasına rağmen, Lorena’nın diğer akrabalarıyla birlikte katıldığı Linden’deki bir kilise de dahil olmak üzere bölgede başkaları ortaya çıktı.


Notley’nin mirası bugün yaşamaya devam ediyor. Tanrı’ya olan imanı Teksas ve ötesinde görev odaklı birçok Kutsal Kitap çalışanı, yazı evangelistleri ve özel ihtiyaç liderleri olarak hizmet veren Yedinci Gün Adventist kuşakları oluşmasını sağladı.


“O, büyük bir ailedeki ilk Adventist oldu,” dedi, Notley’nin torunu Lorena’nın 4 kızından biri olan Reba.


Notley asla yabancıyı bir melek olarak anmadı, fakat ailesi yabancının, yürekten edilen bir duaya cevap olarak cennetten gönderildiğine inanıyor.


“Notley yabancıyı sadece ‘adam,’ olarak anardı, ama onu Tanrı’nın gönderdiğine inanıyordu” dedi bu hikayeyi büyük babasından küçük bir kız iken dinleyen Lorena. “Ben onun bir melek olduğuna inanıyorum.”



  1. DERS

PAZAR


PAZARTESİ


SALI


ÇARŞAMBA


PERŞEMBE


CUMA


25 Mayıs


İşimden Ayrılma Sebebim


Andrew McChesney aarafından, Bo’nun Anlattığı gibi aktarılmıştır.


Olağanüstü bir deneyim, Çin’de, bir iplik fabrikasındaki 17 yıllık işimden ayrılıp kendimi tamamen müjdeciliğe vermemi sağladı.


Ben 39 yaşındayken, oğlum tornacı olmak için bir meslek okuluna gitmek istedi. Fakat üç yıllık bu kursun ücreti 10,000 yuandı, ve elimizde böyle bir para yoktu.


Benim Yedinci Gün Adventisti annem bunun için dua etmemizi önerdi. Dua ettik, fakat benim bir mucizeye dair bir beklentim yoktu.


Kız kardeşim problemi duyduğunda, meslek okulunda çalışan bir arkadaşı ile temasa geçerek oğlumun burs kapsamına girip giremeyeceğini sordu. Okul muhasebecisi olan arkadaşı, bursun sadece düşük gelirli aileler için geçerli olduğunu ve bizim bu kapsama girmediğimizi söyledi. Ama oğlum onun önerisine uyarak yine de okula kayıt yaptı.


Bu sırada, annem, dört kızkardeşim ve ben paramızı topladık. Okula parayı yatırmaya gittiğimizde okul muhasebecisi tarafından karşılandık. Oğluma oracıkta bir burs talep mektubu yazmasını söyledi ve mektubu müdürün ofisine götürdü.


Müdür mektuba baktıktan sonra sordu, “Bu öğrenciye ne kadarlık bir yardım yapmalıyım?” “İstediğiniz kadar yapabilirsiniz,” diye yanıtladı muhasebeci.


Müdür mektuba “500” yazdı.


Muhasebeci mektupla beraber döndüğünde çok heyecanlanmıştım. 500 yazısının ne anlama geldiğini bilmiyordum, fakat 500 yuanlık bir indirimin bile çok fazla yardımı olurdu.


“Bir yıllık ücreti mi, yoksa komple üç yılın ücretini mi ödemek istersiniz?” diye sordu kasiyer.


“Komple üç yılın,” diye yanıtladım.


Kasiyer, birkaç hesaplamadan sonra, “Toplam borcunuz 2,700 yuan.” dedi.


Şoktaydık! Ne olduğunu ya da nasıl o rakamla çıktığını algılayamadık. Bugün bile, hala orada ne olduğunu bilmiyoruz.


O güne kadar Tanrı’ya inancım oldukça sığdı. Ama o tecrübeden sonra, Tanrı’nın bizi düşündüğünü farkettim, ve tüm kalbimle Tanrı’ya hizmet etmeye karar verdim. Sadece birkaç yeteneğim var, ama kilise temizliğine yardım edebileceğime ya da insanları ziyaret edebileceğime karar verdim.


Bugün, 54 yaşındayım ve beş kiliseden sorumluyum. Kendimi bir müjdeci olarak adlandırmaya değer görmüyorum. Ama inanıyorum ki Tanrı liderlik ediyor ve O müjdeyi yaymamda bana yardım eder.


2018 Onüçüncü Şabat Sunuları’nın üçüncü çeyreğinin bır kısmı, Çin’de birlikçi bir iç şehir kilisesi açmak için kullanıldı. Yazarın ismi değiştirilmiştir.



*25–31 Mayıs


Kayıp Zamanları




Sebt Günü


KONUYLA İLGİLİ METİNLER: Mar. 5:22–24, 35–43; 1Pe. 5:6, 7; Yar. 37:17–28; Luk. 16:13, Rom. 6:16; 1Ko. 15:26.


HATIRLAMA METNİ: “Dahası var, uğruna her şeyi yitirdiğim Rabbim İsa Mesih’i tanımanın üstün değeri yanında her şeyi zarar sayıyorum, süprüntü sayıyorum” (Filipililer 3:8).


Adem ile Havva iyiyle kötüyü bilme ağacının meyvesini yedikleri anda ilk kayıplarını, masumiyetin kaybını yaşadılar. Bu kaybedilen masumiyetin yerini ise bencillik, çatışma, suçlama ve birbiri üzerinde denetim ve üstünlük sağlama arzusu aldı.


İlk Günah’tan kısa süre sonra, kendilerine çıplaklıklarını örtmek üzere hayvan postları verildiğinde ilk hayat kaybına tanıklık ettiler. Sonsuza kadar yaşamamaları için hayat ağacından yemeleri yasaklanan Adem ile Havva aynı zamanda kusursuz bahçe evlerini kaybettiler, yıllar sonra oğulları Habil’i de kardeşi Kayin’in ellerinde kaybettiler. Sonunda içlerinden biri eşini, kalan eş de son olarak kendi hayatını kaybetti. Bir tercih yüzünden çok kayıp yaşandı.


Evet, hepimiz kaybın gerçekliğini ve acısını biliyoruz, kayıp ailemizden olduğundaysa çoğumuz o acıyı en derinde hissediyor. Bu hiç şaşırtıcı değil, zira en yakın bağları ailede kurduğumuz için, çeşitli şekillerde kayıp orada olduğunda bize en sert darbeyi vuruyor.


Bu hafta aile yaşamına, çeşitli kayıpların olduğu dönemler bağlamında bakmaya devam edeceğiz.


*1 Haziran Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.


  1. DERS

26 Mayıs


Sağlığın Kaybı


Biz hayat ağacından binlerce yıl uzaktayız ve bunu hepimiz, özellikle de fiziksel sağlığımız söz konusu olduğunda, hissediyoruz. Er ya da geç, genç yaşta kaza sonucu hayatımızı yitirmediğimiz takdirde, hepimiz sağlığımızı kaybetmenin sert gerçekliğiyle yüzleşeceğiz.


Sağlığın kaybı ne kadar zor olsa da, bu durum kendimizi değil ailemizdeki birini etkilediğinde ne kadar daha acı verici? Kaç anne-baba, özellikle de hasta evlatlarıyla uğraşırken, çocukları yerine hasta olanın kendileri olmasını dilemiştir? Maalesef bu seçimi biz yapamıyoruz.


Bu öykülerin ortak özelliği ne? Mar. 5:22–24, 35–43; Mat. 15:22–28; Luk. 4:38, 39; Yu. 4:46–54.


Bu durumların her birinde ve şüphesiz daha birçoğunda, ailenin bir ferdi için İsa’ya yalvaran diğer bir aile ferdini görüyoruz.


Düşkün bir dünyada yaşadığımız için acı çektiğimizi fark ettiğimize şüphe yok. Günah dünyaya girdiğinde sadece ölüm girmedi, aynı zamanda devamlı acı, hastalık ve dert de girdi. Kronik veya ölümcül bir hastalığa yakalandığımızda sarsılabilir, öfkelenebilir, umutsuzluğa kapılabilir, hatta “Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin? Niçin bana yardım etmekten, haykırışıma kulak vermekten uzak duruyorsun?” (Mez. 22:1) diye haykırmak isteyebiliriz. Davut’un yaptığı gibi, bizim de sorularımızı, öfkemizi ve acımızı Allah’a götürmemiz doğru olur.


İsa’nın dönüşüyle ölüm nihayet bozguna uğratılıncaya kadar, hastalık ve ıstırap birçok yönden sır olarak kalacak. Bu arada biz de Allah’ın Sözü’nden önemli gerçekleri çıkarabiliriz. Eyüp tarifi imkânsız acılara katlanırken Allah’a daha da yakınlaşmıştı. Şöyle demişti: “Kulaktan duymaydı bildiklerim senin hakkında, şimdiyse gözlerimle gördüm seni” (Eyü. 42:5). Pavlus’un kronik bir rahatsızlığı vardı, onunla başa çıkma şekli bize ıstırap çekmenin bizi başkalarını teselli etmeye hazırlayabildiğini, acı çeken diğer insanlara karşı bize merhamet verebildiğini ve daha etkin bir şekilde hizmet etmemizi sağlayabildiğini söylüyor (2Ko. 1:3–5); yani bizi kırıp geçmesine izin vermezsek.


Hastalıktan muzdarip olan biz ya da aile fertlerimiz olsun fark etmeksizin, talep edebileceğimiz vaatler hangileridir? Rabbimiz İsa’nın çarmıhta ızdırap çekmiş olması böyle zamanlarda bizim için neden çok önemlidir? Çarmıhtaki İsa, ailemizdeki hastalık sırasında bile bize Allah’ın tükenmez sevgisi hakkında ne öğretir?


PAZAR


27 Mayıs


Güvenin Kaybı


Hepimiz bir gün bize güvenmiş olan birinin güvenini boşa çıkartacak olan günahkâr, bozuk insanlarız. Hangimiz başka birinin güvenimize ihanetinin kurbanı olmadık ki? Güvenin kaybı ne kadar zor olursa olsun, bir aile ferdine ihanet etmek ya da ailemizden biri tarafından ihanete uğramak her zaman çok daha kötüdür.


Bazen, ilişkinin onu tamir etmek için harcayacağımız çabaya değmeyeceğine karar verir ve kayıplarımızı gözden çıkartıp ilişkiyi geride bırakırız. Tabi ki, karşımızdaki kişi bir aile ferdi, mesela eşimiz olduğunda bunu yapmak kolay değildir. Evliliğin amaçlarından birinin de, güven kırıldığında onu tekrar inşa etmeyi bize öğretmesi olduğu söylenebilir.


Bir ilişkideki güvene gölge düştüğünde, hem güven hem de ilişki nasıl iyileştirilip kurtarılabilir? 1Pe. 5:6, 7; 1Yu. 4:18; Yak. 5:16; Mat. 6:14, 15.


Yıkılmış güveni yeniden inşa etmek bir yolculuk gibidir; aşama aşama ilerlemelisiniz. Yolculuk, kabahatli olan kim olursa olsun ve kabahat ne olursa olsun, samimi bir şekilde kırgınlığın açıklanmasıyla ve gerçeğin itiraf edilmesiyle başlar.


Güveni kıran zinaysa, iyileşme ihanet eden itiraf ettiğinde başlar. İyileşme sürecinin bir parçası olarak, ihanet eden kişinin itirafında tamamen açık olması gereklidir. Gizli hiçbir şey kalmamalıdır, yoksa ileride ortaya çıktığında (elbet çıkacaktır) yeniden inşa edilmiş olan güveni yerle bir edecektir. Güven ikinci kez kırıldığına, iyileştirmek ilk seferinden daha da zor olacaktır.


Güveni yeniden inşa etmek zaman ve sabır ister. Kabahat ne kadar büyükse, onarım ona göre daha çok vakit alacaktır. Bazen de kendinizi iki adım ileri üç adım geri atıyormuş gibi hissedersiniz, bu gerçeği kabullenin. Bir gün geleceğe dair bir umut varmış gibi görünür, ertesi gün kaçıp gitmek istersiniz. Fakat birçok kişi bozulmuş ilişkilerini tamir edip daha derin, daha yakın, daha tatmin edici ve daha mutlu bir evlilik geliştirmeyi başarabilmiştir.


Evliliği iyileştirmenin ilkelerinden hangileri diğer ilişkilerdeki güven kırılması durumlarında da geçerlidir? Aynı zamanda, bağışlama olsa da, bir daha güvenin olmayacağı ve olmaması gerektiği durum ne olabilir?


PAZARTESİ


28 Mayıs


Güvenin Kaybı, Devamı


Güvenin kaybolduğu diğer bir durum da aile içi şiddettir. Düşüncesi bile hoş olmasa da, araştırmalar toplumda şiddetin en çok ailede görüldüğünü ortaya koyuyor. Aile içi şiddet, Hristiyan aileler de dahil her türlü aileyi etkiliyor. Şiddet, aileden bir ya da daha fazla kişinin, ailenin diğer bir ferdine yaptığı her tür –sözlü, fiziksel, duygusal, cinsel, ya da aktif veya pasif ihmal– saldırıdır.


Kutsal Kitap’ta Allah’ın halkı içinde bile gerçekleşmiş aile içi şiddet anlatıları mevcut. Bu ayetleri okurken neler düşünüyor ve hissediyorsun? Sence bu öyküler neden Kutsal Yazı’da muhafaza edildi?


Yar. 37:17–28


2Sa. 13:1–22


2Kr. 16:3, 17:17, 21:6


İstismar, bir kişinin başkası üzerinde bilinçli bir şekilde güç ve otorite uygulamasıdır. Alkolizmle, stresle, cinsel arzuların yerine getirilmesine duyulan ihtiyaçla, öfkeyi daha iyi kontrol etme ihtiyacıyla ya da kurbanın herhangi davranışıyla açıklanamaz ya da mazur görülemez. Kurbanlar istismar eden kişiyi bu istismara sürüklemekten sorumlu değildir. İstismarcılar sevgiyi bozan ve saptıran kişilerdir, zira “sevgi [...] kötülük etmez” (Rom. 13:10, KM, Candemir). Bir profesyonelden yardım almak istismarcı kişinin davranışında değişiklik meydana getirebilir, fakat öncelikle kişinin davranışının sorumluluğunu alması ve yardımı kendisinin istemesi gereklidir. Allah, kendilerini O’nun varlığına açacak olanlara, istismarcıların istismara son vermelerine yardımcı olmak için, davranışlarından ve tavırlarından tövbe etmeleri için, her yönden zararı onarmak için ve kendi yüreklerini iyileştirerek başkalarını sevmek üzere agape sevgisinin niteliklerini benimsemeleri için, düşündüğümüz her şeyden çok daha fazlasını yapabilecek güçtedir (Ef. 3:20 ile karşılaştır).


Kendini şiddet gördüğü için sarsıntıya uğramış birinin yerine koymaya çalış. Hangi kabul, teselli ve umut sözlerini duymak isterdin? İstismarcı biriyle nasıl daha iyi yaşanılabileceği konusunda öğüt vermektense, istismara maruz kalan kişinin güvenliğini sağlamak ve onunla ilgilenerek kabul etmek neden önemli?


SALI


29 Mayıs


Özgürlüğün Kaybı


Kaç milyon hatta milyar kişinin bir çeşit bağımlılıkla mücadele ettiğini Allah bilir. Bilim insanları bugüne kadar buna tam olarak neyin sebep olduğunu anlayamadılar, fakat bazı vakalarda beynimizde şiddetli arzuların ve ihtirasların bulunduğu bölgeyi gerçekten görebiliyorlar.


Fakat maalesef bu bağımlılıkların yerlerini bulmak bizi bu bağımlılıklardan kurtarmakla aynı şey değil.


Bağımlılık sadece bağımlı için değil, herkes için zor. Herhangi bir aile ferdi bir türlü kurtulamadığı bir gücün etkisi altında olduğunda, aile fertlerinin hepsi –ebeveynler, eşler, çocuklar– acı çekiyor.


Uyuşturucu, alkol, sigara, kumar, pornografi, seks, hatta yemek – bu şeyleri birer bağımlılık yapan, bunların kullanımının ya da suistimalinin alışkanlık yapan ve gittikçe ilerleyen doğası. Size zarar verdiğini bilmenize rağmen duramıyorsunuz. Bir yandan özgür seçiminizin keyfini sürerken, öte yandan her neye bağımlıysanız onun kölesi oluyor ve aslında özgürlüğünüzü kaybediyorsunuz. Petrus’un bir bağımlılığın ne olduğu ve sonuçlarıyla ilgili basit bir açıklaması var: “Onlara özgürlük vaat ederler, oysa kendileri yozlaşmışlığın kölesidirler. Çünkü insan neye yenilirse onun kölesi olur” (2Pe. 2:19).


İnsanları bağımlılığa sevk edebilecek şeyler neler? Luk. 16:13, Rom. 6:16, Yak. 1:13–15, 1Yu. 2:16.


Günah ve bağımlılık aynı şey olmak zorunda değil. Bağımlı olmadığınız bir günah işleyebilirsiniz fakat çoğu zaman bu bir bağımlılığa dönüşebilir. Allah’ın gücüyle, günah bağımlılığa dönüşmeden ona son vermek ne kadar daha iyidir. Tabi ki, günah ve bağımlılık sorununun yegâne kalıcı çözümü yeni bir yüreğe sahip olmaktır. “Mesih İsa’ya ait olanlar, benliği, tutku ve arzularıyla birlikte çarmıha germişlerdir” (Gal. 5:24). Pavlus ayrıca Romalılara Mesih için yaşayabilmemiz için bu günahkâr, bağımlı doğaya karşı ölmenin ne anlama geldiğini açıklıyor (Rom. 6:8–13) ve ekliyor: “Rab İsa Mesih’i kuşanın. Benliğinizin tutkularına uymayı düşünmeyin” (Rom 13:14).


Aramızda bağımlılıkla mücadeleyi kendisinden ya da çevresinden, hatta belki aile üyelerinden bilmeyen var mı? İnsanların Hristiyan olsalar bile yine de profesyonel yardıma ihtiyaç duyabileceklerinin ruhsal bir başarısızlığın kabulü anlamına gelmediğini anlamalarını nasıl sağlayabilirsin?


ÇARŞAMBA


30 Mayıs


Hayatın Kaybı


İnsanlar olarak ölüm gerçeğini biliyoruz.Onun hakkında okuyoruz, onu görüyoruz, hatta belki bizzat tecrübe etmeye çok yaklaşmışızdır.


  1. Korintliler 15:26 ayetini oku. Ölüm nasıl tarif ediliyor ve neden bu şekilde tarif ediliyor?

Sevdiği birini kaybetmiş olan kim ölümün ne kadar büyük bir düşman olduğunu bizzat tecrübe etmemiştir ki? Öte yandan, ölüler için bu durum “iyidir.” Eğer gözlerini Rab’de kaparlarsa onlara bir an gibi gelecek bir süreden sonra ölümsüzlüğe uyanacaklar. “İmanlı için ölüm küçük bir meseledir... Hristiyan için ölüm uykudan başka bir şey değildir, sessizlik ve karanlıkla dolu kısa bir andır. Hayat Mesih’le birlikte Allah’ta saklıdır ve ‘yaşamınız olan Mesih göründüğü zaman, siz de O’nunla birlikte yücelmiş olarak görüneceksiniz.’”—Ellen G. White, Çağların Arzusu, s. 787 [Sevgi Öğretmeni s. 774].


Aslında ölümden sonra gelen gerçek acıyı ve kederi bilen, yaşayanlar, özellikle de geride kalan arkadaşlar ve aile fertleridir. Doğrusu, keder kayba verilen doğal ve normal bir tepkidir. Sevdiğimiz biri ya da bir şey elimizden alındığında yaşadığımız duygusal ızdıraptır.


Yas tutma süreci herkes için aynı değildir, fakat genelde insanların çoğu çeşitli evrelerden geçer. Sevilen birinin kaybı sonrasında, ölüm bekleniliyor olsa dahi, ilk ve en yaygın tepki sarsıntı ve inkârdır. Sarsıntı, kayıp sonrasında aniden bunalıma sürüklenmeye karşı duygusal korunmanızdır ve iki–üç ay sürebilir. Ayrıca gündelik işlerinizle ilgilenirken bile kaybettiğiniz kişiyi düşünmekten kendinizi alamadığınız zamanlar olabilir. Sohbetleriniz sıklıkla kaybınız ya da sevdiğinizle ilgili olmaya başlar. Bu dönem altı ay ile bir yıl arası sürebilir.


Çaresizlik ve bunalım evresi uzun süren kederli bir süreçtir, yas tutan kişinin adım adım kaybının gerçekliğini kabullendiği, muhtemelen en acı verici ve en uzun süren evredir. Bu evrede öfke, suçluluk, pişmanlık, üzüntü ve endişe gibi çeşitli duygu durumlarını tecrübe edebilirsiniz. Yas tutmanın amacı sizin acınızı ya da kaybınızla ilgili anılarınızı tamamen ortadan kaldırmak değildir. İyileşmenin son evresinde, günlük faaliyetlerle ilgili yenilenmiş bir ilgiye sahip olmaya ve günden güne işlerinizi normal bir şekilde görmeye başlarsınız.


Aşağıdaki ayetlerde hangi teselli edici düşünceleri buluyorsun? Rom. 8:31–39; Va. 21:4; 1Ko. 15:52-57.


PERŞEMBE


EK ÇALIŞMA: Birçok insan bağımlılıkları yüzünden acı çekmiştir. Kişisel arzularının esiri olmuş, paralarını, işlerini, sağlıklarını ve özgürlüklerini kaybetmişlerdir. Fakat İsa bizi tüm bağımlılıklarımızdan ve günahımızdan özgür kılmak için geldi ve “Oğul sizi özgür kılarsa, gerçekten özgür olursunuz” (Yu. 8:36). İsa ayrıca her zaman bizimle olacağı vaadini verdi (Mat. 28:20, Yşa. 43:2); yani bu savaşı tek başımıza sürdürmek zorunda değiliz. Aslında, savaşın Rabb’in olduğunu (1Sa. 17:47) ve O’nun zafer vaat ettiğini (1Pe. 1:3–9) hatırlamalıyız. Bugün her türlü bağımlılığa karşı kazanacağınız zaferin yoluna adım atarak, arzu ettiğiniz özgürlüğe ve Allah’ın sizin için istediğine ulaşabilirsiniz. Bu mücadele etmeyeceğiniz ve zaman zaman da yenik düşmeyeceğiniz anlamına gelmiyor. Fakat iyi haber şu ki, siz Rab’den vazgeçmediğiniz sürece O sizi bırakmayacak. Evet, profesyonel yardı almakta da yanlış bir şey yok. Rab sizi iyileştirmek için sağlık çalışanlarını kullanabileceği gibi, bağımlılığınızla ilgili yardım etmek için de profesyonel bir danışman kullanabilir.


“Zorluklar ve denemeler etrafımızı sardığında Allah’a sığınmalı, kurtarmaya gücü olan ve kurtarışı güçlü olan Kişi’den güvenle yardım beklemeliyiz. Allah’ın bereketini istiyorsak onu talep etmeliyiz. Dua bir görev ve ihtiyaçtır; fakat övgüyü ihmal etmiyor muyuz? Sahip olduğumuz tüm bereketlerin Vericisi’ne daha sık şükran sunmamız gerekmiyor mu? Minnettarlığı beslemeliyiz. Keder ve ızdıraptan geçerken bile, Allah’ın merhametlerini düşünüp saymalı, O’nun kutsal ismini övüp yüceltmeliyiz.”—Ellen G. White, Selected Messages [Seçme Mesajlar], 2. kitap, s. 268.


TARTIŞMA SORULARI:


Güven kaybında ve bozulan bir ilişkinin iyileştirilmesi sürecinde affetmenin rolü nedir? Mat. 6:12–15; 18:21, 22. “Sevgi... kötülüğün hesabını tutmaz” (1Ko. 13:5).


Keder ve ızdıraptan geçerken Allah’ın merhametlerini düşünmemizin ve saymamızın yararı nedir?


Tüm kilise ailenizin, her türden kayıplarla mücadele kişilere yardım edebileceği pratik yöntemler neler?


CUMA


31 Mayıs


1 Haziran


Tanrı’nın Başka Planları Vardı


Andrew McChesney tarafından yazılmıştır.


Liseyi bitirdiği sırada, Jo-Anna Clayton kolej için bir plan tasarladı.


İlk yıl, ABD›nin Batı Virginia eyaletinde evinin yakınındaki bir devlet kolejine kayıt olacaktı. Bu sayede, indirimli ders ücretleriyle temel dersleri alabilecek, aynı zamanda ailesi ve üç kız kardeşiyle kalabilecekti. Ardından hemşirelik okumak için Yedinci Gün Adventist okuluna kaydolacaktı.


Ancak yaz aylarında bu plan çöktü. Ebeveynlerinin kırsal evinden devlet kolejine gitmenin bir yolunu bulamadı. Jo-Anna bir ehliyet de alamadı çünkü Jamaika’nın yerlisi olan ailesi, ailelerinin ABD oturum işlemlerini hallediyorlardı. Ailesi sürekli onu getirip götüremezdi ve halk otobüsleri evlerinin yakınına gitmiyordu.


Kısa sürede, okulların başlamasına sadece bir ay kalmıştı ve hala eğitim alabileceği bir seçenek yoktu. Ardından annesi Suzanne, aile dostlarının Kaliforniya’da Weimar Enstitüsü’nde çalıştığını hatırladı. Jo-Anna hemen internete girip araştırdı.


“Kaliforniya’ya gitmek istemiyorum!” dedi annesine. “Orası çok uzak”


“En azından bu durumu düşünüp dua etmen lazım” diye yanıtladı annesi.


Daha sonra aynı gün, dua etti. “Lütfen Kaliforniya’ya gitmeme izin verme” dedi. “Eğer gitmem gerekiyorsa da, en azından bir arkadaşım benimle beraber gelsin.”


Bir hafta sonra, Jo-Anna Weimar’ın bir öğrenci kayıt memuruyla konuştu ve Tanrı’nın onun orda okumasını istediğini düşünmeye başladı. Fakat önünde büyük bir engel vardı: Ailesi sadece okulun ilk üç ayının ödemesini tamamlayabilirdi.


Ardından hızla beklenmedik bir olaylar dizisi gerçekleşti.


Jo-Anna burs başvurusunda bulundu ve almaya hak kazandı. Yerel sel mağdurlarına yardım ederken, okumasına ayda $500’lık yardımda bulunan bir kaç Adventist doktorla iletişime geçti. Aile dostlarına mali yardım mektupları yazarak 1,800$ topladı. Kısa sürede okula kaydolacak parayı toplamıştı, ve sonbaharda derslerine başladı.


“Tanrı’nın olmamı istediği yerde olduğuma hiç şüphem yoktu” dedi.


Ailesini ilk birkaç ay boyunca korkunç bir şekilde özlemiş olsa da, daha fazla harç parası kazanmak için haftada 25 saat çalıştığı sırada, Tanrı’nın iradesinin merkezinde olmasının farkındalığı ona güç veriyordu.


Şimdi ١٩ yaşında olan Jo-Anna, ilk yılını borçsuz bir şekilde tamamladı ve Tanrı’nın hala onun borçlarını ödediğini söyledi. “Çılgınlar gibi çalışıyorum ve elimden geleni yaptığımda, şunu tekrarlarım, ‘Tanrım, benim yapabileceğimin en fazlası bu. Şimdi Sen bana neler yapabileceğini göster” dedi. “O benim için herşeyi çözer.”


*1–7 Haziran


Küçük Sıkıntı Zamanları




Sebt Günü


KONUYLA İLGİLİ METİNLER: Mat. 7:5; Ef. 1:7; Flp. 2:4–8; Ef. 4:26, 27; Yak. 1:19, 20; Kol. 3:19; Mat. 7:12.


HATIRLAMA METNİ: “Öfkelenin ama günah işlemeyin. Öfkenizin üzerine güneş batmasın” (Ef. 4:26.)


En iyi ailelerde bile çatışmaların olduğu, mücadelelerin olduğu zamanlar olur. Bu, düşkün dünyadaki hayatın gerçeklerinden yalnızca biri. Çöpü dışarı çıkarma sırasının kimde olduğu, genç kızınızın ev ödevini bitirip bitirmediği, ya da oğlunuzun ev işlerinde üzerine düşeni yapıp yapmadığı gibi basit şeyler, genellikle az zararla çözülebilecek, can sıkıcı fakat nispeten küçük meselelerdir. Fakat aile hayatını tehdit eden ve bozan başka meseleler vardır. İstismarı ve hileleriyle bir kadının evliliği ve sağlığı için tehdit oluşturan kayınvalide; çocuklarını suistimal eden akıl hastası bir baba; kendini hovarda bir yaşam tarzına vermek için tüm dini terbiyesini terk eden oğul; ya da madde bağımlısı olan kız evlat.


Yeni Ahit’te tekrar tekrar birbirimizi sevmemiz (Yu. 13:34, Rom. 12:10), birbirimizle barış ve uyum içinde yaşamamız (Rom. 15:5, İbr. 12:14), birbirimize karşı sabırlı, nazik ve merhametli olmamız (1Ko. 13:4), başkalarını kendimizden daha önemli tutmamız (Flp. 2:3) ve birbirimize hoşgörüyle davranmamız (Ef. 4:2) söyleniyor. Elbette, kendi aile fertlerimizle bile olsa, bunları söylemesi kolay yapması zordur. Bu dersimizde, özellikle ailede yaşanan küçük sıkıntı zamanlarını yatıştırmanın yollarına bakacağız.


*8 Haziran Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.



  1. DERS

2 Haziran


Anlaşmazlık


Matta 7:5 ve Süleyman’ın Özdeyişleri 19:11 ayetlerini oku. Hangi iki ilke bize başkalarıyla anlaşmazlığa düşmekten kaçınmakta yardımcı olur?


Özdeyişler’in yazarı çok zekice bir gözlemde bulunuyor: “Kavganın başlangıcı su sızıntısına benzer, bir patlamaya yol açmadan çekişmeyi bırak” (Özd. 17:14). Başladıktan sonra bir anlaşmazlığı sona erdirmek son derece zor olabilir. Romalılar 14:19 ayetine göre kendimizi iki şeye, esenlik getiren ve karşılıklı gelişmemizi sağlayan işlere vererek, anlaşmazlıkları önleyebiliriz. Bu ilkeler aile içindeki uyum için ne kadar daha önemli?


Bazen bir anlaşmazlığın oluşmasındaki sorumluluğunuzu itiraf ettiğinizde, karşınızdaki yumuşayabilir. Bir adım geri atıp, buna değecek bir savaş olup olmadığını düşünün. Süleyman’ın Özdeyişleri şöyle der: “Sağduyulu kişi sabırlıdır, kusurları hoş görmesi ona onur kazandırır” (Özd. 19:11). Aynı zamanda, bunun üç gün içinde hayatınızda nasıl bir değişikliğe yol açacağını düşünün. Daha da iyisi, beş ya da on yıl içinde nasıl bir etkisi olacak? Örneğin, bugün çok önemsiz görünen meseleler uğruna kaç evlilik zor zamanlar geçirmiştir?


Eşiniz, çocuğunuz, arkadaşınız, iş arkadaşınız, karşınızdaki her kimse onunla konuşurken anlaşmazlığın uzamasına izin vermek yerine, açık bir şekilde sorunun ya da tartışma konusunun ne olduğunu tanımlayarak asıl konuda kalmayı seçebilirsiniz. Anlaşmazlığa sebep olan asıl mesele öfkeli sözler yüzünden geri plana itildiğinde anlaşmazlıklar genelde kötüye gider; bu arada eski meseleler veya eski yaralar konuya dahil olur (bu, özellikle evliliklerde, ölümcül olabilir). Tartışmaya daha iyi ve daha yumuşak bir şekilde başlamanın yöntemlerinden biri de karşınızdaki kişiyle ilişkinizi doğrulamaktır. Onu ve ilişkinizi içtenlikle önemsediğinizi ona bildirin. Olumlu duygularınızı ifade ettikten sonra söz konusu meseleye geçebilirsiniz; yine de ama kelimesini kullanmamaya dikkat edin. Olumlu bir düşünce belirtip arkasından “ama” demek az önce söylediklerinizi boşa çıkarır. Duygularınızı paylaştıktan sonra, meseleyi karşınızdakinin bakış açısından dinleyin, söyledikleri üzerinde düşünün ve ancak ondan sonra herkesin yararını göz önünde tutan bir çözüm önerisi sunun (Flp. 2:4, 5).


Bugün sana çok aptalca ve anlamsız gelen bazı geçmiş anlaşmazlıklar üzerinde düşün. Bu tecrübelerden, en azından kendi açından benzer bir şeyin tekrar olmasını engelleyebilecek ne öğrenebilirsin?


PAZAR


3 Haziran


Evlilik için Bazı İlkeler


Evlilik de aynı Sebt günü gibi Aden bahçesine kadar uzanan, Allah’ın insanlığa bir armağanıdır. Yedinci Gün Adventistleri olarak biz, canların düşmanının hem Sebt gününe hem de evliliğe ne yaptığını ve yapmaya da devam ettiğini biliyoruz. En iyi evlilikler bile zaman zaman anlaşmazlıklardan muzdarip olur.


Aşağıda çiftlerin bu meseleleri aşmasına yardım edebilecek birkaç ilkeden bahsedeceğiz.


Efesliler 1:7 ayetini oku. Burada her evliliğin bir parçası olması gereken hangi çok önemli ilke bulunuyor?


Affetmeyi öğrenmelisin, özellikle de eşin bunu hak etmiyorsa. Hak edeni herkes affeder; hatta buna af bile denemez. Gerçek af, Rabb’in bizi Mesih aracılığıyla affettiği gibi, onu hak etmeyenleri affetmektir. Biz de aynısını yapmalıyız. Aksi halde, evliliğimiz ayakta kalsa bile (ki bu muhtemel değil) cehenneme döner.


Romalılar 3:23 ayetini oku. Bu ayette hangi çok önemli ilke bulunuyor?


Bir günahkârla, duygusal, fiziksel ve ruhsal olarak az ya da çok yara almış bir varlıkla evli olduğunuzu kabul etmelisiniz. Buna alışın. Eşinizin hatalarını kabul edin. Dualarınıza onları katın. Bu hatalarla yaşamak zorunda olabilirsiniz, fakat onları takıntı haline getirmek zorunda değilsiniz. Bunu yaparsanız, sizi çiğ çiğ yerler. Kutsal ve kusursuz olan Allah, Mesih aracılığıyla bizi olduğumuz gibi kabul ediyor; kutsal ya da kusursuz olmaktan çok uzak olan sen de eşin için aynısını yapmalısın.


Filipililer 2:4–8 ayetlerini oku. Burada, sadece evlilikte değil, sorunlu olabilecek her türlü ilişkide bize yardım edebilecek hangi önemli ilke mevcut?


PAZARTESİ


4 Haziran


Anlaşmazlıklarda Öfkenin Rolü


Hangimiz şu veya bu zamanda öfkelenmedik ki? Bunu daha da zorlaştıran, bu öfkenin bir aile ferdine yöneltildiği zamanlardır. Affetmemekte direnmekle birlikte öfke, evde ve ailede, aslında genel anlamda tüm ilişkilerde, büyük zarara ve acıya yol açan bir zehre dönüşebilir.


Efesliler 4:26, 27 ve Vaiz 7:9 ayetlerini oku. Bir duygu olarak öfke ve bir günah olarak öfke anlayışımızı nasıl dengeleyebiliriz? Fark nedir?


Yakup 1:19, 20 ayetlerinde Yakup, elimizden geldiğince uygulamamız gereken, ama bilhassa eylemleriyle, tavırlarıyla ve sözleriyle bizi öfkelendiren aile fertlerimizle muhatap olduğumuzda dikkate almamız gereken neyi söylüyor?


Bir şeye öfkelendiğinizde, hayatınızın üzerinde kara bir bulut gibi dolaşmasına izin vermek yerine onu olumlu bir şeye dönüştürün. Sizi inciten ve istismar eden kişiler için dua edin, onları affedin ve onlar için bir bereket olun. Bu başlangıçta muhtemelen kolay olmayacaktır, fakat kararınızı verip ona sadık kaldığınız zaman, gerisiyle Allah ilgilenecektir.


Bazen öfkenin kökeni içinde büyüdüğümüz aile ortamından kaynaklanır. Öfkeli insanlar genellikle öfkeli ailelerden gelirler, zira kendi rol modellerinden öğrenirler ve kendi hayatlarında da aynı davranışı devam ettirirler, sonunda bunu kendi çocuklarına miras bırakırlar. Bazen öfke karşılanmamış ihtiyaçlar ya da kıskançlık sonucunda ortaya çıkar, Kayin’in erkek kardeşini öldürmesiyle sonuçlanan öyküsünde olduğu gibi.


Öfkelenmek için iyi bir sebebiniz olabilir, fakat bunu öfkeli kalmak için mazeret olarak kullanmayın. Onu inkâr etmeyin ya da aklamaya çalışmayın. Bunun yerine, Allah’tan onunla olumlu bir şekilde başa çıkmanızda size yardım etmesini dileyin. Elçi Pavlus bize iyi bir öğüt veriyor: “Kötülüğe yenilme, kötülüğü iyilikle yen” (Rom. 12:21).


Hepimizi öfkelendiren, hatta acı çekme noktasına kadar getiren şeyler vardır. Bazı durumlarda da, muhtemelen bu öfkeye sahip olmakta haklı çıkarız. Soru şu: Allah’ın gücü aracılığıyla, öfkenin bizi ve çevremizdekileri acınası duruma düşürmesini nasıl engelleyebiliriz?


SALI


5 Haziran


Anlaşmazlık, İstismar, Güç ve Kontrol


Bazen çözümlenmemiş bir anlaşmazlık ve öfke çok olumsuz ve yıkıcı bir güce, hatta kötü muameleyle dolu bir ilişkiye dönüşebilir. İstismar çeşitli şekillerde olabilir: fiziksel, sözlü, duygusal, psikolojik, cinsel, vb. Fakat istismarın her çeşidi Allah’ın krallığının temel ilkesine, yani özverili sevgiye aykırıdır.


  1. Yuhanna. 4:7, 8 ve Koloseliler 3:19 ayetlerinde ilişkilerle ilgili hangi önemli öğretiler bulunuyor?

“Ey kocalar, karılarınızı sevin. Onlara sert davranmayın” (Kol. 3:19). Metnin orijinal dili Grekçede sert sözcüğünün karşılığı, kişinin eşine karşı kızgın ve gücenik olmasını ve bunun sürekli acıya, yoğun düşmanlığa ve karşıdaki kişiye nefret kusmaya yol açmasını ifade ediyor. Pavlus bir eşin düşmanca ve şiddetle davranmaması gerektiğini çok net bir şekilde bildiriyor. Duygusal, cinsel ve fiziksel istismar Hristiyan bir koca ya da eşi için kabul edilebilir bir davranış değildir. Kabul edilebilir olan, eşinizi sevmenizdir. Pavlus ayrıca sevginin sabırlı ve şefkatli olduğunu, sevginin kıskanmadığını, övünmediğini, böbürlenmediğini, kaba ve çıkarcı davranmadığını, kolay öfkelenmediğini, kötülüğün hesabını tutmadığını, haksızlığa sevinmediğini ve gerçek olanla sevindiğini açıkça belirtiyor. Sevgi her zaman korur, her zaman güvenir, her zaman umut eder ve her zaman dayanır. Sevginin niteliklerinden hiçbiri, istismarın hiçbir şekline ve yöntemine bir ölçüde bile olsa göz yummaz ve kabul etmez.


Eşlerin ikisinin de kendilerini korunaklı ve güvende hissettiği, öfkenin sağlıklı bir şekilde yönetildiği ve birbirine hizmet etmenin ilke olduğu ilişki, sağlıklı ilişkidir. İstismar kurbanları, sanki kendilerini istismar edeni kışkırtmışlar ya da belki maruz kaldıkları istismarı hak etmişler gibi, sıklıkla kendilerini suçlu hissederler. İstismarcılar bir hayli kontrolcü ve sıklıkla kurbanlarının kendilerini sorumlu hissetmelerini sağlamakta becerikli olabilirler. Gerçek şu ki, hiç kimse bir başkası tarafından istismara uğramayı hak etmez ve istismarcılar kendi seçimlerinden ve davranışlarından sorumludurlar. İyi haber şu ki, Kutsal Kitap istismar kurbanlarına suçluluk değil teselli sunuyor. Sorunların yönetilemez hale geldiği bazı durumlarda, insanlar dışarıdan yardım istemekten korkmamalılar.


Bazı kültürlerde kadınların istismar edilmesine neredeyse göz yumulması ne büyük talihsizlik. Kendi kültürü neye izin verirse versin, bir Hristiyan neden asla böyle bir davranışta bulunmamalıdır?


ÇARŞAMBA


6 Haziran


Bağışlama ve Barış


“İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın. Çünkü Kutsal Yasa’nın ve peygamberlerin söylediği budur” (Mat. 7:12). Kendi tecrübende, aile içinde ve dışında, bu ilkeyi uygulaman gereken tüm yolları düşün ve aşağıdaki satırlara böyle zamanların hangi zamanlar olabileceğini ve bunu imanla nasıl yapabileceğini yaz.


İbranilere mektubun yazarı şu öğüdü vermişti: “Herkesle barış içinde yaşamaya, kutsal olmaya gayret edin. Kutsallığa sahip olmadan kimse Rabb’i göremeyecek.” (İbr. 12:14). Biz atılması gereken her adımı atmış olsak da, bizi kırmış olan insanlardan bazıları yine de dinlemeyecek ve değişmeyecek. Belki bazıları özür dileyecek, fakat diğerleri dilemeyecek. Her iki durumda da, özellikle de karşımızdaki bir aile ferdiyse, daha önce bahsettiğimiz bağışlama yolculuğuna çıkmamız bizim yararımıza olur.


Aslında bağışlama, özellikle ailede, çatışmaların çözümünün olmazsa olmazıdır. Birisi bize karşı bir günah işlediğinde, Allah’ın düşmanı o kişiyle aramıza Mesih’in bizi sevdiği gibi onu sevmemize engel olan bir barikat, bir duvar örmeyi sever. Bağışlama, bu barikatı aşmak için yaptığımız bir tercihtir.


“Bağışladığımız için değil, bağışladığımız sürece bağışlanırız. Tüm bağışlanmanın temeli Allah’ın hak edilmeyen sevgisidir, fakat başkalarına karşı tavrımızla o sevgiyi kendimizin yapıp yapmadığımızı göstermiş oluruz. Bu nedenle Mesih ‘Nasıl yargılarsanız öyle yargılanacaksınız. Hangi ölçekle verirseniz, aynı ölçekle alacaksınız’ demektedir. Matta 7:2.”—Ellen G. White, Christ’s Object Lessons [Mesih’in Örnek Dersleri], s. 251.


Aynı zamanda, hatalı olan biz olduğumuzda, karşımızdaki kişiyle bozulmuş ilişkimizi onarmaya gayret etmeliyiz; bu da ona gidip yaptığınızdan pişmanlık duyduğunuzu söylemenizi ve af dilememizi gerektirebilir. İsa şöyle demişti: “Bu yüzden, sunakta adak sunarken kardeşinin sana karşı bir şikâyeti olduğunu anımsarsan, adağını orada, sunağın önünde bırak, git önce kardeşinle barış; sonra gelip adağını sun” (Mat. 5:23, 24). Bizi incitmiş olan biri özür dileyip af dilediğinde, bu iyidir. Aynı şekilde, biz de başkalarına aynı özeni gösterirsek, iyi olur.


Affedilmesine ihtiyaç duyduğun tüm yanlışların hakkında düşünmek, başkalarını affetmeyi öğrenmene nasıl yardımcı olabilir?


PERŞEMBE


EK ÇALIŞMA: “Ebeveynler sıklıkla ailelerinin yönetiminde birlik olmazlar. Çocuklarıyla az zaman geçiren ve onların yaratılış özellikleriyle mizaçlarından habersiz olan baba sert ve haşindir. Öfkesini kontrol etmez, kızgınlıkla ıslah eder. Çocuk bunu bilir ve boyun eğmek yerine, aldığı ceza onu öfkelendirir. Anne kabahatleri bir seferliğine cezasız bırakır, bir daha olursa şiddetli bir şekilde cezalandıracaktır. Çocuklar neyle karşılaşacaklarını asla bilemezler ve ceza almadan kuralı çiğnemede ne kadar ileri gidebilecekleri merakı onları cezbeder. Filizlenen ve meyve veren kötülük tohumları işte böyle ekilir.”—Ellen G. White, Adventist Home [Adventist Aile], s. 314, 315.


“Aile en saf ve en yüce sevginin merkezi olmalıdır. Barışın, uyumun, sevginin ve mutluluğun her gün ısrarla üzerine titrenmelidir, ta ki bu değerli şeyler aileyi oluşturanların yüreklerinde yer edinceye dek. Sevgi bitkisi dikkatle büyütülmelidir, yoksa ölür. Her iyi ilke, onu canda geliştirmek istiyorsak, el üstünde tutulmalıdır. Şeytanın yüreklere ektiği şeyler, yani haset, kıskançlık, kötü düşünce, kötü sözler, sabırsızlık, önyargı, bencillik, açgözlülük ve gösteriş, sökülüp atılmalıdır. Bu kötü şeylerin canda kalmalarına izin verilirse, birçoklarını kirletecek olan meyveler vereceklerdir. O kadar çok kişi sevginin değerli meyvelerini öldüren ve canı kirleten zehirli bitkilerden ekiyor ki!”—Sayfa 195, 196.


TARTIŞMA SORULARI:


Evlilikle ilgili bir yazıdan yapılan aşağıdaki alıntıyı oku. “Çünkü başkâhinimiz zayıflıklarımızda bize yakınlık duyamayan biri değildir; tersine, her alanda bizim gibi denenmiş, ama günah işlememiştir” (İbr. 4:15). Aynı Mesih’in bizimle en iyi ilişkiyi kurabilmek için Kendisini bizim durumumuza getirmiş olması gibi, biz de aynısını eşimiz için yapmalıyız. Yaşadığınız durumu ya da krizi sadece kendi bakış açınızdan değil, eşinizin bakış açısından da görmeye çalışın. Onun durumu nasıl gördüğüne, onu ne şekilde etkilediğine ve neden böyle hissetmesine yol açtığına bakın. Bu ilke zorlu durumları hafifletmek konusunda çok yardımcı olabilir. Bu ilkeyi başkalarıyla muhtemel bir anlaşmazlık yaşayabileceğimiz tüm alanlara ne şekilde uygulayabiliriz?


Derste “Öfke her zaman günah mıdır?” sorusunu cevapla. Cevabını savun.


CUMA


7 Haziran


8 Haziran


Duayla Ödemek


Andrew McChesney Tarafından Yazılmıştır.


Choomba Simillah, Zambiya Üniversitesi’nden kovulacaktı.


9,000 Zambiya kwacha’ya (yaklaşık 900 ABD doları) borçluydu ve parayı nereden alacağı konusunda hiçbir fikri yoktu.


Fakat Choomba’nın pes etmeye hiç niyeti yoktu. Devlet üniversitesinde lisans eğitimi alırken aynı zamanda Zambiya’daki Yedinci Gün Adventist yatılı okulu olan Rusangu Ortaokulu’nda eğitim veriyordu.


Choomba ödünç para almak için birçok kişiye başvurdu. Arabasını, bordo bir Toyota Voltz, satmak için bir yol aradı. Tanrı’ya yardım etmesi için dua etti.


Daha sonra kredi başvurusunda bulunmak için Rusangu Ortaokulu’na en yakın şehir olan Monze’deki bir bankaya gitti. Fakat bankanın artık kredi vermediğini öğrendi.


Bankadan sokağa reddedilmiş bir şekilde çıktığı an, bir arkadaşı seslendi, “Arabanı 21 günlüğüne kiralayabilir miyim?” Choomba başını kaldırdı.


“Tatil için buraya gelen ve bir kızı olan bir beyaz adam var” dedi arkadaşı. “Gezmek istiyor. Benden sağlam bir araba bulmamı istedi ve bence senin araban bu işe uygun.”


“Bu kulağa bir fırsat gibi geliyor” dedi Choomba. “Ne yapmalıyım?”


“Sadece arabanı yıkamaya götür” dedi arkadaşı.


Choomba arabasını güzelce yıkattı ve Monze’deki bir çiftlikte, arkadaşıyla birkaç ay geçiren beyaz adamla buluştu. Adam, yetişkin kızını Zambiya turuna çıkarmak istediğini söyledi ve 21 gün boyunca arabasını ödünç almak için 12.000 kwacha teklif etti. Miktar, ikinci el bir araba satın almak için yeterliydi.


“Duyduklarıma inanamadım,” dedi Choomba bir röportajda.


Adam ertesi gün, yani bir Cumartesi günü, arabayı almak istedi. Choomba, paraya ihtiyacı olmasına rağmen, Şabat’ta bir iş münasebetine girmek istemediğinden bunu reddetti.


“Hayır ama Pazar günü buluşabiliriz” dedi içinden adamın fikrini değiştirmemesi için dua ederek.


Adam arabayı Pazar günü almayı kabul etti ve 11,000 kwacha’yı o an teslim etti. Choomba hemen ondalığını verdi ve üniversiteye borcunu ödedi. Üniversiteden asla atılmadı ve 2016’da mezun oldu.


Duanın gücüne şimdi her zamakinden daha çok inanıyor.


“Tanrı’ya güvenerek sabırla beklemek gerek” dedi 37 yaşındaki Choomba. “Birşeyleri yapmak için zorluklarla mücadele edebilirsiniz ama O ne istediğinizi biliyor. O’nun belirlediği zaman hep gelir.”


Ortaokulun bulunduğu yerde olda Rusangu Misyonu, misyon fonlarıyla 1900’lerin başlarında kuruldu. Sunularınız için teşekkür ederiz.



*8–14 Haziran


İman Aileleri




Sebt Günü


KONUYLA İLGİLİ METİNLER: Elç. 10:1–28, 34, 35; 1Ko. 2:2; 1Se. 5:21, 22; Yu. 1:12, 13; 3:7; 1Yu. 5:1.


HATIRLAMA METNİ: “Biz de... önümüze konan yarışı sabırla koşalım. Gözümüzü imanımızın öncüsü ve tamamlayıcısı İsa’ya dikelim. O kendisini bekleyen sevinç uğruna utancı hiçe sayıp çarmıhta ölüme katlandı ve şimdi Tanrı’nın tahtının sağında oturuyor” (İbraniler 12:1, 2).


Hayatın hangi aşamasında olursak olalım, nelerden geçmiş ya da yolda nelerle karşılaşacak olursak olalım, bulunduğumuz kültürün yapısı içinde var oluruz. Anne-babamız, çocuklarımız, yuvalarımız, ailelerimiz hatta kilisemiz; bunların tümü içinde bulundukları kültürün etkisi altındadır, hem de çok. Başka sebeplerin de etkisi olmakla birlikte, Sebt gününün Pazar’a değiştirilmesi dönemin kültürünün kiliseyi güçlü bir şekilde ve olumsuz yönde nasıl etkilediğinin önemli bir örneğiydi. Bir kilisenin yanından geçerken Pazar ibadetiyle ilgili tabelaları her gördüğümüzde, kültürün gücünün ne kadar geniş kapsamlı olabileceğinin sert bir hatırlatıcısıyla karşılaşıyoruz.


Hristiyan aileler kültürel zorluklarla sürekli karşılaşıyorlar. Bazen kültürün etkileri iyi olabiliyor; fakat maalesef çoğu zaman etki olumsuz.


İyi haber şu ki, müjdenin gücü bize kültürün getirebileceği zorluklarla mücadele edebilmemiz için ışık, teselli ve kuvvet sağlıyor. Bu hafta, “aralarında evrendeki yıldızlar gibi parladığınız bu eğri ve sapık kuşağın ortasında, kusursuz ve saf Tanrı’nın lekesiz çocukları” (Flp. 2:15) olmaya çalışırken, nasıl “iman aileleri” olabileceğimize bakacağız.


*15 Haziran Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.


  1. DERS

9 Haziran


İyi Olana Sımsıkı Tutunun


Müjde yeryüzüne dağıldıkça, Hristiyanlar farklı kültürlerle ve birçoğu aileyle ve sosyal ilişkilerle ilgili farklı uygulamalarla karşılaşıyor. Hristiyan müjdeciler için en büyük meselelerden bir tanesi de, kendilerinin rahatsız edici bulabilecekleri aile ilişkilerine dair olanlar da dahil, karşılaştıkları farklı konularla ilgili birçok toplumsal kuralla ne şekilde muhatap olabilecekleridir.


Elçilerin İşleri 10:1–28, 34, 35 ayetlerini oku. Buradan, farklı kültürlerle muhatap olurken kendi sınırlarımızı ve önyargılarımızı aşma ihtiyacımızla ilgili ne öğrenebiliriz?


Mesih’in ölümü, her yerdeki her insan içindi. Birçok kişi bu harika gerçeği henüz bilmiyor. Bu haberi insanlara karşılık verecekleri bir davetiye ile ulaştırmak, Hristiyanların müjdecilik görevidir. Allah taraf tutmadığı için, Hristiyanlardan herkese saygıyla ve doğrulukla davranarak, onlara aynı zamanda kendileri için de olan iyi haberi kucaklama şansını vermeleri istenir.


Müjdenin diğer kültürlere sunulması konusuyla ilgili olarak ilk Hristiyan müjdeciler hangi sonuçlara ulaştılar? Bu ayetlerden hangi ilkeleri çıkarabiliriz? Elç. 15:19, 20, 28, 29; 1Ko. 2:2; 1Se. 5:21, 22.


Her kültür onu oluşturan halkın düşkün durumunu yansıtıyor olsa da, toplumların Kutsal Yazı’yla uyuşan, hatta müjdenin gayesi için kullanışlı olabilecek inançları da olabilir. Dünyanın birçok farklı kültüründe ailede ve toplumda yakın ilişkilere verilen değer buna bir örnek. Hristiyanlar iyi olan ve Kutsal Kitap ilkeleriyle uyumlu olanları onaylayıp destekleyebilir.


Aynı zamanda, Allah’ın gerçeğinden taviz verilmemelidir. Kilise tarihi, tavizin ve kültürlerle uzlaştırma çabasının gerçek Hristiyanlık süsü verilmiş ancak çeşitli sahte Hristiyanlık inançlarından oluşan karmaşık bir bileşimi ortaya çıkardığını gösteriyor. Şeytan bu dünyanın tanrısı olduğunu iddia ederek karışıklığı seve seve yayıyor, fakat İsa bu dünyayı fidyeyle kurtardı ve O’nun Ruhu izleyicilerini tüm gerçeğe yöneltiyor (Yu. 16:13).


İmanının ne kadarı yaşadığın kültür tarafından şekillendirilmiş, ne kadarı Kutsal Kitap gerçeği? Bu ikisini ayırt etmeyi nasıl öğrenebilirsin? Verdiğin cevabı derste tartışmak için hazırlan.


PAZAR


10 Haziran


Kültürün Aile Üzerindeki Gücü


“Doğru ve adil olanı yaparak yolumda yürümeyi oğullarına ve soyuna buyursun diye İbrahim’i seçtim. Öyle ki, ona verdiğim sözü yerine getireyim” (Yar. 18:19).


Biçimleri çok çeşitli olabilmekle birlikte, aileler toplumu inşa eden yapı taşlarıdır; o yüzden çeşitli toplulukların birçok belirli kültürel özelliği doğrudan aileyle bağlantılıdır. Örneğin, eski kültürlerden birinde ölmüş anne-babasının cesetlerini yemek bir erkeğin sorumluluğu kabul edilirdi; bir diğerinde, evlenmek isteyen erkek gelinin babasına çeyiz olarak rakip kabilelerden insanların kurutulmuş kafataslarını getirmek zorundaydı. Modern zamanlarda dahi, çocuklarla, flörtle, boşanmayla, evlilikle, anne-babalarla ve benzeri konularla ilgili fikirler çok fazla değişiklik gösteriyor. Bu çeşitli kültürlere mesajımızı yayarken, onlarla kendi inançlarımızdan taviz vermeden fakat gereksiz sorunlara da yol açmamaya dikkat ederek ilişki kurmanın yollarını öğrenmek zorundayız. Aynı zamanda, daha da hassas bir konu olarak, hangi kültürel etkilerin ailemize tesir ettiğinin farkında olmalıyız.


Aşağıdaki örneklerde kültür aile hayatını hangi şekillerde etkiledi? Bu örneklerden hangi ilkeleri öğrenebiliriz?


Yar. 16:1–3


Yar. 35:1–4


Ezra 10


  1. Krallar 11:1

Hiçbirimiz dünyadan kopuk yaşamıyoruz; hepimiz ve ailelerimiz içinde yaşadığımız kültürden etkileniyor. Hristiyanlar olarak bizim üzerimize düşen, içinde yaşadığımız kültürün imanımıza uyumlu unsurlarını tutarak, fakat onunla ters düşenlerden de mümkün olduğunca kaçınarak, toplumun içinde elimizden geldiğince var olmaktır.


İçinde yaşadığın kültürde aile yaşamına yardımcı ve Kutsal Kitap’la uyumlu olan şeyler neler? Olmayanlar neler? Hayati gerçeklerden taviz vermeden, imanını yaşadığın kültüre en iyi şekilde nasıl adapte edebilirsin?


PAZARTESİ


11 Haziran


Değişim Zamanlarında Aileleri Ayakta Tutmak


Hangi kültürde yaşadıkları fark etmeksizin, değişim aileler için kaçınılmaz ve rahatsızlık verici bir olaydır. Bazı değişimler hayatın döngüsü içinde tahmin edilebilir bir geçişle ilgilidir. Fakat ölümler, felaketler, savaş, hastalıklar, taşınma ya da iş hayatındaki başarısızlıklar gibi değişimler çoğunlukla tahmin edilemez. Birçok aile kendi toplumlarında ve ülkelerinde ekonomik ve sosyal değişimlerle karşı karşıya kalıyor. Diğer değişimler ise doğrudan kültürle ilişkilidir.


Aşağıda insanların karşılaştıkları büyük, hatta sarsıcı değişimlerin örnekleri var. Hayal gücünü kullanarak kendini onların yerine koy. Bu değişiklikler onların aile hayatlarını ne şekilde etkiledi? Hangi yöntem başa çıkmana yardım ederdi? Hangi şekillerde farklı tepki verebilirdin?


  • İbrahim, Sara ve Lut (Yar. 12:1–5)

  • Hadassa (Ester 2:7–9)

  • Daniel, Hananya, Mişael ve Azarya (Daniel 1)

Değişimle birlikte, kayıp ve yakın geleceğe dair belirsizliğin verdiği endişe de tecrübe edilir. Ailenin değişimlere uyum sağlama becerisine bağlı olarak, bu deneyimler insanları yeni büyüme seviyelerine itebilir ve ruhsal konulara değer vermelerini sağlayabilir, ya da onları gerginliğe ve endişeye sürükleyebilir. Şeytan, Allah’a karşı şüphe ve güvensizlik duygusu uyandırma umuduyla, değişimlerin getirdiği aksamayı suistimal eder. Allah’ın Sözü’nün vaatleri, aile ve arkadaş destekleri ve hayatlarının Allah’ın elinde olduğu güvencesi pek çok iman kahramanına hayatlarındaki çok ciddi çalkantılarla başa çıkmalarında yardım etmiştir.


Sarsıcı bir değişim geçiren birini (hatta bir ailenin tümünü) tanıyorsan, onlara yardım etmek ve onları cesaretlendirmek için pratik bir şey yap.


SALI


12 Haziran


Birinci Nesil İmana Doğru


Yeşu ve çağdaşları öldükten sonra İsrail’de nasıl bir iman krizi ortaya çıktı? Hak. 2:7–13.


Kiliseler gibi kurumlarda değerlerin ve inançların sonraki nesillere nasıl iletildiği üzerine yapılan çalışmalar, kurucuların inançlara çok derinden bağlı olduklarını gösteriyor. Bu inançları ilk savunanlar onlardı. Bir-iki nesil sonra, birçokları değerlerin dayandığı ilkeleri unuttular. Kuruma ayak uydursalar da, bu genelde bir alışkanlıktan öteye geçmiyor. Sonraki nesillerde ise alışkanlıklar geleneğe dönüşme eğilimi gösteriyor. Kurucuların coşkusundan eser kalmıyor.


Allah’ın hiç torunu olmadığı, sadece çocukları olduğu söylenir. Sence bu ne anlama geliyor? Ayrıca bkz. Yu. 1:12, 13; 3:7; 1Yu. 5:1.


Hristiyanlığın pek çok nesli boyunca değerleri aktarmanın yaygın yöntemi, yaşlıların inandıkları şeyleri gençlere anlatmaları olmuştu. Fakat kişinin anne-babasının ya da kilisenin inançlarını öğrenmesi, kişisel iman değildir. Hristiyan olmak, tarihi ve doktrini olan bir kuruma mensup olmaktan çok daha fazlasıdır. Gerçek iman kalıtsal, nesilden nesle doğal olarak geçen bir şey değildir. Her kişi Mesih’i kendi başına tanımalıdır. Anne-babaların elinden ancak bu kadarı gelir. Bir bütün olarak kilise ve özellikle de anne-babalar, gençlerin doğru seçimi yapmak istemelerini sağlayacak ortamı yaratmak için ellerinden geleni yapmalıdırlar, fakat sonuçta bir neslin müjdeye kazanılması ya da kaybedilmesi birer birer olur.


Ateizmden dönen Joe, güçlü bir ihtida (dönüşüm) tecrübesi sonrasında, yetişkin olarak Yedinci Gün Adventist Kilisesine katıldı. Adventist bir kadınla evlendi ve birkaç çocuk sahibi oldu, bunlar tabi ki imanın içinde büyüdüler. Bir gün çocuklarının ruhsal durumu hakkında düşünürken, “Keşke çocuklarım da benimle aynı tecrübeyi yaşasalardı!” dedi. Orada olsaydın, ona ne söylerdin?


ÇARŞAMBA


13 Haziran


Yirmi Birinci Yüzyılın Habercileri


Eugene Peterson, Kutsal Kitap’ın serbest çevirisi olan sevilen eseri The Message [Mesaj]’da, Kutsal Kitap kavramı olan “müjde”nin geçtiği her yerde “mesaj” sözcüğünü kullanıyor. İsa hakkındaki iyi haber gerçekten de dünyanın bugün halen ihtiyaç duyduğu mesaj’dır. Hristiyan aileler bunu birlikte tecrübe etmeye ve içinde yaşadıkları kültürde paylaşmaya çağrılırlar.


Aşağıdaki ayetleri kullanarak “mesaj”ı nasıl özetlerdin? Mat. 28:5–7; Yu. 3:16; Rom. 1:16, 17; 1Ko. 2:2; 2Ko. 5:18–21.


Öğrencilerin her yere ilettiği ilk haber İsa’nın dirilişiydi. Bugünün Hristiyan aileleri, İsa’nın Kendisinin dediği gibi “O ölümden dirildi” (Mat. 28:7) haberini duyuran kalabalık bir haberciler dizisine katılıyorlar. İsa’nın Kendisi hakkında, Allah ve O’nun günahkârlara olan sevgisi hakkında, bağışlanma hakkında ve O’na iman aracılığıyla sonsuz hayat güvencesi hakkında söylediği diğer her şeyi inandırıcı yapan, O’nun dirilişinin gerçekliğidir.


Müjde için coşkulu. Kutsal Yazı, müjdenin İsa’nın ilk izleyicilerinin hayatları üzerindeki şiddetli etkisine ilişkin ipuçları veriyor. Evlerini Kutsal Kitap çalışmalarına açtılar; birlikte dua edip birlikte yediler, paralarını ve kaynaklarını paylaştılar ve birbirlerini gözettiler. Aileler topluca mesajı kucakladı. Birden kusursuz insanlar mı olmuşlardı? Hayır. Aralarında anlaşmazlıklar ve uyuşmazlıklar oluyor muydu? Evet. Fakat Mesih’in bu izleyicileri her nasılsa farklıydı. Allah’a ve birbirlerine olan ihtiyaçlarının farkındaydılar. Evde ve kilisede birliğe ve uyuma öncelik vererek, İsa’nın Getsemani’deki duasını yerine getirmeye çalışıyorlardı (Yu. 17:10–23). Birbirlerine ve inanmayanlara karşı cesaretle tanıklıkta bulunuyor, hatta inançları uğruna hayatlarını tehlikeye atıyorlardı.


Bizim için de öyle olmalıdır. Dinle ilgili konulara önyargılı olan günümüz dünyasında bile, bir konuda heyecanlı olan insanlar halen söz hakkı elde edebiliyorlar. Ruh, insanların yüreklerini müjdeye ilişkin heyecanla doldurmayı arzuluyor. İyi haber Söz’ün içinde olduğu gibi bizim yüreklerimizde de gerçekten iyi olduğunda, paylaşmak kendiliğinden ve durdurulamaz bir şekilde olacak.


Kendi ailenin paylaşmaya çağrıldığımız “mesaj”ın daha iyi bir müjdecisi olmasını sağlamak için onda hangi değişikliklerin yapılması gerekebilir?


PERŞEMBE


EK ÇALIŞMA: Ellen G. White, Peygamberler ve Krallar kitabında “In the Court of Babylon [Babil Sarayında],” s. 479–490 [Geçmişten Sonsuzluğa 2. cilt, s. 283–290]; Gospel Workers [Müjde İşçileri] kitabında “Words of Caution [Uyarılar],” s. 324, 329 ve “No Respect of Persons With God [Tanrı İnsanlar Arasında Ayrım Yapmaz],” s. 330, 331; ve Yol, Gerçek ve Yaşam kitabında “Rab’de Sevinmek,” s. 100–110 [cep boy baskıda s. 134–148].


Tanrı insanlar arasında ayrım yapmaz. “Mesih’in dini, onu kabul edeni daha yüksek bir düşünce ve eylem düzlemine çıkarır, aynı zamanda da tüm insan neslini Allah’ın sevgisinin O’nun Oğlu’nun kurbanlığıyla satın alınmış nesneleri gibi takdim eder. Zengin ve fakir, eğitimli ve cahil, İsa’nın ayakları dibinde sosyal sınıf ya da dünyasal üstünlük düşüncesi olmaksızın birleşir. Günahlarımızın bedenini deldiği Kişi’ye bakarken tüm dünyasal ayrımlarımız unutulur. Gökte çokça yüceltilmiş olan Kişi’nin özverisi, tenezzülü ve sonsuz merhameti, insan gururunu, kendini beğenmişliğini ve toplumsal sınıfını utandırıp alçaltır. Saf, lekelenmemiş din, göksel ilkelerini gerçekle kutsal kılınmış olanların tümünü birliğe getirmesiyle gösterir. Herkes, kanla satın alınmış canlar, kendilerini fidyeyle kurtararak Allah’a kazanmış olan Kişi’ye bağlı olarak toplanır.”–Ellen G. White, Gospel Workers [Müjde İşçileri], s. 330.


TARTIŞMA SORULARI:


Pazar gününün dersine verdiğiniz cevapları derste tartışın.


Yukarıdaki Ellen White alıntısında, uygulansa aile yaşantılarımızda devrim yaratacak hangi ilkeleri bulabiliriz?


Yerel kilisen yeni kuşak imanlıları yetiştirmede ne kadar başarılı oldu? Kilisenize bu önemli görevde yardımcı olmak için sınıf olarak ne yapabilirsiniz?


İmanı başka bir nesle aktarmaya çalışmanın zorlukları neler?


Yaşadığın kültür aile yaşamını hangi şekillerde iyi yönde, hangi şekillerde kötü yönde etkiliyor?


CUMA


14 Haziran


16 Mart


Tanrı için bir Güç Merkezi


Andrew McChesney tarafından yazılmıştır.


Yaşlı bir adam, Delsie Knicely’nin Batı Virginia’daki aile marketine bir taleple geldi.


“Bu Şabat seni kilisede görmek istiyorum” dedi.


Delsie gitmek istemiyordu. Yedinci Gün Adventist Kilisesi’nde büyümüş ve Adventist okullarına gitmişti. Ama kiliseyi bir yetişkin olarak terk etti, evlendi ve çiftlik ürünleri, erzak ve motorlu testereler satan bir mağaza açtı.


Yine de, çocukluğundan beri tanıdığı bu adamı, Kester Erskine’yi, açıkça reddetmek istemedi. Kester her Şabat ailesinin çiftliğine gelirdi ve onu ve 11 kardeşini, bagajları da dahil olmak üzere, arabaya doldurup kiliseye götürürdü.


Şimdi Kester marketinde duruyor ve davetine bir yanıt bekliyordu.


“Uygun kıyafetlerim yok” dedi Delsie.


Kester sonraki hafta yine geldi, ve Delsie başka bir bahane sundu.


“Tamam, hasta olmadığım zaman giderim” dedi.


O Cuma, ciddi bir kan pıhtılaşması sebebiyle hastaneye kaldırıldı. Bu onu korkuttu ve kiliseye gitmemek için sağlığı bir mazeret olarak kullanmamaya karar verdi.


Delsie taburcu olduktan iki hafta sonra Kester, elinde “Ulusal Pazar Yasası” adlı, Şabat’ın nasıl Pazar günüyle değiştirildiğini anlatan bir kitapla mağazada belirdi.


Delsie, öğleden sonra Adventist pastör A. Jan Marcussen’in 94 sayfalık kitabını, sayfalarını işaretliyerek okudu. O akşam kitabı bir daha okudu ve sonraki gün üçüncü kere okudu. Kendi kendine dedi ki, “Ben Adventist kilise okuluna ve akademisine gittim ve bunların hepsini biliyorum. Neden kiliseye gitmedim?”


“Yeterli bir sebep bulamadım” dedi Delsie Adventist Misyonu’na. “Böylece, kiliseye gittim ve o günden beri hiç Şabat kaçırmadım.”


Bugün 63 yaşındaki Delsie, dinçliğiyle ve yüzünde sürekli gülümsemesiyle, Tanrı için bir güç merkezi. 2015 Onüçüncü Şabat Sunuları’yla finanse edilen eyalet genelinde düzenlenen evangelistik kampanyadaki dizi de dahil olmak üzere birçok evangelistik buluşmayı yönetti. Ayrıca binlerce Kutsal Kitap yazışması incelemesi yaptı ve birçok kişi onun etkisi ile vaftiz oldu.


Delsie, Tanrı’nın kesinlikle bir mizah anlayışının olduğunu söyledi. Kiliseye giyecek hiçbir şey olmadığını iddia ettiğinden bu yana, gardrobu ağzına kadar dolmuştu.


“Tanrım, o zamandan bu yana bir sürü iyi kıyafetim olmasını sağladı,” dedi.



*15–21 Haziran


Senin Evinde Ne Gördüler?




Sebt Günü


KONUYLA İLGİLİ METİNLER: Yeşaya 38; 39; 1Ko. 7:12–15; 1Pe. 3:1, 2; İbr. 6:12; 13:7; 3Yu. 11; Yşa. 58:6, 7, 10, 12.


HATIRLAMA METNİ: “Ama siz seçilmiş soy, Kral’ın kâhinleri, kutsal ulus, Tanrı’nın öz halkısınız. Sizi karanlıktan şaşılası ışığına çağıran Tanrı’nın erdemlerini duyurmak için seçildiniz” (1. Petrus 2:9).


Belki biz, hayatlarımızın Rabb’e şükür (en azından şimdilik) iyi gittiği bir evreye ulaşmışızdır: ailemiz iyi, iş iyi, sağlık ve mali durum da öyle. Ya da belki öyle değildir? Belki yuvanız şu anda acı içinde çalkalanıyor? Her iki durumda da, birisi evinizi ziyarete geldiğinde, Kral Hizkiya’yı ziyaret etmeye Babil’den gelen temsilciler gibi, Yeşaya peygamberin daha sonra krala sorduğu, “Senin evinde ne gördüler?” (Yşa. 39:4, KM) sorusuna ne cevap verilebilir?


İnsanlar sizin evinizde ne gördüler? Göksel melekler ne gördü? Ne çeşit bir ruh meskenlerimize nüfuz ediyor? Duanın “kokusu” alınabiliyor mu? Nezaket, cömertlik ve sevgi mi, yoksa gerginlik, öfke, küskünlük, acılık ve uyumsuzluk mu var? Buraya gelen biri İsa’nın bu evde olduğunu düşünerek çıkar mı?


Bunlar hepimizin inşa ettiğimiz yuvamızla ilgili kendimize sormamız gereken önemli sorular. Bu hafta, ailelerin günümüzde yaşadığı kaçınılmaz gerginliklere ve zorluklara rağmen, harika bir ev hayatını sağlayabilecek konulardan bazılarına bakacağız.


*22 Haziran Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.


  1. DERS

16 Haziran


Bir Kralın Hatasından Ders Almak


Hizkiya’nın iyileşmesi ve Babilli elçilerin ziyareti öyküsünü oku. 2Ta. 32:25, 31; Yeşaya 38; 39.


Kutsal Yazı elçilerin Kral Hizkiya’nın mucizevî bir şekilde iyileşmesiyle ilgilendiklerini belirtiyor. Fakat Hizkiya iyileşme tecrübesiyle ilgili sessiz kalmış gibidir. Bu meraklı elçilerin yüreklerini gerçek Tanrı’ya ilişkin bilgiye açabilecek şeyler üzerinde durmadı. 38. bölümde iyileştiği için minnettarlığı ve 39. bölümde bu konudaki suskunluğu çarpıcı bir tezat oluşturuyor.


“Kendisini denemek için Allah onu bıraktı.” Bu resmi ziyaret çok önemli bir olaydı; fakat Hizkiya’nın duasında peygamberlerden ya da rahiplerden bununla ilgili özel bir kılavuzluk dilediğine dair bir kayıt yok. Allah da müdahale etmedi. Yalnız başına, halkın gözünden uzak, ruhsal danışmanların rehberliği olmadan, Hizkiya’nın kendi hayatındaki ve ulusunun hayatındaki Allah’ın işinin aklından uzaklaşmasına izin verdiği anlaşılıyor. Tarihçinin 2. Tarihler 32:31 ayetindeki amacı belki de Allah’ın bereketinin değerinin ne kadar kolaylıkla hafife alınabileceğini ve O’nun merhametini alanların kendilerini beğenmişliğe ne kadar yatkın olduklarını göstermekti.


Aşağıda ev hayatında sadakatle ilgili Hizikya’nın tecrübesinden çıkarılabilecek bazı dersler var. Aklına başka hangileri geliyor?


İnsanların Hristiyanların evlerini her ziyaret edişleri, onlar için Mesih’i izleyenlerle tanışma fırsatıdır.


Çok az ziyaretçi ruhsal konularda sohbet başlatacaktır. Hristiyanlar iyi haberi paylaşmak için hassas ve duruma uygun yollar bulmalıdır.


Hristiyanlar maddi zenginliklerini ya da başarılarını sergilemeye çağrılmıyorlar, her ne kadar bunları Allah’ın bereketi olarak görseler de. Onlar, “sizi karanlıktan şaşılası ışığına çağıran Tanrı’nın erdemlerini duyurmaya” (1Pe 2:9), ya da Hizkiya’nın tecrübesini simge olarak kullanarak, ölmekteyken Mesih’in kendilerini iyileştirdiğini; günahta ölmüşken Mesih’in kendilerini dirilttiğini ve göksel yerlere oturttuğunu (Ef. 2:4–6) duyurmaya çağrılırlar.


Evini başkalarına tanıklık etmek için hangi şekillerde kullanabilirsin? Mesih’e imanını evini ziyarete gelen kişilerle nasıl daha açık ve samimi bir şekilde paylaşabilirsin?


PAZAR


17 Haziran


Önce Aile


Bizim müjdeyi paylaşma gayretimizin en doğal ilk muhatapları kendi ailemizdeki kişilerdir. Bundan daha önemli bir hizmet sahası yoktur.


Yuhanna 1:40–42 ayetlerinden evde imanı paylaşma konusuyla ilgili hangi sonuçlar çıkartılabilir? Ayrıca bkz. Yas. 6:6, 7; Rut 1:14–18.


Coşkulu bir haber. Andreas yalnızca haber vermenin ötesine geçti; erkek kardeşi Simun için İsa’yla görüşme ayarladı. İsa hakkında coşkulu bir haber ve kişi olarak O’nunla tanıştırma: evlerimizde müjdeyi akrabalarımızla paylaşmanın ne kadar basit bir yolu! Andreas tanıştırdıktan sonra aradan çekildi. O günden itibaren İsa ile Petrus’un arasında kendi ilişkileri oldu.


Çocukları iman bulunan bir yere yönlendirmek. Bir ailedeki çocukların müjdeyi paylaşma çabalarına uygun muhataplar oldukları çoğunlukla gözden kaçabiliyor. Anne-baba çocukların ailedeki ruhsallığı kendiliğinden özümseyeceği yanılgısına düşer. Bunu cepte görmemek gerekir. Çocuklar ve gençler gözlemledikleri model kişilerden öğrenirler, fakat Rabb’in ailesinin bu genç fertlerinin bireysel ilgiye ihtiyaç duydukları ve O’nunla bizzat tanıştırılmak için fırsat kollanılması gerektiği de bir gerçek. Yasanın Tekrarı 6. bölüm bu konuyu bilhassa vurguluyor: En etkili tarzda dini eğitim için özen gösterilmesi şarttır. Kişisel ibadet ve aile ibadeti gibi düzenli ruhsal alışkanlıklar evde teşvik edilmelidir. Çocukların ve gençlerin yararına zaman ve en samimi gayretler ortaya konmalıdır.


Naomi’nin müjdeleme çalışmalarından biz ne öğrenebiliriz? Rut 1:8–22.


Rut Naomi’yi en kötü anında gördü: gelinini kendinden uzaklaştırmaya çalışırken ve öfkeli ve morali bozuk bir halde kayıplarını sayıp Allah’a tepki gösterirken (Rut 1:15, 20, 21). Gençlerin mükemmel bir Tanrı’yı tanıyıp O’na bağlanabileceğini, O’nunla kusurlu bir ebeveyn tarafından tanıştırıldıklarında bile bunun mümkün olduğunu göstermek için Rut’un tanıklığından daha etkili bir tanıklık ortaya konulamaz.


Evin en önemli hizmet sahası olması düşüncesi birlikte yaşadığın insanlara karşı tavırlarını nasıl etkiliyor? Aile olarak birlikte çalışarak, henüz kurtarılmamış akrabalarınızı Mesih’e yönlendirmek için yapabileceğiniz özel şeylerin listesini yapın.


PAZARTESİ


18 Haziran


Kazanan Barış


Yeni Ahit din nedeniyle bölünen evliliklere dair hangi öğüdü veriyor? 1Ko. 7:12–15; 1Pe 3:1, 2.


Hristiyan eş olmanın bereketi. Pavlus 1. Korintliler’de mühtedilerin iman etmemiş bir eşle evli kalmanın Allah’ı kızdırabileceği ya da kendilerini veya çocuklarını lekeleyeceğiyle ilgili endişelerine cevap veriyor. Pavlus öyle olmadığını söylüyor. Eşin ihtidasından sonra da evliliğin ve yakın ilişkilerinin kutsallığı devam etmelidir. Bir Hristiyan eşin varlığı, diğer eşi ve çiftin çocuklarını “kutsar.” “Kutsar” kelimesi, imanlı olmayan eşlerin Hristiyan eşleriyle birlikte yaşamaları sayesinde lütfun bereketlerine temas etmeleri olarak anlaşılmalıdır.


Ne kadar üzücü olsa da, imanlı olmayan eş evliliğe son vermek isteyebilir. Bunun ciddi sonuçları olacak olsa da, insanların seçme özgürlüğünü her zaman koruyan Tanrımız’ın merhametli sözü “ayrılırsa ayrılsın” olmuştur. İmanlı kişi “böyle durumlarda özgürdür” (1Ko. 7:15).


Barış içinde yaşamaya çağrıldık. Allah’ın Sözü’nün açık tercihi, ruhsal olarak bölünmüş bir evin getirdiği tüm zorluklara rağmen, Mesih’in esenliğinin orada hüküm sürmesinin bir yolunun bulunabilmesidir. Umut edilen, evliliğin sürmesini sağlamak, zorluk içinde dahi müjdenin zaferinin kanıtını ortaya koymak ve imanlı kişinin kendisiyle tek beden olduğu eşin (iman etmemiş olsa dahi) rahatlığını sağlamaktır.


Kişinin iman etmemiş eşine karşı olan sorumlulukları hangi kısıtlamalara tâbi olabilir?


İmanlı eşin iyiliği, sarsılmaz bağlılığı, alçakgönüllü hizmeti ve cazip tanıklığı, Hristiyan olmayan eşi kazanma ihtimalini yükseltir. Hristiyan bir evlilikteki bağımlılık Mesih’e duyulan saygıdan kaynaklanır (Ef. 5:21 ile karşılaştır). Bir kişi, imanlı olmayan eşiyle Hristiyan bağımlılığıyla ilişki kurduğunda, öncelikli sadakat her zaman Mesih’edir. Kişinin yaşamında Allah’ın isteklerine sadık kalması, şiddet kullanan bir eşin ellerinde istismara maruz kalmasını gerektirmez.


Kilisenizde iman etmemiş bir eş yüzünden zorluk çeken kimse var mı? Varsa, ona hangi pratik şekillerde yardım edebilirsin?


SALI


19 Haziran


Aile Hayatı Paylaşmak İçindir


Aşağıdaki ayetlerde, farklı çevirilerde geçtiği şekilde “örnek alma,” “benzer olma,” “gibi olma” ve “uyma” kavramlarının Yeni Ahit’teki kullanılışını izle. Bize Hristiyan olma ve Hristiyan olarak gelişme süreciyle ilgili ne anlatıyorlar? Örnek olma ve tanıklık arasındaki ilişkiye dair ne ortaya koyduklarını düşünüyorsun? 1Ko. 4:16, Ef. 5:1, 1Se. 1:6, İbr. 6:12, 13:7, 3Yu 11.


Yeni Ahit’te benzer olmaya yapılan vurgu, örnek olmanın öğrenme sürecindeki önemli rolünü onaylıyor. İnsanlar seyrettikleri kişiye ya da şeye dönüşme eğiliminde oluyorlar. Bu ilke genel anlamda tüm ilişkiler için, özellikle de taklit etmenin yaygın olduğu aile için geçerlidir. Ailede çocuklar anne-babalarını ve kardeşlerini; evli kişiler de sıklıkla eşlerini taklit eder. Bu kavram çiftlerin ve ailelerin diğer çiftler ve ailelere Hristiyanlık için ne şekilde tanıklıkta bulunabileceğine dair önemli bir ipucu sunuyor.


Toplumsal etkinin gücü. Başkalarına bir şekilde bizi gözlemleme ve ev hayatımızı paylaşma fırsatları sunduğumuzda, evlerimizden tanıklık etmiş oluyoruz. Birçok kişi izleyeceği iyi bir evlilik ya da aile ilişkisi örneğine sahip değil. Bu kişiler evlerimizde İsa’nın ruhunun nasıl farklılık yarattığını görebilirler. Ellen White şöyle yazdı: “Toplumsal etki harika bir güçtür. İstersek bunu çevremizdekilere yardım aracı olarak kullanabiliriz.”—Ellen G. White, The Ministry of Healing [Şifa Hizmeti], s. 354.


Evli çiftler diğer çiftleri yemek için, arkadaşlık için ya da Kutsal Kitap çalışması için evlerine davet ettiklerinde, ya da birlikte evlilik geliştirme programına katıldıklarında, ziyaretçiler bir örnek görmüş olurlar. Karşılıklılığın, onaylamanın, iletişimin, uyuşmazlığın çözümünün ve farklılıkların bağdaştırılmasının sergilenişi, Mesih’teki aile hayatına tanıklıkta bulunur.


Ne var ki, bu konuda her zaman neye dikkat etmeliyiz? Yer. 17:9, Yu. 2:25, Rom. 3:23.


Mesih’i izleyen imanlıları izle. Tüm insan örnekler kusurludur; fakat Hristiyan ailesinin tanıklığı mutlak kusursuzluğa örnek olmak için değildir. Yeni Ahit’in taklit (gibi olma) kavramı, insanlar için Mesih’i izleyen imanlıları izleme çağrısıdır. Fikrin özü, insanların Hristiyan imanının kendileri kadar insan ve kendileri kadar yanılabilir olan diğer insanların hayatlarında örneklendiğini gördüklerinde onu kavrayacaklarıdır.


Evinizi Hristiyan tanıklığına daha iyi bir örnek haline getirmek için ne yapabilirsin?


ÇARŞAMBA


20 Haziran


Bulaşıcı Arkadaşlık Merkezleri


Konukseverlikle ilgili Kutsal Kitap sözlerini, aşağıdaki Kutsal Kitap ailelerinin evlerinde gerçekleşen olaylarla karşılaştır. Yşa. 58:6, 7, 10–12; Rom. 12:13; 1Pe. 4:9. Sergilenen konukseverlik niteliklerini yaz.


İbrahim ile Sara (Yar. 18:1–8)


Rebeka ve ailesi (Yar. 24:15–20; 31–33)


Zakkay (Luka 19:1–9)


Konukseverlik başka bir kişinin dinlenme, yemek ve arkadaşlık temel gereksinimlerini karşılamaktır. Özverili sevginin somut bir ifadesidir. İsa açları doyurmanın ve susayanlara su vermenin kendisine yapılan hizmetler olduğunu öğrettiğinde, konukseverliğe teolojik bir önem yüklemiş oldu (Mat. 25:34–40). Bir kişinin evini hizmet için kullanması, en basitinden komşuları yemeğe davet etmekle, esaslı bir konukseverlik örneği olan bir istismar kurbanına oda tahsis etmek arasında çeşitlilik gösterebilir. Birine birlikte dua etmeyi teklif etmek ya da Kutsal Kitap çalışması yapmak gibi basit bir arkadaşlık olabilir. Gerçek konukseverlik, Allah’ın sevgisinin etkisi altında olan ve kendi sevgilerini sözlerle ya da eylemlerle ifade etmek isteyen kişilerin yüreklerinden yayılır.


Aileler bazen konukseverlik göstermek için yeterli imkânları, zamanları ya da güçleri olmadığından şikâyet ederler. Başkalarıysa iman etmemişlerle bağlantılı olmak için bilinenin ötesine ulaşmakta kendilerini beceriksiz, yetersiz ve güvensiz hissediyorlar. Bazı insanlar başkalarıyla ilgilenmenin kendi hayatlarında yaratabileceği zorluklardan kaçınmak istiyorlar. Birçok çağdaş aile konukseverliği ve eğlendirmeyi birbirine karıştırıyor.


Ev hayatın hangi yönlerden ruhsal durumunu yansıtıyor?


PERŞEMBE


EK ÇALIŞMA: Ellen G. White, The Adventist Home [Adventist Aile] kitabında “A Powerful Christian Witness [Güçlü Bir Hristiyan Tanıklığı],” s. 35–39 ve “Attitude Toward an Unbelieving Companion [İman Etmemiş Bir Eşe Karşı Tutum],” s. 348–352; The Ministry of Healing [Şifa Hizmeti] kitabında “Ministry of the Home [Evin Hizmeti],” s. 349–355; Peygamberler ve Krallar kitabında “Babilli Elçiler,” s. 340–348 [Geçmişten Sonsuzluğa 2. cilt, s. 202–207].


Müjdecilikte evin gücü. “Gerçek bir yuvanın insanların yürekleri ve hayatları üzerindeki etkisi, okunabilecek en iyi vaazdan çok daha güçlüdür...


“Etki alanımız dar, kabiliyetimiz düşük, imkânlarımız az, kazanımlarımız kısıtlı gibi görünebilir; fakat kendi evlerimizin fırsatlarını içtenlikle değerlendirdiğimizde, harika imkânlar bizimdir.”—Ellen G. White, The Ministry of Healing [Şifa Hizmeti], s. 352, 355.


TARTIŞMA SORULARI:


Derste birine, Mesih yönünde karar vermesini sağlayan şeyin birinin evinin etkisi olup olmadığını sor. Bu etkiyi sağlayanın ne olduğunu tartışın. Sınıf bu tecrübeden ne öğrenebilir?


Sınıf olarak iman etmemiş bir eşin olduğu aileye ne şekilde yardım edebilirsiniz?


Sınıf olarak, imanın aleyhine çalışan evdeki bazı baskılar hakkında konuşun. Bunların bir listesini yapın ve karşılarına muhtemel çözümlerini yazın.


Hristiyanların özel hayatları, çocuklara, iman etmemiş eşlere, diğer akrabalara ve ziyaretçilere tanıklık aracıdır. Evde imanımızı paylaşmak her zaman istediğimiz kadar eksiksiz olmasa ya da akrabalar veya ziyaretçilerin ihtidasıyla sonuçlanmasa da, kusurlu aile fertleri kusursuz Kurtarıcı’ya giden yolu göstermeye çalışırlar. Kurtarıcı’nın adına gösterilen cömert konukseverlik aracılığıyla, hayatlarına dokundukları tüm insanları lütfun egemenlik alanına getirirler. Evinizin ziyarete gelenler üzerindeki etkisini düşün. Onun kapınızdan içeri adım atan herkese karşı imanın daha iyi bir tanığı olabilmesi içi ne yapabilirsin?


CUMA


21 Haziran


22 Haziran


HIV’le Tanrı’ya Şükretmek


Andrew McChesney tarafından yazılmıştır.


Maria Samo HIV+ ve Tanrı’ya şükrediyor.


Maria, Nicuadala, Mozambik köyünde Yedinci Gün Adventisti bir ailede doğdu ve 7 yaşında vaftiz oldu. Köyünün lisesi yoktu, bu yüzden derslerine devam etmek için güneye doğru 30 dakikalık bir araba yolu mesafesinde olan Quilimane’ye taşındı. Orda onu alkol ve tütünle tanıştıran arkadaşlar edindi.


Maria’nın ailesi o evlenene kadar onun sigara içtiğini ya da alkol aldığını bilmiyorlardı. Babası bir gün onu ziyarete geldi ve içeri tam Maria sigara içerken girdi. Babası hiç bir şey demedi ama suçluluğa boğulan Maria bir daha sigara ve alkol içmemeye karar verdi.


Sigarayı bırakmak kolay oldu ama alkolü bırakmak Maria için çok daha zordu. Tanrı’ya yardım etmesi için dua etti. Tanrı’nın sıradışı bir şekilde cevap verdiğini söyledi. Şiddetli panik ataklar geçirmeye başlamıştı. Onun öleceğinden korkan Maria’nın kocası, tıbbi tedavi için onu Güney Afrika’ya götürdü. Güney Afrikalı bir doktor, alkolü bırakmazsa üç ay içinde öleceğini söyledi.


Maria, 45 günlük bir rehabilitasyon programının yardımı ile alkolü bıraktı ve Mozambik’e geri döndü, hayatını İsa’ya yeniden adadı.


Ardından kocası öldü. Altı yıl sonra şok edici bir haber aldı, kocasının HIV+ olduğunu ve kendisine de bulaştırdığını öğrendi.


“O zamandan beri” dedi gülümseyerek, “Tanrı’ya şükrediyorum.”


Bunun nedeni, şimdi hayatında hiç hissetmediği kadar sağlıklı hissetmesidir.


“Sağlığım, virüsü kapmadan önce olduğundan çok daha iyi ve vicdanım temiz” dedi.


Bugün, dört kişinin büyükannesi olan Maria, çeşitli köylerde altın ve değerli taşlar satın alarak Mozambik’in üçüncü büyük şehri Nampula’da satıyor. Fakat tutkusu HIV+ olan insanları cesaretlendirmek.


“Birçok insan enfekte olduklarını öğrendiklerinde umutlarını kaybediyor” dedi. “Konuşacak kimseleri yok ve yalnızlık içinde ölüyorlar.”


Maria Adventistlerin, HIV+ olanlara ulaşmak, onlarla dua etmek ve onları cesaretlendirmek için özel bir görevleri olduğunu söyledi.


“Onlarla İsa’ya ve O’nun yakın olan gelişine dair inancımı paylaşıyorum,” dedi.


2019 Onüçüncü Şabat Sunuları’nın ilk çeyreğinin bir kısmı Nampula’da ebeveynlerini HIV ve AIDS’den kaybeden çocuklara bir yetimhane açmak için kullanılmıştır. Sunularınız için teşekkür ederiz.


*22–28 Haziran


Son Zamanda Yürekleri Döndürmek




Sebt Günü


KONUYLA İLGİLİ METİNLER: Mal. 4:5, 6; Mat. 11:14, 15; 17:10; 1Kr. 16:29–17:24; 1Kr. 18:20–45; Mat. 3:2.


HATIRLAMA METNİ: “Rabb’in büyük ve korkunç günü gelmeden önce size Peygamber İlyas’ı göndereceğim. O babaların yüreklerini çocuklarına, çocukların yüreklerini babalarına döndürecek. Öyle ki, gelip ülkeyi lanetleyerek yok etmeyeyim” (Malaki 4:5, 6).


Hayatlarımız evrelerden oluşuyor. Bu evreler bazen iyi gidiyor; bazen de gitmiyor. Aileler bazen sağlam ve güçlü; bazen de kırılgan, hatta parçalanmış halde.


Hangi evrede, hangi safhada olursak olalım, kendimiz ya da ailemiz hangi durumda olursa olsun, Allah’ın vaatlerine bütün yüreğimizle, bütün canımızla ve bütün gücümüzle sarılarak bunların ışığında yaşayabiliriz ve yaşamalıyız, çünkü sonuçta onlar yegâne umutlarımızdır. Ama ne büyük bir umutturlar. Allah’ın Sözü, hayatımız ya da ailemiz hangi evrede olursa olsun, kendimiz, sevdiklerimiz, ailemiz ve kilisemiz için isteyebileceğimiz vaatler veriyor.


Bu çeyrekliğin son haftasında, çeşitli bağlamlarda Kutsal Kitap öykülerine, vaatlere ve tecrübelere bakacağız. Bunu yaparken de, durumumuz ne olursa olsun, bugün kendimiz için dersler çıkarmaya çalışacağız. Çünkü, büyük ihtimalle, kim olursan ol, nerede olursan ol, hayatın hangi evresinde olursan ol, senin de uğraşların, korkuların ve endişelerin var. Şükürler olsun ki, biz neler yaşadığımızı bilmekle kalmayıp, aynı zamanda, emin olabiliriz ki, onların hepsinin ilerisinde olan bir Tanrı’ya ibadet ediyoruz.


*29 Haziran Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.



  1. DERS

23 Haziran


Dönen Yüreklere Dair Peygamberlik Sözü


İlyas’ın geleceği öngörüsüyle, Yeni Ahit’te bu olaya yapılan atıfları karşılaştır. Mal. 4:5, 6; Mat. 11:14, 15; 17:10; Mar. 6:15; Luka 1:17.


Malaki döneminde, Allah’ın ulusa “Bana dönün, ben de size dönerim” çağrısına, “Nasıl döneriz?” (Mal 3:7) şeklinde kibirli bir cevap verilmişti. Hüsrana uğrayan peygamber, bir uyanış fırsatının daha verileceğini duyurdu. İlyas’ın başlattığı yürek dönüştüren reformu (1Kr. 18:37) hatırlatan Malaki, onun “babaların yüreklerini çocuklarına, çocukların yüreklerini babalarına döndürmek” için (Mal. 4:6) tekrar geleceğini öngördü.


İlyas’ın şahsen, Mesih’in müjdecisi olarak ortaya çıkacağı yönünde bir Yahudi geleneği oluştu (Mat. 17:10 ve Mar. 6:15 ile karşılaştır). Fakat Yeni Ahit bu peygamberlik sözünün yerine gelişi olarak Vaftizci Yahya’yı ortaya koyuyor (Mat. 11:14, 15; Luk. 1:17).


“Yürekleri döndürmek” ifadesi sence ne anlama geliyor?


Bu ayetler çeşitli şekillerde açıklanabilir: İsrail halkının Rab ile barışmasından bahsediyor. Baba olan Allah (Yşa. 63:16) çocuklarına karşı gazabından döndü (Mika 7:18, 19) ve onları Kendisine dönmeye çağırıyor (Yşa. 44:22, Mal. 3:7). Antlaşmanın yenilenmesiyle sonraki kuşakların imanlı atalarıyla bağlantısını yeniden kurmaktan bahsediyor. Allah’ın halkına ataların imanını izlemeleri için verilen peygamberlik çağrısı Eski Ahit’te sürekli tekrarlanmıştır. Toprakların bereketli ikametgâh olarak kalıp kalmayacağı doğrudan antlaşmaya sadakatle ilgiliydi (Yas. 4:29–31). Aile ilişkilerinin onarılıp yenilenmesinden bahsediyor. Ebeveyn-evlat ilişkileri Allah’la olan antlaşmaya bağlılığın pratik bir ifadesidir. Burada da evlatlara ve ebeveynlere karşı olan sorumlulukların yerine getirilmesi, topraklara ve Allah’ın bereketine sürekli olarak sahip olmayla iç içe geçmiş durumda (Özd. 2:21).


Allah’la olan ilişkinin onarılmasıyla ailelerimiz içindeki ilişkilerin onarılması arasında hangi bağlantı var? Niye biri diğerinden önce olmak zorunda?


PAZAR


24 Haziran


Ailenin Yeniden Bir Araya Gelmesi


Kral Ahav’ın Saydalı karısı İzebel tarafından İsrail’e sokulan Baal’e ibadet, ulusun ahlâki çöküşünü daha da hızlandırdı. Allah’ın evliliği, aileyi ve cinselliği yücelten öğretileri, aile içi ilişki, fuhuş ve diğer cinsel sapıklıklar gibi uygulamaların gölgesi altında kaldı. İbadetle ilgili çatışmaların olduğu bu sahaya, “Yehova benim Tanrımdır” anlamına gelen adıyla bile Baal’ı azarlayan İlyas adım attı.


İlyas’ın hangi tecrübesi onu putperest inançları altüst etmek ve ailelere yeni hayat getirmekle ilişkilendirdi? 1Kr. 16:29–17:24; Luk. 4:25, 26 ile karşılaştır.


İlyas ülkede kuraklıkla ilgili laneti bildirdiğinden beri dikkatleri üzerine topluyordu. Allah onu beklenmedik bir yerde, İzebel’in memleketine çok yakın bir yer olan Sayda’nın Sarefat şehrinde, fakir bir dul kadının evinde barındırdı. İlyas dul kadını, kendisine yemek vermek için kalan son çıra parçalarını, yağını ve ununu kullanması ve geleceğe dair Allah’a güvenmesi için, sert bir sınava tabi tuttu. Kadının imanı efsanevi oldu. Daha sonra İsa bizzat onu övecekti (Luk. 4:26). Yağı ve yiyeceği günlerce dayandığında, kadın Yehova’yı daha iyi anlamaya başladı. Sonra, trajik bir şekilde, tek oğlu hastalanıp öldü. İlyas’a üzüntüsünü ifade ederken, çevresindeki yaygın dini, bir günahın çocuk kurban etmeyi gerektirdiği, artık İsrail’i kuşatmış olan sapkın inançları yansıtıyordu (1Kr. 17:18; Yer. 19:5 ve Mik. 6:7 ile karşılaştır).


Oğluyla yeniden bir araya gelmek Fenikeli dul kadının ruhsal deneyimini ne şekilde etkiledi? 1. Krallar 17:24. Onun sözlerinden biz ne öğrenebiliriz?


Annenin cevabı İlyas’ın mesajının etkisini ortaya koyuyor. Allah’a ve O’nun Sözüne iman, O’nun kudretiyle hayat geri döndüğünde ve aile yeniden bir araya geldiğinde, yürekte doğar. Bugün birçokları öğretiler vaaz edilirken onları kabul etmelerine rağmen, kişisel ruhsal tecrübelerinde ilgisizler. Ne var ki, Allah’ın Sözü’nün gerçekleri bizzat tecrübe edildiğinde ve aile ilişkilerinde uyanış ve onarım gerçekleştiğine, yürek çok daha güçlü bir şekilde ikna olur.


Halen beklediğin aile birleşmeleri neler? Allah’ın sana bu yeniden bir araya gelişin gerçekleşmesi umudunu veren hangi vaatlerine tutunuyorsun?


PAZARTESİ


25 Haziran


Yürekleri Sunakta Döndürmek


  1. Krallar 18:20–45 ayetlerini oku. Tüm bu olayın özünde neyle ilgili olduğunu aşağıdaki satırlara yaz. Bağlamı tamamen farklı olsa da, bu öyküde gördüğümüz ilkeler aile hayatına ne şekilde uygulanabilir?

İlyas Karmel Dağı’nda, ulusu adına antlaşmanın yenilenmesini, hayatlarına, evlerine ve ülkelerine şifa getirecek olan babalarının imanına geri dönüşü arzuluyordu.


Akşam sunusu saati. Putperest rahipler kendi kurbanlarında başarısız olduktan sonra, sıra İlyas’a geldi. Kendinden emindi. Bu olayın gerçekleştiği saat, tapınak hizmetinde ortaya konulan Allah’ın kurtarıcı planına dikkat çekiyordu (Çık. 29:41 ile karşılaştır). “Bana yaklaşın” (1Kr. 18:30) daveti, bize Kurtarıcı’nın günahkârları kabul etmesini hatırlatıyor (Mat. 11:28 ile karşılaştır). Çocuklarının asiliğinden dertli olan anne-babalar, Allah’ın onu en az İsraillileri sevdiği kadar içten sevdiğinden emin olabilirler. Allah asileri Kendisine çekmek için durmaksızın çalışıyor.


İlyas’ın Yehova’nın sunağına odaklanması, günümüzde karşılığını İsa’nın ve O’nun kurtarıcı lütfunun ailelerde yüceltilmesinde buluyor. Aile ibadeti, duada O’nunla konuşmak için, birbirimize O’ndan bahsetmek için, O’nun bedelsiz kurtuluş armağanını yeniden almak için ve yüreklerimize O’nun öğretileri üzerinde düşünmeye vakit vermek için bir fırsattır.


İlyas’ın istediği karşılık, Allah’ın onları yeniden Kendisine aldığının işareti olacaktı. 1. Krallar 18:37 ayetinde “bilsinler ki... onların yüreğini Sen geri çevirdin” diyor [KM]. Biz yüreklerimizi Allah’a döndüremeyiz; biz sadece O’nun bedelsiz verdiği lütfuna karşılık veririz.


Her şeyi tüketen ateş suçluların üzerine değil, “sayesinde Tanrı’nın doğruluğu olalım” diye “bizim için günah sunusu” yapılan (2Ko. 5:21) İsa’ya işaret eden kurbanın üzerine düştü. İnsanların dudaklarından itiraf ve övgü sözleri döküldü. Allah’ın çağrısına cevap vermedikleri için, sahte rahipler öldürüldü. Bundan sonra, tazeleyici yağmurlar ülke üzerindeki laneti sona erdirdi.


Ev “sunağınız” ne durumda? Gerçekten bir ölçüde yenilenmesi gerekiyorsa, hangi özel şekillerde “sunağı yeniden kurabilirsin?”


SALI


26 Haziran


Yürekleri Ürdün Irmağı’nda Döndürmek


Cebrail’in öngörüsünün (Luk. 1:17) ve İsa’nın onun önbildirideki İlyas olduğunu onaylamasının (Mat. 11:14; 17:12, 13) yanı sıra, Müjde yazarları Rabb’in yolunu hazırlayacak “habercinin” Vaftizci Yahya olduğunu doğruluyor (Mat. 11:10, Mar. 1:2, Luk. 7:27; Mal. 3:1 ile karşılaştır).


Yahya’nın mesajının temel özelliklerine dikkat et. Onun mesajı hangi bakımdan “yürekleri döndürücü” nitelikteydi? Mat. 3:2, 8; 14:4; Mar. 1:4; Luk. 3:3, 8, 9, 11, 13, 14.


Sert toprağı tohumları almaya hazırlamak için süren bir çiftçi gibi, Yahya da günahı kınayarak günahkârları tövbe etmeye yönlendirdi. İnsan doğası öyle bir şey ki, kişi kendini yoklamadıkça, kendi gerçek durumunun bilincinde olmadıkça, daha iyisi için bir ihtiyaç hissetmiyor. Onun mesajı insanları Allah’ın emirlerinin kutsallığına ve kendilerinin O’nun mükemmel doğruluğuna duydukları ihtiyaca doğru yöneltti. Gerçek tövbenin işareti her zaman alçakgönüllülük ve kişinin davranışlarını değiştirmek için Allah’tan yardım istemesidir. İbrahim’i babaları olarak görenlerin sığ, benmerkezci ikiyüzlülüklerini ortaya çıkartarak, babalarının imanının daha derin olan anlamını açmaya çalışıyordu.


Vaftizci Yahya’nın mesajı İsa’nın yolunu nasıl hazırladı? Yuhanna 1:35–37, 3:27–30.


İsa’nın Tanrı Kuzusu olduğu Yahya’ya gösterilmişti. İsa’yı bu şekilde tanıttığında (Yu. 1:29, 36), insanları sözcük anlamıyla Rabb’e döndürmüş oldu. Andreas ve Yahya’nın öğrencilerinden bir diğeri, o gün olanları yazan Müjde yazarı Yuhanna, Vaftizci Yahya’nın yanından ayrılıp İsa’nın öğrencileri oldular. İlyas’ın mesajı tövbe ihtiyacına işaret etmekle kalmıyor, aynı zamanda günahtan kurtaran Kişi’yi de tanımlıyor, O’nun hakkında heyecan uyandırıyor ve insanları O’na getiriyor.


Vaftizci Yahya evinize adım atsaydı, sence size ne söylerdi?


ÇARŞAMBA


27 Haziran


Son Günlerde Yürekleri Döndürmek


Biz Adventistler olarak bir anlamda kendimizi Vaftizci Yahya’nın rolünde görüyoruz. Reform ve tövbenin habercisi, İsa’nın ilk gelişi için yolu hazırlamaya çalışıyordu; biz de bir hareket olarak kendimizi aynı şeyi İkinci Geliş için yapanlar olarak görüyoruz.


Luka 1:17 ayetini duayla oku. Bu sözler bizim mesajımızı nasıl yansıtıyor?


Göksel Baba Mesih’in çarmıhı aracılığıyla çocuklarının yüreklerini tekrar Kendisine döndürdü ve çocuklarının yüreklerini birbirlerine döndürdü. İlyas bildirisi, bu harika iyi habere inanmaları (2Ko. 5:18–21; Ef. 2:11–18 ile karşılaştır) ve O’nun Ruhu onların yüreklerinden bir sevgi ürünü çıkartırken lütufla dolu olmaları için ailelere yalvarıyor.


Dünya özverili ilginin, kalıcı bağlılığın ve Allah’a sadık adanmışlığın gösterilmesine çok büyük ihtiyaç duyuyor. Allah’ın lütfuyla Hristiyan aileler bunu gösterebilirler. Ancak, dünya için olan mesajımızın aynı zamanda bizim için de olduğunu hatırlamalıyız. Müjdenin birlik, sevgi ve özverinin ilkeleri kendi aramızda, özellikle de ailelerimizde ortaya konmadıkça, bu mesajı başkalarıyla paylaşmak için yeterince güçlü olmayacağız. Tüm dokunaklı vaazlar, tüm mantık ve Kutsal Kitap’a dayanan sunumlar yeterli değil: Dünyanın bizim hayatlarımızda, özellikle de aile hayatımızda, duyurduğumuz tövbenin, dönen yüreklerin, sevginin ve bağlılığın sergilendiğini görmesi gerekiyor. Tıpkı Vaftizci Yahya’nın hayatları değiştiren ve kendi vaazını etkili kılan bir gücü olduğu gibi, biz de aynısını Allah’ın lütfuyla yapabiliriz, fakat ancak işbirliği yapmaya razı olduğumuz ölçüde.


İsa aracılığıyla, gökteki ailenin bir parçasıyız (Ef. 3:15). Bu nedenle, ister tek kişilik ister kalabalık aile olalım, Kendisine hizmet etme iddiasında olduğumuz Allah’a tanıklık etmeye çağrılıyoruz ve tanıklığımızı en etkili hale getirecek olan şey, dünyaya bir ailenin, ister büyük ister küçük olsun, müjdenin gücü aracılığıyla ne olabileceğini göstermektir.


İster ailenden ister dışarıdan biri olsun, sana en yakın olan kişilere onları sevdiğini ve önemsediğini göstermek için kendi yöntemlerinle ne yapabilirsin?


PERŞEMBE


EK ÇALIŞMA: Ellen G. White, Peygamberler ve Krallar kitabında, “Karmel Dağı,” s. 143–154 [Geçmişten Sonsuzluğa 2. cilt, s. 85–90]; The Desire of Ages [Çağların Arzusu] kitabında “Çöldeki Ses,” s. 97–108 [Sevgi Öğretmeni, s. 81–92].


“Mesajımız Yahya’nınki kadar doğrudan olmalıdır. O, kötülüklerinden dolayı kralları azarlamıştı. Hayatı tehlike altında olmasına rağmen, gerçeğin dudaklarından dökülürken gücünü yitirmesine asla izin vermedi. Bizim bu çağdaki işimiz de aynı sadakatle yapılmalıdır.”—Ellen G. White Yorumları, The SDA Bible Commentary [Yedinci Gün Adventist Kutsal Kitap Şerhi], cilt 4, s. 1184.


TARTIŞMA SORULARI:


İlyas bildirisinin yerel kiliseniz açısından geçerliliğini sınıf olarak tartışın. Kilisenin bildiriyi ve onu yaymaya yardımcı olmadaki rolünü anlaması için ne yapabilirsin?


İsteyenler kendi “yüreklerinin dönüşü” hakkındaki kişisel tecrübelerini sınıfla paylaşsın. Hangi değişimler meydana geldi? Bu deneyim kendi hayatlarında ve ailelerinin hayatlarında ne değişikliğe yol açtı?


Kendimizi Vaftizci Yahya’nın rolünde gördüğümüzü farz edelim, başımıza ne gelmesini beklemeliyiz? Bu cevapta ima edilen mesaj nedir?


Sınıf olarak, Kutsal Kitap’ın aile konusundaki görüşünü en iyi şekilde özetleyen bir paragraf, bir tür “Aile İlkeleri Bildirisi” yazın. Bu ilkeleri işlemek için hangi kıstasları kullanırdınız? Bu çeyrekte, bu ilkelerin neler olabileceklerini tespit etmenize yardımcı olan neler öğrendiniz? Cevabınızı tüm kiliseyle paylaşmaya hazırlanın.


Bir ebeveyn olarak, en azından hayatının bu evresinde Rab’den uzaklaşmış çocuklar için, hangi vaatleri talep edebilirsin?


CUMA


28 Haziran


30 Mart


Üç Dileğim


Lu Shen-Xiong tarafından yazılmıştır.


Vaftiz olduktan bir yıl sonra, eski işimden Şabat çakışması yüzünden ayrıldım ve kamyon şoförü olmak üzere yeni bir işe başvurdum.


İş görüşmesinde, üç tane şartım olduğunu belirttim:


Şabat günü çalışmayacağım


Şirketin bana verdiği yemek paketinde domuz eti olmayacak


50,000 Tayvan doları borç


Patron, benim cesurluğum karşısında hayrete düştü. Dedi ki, “Git bugün çalış, ardından bu konuyu konuşuruz.” Nasıl çalıştığımı görmek istemişti. Çalışma saatleri bittiğinde, patron beni yanına çağırdı.


“Şabat yerine Pazar günleri çalışabilirsin ama neden domuz eti yemiyorsun?” diye sordu. Tayvan’daki birçok şirket gibi onun şirketi de çalışanlarına yemek paketleri sağlıyordu. “Domuz eti, tavuk ve sığır etinden daha ucuz, buna rağmen neden yemiyorsun?” diye sordu. “İnancıma ters düşüyor” diye yanıtladım. Patron kısa bir süre düşündükten sonra “Peki” diye yanıtladı. “Sana yemen için domuz eti vermeyeceğim. Peki 50,000 Tayvan dolarını neden istiyorsun?” Geçenlerde bir araba kazası geçirdiğimi ve yeni bir araba ve hastane masraflarından sonra hiç param kalmadığını açıkladım.


“Eğer sana 50,000 verirsem bunu nasıl geri ödeyeceksin?” diye sordu. “Ayda bana 10,000 ya da 20,000 verebilecek misin?” “Hayır,” dedim. “Size ayda 1,000 vereceğim.”


Patron kulaklarına inanamadı. 1000 Tayvan dolarının aylık olarak ödenmesi, borcun geri ödenmesinin dört yıldan fazla sürmesi anlamına geliyordu.


Fakat birşey ya da Biri, patronun bana bir şans vermesini sağladı ve bu son isteğimi de onayladı.


Yeni işimde altı ay çalıştıktan sonra, patron beni yanına çağırdı.


“Çok iyi çalıştığın için borcunu siliyorum” dedi.


Duyduklarıma inanamadım. Tanrı’ya çalışmak muhteşem bir şey!


İş görüşmesinden önce Tanrı’ya dua etmiştim, “Bu yeni iş için iş görüşmesine gireceğim, fakat Rabbim biliyorsun ki üç tane isteğim var. Lütfen yardım et.” Tanrı duamı yanıtladı.


Tanrı’nın isteğini yerine getirdiğimizde hiçbir şey yolumuzda duramaz.


Neredeyse 20 yıldan bu yana, şimdi 60 yaşındaki Lu Shen-Xiong, tam zamanlı bir kamyon şoförü olarak çalışmaya devam ediyor. Ayrıca, üç tane sıkıntıdaki cemaati çok sağlam kiliselere dönüştürmesiyle Tayvan’daki en etkili kilise liderlerinden biri olarak kabul edildi. Linkte daha fazlasını bulabilirsiniz: bit.ly/taiwan-truck-driver