Sebt Günü Çalışma Kitapçığı – 2.çeyrek 2017 – “Koyunlarımı Otlat”: 1. ve 2. Petrus - 2 bölüm
*6–12 Mayıs
Hizmetçi Önderlik
SEBT GÜNÜ
KONUYLA İLGİLİ METİNLER: 1Pe. 5:1–10, Elç. 6:1–6, Yer. 10:21, Mat. 20:24–28, Özd. 3:34, Va. 12:7–9.
HATIRLAMA METNİ: “Bütün kaygılarınızı O’na yükleyin, çünkü O sizi kayırır” (1. Petrus 5:7).
Büyüyen kiliselerle ilgili araştırmalar her zaman etkili önderliğin önemini vurgulamıştır. Bu önderlik, vizyonunu Allah’tan ve O’nun Sözü’nden alarak, topluluktaki herkese müjde görevini sürdürmede kendi ruhsal armağanını kullanma fırsatı verir.
Fakat kilise önderliği oldukça zorludur. Çoğunlukla, aslında meşgul olmalarına rağmen zamanlarının bir kısmını kiliseye veren gönüllüler kiliseleri yönetirler. Üyeler destekleyemeyecekleri bir şey olursa katılmayı keserek “ayakları ile oy verebilirler.” Dahası, etkili bir Hristiyan önder ayrıca derinlemesine ruhsal olmalıdır. Petrus’un zulüm görmekte olan kiliselere yazdığını da unutmamalıyız. Kilise önderi böyle zamanlarda bilhassa hassastır. Öyleyse kim bu görev için donanımlıdır?
1. Petrus 5:1–10 ayetlerinde, Petrus yerel kilise seviyesinde Hristiyan önderliği konusuna değiniyor. Bu ayetlerde sadece yerel önderlerde değil üyelerde de olması gereken bazı çok önemli nitelikler hakkında yazıyor. Sözleri o zaman olduğu gibi bugün bizim için de geçerlidir.
*13 Mayıs Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.
7. DERS
7 Mayıs
İlk Kilisede İhtiyarlar
Şu ayetleri incele: Elç. 6:1–6, 14:23, 15:6, 1Ti. 5:17, 1Pe. 5:2. Bu ayetler ilk kilisenin karşılaştığı zorluklar ve önderlerinin rolü hakkında bize nasıl bir anlayış sağlıyor?
Kalabalık bir topluluğun imanlı olması ve kiliseye katılması Allah’tan büyük bir berekettir. Fakat ilk Hristiyanların tecrübesinin de gösterdiği üzere, hızlı büyüme yanında sorunları da getirebilir.
Örneğin Elçilerin İşleri 1–5 bölümleri Kutsal Ruh’un yönlendirişini ve birçok kişinin Hristiyanlığa dönüşünü belgeler. Elçilerin İşleri 6:1–6 ayetleri sonucu gösterir: grup kendi önderliğinin başa çıkamayacağı kadar büyüdü ve kilisenin günlük işlevlerini yönetmek için birtakım yapıların devreye alınması gerekti.
Örgütsel yapıdaki bu zayıflığı doruk noktasına getirip ortaya çıkaran konu, ayrımcılıktan şikâyetti. Grekçe konuşan grup günlük yiyecek dağıtımında kendi dullarının ihmal edildiğinden şikayet ediyordu. Karşılık olarak, bir topluluk, yani yardımcılar, 12 elçiye kilise kaynaklarının yönetiminde yardımcı olmak üzere özellikle atandılar.
İlk kilisenin özel bir şekilde Kutsal Ruh tarafından yönlendirildiği doğrudur. Fakat o zaman dahi kilise yapılarının kurulmasına ihtiyaç vardı. En başlarda ihtiyaç duyulan kilit bir kilise önderleri grubu, her yerel topluluk için belirlenen ihtiyarlardı. Hatta, bu yeni kurulan Hristiyan topluluklarına ihtiyarlar atamak Pavlus ve Barnaba’nın İsa’nın henüz duyulmadığı yerlere gittiklerinde yaptıkları bir şeydi (Elç. 14:23).
Hristiyanlık çağının başlarında ihtiyarlara birçok değişik görevler verilmişti. Kendi yerel topluluklarının önderleri olarak, zaman zaman yeni iman edenlere öğretmenlik yaptılar. Vaaz verdiler ve topluluğun iyiliği için gerekli olan şeylerin yapılmasını sağladılar (Elç. 15:6, 1Ti. 5:17, 1Pe. 5:2).
Her zaman aynı fikirde olmasanız bile, yerel kilisendeki liderlerle birlikte daha iyi çalışmayı hangi şekillerde öğrenebilirsin?
PAZAR
8 Mayıs
İhtiyarlar
1. Petrus 5:1–4 ayetlerini oku. Önderler kilisedeki görevlerini hangi tutum ve davranışlarla yapmalılar? Bu ilkeler rolümüzün ne olduğuna bakmasızın hepimize nasıl uygulanabilir?
Petrus ihtiyarlara talimatlarına kendisinin de bir ihtiyar olduğunu söyleyerek başlıyor. Sonra kendisi hakkında iki şeyi belirtiyor: o Mesih’in acılarının bir tanığıdır ve açığa çıkarılacak olan yücelikten de pay alma beklentisi içindedir. Petrus bunu söyleyerek bir ihtiyarda olması gereken ilk özelliğin altını çiziyor: ihtiyar Mesih’in bizim yerimize çektiği acıların ve O’nun bize sunduğu büyük umudun önemini anlamalıdır.
Petrus ihtiyarın rolünü Allah’ın sürüsünü gözeten bir çobana benzetiyor. Kiliseyi sürüye benzetmesi üyelerin bazen koyunlar gibi kendi yollarına gidebileceklerini akla getiriyor. Bu nedenle çobanın onları topluluğa geri yönlendirmesine ve toplulukla uyum içinde çalışmalarını sağlamasına ihtiyaçları vardır. İhtiyar aynı zamanda bir Hristiyanın nasıl davranması gerektiğinin mütevazı bir örneği olarak da işlev görmelidir.
Burada çoban olanlar için hangi uyarıyı görüyoruz? Yer. 10:21, Hez. 34:8–10, Zek. 11:17.
Hristiyan önderliğinin önemli bir işlevi, çobanların koyunlarıyla sabırla çalıştığı gibi kilisedeki insanlarla çalışmalarıdır. İhtiyarlar, ibadet etmek ve İsa’nın mesajını İsa’yı ve O’nda bulunan kurtuluşu bilmesi gerekenlerle paylaşmak için, insanları nazikçe bir araya getirmelidir.
Petrus ayrıca ihtiyarların gözetim görevini zoraki gönüllü olarak yapmaları gerektiğini söylüyor. Kilisede önderlik etmenin zorluklarını gönüllü olarak üstüne alacak insanlar bulmak her zaman kolay değildir. Bu bilhassa aday gösterme komisyonu zamanlarında belirgin şekilde ortaya çıkar. Kilisenin iyi işleyebilmesi için yerine getirilmesi gereken bir kaç belirgin görev vardır. Birçok insanın önderlik görevlerini almakta gönülsüz olmalarının sebepleri vardır. Bu görevlerden bazıları hatırı sayılır zaman ayırmayı gerektirir ve bu görevlere uygun olan kişilerin halihazırda üstlendikleri bir çok görev olabilir. Başkaları bu görevi üstlenmek için yeterince hazır olmadıklarını düşünebilirler. Fakat Petrus’un sözlerine göre, bizden istenirse, mümkünse bu liderliği gönüllü olarak kabul etmeliyiz.
PAZARTESİ
9 Mayıs
Hizmetçi Önderlik
1 Petrus 5:3 ve Matta 20:24–28 ayetlerini oku. Bu ayetlerde Hristiyan önderliğinin hangi önemli ilkeleri bulunuyor?
1. Petrus 5:3 ayetinin Grekçe aslında, anahtar sözcük kataküriyuontes’tir. “Hükümdarlık etmek” veya birisi üzerinde “efendilik etmek” anlamına gelen bu sözcük Matta 20:25 ayetinde de bulunur. Dolayısıyla, 1. Petrus 5:3 ayetinde ihtiyarlara verilen talimat “Yönetiminize verilenlere egemen kesilmeyin” (Cosmades) olarak çevrilebilir ve İsa’nın Matta 20:25 ayetindeki sözlerini yansıtır.
Matta 20:20–23 ayetleri, İsa’nın Matta 20:24–28 ayetlerindeki sözlerine bağlam sağlıyor. Yakup ve Yuhanna’nın annesi İsa’ya yaklaşıp, krallığına geldiğinde oğullarından birinin İsa’nın sağında diğerinin de solunda oturmasını dilemişti.
“İsa diğer kardeşlerinden üstün olmayı arzu ettikleri için bencilliklerinden dolayı onları azarlamaz ve nazik davranır. Onların kalplerinden geçeni okur. Kendisine ne kadar derinden bağlı olduklarını bilir. Onların yüreğindeki sevgi sadece insana özgü olan sevgi değildir. Dünyasal düşüncelerin etkisinde olmasına rağmen, İsa’nın kurtarıcı sevgisi gibi saf ve temizdir. Onları azarlamayacak, fakat derinleştirecek ve aklayacak.”—Ellen G. White, Çağların Arzusu, s. 548 [Sevgi Öğretmeni, s. 536].
İsa böyle itibarlı mevkinin Kendisi tarafından değil, ancak Baba tarafından verilebileceğini söylüyor. Fakat sözüne devam ederek, Kendi krallığıyla Ulusların krallıkları arasındaki en önemli farkın Kendi krallığında ortaya çıkacak önder tipi olduğunu açıklıyor. İsa’nın Kral olduğu krallıkta önderlik etmek isteyenler hizmetçi olmalılar, zira İsa’nın krallığındaki önderler İsa gibi olacaklar. “Nitekim İnsanoğlu, hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye ve canını birçokları için fidye olarak vermeye geldi” (Matta 20:28).
Bu nedenle Petrus kilise önderlerini aynı gayeye çağırıyor: İsa’da görünen adanmışlık ve özveri onlarda da görünmeli.
Filipililer 2:4–8 ayetlerini oku. Pavlus’un burada söyledikleri Petrus’un yazdıklarıyla nasıl örtüşüyor? Daha da önemlisi, bu ayetlerde yapmamız istenen şeyleri nasıl yapabiliriz?
SALI
10 Mayıs
Alçakgönüllülüğü Kuşanmak
Petrus ’un yaşadığı eski dünyada toplum keskin bir şekilde katmanlara ayrılmıştı. Yöneten elit kesimin elinde, bugün “hâkim mevcudiyet” diye tanımlayabileceğimiz güç vardı. Onların etrafında kümelenmiş daha düşük sınıftan insanlar vardı, en düşük sınıf ise kölelere aitti. Alçakgönüllülük alçak sınıfta olanların yüksekte olanlara karşı gösterebilecekleri uygun davranıştı. Alçakgönüllülük anlamındaki Grekçe sözcük aynı zamanda “düşük,” “önemsiz,” “zayıf” ve “fakir” anlamlarını taşır. Toplumdaki gücü ve mevkii olmayan insanları tanımlar. Yahudilik ve Hristiyanlık dışındaki toplumlarda alçakgönüllü sözü düşük statü ile ilişkilendiriliyordu ve alçakgönüllü davranmak özgür insanlar için uygun bir davranış olarak övülmüyordu.
1. Petrus 5:5–7 ayetlerini oku. Bağlamı ve yaşadıkları zamanı göz önüne alacak olursak, Petrus’un burada yazdıklarında böylesi olağanüstü olan nedir?
Kutsal Kitap’ta alçakgönüllülük Petrus’un yaşadığı kültür ve zamanda görüldüğünden farklı bir anlayışta görünüyor. Petrus Septuaginta’dan (Grekçe Eski Ahit) Süleyman’ın Özdeyişleri 3:34 ayetini alıntı yapıyor, bu ayet Yakup 4:6 ayetinde de alıntı yapılmıştır. Eski Ahit’te, Allah’ın tarihteki işinin bir parçası da gururluları yere sermektir (Yşa. 13:11, 23:9, Eyü. 4:11).
Bir kişinin Allah’a karşı uygun davranışı alçakgönüllülüktür. “Uygun zamanda sizi yüceltmesi için, Tanrı’nın kudretli eli altında kendinizi alçaltın” (1Pe. 5:6). Hristiyanların sadece Allah’la değil, fakat birbirleriyle olan ilişkilerinin de niteliği gurur değil, alçakgönüllülük olmalıdır (1Pe. 5:5).
Hristiyanlar, hatta Hristiyan önderler, Allah’ın lütfuyla kurtulmuş olan günahkârlar olduklarının farkındadırlar. Öyleyse, bu en önemli bağlamda hepimiz eşitiz ve Çarmıh’ın önünde hepimiz mütevazı olmalıyız. Bu mütevazılık başkalarıyla olan ilişkimizde de açığa çıkmalıdır, özellikle de yönetimimiz altındaki kişilerle olan ilişkilerimizde. Tabi ki göklerin ve yerin Yaratıcısı Allah’ın önünde herkes alçakgönüllü olabilir. Ayrıca, üzerimizde yetkisi olan, bizden daha “yüksek” statüde olan üstlerimize karşı mütevazı olmak da nispeten kolaydır. Asıl deneme “altımızda” olanlara, üzerimizde hiçbir yetkisi olmayanlara tevazu gösterdiğimizde ortaya çıkar. Petrus’un burada bahsettiği bu türden bir alçakgönüllülüktür.
Çarmıh’ta ve onun temsil ettiklerinde, her zaman mütevazı kalmamıza yardımcı olması gereken ne var?
ÇARŞAMBA
11 Mayıs
Kükreyen Bir Aslan Gibi
Daha önce gördüğümüz üzere, Petrus zulüm bağlamında yazdı. Büyük mücadele teması okuyucuları için sadece soyut bir teoloji değildi; onu birçoğumuzun (en azından şimdilik) tecrübe etmediği şekilde tecrübe ediyorlardı.
1. Petrus 5:8–10 ve Vahiy 12:7–9 ayetlerini okuyun. Bu ayetler bize kötülüğün kökeni ve Şeytan’ın dünyamızdaki işi hakkında ne öğretiyor?
Vahiy kitabı Hristiyanların iyiliğin güçleriyle kötülüğün güçleri arasındaki kozmik savaşta rol aldıklarını ortaya koyuyor. Vahiy’de iyiliğin güçleri Tanrı’nın Sözü, Kralların Kralı ve Rablerin Rabbi olan İsa tarafından yönetiliyor (Va. 19:13, 16). Kötülüğün güçleri Şeytan olarak da adlandırılan ve ejderha olarak resmedilen iblis tarafından yönetiliyor (Va. 12:7–9; 20:7, 8). Popüler medyanın, hatta bazı Hristiyanların dahi Şeytan’ın gerçekliğini reddetmelerine rağmen, iblis bize karşı sadece kötü niyetleri olan güçlü bir varlıktır. Yine de iyi haber şu ki, iblis sonunda tamamıyla yok edilecek (Va. 20:9, 10).
Petrus iblisin temsil ettiği tehlikeyi azaltmıyor. İblis, yutabileceği herkesi arayan kükreyen bir aslan gibidir (1Pe. 5:8). Petrus da, okuyucularının şu an çektikleri acılarda şeytanın gücünü görebileceklerini belirtiyor. Fakat bu acılar sonsuz yücelikle sona erecek (1Pe. 5:10).
1. Petrus 5:10 ayetini tekrar oku. Petrus burada bize ne diyor?
Yaşadıkları denemelerin kesin mahiyetini bilmesek de, Petrus’un ifade ettiği umudu görebiliriz. Evet, iblis gerçektir. Savaş gerçektir ve acılarımız gerçektir. Fakat “lütfun kaynağı olan Tanrı” iblisi yendi. Böylece acılarımız ne olursa olsun, ölüme kadar sadık kalırsak, İsa sayesinde zafer güvencesine sahibiz (bkz. İbr. 11:13–16).
Yolumuza ne çıkarsa çıksın imanda kalmayı, sonuna kadar dayanmayı nasıl öğrenebiliriz?
PERŞEMBE
EK ÇALIŞMA: İsa’nın hizmetçi liderliğinin muhteşem bir örneği Son Akşam Yemeği’ndeki davranışında görülür. O anda İsa kim (Tanrı’nın Oğlu) olduğunun ve Babası’na dönmek üzere olduğunun (Yuhanna 13:1) tamamen bilincindeydi. Yemekten sonra öğrencilerin ayaklarını yıkadı. Sonra şöyle dedi: “Ben Rab ve Öğretmen olduğum halde ayaklarınızı yıkadım; öyleyse, sizler de birbirinizin ayaklarını yıkamalısınız. Size yaptığımın aynısını yapmanız için bir örnek gösterdim” (Yuhanna 13:14, 15). İsa’nın izleyicileri birbirlerinin ayaklarını her yıkadıklarında sadece bu sahneyi tekrar oynamakla kalmazlar; İsa’nın krallığında önder olmak için hizmetçi gibi olmak gerektiğini birbirlerine hatırlatırlar. Kuşkusuz, öğrenciler hayatlarının geri kalanında, özellikle İsa’nın gerçekten kim olduğunu daha iyi anladıktan sonra, Efendileri’nin gösterdiği bu alçakgönüllülük davranışını hatırladılar. Yine kuşkusuz, kilise önderlerine başkaları üzerinde egemenlik taslamamalarını, aksine “alçakgönüllülüğü kuşanmalarını” söylerken Petrus’un aklında da bu vardı.
“Mesih insan olmayı kabul ederek, göksel akıllı varlıkların şaştığı bir tevazu gösterdi. İnsan olmaya razı gelmek, Mesih’in ezelden mevcudiyetindeki yüceliği olmasaydı tevazu sayılmazdı. Mesih’in insanla onun bulunduğu yerde buluşabilmek ve insanlara Allah’ın kızları ve oğulları olmaları için ahlâki güç vermek amacıyla kraliyet giysisini, krallık tacını, yüksek hükümranlığını bir kenara bıraktığını ve ilahî kişiliğini insanî kişilikle örttüğünü kavramamız için anlayışımızı açmamız gerekiyor.
“Mesih’in yaşamını niteleyen uysallık ve alçakgönüllülük, ‘O’nun yürüdüğü gibi yürüyenler’in karakterlerinde ve yaşamlarında da açığa vurulacaktır”—Ellen G. White, Sons and Daughters of God (Allah’ın Oğulları ve Kızları), s. 81.
TARTIŞMA SORULARI:
İsa hizmetine iblisle yüzleşerek başladı. 40 gün boyunca oruç tutarak zayıflamasına rağmen Kutsal Yazılar’dan alıntı yaparak iblisin ayartmalarına dayanabildi (Mat. 4:1–11; Mar. 1:12, 13; Luka 4:1–13). Bu bize kendi yaşamlarımızda bizim de iblise karşı nasıl dayanabileceğimiz konusunda ne diyor?
Başkalarında gördüğün gerçek tevazu gibi görünen örnekler neler? Bu örneklerden ne öğrenebilirsin?
Derste şu soruyu cevaplayın: Bu haftanın ayetlerinde Petrus’un öğrettiklerinin yanı sıra, iyi bir Hristiyan önderin nitelikleri nelerdir? Bu nitelikler dünyevî önderlerin iyi nitelikleriyle ne şekilde örtüşebilir? Ne şekilde farklı olabilirler?
Şeytan’ın gerçek olmadığı, sadece insan doğasında bulunan kötülüğün bir simgesi olduğu iddiasına nasıl cevap verirdin?
CUMA
12 Mayıs
*13–19 Mayıs
Petrus’un
Yazılarında İsa
SEBT GÜNÜ
KONUYLA İLGİLİ METİNLER: 1Pe. 1:18, 19; Kol. 1:13, 14; Yşa. 53:1–12; Yu. 11:25; Mez. 18:50; 2Pe. 1:1.
HATIRLAMA METNİ: “Bizler günah karşısında ölelim, doğruluk uğruna yaşayalım diye, günahlarımızı çarmıhta kendi bedeninde yüklendi. O’nun yaralarıyla şifa buldunuz.” (1. Petrus 2:24).
1.Petrus’u incelerken, bağlam ve Petrus’un ele aldığı özel sorun ne olursa olsun, Petrus’un İsa’ya odaklanmış olduğu bu noktada bizim için çok açık olmalı. İsa Petrus’un yazdıklarının tümüne nüfuz etmiştir; O mektuba işlenmiş olan altın ipliktir.
Petrus’un İsa Mesih’in bir “elçisi” (“gönderilmiş kişi”) olduğunu söylediği ilk satırdan, “Sizlere, Mesih’e ait olan herkese esenlik olsun” (1Pe. 5:14) yazdığı son cümleye kadar, İsa onun ana temasıdır. Bu mektupta da İsa’nın bizim kurbanımız olarak ölüşü hakkında konuşuyor. İsa’nın çektiği büyük acılardan söz ediyor ve İsa’nın çektiği acıları bizim için örnek olarak kullanıyor. İsa’nın dirilişi ve bunun bizim için ne anlam ifade ettiği hakkında konuşuyor. Ayrıca, İsa’dan sadece Mesih, yani “meshedilmiş olan” olarak değil, İlahî Mesih olarak da bahsediyor. Yani 1. Petrus’ta İsa’nın ilahî doğasına ilişkin daha başka kanıtlar görüyoruz. O insan bedeninde gelen ve sonsuz yaşam vaadine ve umuduna sahip olabilelim diye yaşayıp ölen Allah’ın Kendisi’ydi.
Bu hafta Petrus’un 1. mektubunu tekrar gözden geçirerek İsa hakkında ne söylediğine daha yakından bakacağız.
*20 Mayıs Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.
8. DERS
14 Mayıs
Kurbanımız İsa
Kutsal Kitap’ın en önemli, hatta belki de en kapsayıcı teması, Allah’ın düşkün insanlığı kurtarma işidir. Yaratılış kitapçığındaki Adem ile Havva’nın düşüşünden Vahiy’deki Babil’in düşüşüne kadar, Kutsal Yazılar Allah’ın “kaybolanı” (Luka 19:10) arayıp kurtarma çabasını şu veya bu şekilde ortaya koymaktadır. Bu tema aynı şekilde Petrus’un mektuplarında da ortaya çıkar.
1. Petrus 1:18, 19 ve Koloseliler 1:13, 14 ayetlerini oku. Kurtarılmış olmak ne demektir ve kanın kurtuluşla ilgisi nedir?
1. Petrus 1:18, 19 ayetleri İsa’nın ölümünün önemini şu şekilde tanımlar: “Biliyorsunuz ki... altın ya da gümüş gibi geçici şeylerle değil, kusursuz ve lekesiz kuzuyu andıran Mesih’in değerli kanının fidyesiyle kurtuldunuz.” Bu sözlerde iki anahtar imge var: kurtuluş ve hayvan kurbanlığı.
Kurtuluş sözcüğü Kutsal Kitap’ta birkaç şekilde kullanılır. Örneğin, ilk doğan sıpa (kurban edilemezdi) ve ilk doğan oğul (Çık. 34:19, 20) temsilci kuzunun kurbanlığıyla kurtuluyordu. Para, fakirlik yüzünden satılmış şeylerin geri alınması (kurtarılması) için kullanılabilirdi (Lev. 25:25, 26). En önemlisi, bir köle kurtarılabilirdi (Lev. 25:47–49). Petrus’un birinci mektubu okuyucularına “atalarınızdan kalma boş yaşayışınızdan” (1Pe. 1:18) geri satın alınmalarının (kurtarılmalarının) bedelinin yalnızca “kusursuz ve lekesiz kuzuyu andıran Mesih’in değerli kanı” (1Pe. 1:19) olduğunu bildiriyor. Tabi ki kuzu imgesi hayvan kurbanlığı kavramını hatırlatıyor.
Petrus böylece Mesih’in ölümünü İbrani Kutsal Kitabı’ndaki hayvan kurbanlığına benzetiyor. Günahkâr biri tapınağa kusursuz bir koyun getirir. Bundan sonra günahkâr ellerini hayvanın üstüne koyar (Lev. 4:32, 33). Hayvan kesilir ve kanının bir kısmı sunağın üstüne serpilir; kalanı da yere dökülürdü (Lev. 4:34). Kurbanlık hayvanın ölümü kurbanı sunan kişiye “kefaret” ederdi (Lev. 4:35). Petrus İsa’nın bizim yerimize öldüğünü ve O’nun ölümünün bizi eski yaşamlarımızdan ve aksi halde uğrayacağımız felâketten kurtardığını söylüyor.
Kurtuluş umudumuzun yalnızca bizim yerimize cezalandırılan temsilcide olduğu gerçeği Allah’a mutlak bağlılığımız hakkında bize ne öğretiyor?
PAZAR
15 Mayıs
Mesih’in Acıları
Hristiyanlar sıklıkla “Mesih’in acıları”ndan söz ederler. Bu kavramı batı dillerinde ifade eden passion sözcüğü “acı çekmek” anlamındaki Grekçe fiilden gelir ve “Mesih’in acıları” ifadesi genelde İsa’nın Yeruşalim’e zaferli girişle başlayan hayatının son bölümünde çektiği acılara işaret eder. Petrus da Mesih’in o günlerde çektiği acılar teması üzerinde durur.
1. Petrus 2:21–25 ve Yeşaya 53:1–12 ayetlerini oku. Bu ayetler İsa’nın bizim yerimize çektiği acılar hakkında bize ne söylüyor?
İsa’nın acılarının özel bir önemi var. O “bizler günah karşısında ölelim, doğruluk uğruna yaşayalım diye, günahlarımızı çarmıhta kendi bedeninde yüklendi” (1Pe. 2:24). Günah ölüm getirir (Rom. 5:12). Biz günahkârlar olarak ölmeyi hak ediyoruz. Fakat bizim yerimize “ağzından hileli söz çıkmayan” (1Pe. 2:22) mükemmel İsa öldü. Bu değişimde, biz kurtuluş planına sahibiz.
Yeşaya 53:1–12 ayetlerini tekrar oku. Bu ayetler İsa’nın bizim yararımıza kurtuluş planını uygularken hangi acıları çektiğini söylüyor? Bu bize Allah’ın karakteri hakkında ne diyor?
“Şeytan sürekli ayartmaya çalışarak İsa’yı zor durumda bırakmıştır. Kurtarıcı’nın bakışları henüz mezarının kapılarından sızamıyordu. Mezarından zafer kazanarak çıktığını veya Babası’nın kurbanlığı kabul ettiğini gösteren hiçbir umut ışığı görünmüyordu. Günahın, Allah’ın gözünde kendisini O’ndan sonsuza dek ayıracak kadar çirkin olduğundan endişe ediyordu. Mesih, merhamet suçlu nesil için yalvarışını bırakacağında bir günahkârın hissedeceği ızdırabı yaşadı. Babası’nın öfkesini insanın temsilcisi olarak O’nun üzerine yollayan, içtiği kâseyi bu kadar acı hale getiren ve Allah’ın Oğlu’nun kalbini kıran şey günah duygusuydu”—Ellen G. White, Çağların Arzusu, s. 753 (Sevgi Öğretmeni, s. 744).
Mesih’in bizim için katlandıklarına cevabımız ne olmalı? 1. Petrus 1:21 ayetinin söylediği gibi, O’nun örnekliğini nasıl izlemeliyiz?
PAZARTESİ
16 Mayıs
İsa’nın Dirilişi
1. Petrus 1:3, 4, 21; 3:21, Yuhanna 11:25, Filipililer 3:10, 11; Vahiy 20:6 ayetlerini oku. Hangi büyük umuda işaret ediyorlar ve bunun bizim için anlamı nedir?
Daha önce de gördüğümüz üzere, Petrus’un 1. mektubu İsa’ya iman ettikleri için acı çeken kişilere hitap ediyor. Bu yüzden Petrus’un mektubunun hemen başında okuyucularının dikkatini kendilerini bekleyen umuda çekmesi çok mantıklı. Söylediği gibi, Hristiyanın umudu yaşayan bir umuttur, zira İsa’nın dirilişine dayanır (1Pe. 1:3). İsa’nın dirilişi sayesinde, Hristiyanlar gökteki çürümeyecek ve solmayacak bir mirası özlemle bekleyebilirler (1Pe. 1:4). Başka bir deyişle, işler ne kadar kötüye giderse gitsin, her şey geçtiğinde bizi bekleyen şey hakkında düşün.
Gerçekten de, İsa’nın dirilişi bizim de ölümden dirilişimizin güvencesidir (1Ko. 15:20, 21). Pavlus’un sözleriyle, “Mesih dirilmemişse imanınız yararsızdır, siz de hâlâ günahlarınızın içindesiniz” (1Ko. 15:17). Fakat İsa ölümden dirildiği için, ölümü dahi yenecek gücü olduğunu göstermiş oldu. Dolayısıyla, Hristiyan umudu temelini tarihsel bir olay olan Mesih’in dirilişinde bulur. O’nun dirilişi bizim zamanın sonunda gerçekleşecek dirilişimizin esasıdır.
Bu umut ve vaat olmasa nerede olurduk? Mesih’in bizim için yaptığı her şey diriliş vaadiyle doruğa ulaşır. Bilhassa yaygın Hristiyan inanışının aksine ölülerin mezarda bilinçsizce uyuduğunu bildiğimize göre, diriliş olmasa ne umudumuz olur?
“Hristiyan için ölüm uykudan başka bir şey değildir, sessizlik ve karanlıkla dolu kısa bir andır. Hayat Mesih’le birlikte Allah’ta saklıdır ve ‘yaşamınız olan Mesih göründüğü zaman, siz de O’nunla birlikte yücelmiş olarak görüneceksiniz.’ Yuhanna 8:51, 52; Kol. 3:4... O’nun ikinci gelişinde tüm değerli ölüler O’nun sesini duyacaklar ve yüce, ölümsüz hayata kavuşacaklar.”—Ellen G. White, Çağların Arzusu, s. 787 (Sevgi Öğretmeni s.774, 775).
Ölümün görünürdeki kesinliğini düşün. Çok acımasız, affetmez ve çok gerçektir. Öyleyse diriliş vaadi imanımız için ve inanıp umut ettiğimiz her şey için neden çok önemli?
SALI
17 Mayıs
Mesih olarak İsa
Daha önce de gördüğümüz üzere, İsa’nın yeryüzündeki hizmetinde en önemli dönüm noktalarından birisi Petrus’un O’nun kim olduğuna ilişkin soruyu yanıtlamasıydı: “Sen, yaşayan Tanrı’nın Oğlu Mesih’sin” (Matta 16:16). Mesih (Grekçe hristos) sözcüğü “meshedilmiş kişi” anlamına gelir; İbranicesi maşiyah’tır. “Meshetmek” kökünden gelir ve Eski Ahit’te çeşitli bağlamlarda kullanılmıştır. (Bir yerde pagan kral Koreş’e işaret etmek için dahi kullanılmıştı, [bkz. Yşa. 45:11].) Dolayısıyla, Petrus İsa’ya Mesih derken İbrani Kutsal Yazıları’ndan türetilmiş bir ideali ifade eden sözcüğü kullanıyordu.
Mesih ve meshedilmiş sözcüklerinin geçtiği aşağıdaki Eski Ahit ayetlerini oku. Ne anlama geldiği hakkında bağlam bize ne öğretiyor? Petrus İsa’ya Mesih derken bunun ne demek olduğunu nasıl anlamış olabilir?
Mez. 2:2
Mez. 18:50
Dan. 9:25
1Sa. 24:6
Yşa. 45:1
Petrus İsa’yı Mesih olarak ilan ederken Rab’den ilham almış olsa da (Matta 16:16, 17), şüphesiz bunun ne anlama geldiğini tam olarak anlamamıştı. Mesih’in tam olarak kim olduğunu, neyi gerçekleştireceğini ve belki de en önemlisi bunu nasıl gerçekleştireceğini anlamamıştı.
Petrus bu anlayış eksikliğinde yalnız değildi. İsrail’de Mesih hakkında birçok değişik fikir vardı. Yukarıdaki ayetlerde Mesih veya meshedilmiş sözcüklerinin kullanımı, ayetler Mesih’in nihayetinde kim olacağını ve ne yapacağını öngörüyor olsalar da, başlı başına tam resmi yansıtmıyor.
Yuhanna 7:40 ayeti Mesih hakkındaki bazı beklentileri gösteriyor: O Davut’un soyundan, Beytlehem kasabasından gelecekti (Yşa. 11:1–16, Mik. 5:2). Bu kısımda haklılar. Fakat yaygın tasavvura göre, Davut’un soyundan gelen bir Mesih Davut’un yaptığını yapacak, yani Yahudilerin düşmanlarını bozguna uğratacaktı. Romalılar tarafından çarmıha gerilecek bir Mesih kimsenin beklemediği bir şeydi.
Tabi ki, Petrus mektuplarını yazdığı sırada İsa’nın Mesih olduğunu (1. ve 2. Petrus’ta 15 kez İsa Mesih olarak adlandırılıyor) ve O’nun insanlık için ne gerçekleştireceğini daha iyi anlamıştı.
ÇARŞAMBA
18 Mayıs
İlahî Mesih İsa
Petrus İsa’nın sadece Mesih olduğunu değil, Rab olduğunu da biliyordu. Yani, bu mektupların yazıldığı zamanda Petrus Mesih’in Allah’ın Kendisi olduğunu biliyordu. “Rab” (asıl dilde “efendi”) unvanı dünyevî bir anlam taşıyabilirse de, bu kavram tanrısallığa açık bir gönderme de olabilir. 1. Petrus 1:3 ve 2. Petrus 1:8, 14, 16 ayetlerinde, Petrus İsa’dan Mesih olarak, Rab olarak, Allah’ın kendisi olarak söz ediyor.
Yeni Ahit’in diğer yazarları gibi Petrus da İsa’yla Allah arasındaki ilişkiyi Baba ve Oğul sözcükleriyle tanımlıyor. Örneğin, “Rabbimiz İsa Mesih’in Tanrısı ve Babası’na övgüler olsun” (1Pe. 1:3; 2Pe. 1:17 ayetiyle karşılaştır). İsa Sevgili Oğul olarak tanımlanıyor (2Pe. 1:17) ve İsa’nın Rab olarak bazı yetkileriyle göksel mevkii Baba Allah’la olan özel ilişkisinden kaynaklanıyor.
2. Petrus 1:1, Yuhanna 1:1 ve Yuhanna 20:28 ayetlerini oku. Bu ayetler İsa’nın ilahîliği hakkında bize ne söylüyorlar?
İkinci Petrus 1:1 “Tanrımız ve Kurtarıcımız İsa Mesih”ten söz ediyor. Ayetin Grekçe aslında aynı belirli tanımlık (harfi tarif) hem Allah hem de Kurtarıcı için kullanılıyor. Dilbilgisi kurallarına göre bu hem “Tanrı” hem de “Kurtarıcı” sözcüklerinin İsa için kullanıldığı anlamına geliyor. Bu nedenle İkinci Petrus 1:1 ayeti Yeni Ahit’te İsa’nın mutlak ilahîliğinin en açık göstergelerinden biri olarak duruyor.
İlk Hristiyanlar İsa’yı anlamakta zorlandıkları zaman, Yeni Ahit’teki kanıtları yavaş yavaş bir araya getirdiler. Gerçekten, Yeni Ahit’in diğer bölümlerinde olduğu gibi, Petrus’un yazılarında da Baba, Oğul ve Kutsal Ruh birbirlerinden ayrıdır (örneğin, Baba/Oğul: 1Pe. 1:3, 2Pe. 1:17; Kutsal Ruh: 1Pe. 1:12, 2Pe. 1:21). Fakat aynı zamanda, İsa tamamıyla ilahî olarak resmedilir, Kutsal Ruh da öyle. Zamanla ve bir çok tartışmadan sonra, kilise Tanrılığa ilişkin ilahî sırrı mümkün olduğu kadarıyla açıklayabilmek için Üçlübirlik öğretisini geliştirdi. Yedinci Gün Adventisleri Üçlübirlik öğretisini 28 temel inançlarına dâhil ederler. Böylece, Petrus’ta İsa’nın sadece Mesih olarak değil Allah’ın Kendisi olarak açık bir tasvirini görüyoruz.
İsa’nın yaşamı ve ölümü hakkında düşündüğünde ve böylece O’nun Allah olduğunu fark ettiğinde, nasıl bir Allah’a kulluk ettiğimiz hakkında ve neden O’nu sevmemiz ve O’na güvenmemiz gerektiği hakkında bu sana ne diyor? Cevabını Sebt günü derste söyle.
PERŞEMBE
19 Mayıs
EK ÇALIŞMA: “Hristiyan kilisesi adını Mesih’in Grekçe karşılığı Hristos, yani ‘Meshedilmiş Olan’dan aldığı için ‘Mesih’le başlamak mantıklı görünüyor. İbranice sözcük Yahudilerin beklediği ve Allah’ın vekili olarak Allah’ın halkı için yeni çağı açacak kurtarıcı tasviriyle ilişkilidir. Hem İbranice hem de Grekçe kavramlar “meshetmek” anlamına gelen kökten türemişlerdir. Anlaşılan, Yeni Ahit yazarları İsa’yı ‘Mesih’ olarak adlandırarak özel bir görev için ayrılmış olarak kabul ediyorlar.
“Hristos unvanı Yeni Ahit’te 500’den fazla kez geçer. İsa’nın çağdaşları arasında Mesihlik için birden fazla anlayış olsa da, birinci yüzyılda Yahudilerin Mesih’i Allah’la özel bir ilişkisi olan biri olarak gördükleri genellikle kabul edilir. O, Allah’ın krallığının kurulacağı dünyanın sonunu müjdeleyecekti. Allah O’nun aracılığıyla halkının kurtuluşu için tarihe müdahale edecekti. İsa ‘Mesih’ unvanını kabul etti fakat kullanımını teşvik etmedi; zira bu kavram kullanımını zorlaştıracak politik çağrışımlar yapıyordu. Görevini tanımlaması için bu unvanı aleni olarak Kendi adına kullanmaya isteksiz olsa da, İsa bunu kullandıkları için ne Petrus’u (Matta 16:16, 17) ne de Samiriyeli kadını (Yuhanna 4:25, 26) azarladı. İsa’nın öğrencilerinden birine bir bardak su verilmesi hakkındaki sözlerini Markos’un aktarışında (‘Mesih’e ait olduğunuz için’ [Markos 9:41]) görüldüğü gibi, O kendisinin Mesih olduğunu biliyordu.”—The SDA Bible Commentary [Yedinci Gün Adventist Kutsal Kitap Şerhi], cilt 12, s.165.
TARTIŞMA SORULARI:
Yeşaya 53:1–12 ayetlerini oku. Bu ayetlere göre İsa bizim için neler yaptı? O’nun bizim yararımıza yaptıklarının ayrıntılarını yaz. Bu ayetlerde İsa’nın bizim temsilcimiz olduğu fikrini hangi şekillerde açık olarak görebiliriz? O’nun Temsilcimiz olmasına neden ihtiyacımız var?
Tarih boyunca bazıları Kutsal Kitap’ın ölümden sonra hayat vaadini insanları baskı altında tutabilmek için kullandılar. Evet, şimdi buradaki hayatın zor, fakat sadece Allah’ın İsa’nın dönüşünde bizim için vaat etmiş olduklarına odaklan. Allah’ın Sözü’nde öğretilen bu gerçek kötüye kullanıldığı için, pek çok kişi ölümden sonra hayata ilişkin Hristiyan anlayışını reddediyor; aksine bunu yalnızca bazı insanların diğerlerini baskı altında tutabilmek için kullandıkları bir taktik olarak görüyorlar. Bu suçlamaya nasıl karşılık verirdin?
Derste Mesih’in ilahîliği ve bunun Allah’ın karakterine ilişkin bize ne söylediği hakkındaki Perşembe gününün sorusuna cevabını değerlendir. O’nun ilahîliği ve bunun Allah hakkında açıkladığı şey neden böylesine iyi bir haber?
CUMA
*20–26 Mayıs
Kendin Ol
SEBT GÜNÜ
KONUYLA İLGİLİ METİNLER: 2Pe. 1:1–15, Ef. 2:8, Rom. 5:3–5, İbr. 10:38, Rom. 6:11, 1Ko. 15:12–17.
HATIRLAMA METNİ: “İşte bu nedenle her türlü gayreti göstererek imanınıza erdemi, erdeminize bilgiyi, bilginize özdenetimi, özdenetiminize dayanma gücünü, dayanma gücünüze Tanrı yoluna bağlılığı, bağlılığınıza kardeşseverliği, kardeşseverliğinize sevgiyi katın.” (2. Petrus 1:5–7).
Yeni Ahit hakkındaki en şaşırtıcı şeylerden birisi, bu kadar kısıtlı bir yere ne kadar çok gerçeğin “sıkıştırılabileceğidir.” 2. Petrus 1:1–14 ayetlerini kapsayan bu haftanın dersini ele alalım. Bu 14 ayette Petrus bize iman yoluyla doğruluk konusunu öğretiyor. Daha sonra kendilerini İsa’ya teslim edenlerin hayatlarında Allah’ın gücünün neler yapabileceği konusuna giriyor. Bizim “tanrısal özyapıya ortak” (2Pe. 1:4) olabileceğimiz, böylece dünyanın yozlaşmasından ve kötü arzularından özgür olabileceğimiz harika gerçeğinden bahsediyor.
Hatta burada bize sadece bir çeşit Hristiyan erdemleri kataloğu verilmiyor, fakat Petrus bunları belirli bir sırada sunuyor. Biri birini izliyor, onu da başka biri izliyor, böylece en önemli olana gelindiğinde zirveye ulaşılıyor.
Petrus ayrıca Mesih’te olmanın ne demek olduğu ve eski günahlarımızdan “temizlenmenin” (2Pe. 1:9) anlamı hakkında yazıyor, hatta sonra kurtuluş güvencesi fikrini akla getirerek, Rabb’in “sonsuz egemenliğinde” (2Pe. 1:11) ebedî hayata sahip olma vaadine değiniyor.
Son olarak da, hayatî önemde bir konu olan ölülerin durumundan kısaca bahsediyor. Sadece 14 ayette ne kadar çok zengin ve derin gerçekler var!
*27 Mayıs Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.
9. DERS
21 Mayıs
Değerli Bir İman
2. Petrus 1:1–4 ayetlerini oku. Petrus bize İsa Mesih’te ne verildiğini söylüyor? Yani, lütuf gerçekliği burada nasıl görülüyor?
Petrus mektubuna, bu mektubun “bizimle birlikte aynı değerli imana kavuşmuş olanlara” (2Pe. 1:1, CANDEMİR); ya da “bizimkiyle eşdeğer bir imana kavuşmuş olanlara” (2Pe. 1:1, YÇ) hitap ettiğini söyleyerek başlıyor. “Değerli” olarak çevrilen kelime “eşit değerde” yada “eşit ayrıcalıkta” anlamına gelir. Petrus bu değerli imana “kavuşmuş” olduklarını söylüyor; kazandıklarını ya da hak ettiklerini değil, fakat Allah’tan bir hediye olarak aldıklarını söylüyor. Ya da, Pavlus’un yazdığı gibi: “İman yoluyla, lütufla kurtuldunuz. Bu sizin başarınız değil, Tanrı’nın armağanıdır” (Ef. 2:8). Bu çok değerli, zira “iman olmadan Tanrı’yı hoşnut etmek olanaksızdır” (İbr. 11:6). Bu çok değerli, çünkü bu imanla birçok harika vaade sarılıyoruz.
Petrus İsa’nın “tanrısal gücü”nün bize hayata ve Allah’a adanmışlığa ilişkin her şeyi verdiğini vurguluyor (2Pe. 1:3). Var oluşumuz dahi yalnızca Allah’ın gücüyle mümkündür, kutsallığa da yalnızca O’nun gücü aracılığıyla erişebiliriz. Bu ilahî güç “bizi Kendi yüceliği ve erdemiyle çağıranın bilgisi aracılığıyla” bize verildi (2Pe. 1:3, CANDEMİR; ayrıca bkz. Yuhanna 17:3).
Allah’ı sevmeye çağrılıyoruz, fakat tanımadığımız bir Tanrı’yı nasıl sevebiliriz? Allah’ı İsa aracılığıyla, Yazılı Söz aracılığıyla, yaratılmış dünya aracılığıyla ve imanlı ve itaatkâr bir hayat yaşama tecrübesiyle tanırız. Allah’ı ve Allah hakikatini O’nun hayatlarımızda yaptıklarını tecrübe ettikçe tanıyoruz ve bu bilgi bizi değiştirecektir. Ayrıca, O’nu bize bağışlamış olduğu lütuf hakikati aracılığıyla tanıyoruz.
Petrus bundan sonra daha da inanılmaz bir şey söylüyor: bize “tanrısal özyapıya” ortak olmayı da içeren “çok büyük ve değerli vaatler verildi” (2Pe. 1:4). İnsanlık başlangıçta Allah’ın suretinde yaratılmıştı; fakat bu suret büyük ölçüde bozuldu ve aşağılandı. Yeniden doğduğumuzda, bizdeki Kendi ilahî suretini onarmak için çalışan İsa’da yeni bir yaşama sahip oluruz. Fakat bu değişimin meydana gelmesini istiyorsak dünyanın yozlaşmasından ve kötü arzularından kaçmalıyız.
İmandan yoksun olsaydın hayatın nasıl olurdu? Bu cevap iman armağanının neden değerli olduğunu anlamamıza nasıl yardım eder?
PAZAR
22 Mayıs
Hristiyan Erdeminin Gayesi: Sevgi
2. Petrus 1:5–7; Romalılar 5:3–5; Yakup 1:3, 4 ve Galatyalılar 5:22, 23 ayetlerini oku. Bu ayetlerde hangi konu benzer şekillerde görülüyor?
Antik çağda filozoflar arasında erdemleri listelemek yaygındı. Bu tür listeler “erdemler kataloğu” olarak adlandırılır ve Yeni Ahit’te de birkaç örneği vardır (Rom. 5:3–5; Yakup 1:3, 4; Gal. 5:22, 23). Büyük ihtimalle Petrus’un okuyucuları bu tür listelere alışkındı, gerçi bir filozofun muhtemel listesiyle Petrus’un listesi arasında ilginç farklar da var. Petrus’un bunları belirli bir sırada düzenlediğine dikkat edin; böylece her erdem bir öncekinin üzerine bina edilerek, sevgide zirveye ulaşıyor!
Petrus’un saydığı her bir erdemin özel bir anlamı var:
İman: Bu bağlamda, iman İsa’ya olan kurtarıcı inançtan başka bir şey değildir (bkz. Gal. 3:11, İbr. 10:38).
Erdem: Erdem (Grekçe arête), pagan filozoflar arasında dahi takdir gören her türlü iyi niteliktir. Muhakkak, iman çok önemlidir, ancak içinde erdemin açığa vurulduğu, değişmiş bir yaşama yol açmalıdır.
Bilgi: Tabi ki Petrus genel bilgiden değil, İsa Mesih’le kurtarıcı bir ilişkiden doğan bilgiden bahsediyor.
İtidal/Özdenetim: Olgun Hristiyanlar güdülerini, özellikle de aşırılıklara yönlendiren güdülerini kontrol edebilirler.
Sabır/Sebat: Sebat katlanmaktır, özellikle denemelerle ve zulümle karşılaşıldığında.
Tanrı yoluna bağlılık: Burada “Tanrı yoluna bağlılık” olarak tercüme edilen sözcük, pagan dünyasında bir tanrıya inanmanın sonucu olan etik davranış anlamına gelmektedir. Yeni Ahit’te bu sözcük aynı zamanda tek gerçek Tanrı’ya inanmanın sonucu olan etik davranış kavramını içermektedir (1Ti. 2:2).
Kardeşseverlik: Hristiyanlar bir aile gibidir ve Allah’a bağlılık onları üyeleri birbirine nazik davranan bir topluma dönüştürecektir.
Sevgi: Petrus’un listesi sevgiyle zirveye ulaşıyor. Onun sözleri de “İşte kalıcı olan üç şey vardır: İman, umut, sevgi. Bunların en üstünü de sevgidir” (1Ko. 13:13) diyen Pavlus gibi.
Petrus erdemleri saymaya başlamadan önce, bu erdemleri edinmek için “her türlü gayreti göstermemizi” söylüyor (2Pe. 1:5). Bununla ne demek istiyor? İnsanî çaba imanlı ve Allah’a adanmış bir yaşam sürme arzumuzda nasıl bir rol oynar?
PAZARTESİ
23 Mayıs
Kendin Ol
Petrus, Hristiyanlar olarak gayretle peşinden koşmamız gereken özellikleri saydıktan sonra, sonucun ne olacağını ilân ediyor.
2. Petrus 1:8–11 ayetlerini oku. Bir Hristiyan için zaten yapılmış olanlarla, Hristiyan’ın nasıl yaşaması gerektiği arasında nasıl bir bağlantı vardır?
Petrus okuyucularını İsa’da kendileri için geçerli olan yeni gerçekliğe göre yaşamaya teşvik ediyor. İman, erdem, bilgi, özdenetim, sebat, Tanrı yoluna bağlılık, kardeşseverlik ve sevgi niteliklerine “artan ölçüde sahip olursunuz” (2Pe. 1:8).
Sorun şu ki, tüm Hristiyanlar bu yeni gerçekliğe göre yaşamıyorlar. Bazıları Rabbimiz İsa Mesih’i tanımakta etkisiz ya da verimsiz (2Pe. 1:8). Böyle insanlar “eski günahlarından” temizlendiklerini unutmuşlardır (2Pe. 1:9). Bu yüzden Petrus, Hristiyanların İsa’da kendileri için geçerli olan yeni gerçekliğe göre yaşamaları gerektiğini söylüyor. Mesih’te bağışlanmayı, aklanmayı ve ilahî tabiata hissedar olma hakkını kazandılar. Bu nedenle “çağrılmışlığınızı ve seçilmişliğinizi kökleştirmeye daha çok gayret edin” çağrısını alıyorlar (2Pe. 1:10). Daha önceki gibi yaşamak, “etkisiz” ve “verimsiz” olmak için hiçbir özürleri yoktur.
“İman hakkında çok şey duyuyoruz, fakat işler hakkında daha da çok şey duymaya ihtiyacımız var. Pek çok kişi gevşek, uyumlu ve çarmıhsız bir inancı yaşayarak kendi canlarını kandırmaktadır.”—Ellen G. White, Faith and Works (İman ve İşler), s. 50.
Romalılar 6:11 ayetini oku. Pavlus’un buradaki sözleri, bugün okuduğumuz ayetlerde Petrus’un yazdıklarını ne şekilde yansıtmaktadır?
Bir anlamda, hem Petrus hem de Pavlus “Kendin ol” diyorlar. Biz Mesih’te, günahlarından arınmış ve ilahî tabiata hissedar olan yeni yaratıklarız. Bu sayede yaşamak üzere çağrıldığımız hayatı yaşayabiliriz. Bizim “Mesih gibi” olmamız gerekiyor, ki “Hristiyan”ın anlamı da budur.
Ne kadar “Mesih gibi”sin? Hangi konularda daha iyisini yapabilirsin?
SALI
24 Mayıs
Çadırdan Ayrılmak
“Ama bu çadırda bulunduğum sürece size hatırlatmak suretiyle sizi uyandırmayı doğru sayarım; bilirim ki, Rabbimiz İsa Mesih’in de bana belirttiği gibi, çadırımın kaldırılması yakındır” (2Pe. 1:13, 14, CANDEMİR).
Oscar Cullman 1956 yılında “Immortality of the Soul or Resurrection of the Dead?: The Witness of the New Testament (Ruhun Ölümsüzlüğü mü yoksa Ölülerin Dirilişi mi?: Yeni Ahit’in Tanıklığı)” adlı kısa bir inceleme yazdı. Diriliş kavramının ölümsüz ruh kavramıyla hiç uyuşmadığını savundu. Dahası, Yeni Ahit’in kesinlikle ölülerin dirilişi tarafında olduğunu söyledi.
Daha sonra “Hiçbir yazım daha önce böyle bir heyecan veya bu kadar şiddetli bir düşmanlık uyandırmamıştı” diye yazdı.
1. Korintliler 15:12–57 ayetlerini oku. Pavlus ölümde ne olduğunu ima ediyor?
Yeni Ahit’in ölüm ve diriliş hakkında söyledikleri konusundaki çalışma, birçok Yeni Ahit uzmanını Cullman’ın haklı olduğuna ikna etti. Gerçekten de, Yeni Ahit beden öldükten sonra ölümsüz ruhun yaşamaya devam etmesi fikrini değil, diriliş kavramını doğru varsayar. Örneğin, 1. Selanikliler 4:16–18 ayetlerinde, Pavlus sevdiklerini kaybedenlerin İsa’nın ikinci gelişinde ölüleri dirilteceği bilgisiyle teselli edilmesini salık veriyor. 1. Korintliler 15:12–57 ayetlerinde, Pavlus dirilişi ayrıntılı olarak tanımlıyor. Söze Hristiyan inancının İsa’nın dirilişine dayandığını belirterek başlıyor. Eğer İsa dirilmemişse, O’na iman etmek boştur. Fakat Pavlus, Mesih’in ölmüş olanların ilk örneği olarak gerçekten de ölümden dirilmiş olduğunu söylüyor. Mesih’in ölümden dirilişi, O’nda olanların hepsinin ölümden dirilişini de mümkün kılmaktadır.
Pavlus 1. Korintliler 15:35–40 ayetlerinde bedenin dirilişinden söz ediyor. Şimdiki bedenlerimizi dirilişte alacağımız bedenlerimizle karşılaştırıyor. Şu anda sahip olduğumuz beden ölecek; dirilişte alacağımız bedense asla ölmeyecek.
Özetle, Yeni Ahit ölümden söz ettiği zaman bunu ruhun ölümsüzlüğü bağlamında değil, diriliş kavramı açısından yapıyor. 2. Petrus 1:12–14 ayetlerini anlamak için arka plan bilgisi olarak bunu bilmek önemli.
ÇARŞAMBA
25 Mayıs
Ölümün Karşısında İman
2. Petrus 1:12–15 ayetlerini oku. Petrus yakında çadırının kaldırılacağını/bedenden ayrılacağını söylerken ne demek istiyor?
İkinci Petrus 1:12–14 ayetleri mektubun sebebini ortaya koyuyor. Petrus yakında öleceğini düşünüyor, bu nedenle mektup onun son mesajını veya vasiyetini içeriyor.
Petrus’un yakında öleceğini düşündüğü,, 2. Petrus 1:13, 14 ayetlerindeki “bu çadırda bulunduğum sürece... çadırımın kaldırılması yakındır” ifadelerinden anlaşılıyor [KM, CANDEMİR]. Petrus bedeni ölürken terk edeceği bir çadıra (tapınağa) benzetiyor. Aslında Petrus’un çadırının kaldırılmasından bahsederken bedenini kastettiği çok açık, öyle ki bazı modern çevirilerde bu ifade “bu bedende yaşadığım sürece... bedenden ayrılışımın yakın oluşunu biliyorum” (2Pe. 1:13, 14, YÇ) şeklinde yer alıyor. Petrus’un anlatımındaki hiçbir şey, çadırını veya bedenini “terk ettiğinde” ruhunun ayrı bir varlık olarak yaşamaya devam edeceğini ima etmiyor.
2. Petrus 1:12–15 ayetlerini tekrar oku. Petrus ölümünün yaklaştığı gerçeğiyle nasıl baş ediyor ve bu tavır bize iman hakkında ne öğretiyor?
2. Petrus 1:12–15 ayetleri Petrus’un sözlerine ciddiyet katıyor. Bunları hayatının çok yakında sona ereceğini bilerek yazıyor. Bunları biliyor, çünkü söylediği gibi “Rabbimiz İsa Mesih bunu bana gösterdi” [14. ayet, Cosmades]. Yine de göründüğü kadarıyla ne bir korku, ne bir endişe, ne de kötü bir önsezi var. Tersine, geride bırakacağı kişilerin iyiliğini düşünüyor. Onların “mevcut gerçeğe” sıkı sıkıya bağlı kalmalarını istiyor ve (yaşadığı sürece) onlara sadık kalmalarını öğütleyecektir.
Burada Petrus’un Rab’le ilişkisinin gerçekliğini ve derinliğini görebiliriz. Evet, o yakında ölecek, üstelik bu kolay bir ölüm de olmayacak, (bkz. Yuhanna 21:18; Ellen G. White, Elçilerin İşleri, s. 498, 499), fakat o özverili bir kaygıyla diğerlerinin iyiliğini düşünüyor. Gerçekten, Petrus öğrettiği imanı yaşayan bir adamdı.
İmanımız korkunç ölüm gerçeği ile baş etmemize nasıl yardımcı olur? Ölümün karşısında bile, İsa’nın bizim için yaptıkları sayesinde sahip olduğumuz harika umuda tutunmayı nasıl öğrenebiliriz?
PERŞEMBE
EK ÇALIŞMA: Gördüğümüz üzere, Petrus yakında öleceğini biliyordu. Ayrıca (üstelik uzun zamandır) nasıl öleceğini de biliyordu. Bu, bizzat İsa’nın ona söylemiş olmasından ötürüydü. “Sana doğrusunu söyleyeyim, gençliğinde kendi kuşağını kendin bağlar, istediğin yere giderdin. Ama yaşlanınca ellerini uzatacaksın, başkası seni bağlayacak ve istemediğin yere götürecek” (Yuhanna 21:18).
Ölümü nasıl oldu? “Petrus bir Yahudi ve yabancı olarak kamçılanma ve çarmıha gerilme cezasına çarptırılmıştı. Bu korkunç ölümün karşısında, elçi İsa’yı yargılandığı zaman inkâr edişindeki büyük günahını hatırladı. Bir zamanlar çarmıhı kabul etmeye son derece hazırlıksız olmasına rağmen, şimdi hayatını müjde uğruna vermeyi sevinç sayıyordu, ancak yalnızca Rabbi’ni inkâr etmiş olan kendisinin, Efendisi ile aynı şekilde ölecek olmasının taşıyamayacağı kadar büyük bir şeref olduğunu hissediyordu. Petrus o günahtan samimi bir şekilde tövbe etmişti, ve sürünün koyunlarını ve kuzularını gütmesi için kendisine verilen yüce görev ile de belli olduğu gibi, Mesih tarafından da bağışlanmıştı. Fakat kendisini hiçbir zaman affedememişti. Kederinin ve tövbesinin acısını son korkunç sahnenin ıstıraplarını düşünmek bile hafifletememişti. Cellatlarından son bir iyilik olarak, haça baş aşağı şekilde çivilenmesini rica etti. Ricası yerine getirildi, ve büyük elçi Petrus bu şekilde öldü.”—Ellen G. White, Elçilerin İşleri, s. 499. Bu gelecek gözlerinin önünde olmasına rağmen, Petrus’un endişesi hâlâ sürünün ruhsal iyiliğiydi.
TARTIŞMA SORULARI:
Petrus’un (ve diğer tüm Kutsal Kitap yazarlarının) Hristiyanların kutsal bir yaşam sürmesi gerektiğine ilişkin tüm bu yazdıklarına rağmen, neden birçoğumuz İsa’da “kendimiz” olamıyoruz?
Derste 2. Petrus 1:5–7 ayetlerindeki listeyi inceleyin. Her bir madde hakkında konuşun ve kendinize sorun: Bu erdemleri nasıl daha iyi sergileriz ve bunu yapmaya çalışanlara nasıl yardımcı olabiliriz?
Petrus hakkında Müjdeler’de açıklandığı kadarıyla bildiklerimizi düşünürsek, yazdıkları (daha önceki düşüşlerine rağmen) Mesih’in onda yaptığı harika işi etkili bir şekilde gösteriyor. Onun örneğinden kendimiz için nasıl bir umut ve teselli çıkarabiliriz?
2. Petrus 1:12 ayetinde Petrus “mevcut olan gerçek” hakkında yazıyor [CANDEMİR]. Petrus’un zamanındaki “mevcut gerçek” neydi ve bizim zamanımızdaki “mevcut gerçek” nedir?
Birisi “Ölülerin ölümün ötesinde olduğu ne kadar da kesin” diye yazdı. “Ölüm yaşayanların yanlarında taşıdıkları bir şey.” Hristiyanlar olarak, ölümü yanımızda nasıl “taşımalıyız”?
CUMA
26 Mayıs
*27 Mayıs–2 Haziran
Peygamberlik Sözü
ve Kutsal Yazılar
SEBT GÜNÜ
KONUYLA İLGİLİ METİNLER: Yşa. 53:1–12; Dan. 7:13, 14; 2Pe. 1:16–20; Mat. 17:1–6; 2Ti. 3:15–17.
HATIRLAMA METNİ: “Ve bizde daha emin peygamberlik sözü vardır; gün ağarıncaya ve sabah yıldızı yüreklerinizde doğuncaya dek, karanlık yerde ışık veren bir lâmba gibi o söze dikkat ederek iyi edersiniz” (2. Petrus 1:19, CANDEMİR).
Petrus’un mektuplarını çalışmaya devam ederken, bir nokta öne çıkmalı: Petrus’un yazdıklarından ne kadar emin ve bunların onun için ne kadar kesin olduğu. Aynı durumu Pavlus’ta da görebiliriz: her ikisi de İsa Mesih ve Çarmıh hakkında ilân ettiklerinde net ve kesin kanaate sahip.
Bu hafta inceleyeceğimiz ayetlerde Petrus’ta bu kesinliğin daha başka örneklerini göreceğiz. Hatta kendisi bize neden bu kadar emin olduğunu da söylüyor. “Uydurma masallara” (2Pe. 1:16), örneğin kendi zamanlarındaki pagan inançlarını barındıran öğretilere inanmadıklarını söylüyor. Aksine, Petrus iki nedenden dolayı inandıklarından emindi.
Birincisi, “Rabbimiz İsa Mesih”e kendi gözleriyle tanıklık etmişti (2Pe. 1:16). Fakat ikinci ve belki de daha önemli olan neden (çünkü neredeyse geri kalan herkes gözle tanıklık etmeyecek), “emin peygamberlik sözü”dür (2Pe. 1:19, CANDEMİR). Petrus İsa’yı kesin olarak onaylamak için Kutsal Yazılar’a, özellikle de İsa’dan söz eden peygamberlik bölümlerine işaret ederek, Kutsal Kitap’a geri dönüyor. Şüphesiz, bunların bazıları İsa’nın Kendisi’yle ilgili olarak atıfta bulunduğu bölümler (Mat. 26:54, Luka 24:27). Öyleyse, İsa ve Petrus Kutsal Kitap’ı bu kadar ciddiye aldığına göre, biz ne cüretle ciddiye almıyoruz?
*3 Haziran Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.
10. DERS
28 Mayıs
Eski Ahit’te İsa
Petrus mektupları boyunca kendinden emin bir şekilde yazıyor. Ne söylediğini biliyor, çünkü kim hakkında konuştuğunu biliyor. Bunun bir nedeni, İsa’nın Eski Ahit peygamberlerinin işaret ettiği Kişi olduğunu Petrus’un bilmesidir. Petrus’un “insan olan” Söz’ü (Yuhanna 1:14) tanımasına yardımcı olan, Yazılı Söz’e güveniydi.
1. Petrus 1:10–12 ayetlerinde, Petrus okuyucularına İbrani Kutsal Kitabı’nı, eski zaman peygamberlerini ve onların İsa hakkında öğrettiklerini işaret ediyor. Petrus’a göre, Kutsal Ruh Eski Ahit’te İsa hakkında iki çok önemli gerçeği ortaya koydu: Mesih’in çekeceği acıları ve bunların ardından gelecek olan yücelikleri (1Pe. 1:11). Bu iki temel konu tüm İbrani Kutsal Kitabı boyunca görülebilir.
Bu ayetler bir arada Eski Ahit’in İsa konusunda hangi öngörülerde bulunduğunu öğretiyor? Mez. 22; Yşa. 53:1–12; Zek. 12:10, 13:7; Yer. 33:14, 15; Dan. 7:13, 14.
1. Petrus 1:10–12 ayetlerinde, Petrus okurlarına kurtuluş tarihinde çok özel bir yerde bulundukları güvencesini veriyor. Onlara eski zaman peygamberlerine açıklanandan çok daha fazlası açıklanmıştı. Peygamberler aslında kendi zamanlarına hitap etmişlerdi, fakat mesajlarının en önemli bölümleri Mesih’in gelişine dek gerçekleşmeyecekti.
Peygamberlerin öngördükleri olayların bazıları ancak Petrus’un okurlarının yaşadığı zamanda gerçekleşmişti. Bu okurlar meleklerin bile öğrenmek istediği gerçekleri “gökten gönderilen Kutsal Ruh`un gücüyle... Müjde’yi iletenler” (1Pe. 1:12) sayesinde duydular. Kendilerine vaaz edilen müjde sayesinde, Kurtarıcı’nın çekeceği acıların ve aşağılanmanın tabiatı ve gerçeği hakkında eski zaman peygamberlerinin bildiklerinden çok daha ayrıntılı şekilde öğrendiler. Tabi ki bizim gibi onların da “ardından gelecek yücelikler” (1Pe. 1:11) için beklemeleri gerekecek. Bu peygamberlik sözlerinin ilk bölümünün gerçekleşmiş olmasına bakarak, son bölümünün de gerçekleşeceğinden emin olabiliriz.
Hayatında hangi Kutsal Kitap vaatlerinin gerçekleştiğini gördün? Hangileri için hâlâ bekliyorsun, bunların senin için anlamı ne ve her şartta bunlara tutunmayı nasıl öğrenebilirsin?
PAZAR
29 Mayıs
Görkemin Tanıkları
2. Petrus 1:16–18 ayetlerini oku. Petrus İsa’ya olan imanı hakkında başka hangi kanıtlara sahip olduğunu söylüyor?
Peygamberlik sözünün yanı sıra, Petrus duyurduğu birçok şeye kendi gözleriyle tanıklık etmişti. Hristiyanlığın “uydurma masallar” (2Pe. 1:16) üzerine değil, kendisinin de tanıklık ettiği, tarihte olmuş gerçek olaylar üzerine kurulduğunu söyledi.
Müjdeler’de, İsa’nın hayatındaki ve hizmetindeki birçok önemli olayda Petrus oradaydı. Vaaz ve öğreti verilirken, mucizeler yapılırken oradaydı. İlk zamanlardaki balık mucizesinden (Luka 5:4–6), İsa’yı dirilişinden sonra Celile’de görmeye kadar (Yuhanna 21:15), Petrus olan olayların birçoğuna kendi gözleriyle tanıklık etmişti.
2. Petrus 1:17, 18 ayetlerinde, Petrus bizzat gördüğü olaylardan özellikle hangisine odaklanıyor? Bu olayın özel önemi neydi?
Petrus tanık olduğu özel bir olayın altını çiziyor: İsa’nın görünümünün değişmesi. İsa dua etmek üzere dağa çıkarken Petrus, Yakup ve Yuhanna’yı da yanına almıştı (Luka 9:28). Orada onlarla birlikteyken gözlerinin önünde görünümü değişti. Yüzü parladı ve giysileri göz kamaştırıcı bir şekilde bembeyaz oldu (Matta 17:2, Luka 9:29). Musa ile İlyas yanına geldi ve gökten gelen bir ses “Sevgili Oğlum budur, O’ndan hoşnudum” (Matta 17:5) dedi.
Petrus İsa ile birlikte geçirdiği zamanda birçok şey görmüştü; ama bu olay bilhassa göze çarpar. Bu olay İsa’nın Allah’ın Oğlu olduğunu, yeryüzündeki zamanını Allah’ın tasarısına göre geçirdiğini ve Baba’yla çok özel bir ilişkisi olduğunu ortaya koyuyordu. Petrus gördüğü ve göreceği, “gökten gelen bu ses” (2Pe. 1:18) de dâhil olmak üzere birçok olay olsa da, Petrus’un bu mektupta odaklandığı bu olaydı.
Ruhsal hayatın ve imanın üzerinde derin ve kalıcı etkiler bırakan olay veya olaylar hakkında düşün. Bu olay neydi, seni nasıl etkiledi ve bugün halen senin için ne anlama geliyor? Sence bu olay seni neden etkiledi? Cevaplarını Sebt günü derste paylaş.
PAZARTESİ
30 Mayıs
Yüreklerimizdeki Sabah Yıldızı
“Peygamberlerin sözleri bizim için daha büyük kesinlik kazandı. Gün ağarıp sabah yıldızı yüreklerinizde doğuncaya dek, karanlık yerde ışık saçan çıraya benzeyen bu sözlere kulak verirseniz, iyi edersiniz” (2Pe. 1:19). Bu ayeti dikkatle oku. Petrus burada bugün bile bizim için çok önemli olan ne söylüyor?
Kutsal Kitap’ta birçok yerde gördüğümüz gibi (Yar. 1:14, Yu. 1:5, Yşa. 5:20, Ef. 5:8) burada da ışık ve karanlık arasında ayrım yapılıyor. Petrus’a göre, Allah’ın Sözü “karanlık” bir yerde parlayan ışık gibidir (bazıları karanlık sözcüğünü “murdar” veya “kirli” olarak da tercüme ediyor). İşte bu yüzden bu ışığa “kulak vermemiz” ve “gün ağarıp sabah yıldızı yüreklerimizde doğuncaya dek” onu izlememiz gerektiği hususunda bu kadar net. Biz, düşkün ve karanlık bir dünyada yaşayan düşkün varlıklarız. Bizi bu karanlıktan ışığa çıkarması için Allah’ın doğaüstü gücüne ihtiyacımız var, o ışık ise İsa’dır.
Petrus okuyucularına bir hedef gösteriyor. Bazıları “gün ağarıncaya kadar” ifadesinin İsa’nın ikinci gelişine işaret ettiğine inanıyorlar. Bu kesinlikle bizim nihaî umudumuz olsa da, “sabah yıldızı”nın yüreklerinizde doğması daha yakın ve daha kişisel bir anlam ifade ediyor. “Sabah yıldızı” İsa’ya işaret eder (Va. 2:28, 22:16). Onların yüreklerinde doğması, İsa’yı tanımak, O’na tamamıyla tutunmak ve kendi hayatlarında yaşayan Mesih gerçekliğini tecrübe etmekle ilgili olmalı. İsa sadece doktrinsel bir gerçek olmamalı; O var oluşumuzun merkezi, iman ve umudumuzun kaynağı olmalı. Böylece Petrus, Allah’ın Sözü’nü çalışmakla, “sabah yıldızı” olan İsa’yla kurtarıcı bir ilişki içinde olmak arasında kesin bir bağlantı kuruyor.
Tabi ki, ışığın içimizde parlamasıyla birlikte, bunu başkalarına da yayacağız. “Tüm dünya Allah’ın gerçeğinin görkemiyle aydınlanmalı. Bu ışık tüm ülkeleri ve tüm halkları aydınlatmalı. Işığı alanlar da başkalarını aydınlatmalı. Sabah yıldızı bizim üzerimize doğdu, biz de onun ışığını karanlıkta olanların yoluna yansıtmalıyız.”—Ellen G. White, Christian Experience and Teachings of Ellen G. White (Hristiyan Tecrübesi ve Ellen G. White’ın Öğretileri), s. 220.
Kendi Kutsal Kitap çalışman İsa’yı daha iyi tanımana nasıl yardımcı oldu?
SALI
31 Mayıs
Peygamberlik Sözleri Kesinlik Kazandı
2. Petrus 1:19–21 ayetlerini oku. Petrus hangi peygamberlik sözlerinden bahsediyor? Kutsal Yazılar’daki hiçbir peygamberlik sözünün kimsenin özel yorumu olmadığını söylerken ne demek istiyor?
Petrus, Hristiyanlığın uydurma masalları dayanmadığını vurgulayarak (2Pe. 1:16) iki türden kanıtlar sunuyor: birincisi gözle tanıklık (2Pe. 1:16–18), ikincisi daha önce kullandığı bir tez (1Pe. 1:10–12) olan Kutsal Yazılar’daki peygamberlik sözleri (2Pe. 1:19–21).
Petrus ayrıca “Kutsal Yazılar’daki hiçbir peygamberlik sözü kimsenin özel yorumu değildir” ifadesini kullanıyor (2Pe. 1:20). Petrus bunu söylerken Kutsal Yazılar’ı kendi başımıza çalışmamızı yasaklamıyor. Bu, 1. Petrus 1:13 ayetinde “fikrinizin belini kuşatın” (KM, CANDEMİR) ya da başka bir ifadeyle “zihinlerinizi eyleme hazırlayın” (KK) diyen kişinin düşüncelerine fazlasıyla aykırı olurdu. Eski zaman peygamberlerini kendilerine verilen peygamberlik sözlerinin anlamını dikkatle inceledikleri ve araştırdıkları için öven kişinin söyleyeceği bir söz de olmazdı (1Pe. 1:10).
Öyleyse Petrus ne demek istedi? Yeni Ahit kilisesi birlikte gelişti ve birlikte öğrendi. Hristiyanlar daha büyük bir bedenin parçasıydılar (1Ko. 12:12–14). Petrus burada imanlılar topluluğundan kaynaklanan her türlü ruhsal bilgilerin reddedildiği bir çalışmaya karşı uyarıda bulunuyordu. Başkalarıyla iletişim kurarsak, topluluk olarak büyüyebiliriz. Ruh toplulukla ve topluluğun içindeki bireylerle çalışır. Böylece kavrayışlar paylaşılabilir, arıtılabilir ve derinleştirilebilir. Fakat başkalarının katkılarını reddederek yalnız çalışan kişinin yanlış yorumlamalara varması muhtemeldir, bilhassa da peygamberlik sözleri gibi konularda.
Sonraki ayetlerde Petrus’un bu gözlemi yapması için iyi bir sebep görüyoruz. Aralarında sahte peygamberler ve sahte öğretmenler bulunan Hristiyanlara yazıyor (2Pe. 2:1). Petrus onlara Kutsal Yazılar üzerine yorumlarını bir bütün olarak kilisenin yönlendirişine sunmalarını tavsiye ediyor. Ruh tarafından yönlendirilen imanlı topluluğunun nasihatini dinlemeyi reddeden ne kadar çok kişi bağnazlığa ve yanılgıya sapmıştır? Bu o zamanlarda da tehlikeliydi, bugün de öyle.
Genel kilisenin öğüdüne ve tavsiyesine açık olmak neden çok önemli? Aynı zamanda, başkalarına uymakta ne kadar ileri gidebiliriz, sınırlar nedir?
ÇARŞAMBA
1 Haziran
Hayatlarımızdaki Söz
Gördüğümüz gibi, Petrus Kutsal Yazılar’a büyük önem verdi. İkinci Petrus 1:19–21 ayetleri Kutsal Kitap’ın Hristiyan yaşamımız açısından öneminin ve ilahî esin kaynaklı oluşunun güçlü bir tasdikidir. 2. Petrus 1:21 ayetinde, Petrus’un demek istediği çok açık. Kutsal Kitap diğer kitaplar gibi insan isteğinin ve insan tasarısının ürünü değildir. Kutsal Ruh’un gücünün “Allah’ın kutsal adamları” aracılığıyla çalışması sonucu üretilen bir kitaptır.
2. Timoteos 3:15–17 ayetlerini oku. Bu ayetler Kutsal Yazılar’ın hayatlarımızdaki rolünü anlamamıza nasıl yardımcı olurlar? 2. Petrus 1:19–21 ayetindeki gerçeği nasıl pekiştiriyorlar?
Pavlus Timoteos’u kendisini ve kiliseyi bekleyen tehlikelere karşı uyardıktan sonra, Kutsal Yazılar’ın önemini kısaca özetliyor. “Kutsal Yazılar’ın tümü Tanrı esinlemesidir ve öğretmek, azarlamak, yola getirmek, doğruluk konusunda eğitmek için yararlıdır” (2Ti. 3:16).
Bu üç konuya bir bakalım.
Doktrin: Doktrinler kilisenin öğretileridir. Allah’ın Sözü’nde önem verilen çeşitli Kutsal Kitap konuları hakkında topluluğun inançlarını ifade eder. İdeal olarak, her doktrin Mesih merkezli olmalı ve bize “Tanrı’nın yetkin isteği”ne uygun bir şekilde nasıl yaşayacağımız konusunda bir şey öğretmeli (Rom. 12:2).
Rehberlik: Pavlus Timoteos’a Kutsal Yazılar’ın “azarlamak, yola getirmek, doğruluk konusunda eğitmek için yararlı” olduğunu söylüyor (2Ti. 3:16). Petrus da Kutsal Yazılar’daki peygamberlik sözlerini karanlık yerde ışık saçan çıraya benzetirken aynı noktaya değiniyor (2Pe. 1:19). Başka bir deyişle, Kutsal Yazılar nasıl yaşamamız gerektiği ve neyin doğru neyin yanlış davranış olduğu konusunda rehberlik sağlar. Kutsal Ruh tarafından esinlenen Kutsal Yazılar, Allah’ın isteğinin açıklamasından başka bir şey değildir.
“Bilge kılıp kurtuluşa kavuşturacak”: Pavlus, Kutsal Yazılar’ın bizi “bilge kılıp kurtuluşa kavuşturacağını” (2Ti. 3:15) söylerken, Kutsal Yazılar’ın bize İsa’yı gösterdiğine dikkat çekiyor. Kurtuluş, İsa’nın günahlarımıza karşılık olarak öldüğü inancı üzerine inşa edilir.
Öğreti, ahlaki rehberlik, kurtuluş bilgisi: tabi ki bunları içeren Allah’ın Sözü “gün ağarıp sabah yıldızı yüreklerinizde doğuncaya dek, karanlık yerde ışık saçan çıraya” benzer (2Pe. 1:19).
PERŞEMBE
EK ÇALIŞMA: “Mantık sahibi her insanın öncelikli ve en yüce görevi Kutsal Yazılar’dan gerçeği öğrenmek, sonra da ışıkta yürüyerek başkalarını da kendisini örnek almaya teşvik etmek olmalıdır. Kutsal Kitap’ı her gün gayretle çalışmalı, her düşünceyi tartarak metinleri birbiriyle karşılaştırmalıyız. Fikirlerimizi ilahî yardım ile kendimiz biçimlendirmeliyiz, çünkü Allah’ın önünde kendimiz için hesap vereceğiz.
“Kutsal Kitap’ta en açık bir şekilde bildirilen gerçekler, büyük bilgeliğe sahip oldukları iddiası ile, Kutsal Yazılar’ın kullanılan dilden anlaşılmayan mistik, gizli ve ruhsal bir anlamı olduğunu öğreten eğitimli kişiler tarafından şüphede ve karanlıkta bırakılmıştır. Bu kişiler sahte öğretmenlerdir. İsa böyle bir gruba şunları söylemiştir: ‘Ne Kutsal Yazılar’ı ne de Tanrı’nın gücünü biliyorsunuz.’ Markos 12:24. Kutsal Kitap’ın dili, simgesel bir dil veya mecaz kullanılmadıkça, belirgin olan anlamına göre açıklanmalıdır. Mesih şu sözü vermiştir: ‘Eğer bir kimse Tanrı’nın isteğini yerine getirmek istiyorsa, bu öğretinin Tanrı’dan mı olduğunu... bilecektir.’ Yuhanna 7:17. İnsanlar Kutsal Kitap’ı düz anlamıyla kabul etselerdi, onları yanlış yönlendirecek ve kafalarını karıştıracak sahte öğretmenler olmasaydı, melekleri sevindirecek ve şu anda yanılgı içinde kaybolmuş olan binlerce kişiyi Mesih’in sürüsüne getirecek olan bir çalışma başarılırdı.”—Ellen G. White, Büyük Mücadele, s. 598, 599 [Sevginin Zaferi, s. 96].
TARTIŞMA SORULARI:
Kutsal Yazılar konusunda doğru bir anlayışa ulaşmak için gerekli olan diğer önemli ilkeler nelerdir?
Martin Luther “Kutsal Yazı kendi kendisinin ışığıdır” yazdı. Bununla, Kutsal Kitap’ta temelde yatan bir birlik olduğunu ve bir bölümün diğer bölümleri anlayabilmek amacıyla kullanılabileceğini kastediyordu. Bu ilkeye örnek olarak neleri gösterebilirsin?
Derste, kendi Hristiyan yaşamını önemli derecede etkileyen olay veya olaylar hakkındaki Pazartesi gününün sorusuna cevabını değerlendir. Varsa, olayların ortak noktası neydi? Birbirinizin tecrübelerinden neler öğrenebilirisiniz?
Biri sana Kutsal Kitap çalışmanın Rab’le yürüyüşünü nasıl daha samimi bir hale getirebileceğini sorsaydı, cevabın ne olurdu? Rab İsa Mesih’i tanımak için O’nun Yazılı Sözü’nü çalışma tecrübenden hangi ilkeleri öğrendin?
CUMA
2 Haziran
*3-9 Haziran
Sahte Öğretmenler
SEBT GÜNÜ
KONUYLA İLGİLİ METİNLER: 2Pe. 2:1–22, Yu. 8:34–36, Mat. 12:43–45, Yah. 4–19, Yar. 18:16–33.
HATIRLAMA METNİ: “Onlara özgürlük vaat ederler, oysa kendileri yozlaşmışlığın kölesidirler. Çünkü insan neye yenilirse onun kölesi olur” (2. Petrus 2:19).
Petrus ilk mektubunda, pastörlere özgü bir kaygıyla, okuyucularını zulmün tehlikelerine karşı cesaretlendirmeye çalıştı. Ne tür bir zulümden bahsettiğini tam olarak bilmesek de, pagan Roma İmparatorluğu “Hristiyan” denilen insanların gelişen hareketini ortadan kaldırmaya çalışırken kilisenin korkunç denemelerle karşılaşacak olduğunu biliyoruz.
Fakat Şeytan iki taraftan saldırı başlattı. Muhakkak, dışarıdan gelen zulüm (yani kaba kuvvet ve zorbalık) çok güçlü bir araçtı. Fakat kilise, belki de dışarıdan gelen zulümden daha tehlikeli olan, başka bir tehditle karşı karşıyaydı. Bu tehdit içeridendi. Tıpkı Yahudi ulusunun geçmişte sahte peygamberlerle uğraşmak zorunda kaldığı gibi, Petrus’un zamanındaki İsa’nın takipçileri de kiliseye “gizlice yıkıcı öğretiler sokacak” olan (2Pe. 2:1) sahte öğretmenlerle uğraşmak zorunda kaldılar. Daha da kötüsü, Petrus birçoklarının bu “mahvedici yolları” izleyeceğine dair uyardı (2Pe. 2:2, CANDEMİR).
Petrus’un hakkında uyarıda bulunduğu bu öğretilerin bazıları nelerdi? Petrus bunlara nasıl tepki verdi ve bugün biz de içerden gelen tehditlerle karşı karşıya kaldığımızda onun uyarılarından kendimiz için hangi dersleri çıkarabiliriz?
*10 Haziran Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.
11. DERS
4 Haziran
Sahte Peygamberler ve Öğretmenler
Bazen ilk kiliseyi mükemmelleştirmek, ilk İsa imanlılarının büyük bir barış ve uyum içinde oldukları bir zaman olarak düşünmek kolayımıza gelebilir.
Bu hata olurdu. İsa zamanında bile kilise zorluklarla karşılaştı, bunlar sıklıkla içeriden kaynaklanıyordu (Yahuda’yı düşünün). Yeni Ahit mektuplarının da gösterdiği gibi, sorunların çoğu aralarındaki sahte öğretilerden kaynaklanıyordu. İlk kilise sadece dışarıdan gelen zulümle değil, kendi içinden kaynaklanan sorunlarla da mücadele etti. Bu mektupta Petrus bu dâhilî zorluklardan bazılarına değiniyor. Bunlar nelerdir? “Ama İsrail halkı arasında sahte peygamberler vardı; tıpkı sizin de aranızda yanlış öğreti yayanlar olacağı gibi. Bunlar kendilerini satın alan Efendi’yi bile yadsıyarak gizlice aranıza yıkıcı öğretiler sokacaklar. Böyleleri kendi başlarına ani bir yıkım getirecek. Birçokları da onların sefahatine kapılacak. Onların yüzünden gerçeğin yoluna sövülecek. Açgözlülüklerinden ötürü uydurma sözlerle sizi sömürecekler. Onlar için çoktan beri verilmiş olan yargı gecikmez. Onları bekleyen yıkım da uyuklamaz” (2Pe. 2:1–3). Kardeşlerin büyük bir barış ve dâhilî uyum içinde olduğu bir zamanmış gibi görünmüyor, değil mi?
2. Petrus 2:1–3, 10–22 ayetlerini oku. Petrus burada neye karşı uyarıyor? Kiliselerde teşvik edilen bazı sahte öğretiler nelerdi?
İkinci Petrus 2:1 ayeti büyük ihtimalle Rabb’in Petrus’a bu mektubu yazmayı ilham etmesinin nedenini açıklıyor. Onları geçmişte sahte peygamberler olduğu gibi gelecekte de sahte öğretmenler olacağına dair uyarıyordu. Petrus bu öğretmenlere karşı “yıkıcı öğretiler”den (2Pe. 2:1) tedbirsiz olanları tutsaklığa götürmeye kadar (2Pe. 1:19) birçok suçlama yöneltiyor ve diğer pek çok yanılgıları da sayıyor. Yazdıklarından anladığımız kadarıyla bunlar gerçekten de tehlikeli öğretilerdi, bu da Petrus’un onlara neden bu kadar sert bir şekilde tepki gösterdiğini açıklıyor. Petrus’un doktrinin önemli olmadığına dair hiçbir düşüncesi yoktu.
Petrus’un bu sahte öğretilere ne kadar sert bir tepki verdiğine bakın. Bu, gerçeğin ne kadar önemli olduğu hakkında bize ne demeli? Kendimizi kiliseye yanlış öğreti getirme girişimlerinden nasıl koruyabiliriz?
PAZAR
5 Haziran
Mesih’te Özgürlük mü?
“Çünkü yanlış yolda yürüyenlerden henüz kurtulanları, boş ve kurumlu sözler söyleyerek benliğin tutkularıyla, sefahatle ayartırlar” (2Pe. 2:18). Petrus bu ayette neye karşı uyarıyor? 2. Petrus 2:19 ayetinde kaygısını açıklamaya yardımcı olan ne söylüyor? 19. ayetteki “özgürlük” sözcüğünün önemi nedir?
Petrus okuyucularını sahte öğretmenlerin tehlikelerine karşı en güçlü ifadelerle uyarıyordu. 2. Petrus 2:18–21 ayetlerinde, bu sahte öğretmenlerin özgürlük vaat ederken aslında insanları köleliliğe yönlendireceğine dair uyardı.
Müjdenin bütünüyle çarpıtılmış hali! Mesih’te özgürlük, günahın köleliğinden özgür olmak anlamına gelmeli (Rom. 6:4–6). Petrus’un uyardığı hata, kişiyi günahın esaretinde bırakan her türlü Mesih’te özgürlük anlayışıdır. Bilginler Petrus’un burada bahsettiği sapkınlığın tam olarak ne olduğunu tartışsa da, konu günah konusunun bütünüyle ve kişinin günaha köle olmasıyla açıkça bağlantılı.
Yuhanna 8:34-36 ayetlerini oku. Mesih’in buradaki sözleri Petrus’un söylediğini anlamamıza nasıl yardımcı oluyor?
Bu sahte öğretmenlerin öğrettikleri her neyse, kurbanlarını (Rab İsa’yı daha yeni bulmuş olan insanları) eski günahkâr yaşamlarına geri yönlendiriyorlardı. Paklık ve kutsallık ihtiyacını önemsizleştiren, daha yeni kurtulmuş oldukları dünyanın “yozlaşmışlığına” (2Pe. 2:19) tekrar düşmelerine neden olan bir tür ucuz lütuf müjdesini tasavvur edebiliriz. Petrus’un bu öğretilere karşı bu kadar keskin ve güçlü bir şekilde konuşmasına ve bu öğretileri izlemenin sonuçları hakkında uyarmasına şaşmamalı.
Mesih’te özgürlükten ne anlıyorsun? Mesih seni neyden özgür kıldı?
PAZARTESİ
6 Haziran
Köpek Kendi Kusmuğuna Döner
2. Petrus 2:17–22 ve Matta 12:43–45 ayetlerini oku. Hristiyanlığa dönmüş birisinin tekrar eski yaşam biçimine dönmesinin tehlikeleri nelerdir?
Petrus sahte öğretmenler tarafından ayartılarak eski günahlarına döndürülenlerin sonu hakkında bilhassa kaygılıydı (2Pe. 2:18). Sahte öğretmenler özgürlük vaat eder, fakat Petrus’un da işaret ettiği gibi, onların vaat ettikleri özgürlük İsa’nın Kendisini izleyenlere vaat ettiği özgürlükten bütünüyle farklı bir özgürlüktür.
Petrus’un verdiği güçlü uyarıya bakın. “Doğruluk yolunu bilip de” (2Pe. 2:21) kendi eski yollarına dönmelerindense, onu hiç bilmemeleri daha iyi olurdu.
Tabi ki bu onların durumunun umutsuz olduğu anlamına gelmez. Hepimiz Rabb’in yolundan ayrılıp tekrar geri gelenlerin hikâyelerini biliyoruz. Ayrıca bunu yaptıklarında Rabb’in çok mutlu olduğunu ve onları geri kabul etmekten memnuniyet duyduğunu da biliyoruz. (Bkz. Luka 15:11–32.) Bu yalnızca Rab’den uzaklaşmanın çok tehlikeli bir yol olduğu anlamına geliyor, aynı zamanda hoş da değil. Köpeğin kendi kusmuğuna dönmesi benzetmesi bunu kaba ve sert bir şekilde tanımlıyor, ancak Petrus bu tasvirle fikrini anlatıyor.
Belki de 2. Petrus 2:20 ayetinde İsa’nın sözlerinin yansıması kasıtlıdır (bkz. Matta 12:45, Luka 11:26). İsa kötü ruhtan kurtulmuş bir adama ilişkin benzetme anlatır. Ruh kendi evi olmadan amaçsızca dolanır ve “çıktığım eve, kendi evime döneyim” der (Matta 12:44). Gelir ve onu boş ve düzeltilmiş bulur. Sonra gider ve yanında kendisinden daha kötü birkaç ruh daha getirir. İsa’nın dediği gibi, “o kişinin son durumu ilkinden beter olur” (Matta 12:45). İsa’nın tasvir ettiği ve Petrus’un tanımladığı tehlike gerçektir. Yeni imanlı daha önce hayatına hâkim olan şeyleri Ruh’a ait şeylerle değiştirdiğinden emin olmalıdır. Eski dünyevî faaliyetlerin yerini kiliseye katılım ve yeni imanı paylaşma almazsa, kişinin eski yollarına dönmesi çok kolay olur.
Kilise ailesi olarak tüm üyelerimizi, özellikle de yenileri, daha iyi yetiştirebileceğimiz ve öğrenciler yapabileceğimiz yollar nelerdir?
SALI
7 Haziran
Petrus ve Yahuda
Birçok kişi Yahuda 4–19 ayetlerinin 2. Petrus 2:1–3:7 ayetlerindeki mesajı büyük ölçüde tekrarladığını fark etti. Kutsal Yazılar bir mesajı tekrarladığında, Allah’ın önemli bir bildiri iletmek istediğinin bilincinde olmalıyız. Bu benzer bölümlerde, Petrus ve Yahuda bizi önemli bir gerçekten haberdar etmek için büyük çaba harcıyorlar: Kötülerin kaderi Allah’ın denetimindedir. Hem Petrus hem de Yahuda Allah’ın kötülüğü yakından izlediği konusunda bize kesin güvence veriyor. İster günahkâr insanlık, ister düşmüş melekler olsun, Allah onların yaptıkları kötülükleri özel bir şekilde dikkate almış ve yargı günü için cezalarını hazırlamıştır (2Pe. 2:9, 17; Yah. 6).
2. Petrus 2:1–3:7 ve Yahuda 4–19 ayetlerini oku. Petrus ve Yahuda Allah’ın günahla mücadelede ciddi olması gerçeğini vurgulamak için Allah’ın intikamının hangi eski örneklerini veriyorlar?
Petrus ve Yahuda Allah’ın geçmişteki intikam örneklerinden üçünü yazıyorlar. Bunlar, tufan yoluyla eski dünyanın yıkılışını, Sodom ile Gomora’nın kül oluşunu ve meleklerin yok edilmek üzere zincire vurulmasını içeriyor (2Pe. 2:4–6; 3:7; Yahuda 6, 7). Tüm bu bölümler ayrılamaz bir katiyetle birbiriyle bağlantılıdır. Kutsal Yazılar Allah’ın merhametinden ve lütfundan çok fazla bahsetse de, günahın nihaî yok edilişinde Allah’ın adaleti de önemli bir rol oynar.
Böylesine sert bir cezaya sebep olan günahlar nelerdi? Bunlar, yıkıcı sapkınlıkları içeri sokmayı; otoriteyi küçümsemeyi; kendilerini yenen şeye köle olmayı; Allah’ın lütfunu saptırarak ahlâksızlık yapma iznine dönüştürmeyi; tek Hükümdar ve Rab olarak İsa Mesih’i reddetmeyi; kendi bedenlerini kirletmeyi; boş ve kurumlu sözler söylemeyi ve küfürbaz olmayı içeriyor (2Pe. 2:1, 10, 19, Yah. 4, Yah. 8, 2Pe. 2:18, Yah. 10).
İlginçtir ki, bu tanımlamalar şiddet hareketlerini ve genellikle bizi öfkelendiren diğer mezalimleri içermiyor. Aksine, bir ortak yanı bulunan ve daha az göze çarpan günahları tanımlıyorlar. Bunlar bazen kilise topluluğunda mazur görülen günahlardır. Bu gerçek kilisede büyük bir içten tövbe ve yeniden yapılanma ihtiyacı için bizi uyandırmalı.
2. Petrus 2:12 ve Yahuda 10 ayetlerini oku. Petrus ve Yahuda burada içgüdülerinin yönetimi altında, “akıldan yoksun” (2Pe. 2:12, Yah. 10) hayvanlar seviyesine düşmüş, yok oluşa giden kişileri tarif ediyorlar. Bu tanımlama Allah’ın insanlığı başlangıçta nasıl yarattığıyla nasıl benzeşiyor ve bunun senin hayatında olmasını nasıl engelleyebilirsin?
ÇARŞAMBA
8 Haziran
Daha Fazla Eski Ahit Dersi
2. Petrus 2:6-16 ayetlerini oku. Petrus kötülüğün neye yönlendireceğine ilişkin uyarıda bulunurken başka hangi örnekleri kullanıyor?
Kutsal Kitap’ta Sodom’dan ayrıntılı olarak ilk bahsedilen yer Yaratılış 13:12, 13 ayetleridir. Lut ve İbrahim “mali” sebeplerden dolayı ayrılmaya karar verdiler. Lut Ürdün vadisini seçti ve “Sodom’a yakın bir yere çadır kurdu” (Yar. 13:12). Kutsal Kitap bundan sonra “Sodom halkı çok kötüydü, Rabb’e karşı büyük günah işliyordu” diyor (Yar. 13:13). Daha sonra, Allah İbrahim’i Sodom’u yok edeceği konusunda uyarırken, İbrahim orada 10 doğru adam varsa orayı yok etmemesi konusunda Allah’la pazarlık yaptı (Yar. 18:16–33). Lut’u ziyaret eden habercilere yapılanlar, orada 10 doğru kişi bile bulunmasının imkânsızlığını fazlasıyla ortaya koydu. Şehir haklı olarak yok edildi; sadece Lut ile iki kızı kaçtı (Yar. 19:12–25).
Petrus bu hikâyeden iki ders çıkarıyor. İlk olarak, bu iki şehir tanrısızların başına gelecek ceza için bir örnek oluşturuyor (2Pe. 2:6). İkincisi, Rabb’in doğruları denemeden nasıl kurtaracağını bildiğini gösteriyor (2Pe. 2:7–9). Petrus bundan sonra Sodom ve Gomora’da yok edilenlerin ayırıcı niteliklerine dikkati çekiyor: benliğin yozlaşmış tutkuları ardından giderler, yetkiyi küçümserler, dikbaşlı ve küstahtırlar ve meleklere küfretmekten çekinmezler (2Pe. 2:10, 11). Bu nitelikler Petrus’un sahte öğretmenleri ve takipçilerini tarifiyle benzerlikler gösteriyor.
Balam’ın hikâyesi Çölde Sayım 22:1–24:25 ayetlerinde yer alıyor. Moav kralı Balak tarafından İsraillileri lanetlemek üzere tutulmuştu. Başlangıçta isteksizdi, fakat sonuçta büyük bir miktar para karşılığında görevi üstlenmeye ikna edildi (Say. 22:7–21). Yolda giderken “RABB’in bir meleği” ile karşılaştı ve ölümden ancak eşeğinin geri dönmesi sayesinde kurtuldu. Balam eşeğini dövdü ve yanlışını ancak gözleri açılınca fark etti, böylece kendisi de “RABB’in meleğini” gördü (Say. 22:22–35). Sonunda Balam İsrail’i bereketledi (Say. 23:4–24:24). Petrus Balam’ı fuhuşla ve açgözlülükle ayartılanlar için bir örnek olarak kullandı (2Pe. 2:14, 15). Böyle insanlar Balam gibidirler. Takip etmeleri gereken yolu terk ettiler.
Hem Kutsal Kitap’ta hem de Ellen G. White’ın yazılarında bize verilenler hakkında düşün. Dolayısıyla, Yedinci Gün Adventistleri olarak uyarılmadığımızı neden söyleyemeyiz?
PERŞEMBE
EK ÇALIŞMA: Hristiyanların “Mesih’te özgürlük” hakkında konuştuklarını sıkça duyarız. Tabi ki bu geçerli bir kavram. Mesih’in bizim için yaptıkları nedeniyle yasanın mahkûmiyetinden özgür olmak ve kurtuluş güvencesine sahip olmak, gerçekten de özgür olmak demektir. Martin Luther’in hikayesi ve lütfu anlamasından önce acısını çektiği esaret, bu özgürlüğün ne anlamına gelebileceğinin harika bir örneğidir. Fakat Petrus’ta gördüğümüz üzere, bu harika gerçek çarpıtılabilir. “Kurtuluş için bütünüyle Mesih’e bağımlı olduğumuz harika gerçeği, varsayım yanılgısına yakın durur. Mesih’te özgürlük binlerce kişi tarafından yasasızlıkla karıştırılmıştır; Mesih bizi yasanın mahkûmiyetinden kurtarmak amacıyla geldiği için de, birçokları yasanın kendisinin hükmünün kalmadığını ve yasayı tutanların lütfu kaybettiklerini bildiriyorlar. Böylece, gerçek ve yanlış çok yakın durduğundan, Kutsal Ruh tarafından yönlendirilmeyen zihinler yanlışı kabul etmeye yönlendirilecekler ve bunu yaparak kendilerini Şeytan’ın aldatmacalarının gücüne teslim edecekler. Şeytan, insanların gerçek yerine yanılgıyı almalarını sağlayarak, Protestan dünyasının kendisine bağlılığını gerçekleştirmeye çalışmaktadır.”—Ellen G. White, Christ Triumphant (Zaferli Mesih), s. 324.
TARTIŞMA SORULARI:
2. Petrus 2:19 ayeti ve Petrus’un yanlış öğretinin sonuçları hakkında söylediği diğer şeyler üzerine odaklan. İnandığımız önemli gerçekleri kendi başımıza öğrendiğimizden neden emin olmalıyız? Neye inanmamız gerektiği konusunda hepimizin hemfikir olması ne kadar önemli? Diğer imanlı kardeşlerimizin düşündüklerinden farklı fikirler düşünmek ne zaman “tehlikeli” hale gelir?
Petrus’un yargı ve ceza konusu hakkında söylediği bazı güçlü ifadelere bak: “kendi başlarına ani bir yıkım getirecek” (2Pe. 2:1); “hayvanlar gibi onlar da yıkıma uğrayacaklar” (2Pe. 2:12); “haksızlık yapanları yargı gününde cezalandırmak üzere saklamayı” (2Pe. 2:9, Cosmades); “onları bekleyen yıkım da uyuklamaz” (2Pe. 2:3). Bu ayetler bize sadece yargı gerçeği hakkında değil, ayrıca Allah’ın Kendi halkını yanlışa sürükleyenleri nasıl şiddetle mahkûm ettiği hakkında ne demeli?
“Mesih’te özgürlük”ten bahsedenlerin bunu genelde yasa bağlamında değil (bazıları tamamı konusunda yapsa da) yalnızca dördüncü emir olan Sebt emri bağlamında yapmaları sence ne anlama geliyor? Bu tez, “Mesih’te özgürlük” fikrinin çarpıtılabileceği başka bir yolu görmemize nasıl yardımcı olur?
CUMA
9 Haziran
*10–16 Haziran
Rabb’in Günü
SEBT GÜNÜ
KONUYLA İLGİLİ METİNLER: 2Pe. 3:1, 2; Yu. 21:15–17; 2Pe. 3:3–13; Mez. 90:4; Mat. 24:43–51; 2Pe. 3:14–18.
HATIRLAMA METNİ: “Her şey böylece yok olacağına göre, sizin nasıl kişiler olmanız gerekir?.. kutsallık içinde yaşamalı, Tanrı yolunu izlemelisiniz” (2Pe. 3:11).
Geçmiş çağlarda Allah’a inanmayanlar güvenilmez kişiler, hatta potansiyel tehlike olarak görülürdü. Neden? Fikir basitti: Allah’a inanmıyorlarsa, yaptıkları işler için gelecekte O’nun önünde hesap verecekleri bir yargıya da inanmıyorlardı. Bu teşvik olmadığında, insanlar yanlış yapmaya daha fazla eğilimli olacaklardı.
Bu tür düşünceler bugün demode (ve “siyaseten yanlış”) olsa da, bunun arkasındaki mantık ve neden inkâr edilemez. Tabi ki birçok insanın doğruyu yapmak için gelecekteki yargıdan korkmasına gerek yok. Fakat aynı zamanda Allah’a hesap verme beklentisi insanı doğru davranışlara sevk etmeye kesinlikle yardımcı olabilir.
Gördüğümüz üzere Petrus kötülük yapanların Allah’ın huzurunda uğrayacakları yargı hakkında uyarıda bulunmaktan korkmuyordu, zira Kutsal Kitap böyle bir yargının geleceği konusunda açık. Bu bağlamda, Petrus son günlerden, İsa’nın ikinci gelişinden ve “maddesel öğelerin şiddetli ateşte eriyip gideceği” andan açık bir şekilde bahsediyor (2Pe. 3:10). Petrus hepimizin günahkâr olduğunu biliyordu ve önümüzde böyle bir beklenti olduğu için soruyor: “Kutsal yaşayışta ve Allah’a adanmışlıkta sizin ne tür kişiler olmanız gerekir?” (2Pe. 3:11, CANDEMİR).
*17 Haziran Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.
12. DERS
11 Haziran
Yetki Silsilesi
Petrus kilisenin karşılaşacağı tehlikeli öğretilerin türü hakkında okuyucularını uyardı. Özgürlük vaat ettikleri halde insanları Mesih’te vaat edilen özgürlüğün aksine günahın köleliğine geri sürükleyecek kişilerden sakınmalarını söyledi.
Maalesef bu, kilisenin karşılaşacağı tek sahte öğreti değildi. Başka bir tehlikeli öğreti gelecekti. Fakat Petrus bu özel uyarıya geçmeden önce, başka bir şeyi öncelikle söylüyor.
“Sevgili kardeşler, şimdi bu benim size yazdığım ikinci mektuptur. Her iki mektubumda da bu konuları anımsatarak temiz düşüncelerinizi uyandırmaya çalıştım. Öyle ki, kutsal peygamberlerin çok önceden söylediği sözleri ve Kurtarıcımız Rabb’in elçileriniz aracılığıyla verdiği buyruğu anımsayasınız” (2Pe. 3:1, 2). Petrus burada yazdıklarına okuyucularının neden kulak vermeleri gerektiğine ilişkin hangi hususu vurguluyor? Ayrıca bkz. Yuhanna 21:15–17.
2. Petrus 3:1, 2 ayetlerinde, Petrus okurlarına daha önce “kutsal peygamberler” aracılığıyla gelen ilham edilmiş sözleri hatırlatıyor. Böylece onları tekrar Kutsal Kitap’a, yani Eski Ahit’e yönlendiriyordu. Onlara kendilerinde “emin peygamberlik sözü” bulunduğunu hatırlatıyordu (2Pe. 1:19, CANDEMİR). İnançlarının Allah’ın Sözü üzerine kurulu olduğunu açıkça belirtmek istiyordu. Yeni Ahit’teki hiçbir şey, Eski Ahit’in artık geçerli olmadığı veya daha az önemli olduğu fikrini doğrulamaz. Aksine, Yeni Ahit’in geçerliliğini tesis eden ve Petrus’un İsa hakkındaki iddialarını doğrulayan, Eski Ahit’in tanıklığıdır.
Fakat dahası da var. Petrus bundan sonra Eski Ahit’in “kutsal peygamberleri”nden, “Rab ve Kurtarıcı’nın biz resulleri”nden (2. ayet, CANDEMİR) biri olarak kendi yetkisine kadar, açık bir silsile olduğunu ortaya koyuyor. Yaptığı işi yapması için Rab’den çağrı aldığından emindi. Böylesi bir inançla ve kesinlikle konuşmasına şaşmamalı. Mesajının kaynağını biliyordu.
Hayatlarımızdaki nihaî yetki kaynağı neden kültür, kendi kanaatimiz veya mantığımız değil de Allah’ın Sözü olmalıdır? (Sonuçta, Yedinci Gün Sebti’ni Allah’ın Sözü dışında bir sebepten dolayı ne diye tutacaktık ki?)
PAZAR
12 Haziran
Alaycılar
Petrus, okuyucularına “kutsal peygamberlerin çok önceden söylediği sözleri ve Kurtarıcımız Rabb’in elçileriniz aracılığıyla verdiği buyruğu” (2Pe. 3:2) anımsatmaya çalıştıktan sonra, özel uyarısına geçiyor. Belki de bu öğretinin ne kadar tehlikeli olabileceğini bildiği için, hangi yetkiyle yazdığını bunun üzerine işlemek istemiştir.
2. Petrus 3:3, 4 ayetlerini oku. Mesih’in dönüşünden şüphede olanlar hangi iddiaları ileri sürecekler?
Sahte özgürlüğü teşvik edenlerle İkinci Geliş hakkında şüphelerini ifade edenler arasında önemli bir benzerlik bulunmaktadır. İlk grup “benliğin yozlaşmış tutkuları ardından” (2Pe. 2:10) yürürken, Mesih’in dönüşünü inkar edenler “kendi tutkularının ardından” gidiyorlardı (2Pe. 3:3).
(Günahlı arzuların yanlış öğretilere sürüklemesi tesadüf olamaz, değil mi?)
Alaycıların “Rabb’in gelişiyle ilgili vaat ne oldu?” (2Pe. 3:4) şeklindeki iğneli soruyu soracaklarına ilişkin uyarıyor. Bunu yaparak, Hristiyanların İsa’nın bu dünyaya yakında geri döneceğine dair uzun zamandır sahip oldukları inancı sorgulayacaklar. Sonuçta, özellikle Petrus son günlerden söz ettiği için, bu alaycılar birçok Hristiyanın öldüğüne ve her şeyin gerçekten de her zaman olduğu gibi devam ettiğine dair reddedilemez hakikati öne sürecekler.
Yüzeysel olarak bu mantıksız bir soru değil. Ellen G. White, kutsal adam Hanok’un dahi “doğru insanlarla kötü insanların birlikte toprağa döndüğünü ve bunun onların sonu olduğunu” gördüğünü ve bundan dolayı kederlendiğini yazdı (Patriarchs and Prophets, s. 85 [Geçmişten Sonsuzluğa s. 40]). Tufandan önce yaşamış olan Hanok bile bu sorunla boğuştuysa, ondan binlerce yıl sonra, hatta “son günler”de yaşayanlar ne kadar daha çok boğuşacaklardır?
Peki ya bugün yaşayan biz Yedinci Gün Adventistleri’ne ne demeli? Başlı başına adımız bile Mesih’in ikinci gelişi fikrini savunuyor. Buna rağmen O hâlâ gelmiş değil. Evet, tam da Petrus’un öngördüğü üzere, alaycılarla karşılaşıyoruz.
Kendi iman tecrübende, Mesih’in henüz dönmemiş olduğu gerçeğiyle nasıl baş ediyorsun? Cevabını Sebt günü derste söyle.
PAZARTESİ
13 Haziran
Bin Yıl Bir Gün Gibi
2. Petrus 3:8–10 ayetlerinde, Petrus alaycıların ortaya atacağı iddiaya nasıl cevap veriyor? Mesih’in neden hâlâ dönmediğini bugün bile anlamamıza yardımcı olabilecek ne söylüyor?
Petrus dünyanın değişmeyen doğası meselesine cevap veriyor. Okuyucularına dünyanın yaratılıştan beri değişmediğinin doğru olmadığını hatırlatıyor. (Petrus’un dayanağı ve yetki kaynağı olarak nasıl doğrudan Allah’ın Sözü’ne başvurduğuna dikkat edin.) Büyük bir kötülük zamanı olmuş, bunun ardından Allah dünyayı bir tufanla yok etmişti (2Pe: 3:6). Aslında, tufan dünyaya bugün hâlâ sahip olduğumuz büyük bir şans getirmişti. Bundan sonra Petrus sıradaki yıkımın suyla değil ateşle olacağını söylüyor (2Pe. 3:10).
Petrus ayrıca “Rabb’in gözünde bir gün bin yıl, bin yıl bir gün gibidir” (2Pe. 3:8) diye yazdı. Petrus bunu söylerken Mezmur 90:4 ayetinin sözlerini düşünmüş olabilir: “Çünkü senin gözünde bin yıl geçmiş bir gün, dün gibi, bir gece nöbeti gibidir.” Başka bir deyişle, bizim zaman anlayışımız Allah’ın zaman anlayışından farklıdır; bu nedenle zaman hakkında yargıda bulunurken dikkatli olmalıyız.
İnsani bakış açısıyla Mesih’in dönüşünde gecikme varmış gibi gözüküyor. Fakat biz olaylara sadece insani bakış açımızdan bakıyoruz. Allah’ın bakış açısından, gecikme söz konusu değil. Hatta Petrus, Allah sabrını gösterdiği için fazladan zaman verildiğini söylüyor. O hiç kimsenin mahvolmasını istemiyor (2Pe. 3:9). Öyleyse, fazladan zaman birçoklarına tövbe etme fırsatı sağlamak amacıyla verilmiştir.
Ancak Petrus, Allah’ın sabrının İsa’ya ilişkin verilecek bir kararı ertelemek için fırsat olarak kullanılmaması konusunda uyarıda bulunuyor. Rabb’in günü beklenmeyen anda, gece hırsız nasıl gelirse öyle gelecektir. Gece gelen bir hırsız muhtemelen fark edilmeden gizlice kaçmayı umar. Fakat Rabb’in günü hırsız gibi gelse de, kesinlikle fark edilecek. Petrus’un da dediği gibi, “gökler büyük bir gürültüyle ortadan kalkacak, maddesel öğeler yanarak yok olacak” (2Pe. 3:10). Dolayısıyla, Petrus’un mesajı Pavlus’un mesajıyla benzeşiyor: “Uygun zaman işte şimdidir, kurtuluş günü işte şimdidir” (2Ko. 6:2).
SALI
14 Haziran
Öyleyse Ne Olmuş?
Genç bir adam annesine tanıklıkta bulunmaya çalışıyordu. Annesine İsa’nın ölümünü ve O’nun geri dönüş vaadini anlattı. Çok anlamlı bir iş yaptığını düşünerek, kendisiyle gurur duyuyordu. İsa ve İkinci Geliş hakkındaki kısa vaazını bitirdiğinde, annesi ona baktı ve şöyle dedi: “Peki şimdi bunun benimle ne ilgisi var?”
2. Petrus 3:11–13 ayetlerini oku. Petrus “Peki şimdi bunun benimle ne ilgisi var?” sorusuna nasıl cevap veriyor? Bkz. Mat. 24:43–51.
Daha önce de söylediğimiz gibi, başlı başına adımız, Yedinci Gün Adventistleri, Mesih’in dönüşünün hakikatine olan inancımızı ortaya koyuyor. Bu temel bir öğretidir; Mesih’in dönüşü ve bununla ilgili vaat edilen her şey olmasaydı, Hristiyan imanımız tümüyle anlamsız olurdu.
Fakat biz Matta 24:43–51 ayetlerindeki benzetmede sözü edilen kötü köleye dönüşme tehlikesiyle karşı karşıya değil miyiz? Benzetmede tasvir edilen türden bir kötülük yapmıyor olabiliriz, fakat mesele bu değil (sonuçta bu bir benzetme). Aslında benzetmenin uyardığı nokta, özellikle başkalarına nasıl davranmamız gerektiği konusunda, standartlarımızı kolayca düşürebileceğimiz ve dünyaya daha çok benzeyerek Rabb’in dönüşüne inancımızda coşkumuzu kaybedebileceğimiz.
Tabi ki, zaman zaman ellerindeki çizelgelerle ve peygamberlik sözü hesaplamalarıyla Mesih’in dönüş tarihini bildiklerini ileri sürenlerle karşılaşacağız. Fakat çoğunlukla, Yedinci Gün Adventistleri’nin karşılaştığı tehlike Mesih’in yakındaki gelişi için tarihler belirlemeleri değil. Aksine, tehlike yıllar geçtikçe İkinci Geliş vaadinin düşüncemizde çok daha az rol oynamaya başlamasıdır.
Evet, burada ne kadar çok zaman geçirirsek, İkinci Geliş’e o kadar yaklaşıyoruz. Öte yandan, burada ne kadar çok zaman geçirirsek, O’nun dönüşünün günlük yaşamımızı gerçekten etkilemeyecek kadar uzakta olduğunu düşünmek bizim için daha kolay olacaktır. Kutsal Yazı bu tür bir rahatlığa karşı uyarıyor. Petrus’un dediği gibi, İsa dönecekse ve yargıyla karşılaşacaksak, Hristiyanlar kutsallık içinde ve Tanrı yolunu izleyerek yaşamalılar (2Pe. 3:11). İkinci Geliş hakikati, ne zaman gerçekleşirse gerçekleşsin, şu andaki yaşam biçimimizi etkilemeli.
İkinci Geliş hakikati günlük yaşamında ve düşüncende seni ne kadar etkiliyor? Yanıtın, bilakis, sana yaşamın ve imanın hakkında ne söylüyor?
ÇARŞAMBA
15 Haziran
Son Bir Atıf
Petrus mektubunu, başlangıcından beri mektuba hakim olan konuyla bitiriyor: kutsal bir yaşam sürmek ve “yasasızların hatasıyla” (2Pe. 3:17, CANDEMİR) yoldan çıkmamaya dikkat etmek.
2. Petrus 3:14–18 ayetlerini oku. Petrus kime atıfta bulunuyor ve bu atıfta hangi uyarıda bulunuyor?
Petrus’un mektubunu bitirirken “sevgili kardeşimiz Pavlus’un” (2Pe. 3:15) sözlerine atıfta bulunması ne kadar da ilginç. Pavlus da İsa’nın ikinci gelişini beklerken barış içinde yaşamamız ve zamanı kutsal hayatı geliştirmek için kullanmamız gerektiğini yazdı (bkz. Rom. 2:4, Rom. 12:18, Flp. 2:12).
Petrus’un Pavlus’un yazılarına atıfta bulunmasının, Pavlus’un yazılarına Hristiyanlık tarihinin ilk zamanlarında büyük değer verildiğini nasıl gösterdiğine de dikkat edin. Petrus’un elimizdeki Yeni Ahit’te bulunan Pavlus’un yazılarının tamamına mı yoksa bir kısmına mı atıfta bulunduğu belirlenemez. Yine de Petrus’un yorumları Pavlus’un mektuplarının muteber olduğunu gösteriyor.
Son olarak, Petrus tıpkı diğer Kutsal Yazılar gibi Pavlus’un yazılarının da yanlış yorumlanabileceğini belirtiyor. Grekçe grafa sözcüğü sözlük anlamıyla “yazılar” anlamına gelir, fakat bu bağlamda açıkça Musa’nın ve peygamberlerin kitapları gibi “kutsal yazılar” anlamında kullanılmış. Burada Pavlus’un yazılarının tıpkı İbrani Kutsal Kitabı gibi yetki sahibi olduklarının ilk kanıtlarını görüyoruz.
Özgürlük vaat eden sahte öğretmenler hakkında daha önce okuduklarımızı düşünürsek, insanların Pavlus’un özgürlük ve lütuf hakkındaki yazılarını günahkâr davranışlara bahane olarak kullandıklarını tasavvur etmek zor değil. Pavlus, yalnızca iman yoluyla aklanma öğretisini kuvvetle vurguladı (Rom. 3:21, 22), fakat yazılarında günaha ruhsat veren hiçbir şey yok (bkz. Rom. 6:1–14). Pavlus’un kendisi de iman yoluyla aklanma hakkında verdiği vaazlara ve öğretilere ilişkin olarak bu yanılgıyla mücadele etmek zorunda kalmıştı. Ancak Petrus, onun yazılarını çarpıtanların “kendi yıkımlarını” hazırladıklarını söyleyerek uyarıyor (2Pe. 3:16).
İsa Mesih’te çağrıldığımız gibi bir yaşam sürmene yardımcı olması için şu anda hangi seçimleri yapabilirsin?
PERŞEMBE
EK ÇALIŞMA: Bizim açımızdan baktığımızda, İkinci Geliş çok gecikmiş gibi gözükebilir. Anlaşılan İsa böyle düşüneceğimizi biliyordu ve bazı benzetmelerinde bizi bu zamanda uyanık ve tetikte olmazsak neler olabileceğine dair uyardı. Matta 24:45–51 ayetlerindeki iki hizmetçi benzetmesini ele alalım (Çarşamba günkü derste değinilmişti). İkisi de efendilerinin dönüşünü bekliyordu. Fakat onun dönüşü konusunda ikisi de ayrı sonuçlara vardılar. Biri efendisinin dönüşü için her an hazır olması gerektiğine karar verdi. Diğeri efendinin geciktiğini söyledi ve bunu kötü şeyler yapmak için fırsata dönüştürdü. “O’nun geliş zamanını tam olarak bilmediğimiz için dikkatli olmamız buyruluyor. ‘Efendileri geldiğinde uyanık bulunan kölelere ne mutlu!’ Luka 12:37. Rabb’in gelişini gözleyenlerin bu bekleyişleri boş yere değildir. Mesih’in gelişinin beklentisi insanların Allah’tan ve O’nun günaha karşı vereceği yargıdan korkmalarını sağlayacaktır. O’nun merhamet tekliflerini reddetmenin ne kadar büyük bir günah olduğunu onlara gösterecektir. Rabb’in gelişini gözleyenler gerçeğe itaat ederek canlarını arındırırlar.”—Ellen G. White, Çağların Arzusu, s. 634 [Sevgi Öğretmeni, s.628].
TARTIŞMA SORULARI:
Pazartesi gününün İkinci Geliş hakkındaki sorusuna cevabınızı derste tartışın. Mesih’in henüz dönmemiş olduğu gerçeğiyle hangi yollarla baş ediyoruz? Birbirimizin cevaplarından neler öğrenebiliriz?
Yedinci Gün Adventistleri olarak, kültürden, mantıktan veya gelenekten değil, sadece Allah’ın Sözü’nden gelen hangi öğreti, uygulama ve inançlara sahibiz?
Bu hafta boyunca gördüğümüz üzere, Petrus günahlı eğilimleri ve arzuları sahte öğretilerle bağdaştırıyor. Derste şu ifade vardı: “Günahlı arzuların yanlış öğretilere sürüklemesi tesadüf olamaz, değil mi?” Bu neden sadece bir tesadüf değil? Bu ikisi arasındaki çeşitli bağlantılar neler olabilir?
Albert Einstein muhteşem bir fikir olan zamanın mutlak olmadığı fikrini dünyaya sundu. Yani, nerede olduğunuza ve ne kadar hızlı hareket ettiğinize bağlı olarak, sizin bulunduğunuz referans çerçevesindeki zaman, başka bir referans çerçevesinde bulunan kişinin zamanından farklı olacaktır. Konunun özü, zaman çok gizemli bir şey ve bizim tam olarak anlayamayacağımız bir şekilde hareket ediyor. Özellikle Mesih’in henüz dönmemiş olması bağlamında, bu fikir bize Allah’ın zamanının bizim zamanımızla aynı olmadığı fikrini anlamamıza nasıl yardımcı olur?
CUMA
16 Haziran
*17–23 Haziran
1. ve 2. Petrus’taki
Ana Konular
SEBT GÜNÜ
KONUYLA İLGİLİ METİNLER: Yşa. 53:5, 6, 9; Lev. 16:16–19; Lev. 11:44; Rom. 13:1–7; 1Ko. 14:40; 2Ti. 3:16.
HATIRLAMA METNİ: “Bizler günah karşısında ölelim, doğruluk uğruna yaşayalım diye, günahlarımızı çarmıhta kendi bedeninde yüklendi. Onun yaralarıyla şifa buldunuz” (1. Petrus 2:24).
Birinci ve İkinci Petrus mektupları pratik amaçlarla yazılmıştı. 1. Petrus mektubunda, Petrus’un ele aldığı konu Hristiyanların karşılaştığı zulümlerdi. 2. Petrus mektubundaki önemli mesele sahte öğretmenlerdi. Petrus okuyucularını önlerindeki zorluklara karşı cesaretlendirmeye çalışırken ve aynı zamanda onları uyarırken, etkili ve yetkin bir biçimde yazdı.
Burada dikkate değer olan, Petrus’un her iki meseleye de teolojik terimlerle cevap vermesidir. Zulümden kaynaklanan acılar, Petrus’u İsa’nın kurtuluşumuzu sağlayan acılarını ve ölümünü derin düşünmeye yönlendirdi. Sahte öğretmenler İsa’nın bu dünyaya dönüşünden sonra meydana gelecek olan yargı gerçeğiyle yüzleşeceklerdi. Bunlar Petrus’un her iki mektubunda ele aldığı bazı konular.
Bu son haftanın dersinde Petrus’un yazmış olduğu beş konuyu ayrıntılı olarak incelenecek: İsa’nın kurtuluşumuzu sağlayan acıları; Allah’ın eylemlerimizi son yargıda yargılayacağı bilgisine verdiğimiz pratik yanıt; İsa’nın yakında gerçekleşecek dönüşüne olan umudumuz; toplumda ve kilisede düzen; ve Kutsal Yazılar’ın yaşamlarımızda rehberlik sağlayan rolü.
*24 Haziran Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.
13. DERS
18 Haziran
Acılar, İsa ve Kurtuluş
Aşağıdaki ayetleri oku ve her kısmın kurtuluş hakkında ne ortaya koyduğuna dikkat et:
1Pe. 1:2
1Pe. 1:8, 9
1Pe. 1:18, 19
1Pe. 2:22–25
1Pe. 3:18
Petrus kurtuluştan bahsettiğinde, genellikle İsa’nın günahkarlar için Vekil olarak çektiği açılar bağlamındadır. Örneğin 1. Petrus 2:22–24 ayetlerinde, Petrus İsa’nın acıları hakkında yazarken Yeşaya 53:5, 6, 9 ayetlerini yansıtan bir dil kullanıyor. “[İsa] günahlarımızı çarmıhta kendi bedeninde yüklendi. O’nun yaralarıyla şifa buldunuz” (1Pe. 2:24) ifadeleri vekillik ve kurban kavramlarını açıklar.
İbrani Kutsal Kitabı’nda tanımlanan birçok kurbanda, günahkârlar sunularını tapınağa getirir ve ellerini kurbanın başına koyarlardı. Bu hareket günahları günahkârdan simgesel olarak hayvana aktarırdı, bundan sonra da hayvan günahkârın yerine ölürdü (Lev. 4:29, 30, 33, 34; 14:10–13). Günahın sunakta biriken kirliliği Kefaret Günü’nde temizlenir ve giderilirdi (Lev. 16:16–19).
Kurbanın kanı günaha kefaret edilmesinde önemli bir rol oynardı. Hristiyanlar İsa’nın paha biçilmez kanının fidyesiyle kurtarılmışlardır (1Pe. 1:18, 19). Pavlus da vekillik konusunda aynı fikri ifade etti: Günahı bilmeyen İsa bizim için günah sunusu oldu (2Ko. 5:21). 1. Petrus 3:18 ayetinin belirttiği gibi, Mesih günahlara karşılık olarak acı çekti; doğru kişi (İsa) doğru olmayanlar (biz) için acı çekti.
Pavlus gibi (Rom. 3:21, 22) Petrus da imanın gerekliliğini vurguluyor. Okuyucularına söylediği gibi: “Mesih’i görmemiş olsanız da O’nu seviyorsunuz.. Çünkü imanınızın sonucu olarak canlarınızın kurtuluşuna erişiyorsunuz” (1Pe. 1:8, 9). Kurtuluş dindarca davranışlar yoluyla kazanılmaz, fakat İsa’nın bizim için yaptıklarına inandığımız ve O’nu kişisel Kurtarıcımız olarak kabul ettiğimiz zaman bağışlanır. Bizim güvencemiz O’ndadır, bizde değil. Bizde olsaydı, hangi gerçek güvenceye sahip olurduk?
Vekilin olarak İsa, neden Büyük Kurtuluş Umudu’dur? Bu harika gerçekten nasıl bir teselli çıkarabilirsin?
PAZAR
19 Haziran
Nasıl Yaşamalıyız?
Petrus’un diğer tüm konulardan daha sık ele aldığı bir konu, 2. Petrus 3:11 ayetinde sorduğu soruyla ortaya konulmuştur: “Öyleyse bütün bu şeyler eriyeceğine göre... kutsal yaşayışta ve Allaha adanmışlıkta sizin ne tür kişiler olmanız gerekir?” (CANDEMİR).
Aşağıdaki ayetleri oku. Petrus Hristiyan davranışı hakkında ne söylüyor? 1Pe. 1:15–17, 22; 1Pe. 2:1; 1Pe. 3:8, 9; 1Pe. 4:7–11; 2Pe. 3:11.
Petrus iki mektubunda birçok noktada Hristiyan davranışını ele alıyor ve birkaç konu sürekli olarak tekrarlanıyor. Birincisi, Petrus Allah’ın yargısıyla Hristiyan davranışı arasındaki bağlantıyı iki kez vurguluyor (1Pe. 1:17 ve 2Pe. 3:11). Allah herkesin yaptıklarını yargılayacak. Bu nedenle Hristiyanlar kutsal bir yaşam sürmeliler.
İkincisi, Petrus birkaç kez Hristiyanların kutsal olmaları gerektiğine değiniyor. İbrani Kutsal Kitabı’nda, kutsal olan şeyler tapınakta kullanılmak için (Çık. 26:34; 28:36; 29:6, 37) veya Allah’ın amaçları için (örneğin Yaratılış 2:3 ayetindeki Sebt Günü) ayrılmış olan şeylerdir. Hatta, Petrus’un da değindiği gibi, Allah’ın tasarısı O’nun halkının da Kendisi gibi kutsal olmalarıydı (Lev. 11:44; 19:2; 1Pe. 1:15, 16). Bir şeyi kutsal olarak ayırma işlemine “kutsama” denir, Petrus’un arzusu da okuyucularının Ruh’la kutsanmaları ve İsa’ya itaatkâr olmalarıdır (1Pe. 1:2).
Üçüncüsü, Petrus kutsanmış olanlar için uygun davranışlara ilişkin bazı ayrıntılar verdi. Onlar her kötülüğü, hileyi, ikiyüzlülüğü, kıskançlığı ve bütün iftiraları üzerinizden sıyırıp atmalıydılar (1Pe. 2:1). Ruhta birliğe sahip olmalı, birbirlerini sevmeli ve alçakgönüllü olmalıydılar (1Pe. 3:8, 9). İyiliğe, Tanrı yoluna bağlılığa ve sevgiye sahip olmalıydılar (2Pe. 1:5–7). Aslında, birbirlerini sürekli sevmeliydiler (1Pe. 4:7–11). Son olarak, Petrus okuyucularına kaygılarını İsa’ya yüklemelerini salık veriyor (1Pe. 5:7).
Birbirimizi yargılayıcı olmadan teşvik etmeyi, Petrus’un mektuplarında çağrısını yaptığı türden bir yaşam sürmeyi nasıl öğrenebiliriz?
PAZARTESİ
20 Haziran
İkinci Geliş’e Umut
Aşağıdaki ayetleri oku ve gelecekteki olaylar hakkında söylenenlere dikkat et:
1Pe. 1:4
1Pe. 1:17
1Pe. 1:5, 6
1Pe. 4:17
2Pet 3:1–10
1. Petrus mektubunu ilk okuyanların ve dinleyenlerin karşı karşıya kaldığı en önemli meselelerden birisi zulümdü. Petrus okuyucularını, zulümle hayatları aksatılmış olsa bile, onları gelecekte gökte bekleyen ve kimsenin ellerinden alamayacağı bir ödül olduğu düşüncesiyle teselli ediyor. 1. Petrus mektubunun en başında, Hristiyanların kendileri için gökte saklanan çürümez bir mirasa sahip olduklarını söylüyor (1Pe. 1:4).
Petrus gelecekte gerçekleşecek iki şeyin altını çiziyor: son yargı ve kötülüğün ateşle yok edilmesi. Başka bir deyişle, şu anda zulüm olsa da, adalet ve yargının yerine geleceğini ve imanlıların sonsuz ödüllerine kavuşacaklarını gösteriyor.
Petrus yargı konusuna üç ayrı yerde değiniyor (1Pe. 1:17; 4:5, 6, 17). Baba Tanrı’nın tüm insanları işlerine göre tarafsızlıkla yargıladığını söylüyor (1Pe. 1:17). İsa’nın Kendisinin ölüleri ve dirileri yargılamaya hazır olduğuna dikkat çekiyor (1Pe. 4:5). Ayrıca ilginç bir gözlemde bulunarak, yargının Allah’ın ev halkından başlayacağını söylüyor (1Pe. 4:17).
Petrus “tanrısızların” dünya çapında bir ateş fırtınasıyla yok edileceğini de vurguluyor (2Pe. 3:7).
Petrus İsa’nın gerçekten geri gelip gelmeyeceği tartışmasından kaynaklanan sorunlara da zaman ayırıyor (2Pe. 3:1–10). İsa’nın ikinci gelişinin “gecikmesinin” daha fazla insanın tövbe etmesini ve kurtulmasını sağlamak için olduğunu ifade ediyor. Ayrıca, gelecekteki bir hesap gününün kesinliğinin herkesi kutsal ve lekesiz bir yaşam sürmeye ikna etmesi gerektiğini belirtiyor.
Böylece, Petrus ne kadar bulunulan yere ve zamana ve pratik Hristiyan yaşamına odaklansa da, okuyucularını bekleyen geleceğe ilişkin umudu onların önünde tutmaya devam ediyor. Kısacası, o anki şartlar ne olursa olsun, imanda ve itaatte kararlılıkla ilerlemeye devam etmeleri gerekiyor.
Sen de, içinde bulunduğun şartlara bakmaksızın, imanda ve itaatte kararlılıkla ilerlemeye neden devam etmelisin? Başka hangi seçenek var?
SALI
21 Haziran
Toplumda ve Kilisede Düzen
Aşağıdaki ayetleri oku. Petrus bu ayetlerde hem devlet yönetiminin hem de kilise önderliğinin önemi hakkında ne diyor ve Hristiyanlar bunların her ikisine karşı nasıl davranmalı? Nerede yaşıyor olursak olalım, Petrus’un sözleri bugünkü şartlarımıza nasıl uygulanmalı?
1Pe. 2:11–21
1Pe. 5:1–5
Petrus Hristiyanların zaman zaman devlet yönetimi ve dini önderler tarafından zulme uğradığı bir zamanda yaşadı. Bu durum devlet yetkililerinin doğru rolü hakkında kendisinin ve Pavlus’un söylediklerini daha da önemli hale getiriyor (1Pe. 2:13–17, Rom. 13:1–7). Hem Petrus’a hem de Pavlus’a göre, yönetimler Allah tarafından kötülük yapanların zapt edilmesi için konulmuştur. Tabi ki, hükümetlerin sorun olabileceği zamanlar da vardır. Hristiyanlar bununla Petrus’un zamanında karşı karşıya geldiler ve bu durum yıllarca daha da kötüye gidecekti.
Fakat genellikle, iyi bir yönetimin kamu düzeni ve güvenliği koruyacağı kabul edilmektedir. Bugün bile kamu düzeninin bozulduğuna dair örnekler vardır ve makul bir yönetime olan büyük ihtiyacı herkes görebilir. İyi bir yönetimin Allah tarafından insanlığa verilen bereketlerden biri olduğu gerçektir.
Petrus şüphesiz Pavlus’un iyi bir kilise yönetiminin de önemli olduğuna dair kanısını paylaşacaktı. Pavlus kilise ibadetinde “her şeyin uygun ve düzenli biçimde yapılmasında” ısrar ediyor (1Ko. 14:40). Aynı şekilde Petrus da kilise önderlerine “Tanrı’nın size verdiği sürüyü güdün” diyor (1Pe. 5:2). Bunu alçakgönüllülükle ve özenle yapmalılar. Yerel kiliselerin iyi bir şekilde yönetilmeleri gerekiyor. İyi önderler vizyon ve ahenk getirir ve başkalarının kendi ruhsal armağanlarını Allah’ın yüceltilmesi için kullanmalarına imkân sağlarlar.
Birinci Petrus 5:5 ayeti, birbirinize karşı alçakgönüllülüğü kuşanmanız gerektiğini bildiriyor. Bunu yapmayı nasıl öğrenebiliriz? Kişisel olarak, bunu başkalarıyla ilişkilerine uygulayabilmek için ne yapabilirsin?
ÇARŞAMBA
22 Haziran
Kutsal Yazılar’ın Üstünlüğü
Aşağıdaki ayetleri oku. Bunlar Kutsal Kitap’ın yaşamlarımızdaki ve imanımızdaki rolünün ne olması gerektiğini anlamamıza yardımcı olacak ne söylüyorlar?
1Pe. 1:10–12
2Pe. 1:16–20
2Pe. 3:2
2Pe. 3:16
Petrus ikinci mektubunda sahte öğretmenlere karşı koyuyor. “Kutsal peygamberlerin çok önceden söylediği sözleri ve Kurtarıcımız Rabb’in elçileriniz aracılığıyla verdiği buyruğu anımsayasınız” (2Pe. 3:2) derken, okuyucularını iki yetki kaynağına yönlendiriyor. Bugün biz de başvurmak için aynı “kutsal peygamberlerin” sözlerine, yani Eski Ahit’e sahibiz. Yaşayan elçilere ulaşmamız tabi ki mümkün değil, ama bir anlamda daha iyi bir şeye sahibiz: onların Yeni Ahit’te açıklanan ilhamla yazılmış tanıklıkları. Matta, Markos, Luka ve Yuhanna bize İsa’nın yaşamının, ölümünün ve dirilişinin eksiksiz öyküsünü bıraktılar. Elçilerin İşleri’nde, elçilerin faaliyetlerinin tarihçesi bize bırakıldı. Doğrusu, elçilerin ilhamla yazılmış kendi sözlerini de okuyabiliriz. Pavlus Allah’ın Sözü’nün yetkisi hakkında güçlü sözlerle yazıyor (2Ti. 3:16). Bundan sonra Petrus, doktrinsel ve ahlâkî yetkinin kaynağı olarak okuyucularını Kutsal Yazı’ya yönlendiriyor.
2. Petrus 3:16 ayetinde Petrus, Kutsal Yazılar gerçeğin kaynağı olsa da, Kutsal Ruh’un bize vermek istediği mesaja dikkat göstermediğimizde bizzat gerçeğin kaynağının yanlış anlaşılabileceğine ve korkunç sonuçlara yol açabileceğine dair okuyucularını ve dinleyicilerini uyarıyor.
Petrus’un sözleri bugün bizim için temel Kutsal Kitap çalışma ilkeleri hakkında iyi bir hatırlatıcı olmalıdır. Kutsal Kitap’tan bir bölüm okurken duayla okumalıyız. Belli bir kısmı bölümün, kitapçığın ve bütün Kutsal Kitap’ın bağlamına göre okumalıyız. Yazar, yazdığı zaman özellikle neyden bahsediyordu? Yazılanları yazıldıkları tarihsel şartların ışığında okumalıyız. (1. ve 2. Petrus mektupları söz konusu olduğunda, bu ilk yüzyıldaki Roma İmparatorluğu olurdu.) Ruhsal kavlayış amaçlayarak ve Kutsal Kitap’ın temel mesajının Mesih’in kurban olarak ölümüyle gerçekleşen kurtuluş olduğu bilinciyle okumalıyız (1Pe. 1:10–12). Son olarak, Kutsal Kitap’ı kendi hayatlarımızın bağlamında okumalıyız. Allah hangi gerçeğe ulaşmamızı arzuluyor? Yazılı Söz’ü kendi hayatlarımıza Allah’ın krallığına olumlu katkı yapabilecek şekilde nasıl uygulayabiliriz?
PERŞEMBE
EK ÇALIŞMA: Ağır bir teoloji içinde sunulsa da, Petrus’un mektupları Hristiyan yaşamına ve birbirimize nasıl davranmamız gerektiğine güçlü bir vurgu yapıyor. Başka bir deyişle, evet, gerçeği İsa’da olduğu şekliyle bilmeliyiz. Fakat daha da önemlisi, gerçeği yaşamalıyız da. Başlarda şu muhteşem sözleri buluyoruz: “Gerçeğe uymakla kendinizi arıttınız, kardeşler için içten bir sevgiye sahip oldunuz. Onun için birbirinizi candan, yürekten sevin” (1Pe. 1:22). Petrus’un canlarımızı paklamakla gerçeğe itaat etmek arasında nasıl bağlantı kurduğuna dikkat edin. Gerçek bizi değiştirir, birbirini coşkuyla ve “temiz bir yürekle” seven insanlar haline getirir. İtaat, yürek paklığı ve sevgi; bunların üçü de birbiriyle bağlantılıdır. Bizim ulaşmak için çabalamamız gereken ülkü budur. Bu görevi yerine getirseydik hayatlarımızın ve kiliselerimizin ne kadar da farklı olacağını düşünebiliyor musunuz? Hiçbir şey olmasa bile, kilisede birlik duygusu nasıl olurdu, düşünün. “Kardeşler, evlerinize ve kiliselerinize dönerken Mesih’in ruhunu taşıyacak mısınız? İmansızlığı ve eleştiriyi bir kenara bırakacak mısınız? Daha önce hiç olmadığı kadar, birlik olarak çalışmak için birbirimize dayanmamız gereken bir zamana geliyoruz. Birlikten kuvvet doğar. Uyumsuzluktan ve ayrılıktan ise sadece zayıflık doğar.”—Ellen G. White, Selected Messages [Seçme Mesajlar], 2. kitap, s. 373, 374.
TARTIŞMA SORULARI:
2.Petrus 3:12 ayetinde, elçi şöyle yazdı: “Tanrı’nın gününü bekleyip o günün gelişini çabuklaştırarak kutsallık içinde yaşamalı, Tanrı yolunu izlemelisiniz. O gün gökler yanarak yok olacak, maddesel öğeler şiddetli ateşte eriyip gidecek.” Allah’ın gününün “gelişini çabuklaştırarak” ifadesiyle ne demek istiyor? Allah’ın gününü, yani İkinci Geliş’i nasıl çabuklaştırabiliriz?
Doğanın Allah’ın “ikinci kitabı” olduğunu söylüyoruz. Maalesef, Allah’ın ilk kitabı (Kutsal Kitap) gibi, bu ikinci kitap da yanlış yorumlanabilir. Örneğin, birçok insan için tasarım ve amaç mesajı doğadan çıkarılarak, yerine Darwin’in rastlantısal mutasyon ve doğal ayıklama kavramları getirilmiştir. Bize dünyanın gerçekten tasarım eseri olmadığı, sadece bize öyle göründüğü anlatılıyor. Öyleyse bu ikinci kitabı nasıl doğru bir şekilde okumalı ve yorumlamalıyız? İkinci kitabın bize Allah hakkında öğretebileceklerinin sınırı nedir? Birinci kitaptan, ikincisini doğru anlamamızı sağlayabilecek hangi yardımı alabiliriz? Doğayı, yani ikinci kitabı yorumlayışımız ilk kitabı, yani Kutsal Kitap’ı yorumlayışımızla çelişirse ne olur? Sorun nerede?