Sebt Günü Çalışma Kitapçığı – 2.çeyrek 2017 – “Koyunlarımı Otlat”: 1. ve 2. Petrus

PDF İndir - Sebt Günü Çalışma Kitapçığı – 2.çeyrek 2017 – “Koyunlarımı Otlat”: 1. ve 2. Petrus

 

Kutsal Kitap Çevirileri Tablosu


Bu çalışma rehberinde, Standart Versiyon 2017 Yılı İkinci Çeyreği için izinle kullanılan Kutsal Kitap alıntıları, aşağıdaki gibidir:


(Aksi belirtilmedikçe tüm alıntılar Yeni Çeviri’den yapılmıştır.)


YÇ. Yeni Çeviri: Kutsal Kitap: Eski ve Yeni Antlaşma (Tevrat, Zebur, İncil). Eski Antlaşma ©2001, 2009 Kitabı Mukaddes Şirketi; Yeni Antlaşma ©1987, 1994, 2001, 2009 Yeni Yaşam Yayınları. Bütün Hakları Saklıdır.


  1. Kitabı Mukaddes: Kitabı Mukaddes, Eski ve Yeni Ahit (Tevrat ve İncil): İbrani, Kildani ve Yunani dillerinden son tashih edilmiş tercümedir. ©1941 Kitabı Mukaddes Şirketi.

Candemir. Bünyamin Candemir: Kutsal İncil ©2003 Lütuf Yayıncılık, ©2013 Gerçeğe Doğru Kitapları.


Cosmades. Thomas Cosmades: İncil (Sevinç Getirici Haber) - İncil’in Yunanca Aslından Çağdaş Türkçe’ye Çevirisi. ©2010 Kutsal Söz Yayınları.


© 2017 Yedinci Gün Adventistleri Genel Konferansı®. Her hakkı saklıdır. Yetişkinler İçin Sebt Okulu Çalışma Kitapçığı (Standart Versiyon)’un hiçbir bölümü, Yedinci Gün Adventistleri Genel Konferansı®’nın yazılı izni olmadan hiçbir kişi ya da kurum tarafından düzenlenemez, değiştirilemez, uyarlanamaz, tercüme edilemez, çoğaltılamaz ve yayınlanamaz. Yedinci Gün Adventistleri Genel Konferansı®’nın bölüm ofisleri, belirli ilkelere göre, Yetişkinler İçin Sebt Okulu Çalışma Kitapçığı’nın tercüme ettirilmesine yetkilidirler. Bu tercümelerin telif ve yayın hakları Genel Konferans’ta kalacaktır. “Yedinci Gün Adventist,” “Adventist” ifadeleri ve alevli logo Yedinci Gün Adventistleri Genel Konferansı®’nın tescilli markalarıdır ve Genel Konferans’ın izni olmadan kullanılamazlar.


Bu kitapçık Yedinci Gün Adventistleri Genel Konferansı® Yetişkinler İçin Sebt Okulu Çalışma Kitapçığı Ofisi tarafından hazırlanmıştır. Bu kitapçığın hazırlanması, Genel Konferans Yönetim Komisyonu (ADCOM)’un bir alt komisyonu olan Sebt Okulu Yayın Kurulu’nun yönetimi altında olmuştur. Yayınlanan bu kitapçık dünya çapında bir değerlendirme kurulunun katkılarını ve Sebt Okulu Yayın Kurulu’nun onayını yansıtmakta olup, sadece veya mutlaka yazarın (veya yazarların) görüşleriyle sınırlı değildir.


İstek Adresi Web: www.menapa.com | E–mail: info@menapa.com


1 Petrus’un Şahsı — 25–31 Mart 4


2 Çürümez Bir Miras — 1–7 Nisan 11


3 Soylu Rahiplik — 8–14 Nisan 18


4 Sosyal İlişkiler — 15–21 Nisan 25


5 Allah İçin Yaşamak — 22–28 Nisan 32


6 Mesih İçin Acı Çekmek — 29 Nisan–5 Mayıs 39


7 Hizmetçi Önderlik — 6–12 Mayıs 46


8 Petrus’un Yazılarında İsa — 13–19 Mayıs 53


9 Kendin Ol — 20–26 Mayıs 60


10 Peygamberlik Sözü ve Kutsal Yazılar — 27 Mayıs–2 Haziran 67


11 Sahte Öğretmenler — 3-9 Haziran 74


12 Rabb’in Günü — 10–16 Haziran 81


13 1. ve 2. Petrus’taki Ana Konular — 17–23 Haziran 88


Editör Ofisi 12501 Old Columbia Pike, Silver Spring, MD 20904


Web sayfamızı ziyaret edin: http://www.menapa.com


Yazar


Robert McIver


Editör (English)


Clifford R. Goldstein


Kapak ve Sayfa Tasarımı


Lars Justinen


Sayfa Tasarım


Marisa Ferreira


Çeviri


Şahin Kama


Redaksiyon


Bilek Güler


İçindekiler


Bu çeyrekteki konumuz 1. ve 2. Petrus kitapçıkları olduğundan, İsa’nın hizmetinin en önemli anlarında O’nunla birlikte olan birinin sözlerini okuyacağız. Ayrıca Petrus ilk Hristiyanlar arasında önde gelen bir lider olmuştu. Yalnızca bu gerçekler bile onun mektuplarını okumaya değer hale getiriyor. Fakat bu mektuplar zor zamanlardan geçen kiliselere yazıldığı için ayrıca önem taşıyorlar: kiliseler dışarıda zulümle, içeride ise içlerinden sahte öğretmenler çıkması tehlikesiyle karşılaştılar.


Petrus, bu sahte öğretmenlerin yayacağı şeyler arasında İsa’nın ikinci gelişi hakkında şüphelerin de olacağı konusunda uyarıyor. Bunlar “Rabb’in gelişiyle ilgili vaat ne oldu? Atalarımızın ölümünden beri her şey yaratılışın başlangıcında olduğu gibi duruyor” diyecekler (2Pe. 3:4). Bugün, neredeyse iki bin yıl sonra, bu uyarının gerçekliğini biliyoruz, öyle değil mi?


Sahte öğretmenler hakkındaki uyarısının yanı sıra, kiliselerin çektikleri sıkıntılar Petrus’un defalarca tekrarladığı bir konudur. Bu sıkıntıların, çarmıhta öldüğü zaman günahlarımızı Kendi bedeninde yüklenen İsa’nın acılarının yansıttığını söylüyor (1Pe. 2:24). Ancak iyi haber şudur: İsa’nın ölümü, günahın sebep olduğu sonsuz ölümden kurtuluşu ve aynı şekilde O’na güvenenler için burada ve şimdi doğrulukla dolu bir yaşamı, hatta daha fazlasını getirdi (1Pe. 2:24).


Petrus İsa’nın günahlarımız için ölmekle kalmadığını, ayrıca yeryüzüne geri dönerek Allah’ın yargısını başlatacağını söylüyor (2Pe. 3:10–12). Yargı beklentisinin imanlının yaşamında uygulamaya yönelik önemli sonuçları olması gerektiğini vurguluyor. İsa döndüğünde, günahı bütünüyle yok edecek ve yeryüzünü ateşle temizleyecek (2Pe. 3:7). Bundan sonra Hristiyanlar Allah’ın kendileri için göklerde sakladığı mirası alacaklar (1Pe. 1:4).


Petrus’un Hristiyanların nasıl yaşaması gerektiği konusunda çok tatbikî sözleri var. Öncelikle ve en önemlisi, Hristiyanlar birbirlerini sevmeliler (1Pe. 4:8). Görüşlerini şu sözlerle özetliyor: “Sonuç olarak hepiniz aynı düşüncede birleşin. Başkalarının duygularını paylaşın. Birbirinizi kardeşçe sevin. Şefkatli, alçakgönüllü olun” (1Pe. 3:8).


Petrus’un mektupları ayrıca Kutsal Kitap’ın ana mesajı olan müjdenin coşkun bir ilânıdır. Ne de olsa, Rabb’in kurtaran lütfunu bilmesi gereken biri varsa, o da Petrus’tur. “O adamı tanımıyorum” (Matta 26:74) diyerek (hatta lânet okuyarak) Rabbini açıkça ve kaba bir şekilde inkâr eden bu Petrus, daha sonra İsa’nın kendisine “Koyunlarımı otlat” (Yuhanna 21:17) dediği aynı Petrus’tur. Bu iki mektup Petrus’un tam da bunu yaparak Rabb’in koyunlarını otlatmasının örnekleridir.


Tabi ki bu otlatmanın tüm kısımları, yoldaşı Pavlus’un çok güçlü bir şekilde ilân ettiği bir konu olan Mesih’e iman yoluyla kurtuluş muazzam gerçeğini içermeliydi. Bu Allah’ın lütfunun gerçeğidir. Petrus bunu, yalnızca teoride ya da doktrin olarak değil, fakat bu lütfun gücünü ve gerçekliğini bizzat tecrübe etmiş olduğu için biliyordu.


Martin Luther’in Petrus üzerine yorumunda yazdığı gibi: “Sonuç olarak, Aziz Petrus’un yazdığı bu mektup Yeni Ahit’in en muhteşem kitapçıklarından biridir, gerçek ve saf Müjde’dir. Zira Petrus da gerçek iman doktrinini, günahlarımızı üzerine alarak bizi kurtaran Mesih’in nasıl bize verildiğini öğreterek, Pavlus ile tüm Müjde yazarlarının yaptıklarının aynısını yapıyor.”—Commentary on the Epistles of Peter and Jude [Petrus ve Yahudanın Mektupları Üzerine Yorum] (Grand Rapids: Kregel Publications, 1982), s. 2, 3.


İsa Petrus’a Kendi koyunlarını otlatmasını söyledi. Biz de bu koyunlar arasındayız. Haydi beslenelim.


Robert K. Mclver Yeni Zelanda’da büyüdü ve kariyerinin büyük kısmında Avondale Yüksekokulu’nda çalıştı, burada Kutsal Kitap ve arkeoloji dersleri vermektedir. Yazdığı kitaplardan bazıları: The Four Faces of Jesus (İsa’nın Dört Yüzü) ve Beyond the Da Vinci Code (Da Vinci Şifresinin Ötesinde).


Koyunları Otlatmak


25–31 Mart


Petrus’un Şahsı




SEBT GÜNÜ


KONUYLA İLGİLİ METİNLER: Luka 5:1–11; Mat. 16:13–17; Mat. 14:22-33; Luk. 22:31–33, 54–62; Gal. 2:11–14.


HATIRLAMA METNİ: “Ama rüzgarın ne kadar güçlü estiğini görünce korktu, batmaya başladı. Ya Rab, beni kurtar! diye bağırdı. İsa hemen elini uzatıp onu tuttu. Ona Ey kıt imanlı, neden kuşku duydun? dedi” (Matta 14:30, 31).


Petrus, adını taşıyan iki kitapçığın (1. ve 2. Petrus) yazarıdır. İsa’nın ilk öğrencilerinden biriydi; Rabb’in yeryüzündeki hizmeti boyunca İsa’yla birlikte kaldı; ayrıca boş mezarı gören ilk öğrencilerden birisiydi. Dolayısıyla Petrus’un Kutsal Ruh’un esinlemesiyle bu güçlü mektupları yazmak için yararlanabileceği pek çok tecrübesi oldu. “Rabbimiz İsa Mesih’in kudretini ve gelişini size bildirirken uydurma masallara başvurmadık. O’nun görkemini gözlerimizle gördük” (2Pe. 1:16).


Petrus Müjdeler’de hem başarıları hem de başarısızlıkları gösterilerek sık sık karşımıza çıkıyor. İsa’yla ilişkilerinde o çoğunlukla öğrencilerin sözcüsü konumundaydı. İsa’nın dirilişinden ve göğe yükselişinden sonra, Petrus ilk kilisenin önemli bir önderi haline geldi. Elçilerin İşleri kitapçığı gibi, Galatyalılar kitapçığında da ondan bahsediliyor.


En önemlisi, Petrus hata yapmanın, affedilmenin ve imanla ve alçakgönüllülükle ilerlemenin ne demek olduğunu biliyordu. Allah’ın lütfunu bizzat tecrübe etmiş birisi olarak, aynı lütfu tecrübe etmesi gereken hepimiz için güçlü bir ses olmayı sürdürüyor.


*1 Nisan Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.



  1. DERS

26 Mart


Benden Uzak Dur!


Petrus’la ilk karşılaştığımızda, Celile Gölü’nde balıkçıdır (Matta 4:18, Markos 1:16 ve Luka 5:1–11). Tüm gece çalışmış, fakat hiç balık tutamamıştı. Yine de arkadaşlarıyla birlikte İsa’nın göle dönüp tekrar deneme emrine itaat etti. Petrus ve arkadaşları teknelerini batıracak kadar çok balık tuttuklarında ne kadar da şaşırmış olmalılar. Bu mucizeden sonra akıllarından neler geçmiştir?


Luka 5:1–9 ayetlerini oku. Luka 5:8 ayetindeki Petrus’un İsa’ya söylediği sözler bize Petrus hakkında ne bildiriyor? Yani, ruhsal olarak ne durumda olduğu hakkında bize ne anlatıyorlar?


Petrus İsa hakkında bildiklerinden etkilenmiş olmalı. Daha bu mucizeden önce, İsa gruba ağlarını atmalarını söylediğinde Petrus (hiçbir şey tutamadıklarından dolayı kuşkucu olmasına rağmen) şöyle dedi: “Yine de senin sözün üzerine ağları atacağım.” Anlaşılan Petrus İsa hakkında zaten bir şeyler biliyordu ve bu bilgi onu itaat etmeye yöneltmişti. Gerçekten de, kanıtlar Petrus’un bu olaydan önce bir süredir İsa’yla birlikte olduğunu gösteriyor.


Belki kilit noktaların biri, balık mucizesinden önce neler olduğunu anlatan Luka 5:3 ayetindedir. “İki tekneden Simun’a ait olanına binen İsa, ona kıyıdan biraz açılmasını rica etti. Sonra oturdu, teknenin içinden halka öğretmeye devam etti.” Belki de Petrus’u en başta böyle derinden etkileyen, İsa’nın buradaki sözüydü.


Fakat Petrus mucizeden sonra İsa’da daha fazlasının, kendi günahkârlığının aksine kutsal olan bir şeyin olduğunu fark etti. Petrus’un günahkârlığını fark etmesi ve bunu herkesin önünde itiraf etmeye istekli oluşu, onun Rabb’e karşı ne kadar açık yürekli olduğunu gösteriyor. Onun çağrılmış olmasına şaşmamalı. Hataları her ne idiyse, ki çok fazlaydı, Petrus neye mal olursa olsun Rabb’i izlemeye hazır olan ruhsal bir adamdı.


Luka 5:11 ayetini oku. Buradaki çok önemli ilke nedir? Bu ayet bize İsa’nın nasıl bir bağlılık istediğine dair ne söylüyor? Ayrıca, bu balıkçıların ağları balıkla doluyken her şeyi bırakma istekleri bize ne söylemeli?


PAZAR


27 Mart


Mesih’i İkrar Etmek


İsa’nın hikâyesindeki önemli anlardan biri, Petrus’la konuşmasında meydana geldi. İsa, kim olduğunu kanıtlaması için O’nu mucize göstermeye zorlayan bazı Ferisiler ve Sadukilerle uğraşıyordu (bkz. Matta 16:1–4). Daha sonra, öğrencileriyle baş başayken, İsa daha önce iki kez binlerce kişiyi birkaç ekmek ve balıkla beslediği iki mucizeden bahsetti. Bunu, öğrencileri “Ferisiler’in ve Sadukiler’in mayasına” (Matta 16:11) dair uyarmak için yaptı.


Matta 16:13–17 ayetlerini oku. Burada ne oluyor? Petrus’un İsa’ya söylediği sözlerin önemi neydi?


Petrus burada İsa’ya imanını cesaretle söylüyor. Matta 16:20 ayetinden de açıkça anlaşıldığı üzere, İsa’nın Mesih olduğuna ilişkin ikrarı diğerleri tarafından da paylaşılmıştı. Petrus dâhil tüm öğrencilerin öğrenmeleri gereken daha çok şey olmasına rağmen, bu İsa’nın hizmetinde bir dönüm noktasıydı.


“Öğrenciler hâlâ Mesih’in dünyasal bir kral olarak hüküm sürmesini bekliyorlardı. Amacını uzun süre gizlemiş olmasına rağmen, O’nun sürekli olarak fakir ve gözlerden uzak kalmayacağına inanıyorlardı; O’nun göksel krallığını kuracağı zaman yakındı. Rahiplerin ve hahamların nefretinin asla dinmeyeceği, Mesih’in kendi ulusu tarafından reddedileceği, bir aldatıcı olarak suçlanıp mahkûm edileceği ve bir suçlu gibi çarmıha gerileceği öğrencilerin akıllarından bile geçmemişti.”—Ellen G. White, Çağların Arzusu, s. 415 [Sevgi Öğretmeni, s.404].


Öğrenciler İsa’yı Mesih olarak tanımasının hemen ardından, İsa acı çekmesi ve ölmesi gerektiğini öğretmeye başladı (bkz. Matta 16:21–23), fakat bu Petrus’un kabul edebileceği bir şey değildi. Petrus İsa’yı “azarlayacak” kadar ileri gitti. Böylece İsa Petrus’a dönerek “Çekil önümden, Şeytan!” (Matta 16:23) dedi. Bu, İsa’nın hizmeti boyunca herhangi birine söylediği en acımasız sözlerden biridir; ancak bunu da Petrus’un kendi iyiliği için yaptı. Petrus’un sözleri onun kendi arzularını, istediği şeyle ilgili kendi bencil tavrını yansıtıyordu. İsa onu hemen orada durdurmalı ve izlediği yolu kesmeliydi (ve İsa gerçekte Şeytan’a hitap ediyor olmasına rağmen, Petrus mesajı aldı). Petrus’un Rabb’e hizmet etmenin acı çekmeyi de içereceğini öğrenmesi gerekiyordu. Onun bu dersi aldığı sonraki yazılarından açıkça belli oluyor (bkz. 1Pe. 4:12).


Kendi kişisel arzuların ne kadar sıklıkla Allah’ın senden yapmanı istediği şeylerle çakışıyor? Bu durumlarda ne yapman gerektiğine nasıl karar veriyorsun?


PAZARTESI


28 Mart


Su Üstünde Yürümek


Öğrenciler İsa’yla birlikte oldukları zamanda pek çok olağanüstü şey gördüler, ancak bunların çok azı Matta 14:13–33, Markos 6:30–52 ve Yuhanna 6:1–21 ayetlerinde anlatılan olaylara benzer. İsa beş küçük ekmek ve iki balıkla beş binin üzerinde kişiyi doyurdu. Tekrar soralım, böyle bir şey gördükten sonra akıllarından neler geçmiştir?


Matta 14:22–33 ayetlerini oku. Rab’le yürüyüşümüzde bize yardımcı olması için bu hikâyeden alabileceğimiz en önemli mesaj nedir?


Kalabalıkların doyurulmasıyla, bu adamlar İsa’nın gücüne çarpıcı bir şekilde tanık olmuşlardı. O gerçekten de doğayı denetimi altında tutuyordu. Petrus’un oldukça cüretkâr, hatta hadsizce sayılabilecek “Ya Rab, eğer sen isen, buyruk ver suyun üstünden yürüyerek sana geleyim” (Matta 14:28) isteğinde bulunmasını sağlayan şey muhtemelen budur.


Nasıl bir iman ifadesi!


Bundan sonra İsa bu imanı kabul ederek Petrus’a gelmesini söyledi, Petrus da imanının başka bir ifadesini göstererek bunu yaptı. Hava sakinken dahi su üstünde yürümek önemli bir şeydi, fakat Petrus bunu bir de fırtınanın ortasında yaptı.


Hikâyenin ana fikri gözlerimizi İsa’dan ayırmamak hakkında. Fakat dahası da var. Petrus muhakkak İsa’ya güvenmiş olmalı, aksi halde bu ricayı asla yapmaz ve ardından eyleme geçmezdi. Ne var ki, bir kez eyleme geçtiğinde korkmaya ve bu korku yüzünden suya batmaya başladı.


Neden? İsa Petrus’u korkusuna rağmen su üstünde tutamaz mıydı? Aksine İsa Petrus’un çaresizlik içinde “Ya Rab, beni kurtar!” (Matta 14:30) diye bağırmaktan başka çaresi kalmayana kadar batmasına izin verdi. Bundan sonra İsa elini uzattı ve Petrus’un istediğini yaptı. İsa’nın Petrus’u fiziksel bir temas olmadan su üstünde tutabilecek olmasına rağmen “elini uzatıp onu tutması” (Matta 14:31), muhakkak ki Petrus’un İsa’ya güvenmek için daha ne kadar öğreneceği şey olduğunu anlamasına yardım etti.


Rabbimiz’in gücüne güvenerek büyük bir imanla işe başlayabiliriz, fakat durum korkutucu bir hal aldığında İsa’nın Petrus’a söylediği sözleri hatırlamalıyız: “Ey kıt imanlı, neden kuşku duydun?” (Matta 14:31).


SALI


29 Mart


Rabbini İnkâr Etmek


Luka 22:31–34, 54–62 ayetlerini oku. Petrus’un hatalarından neler öğrenebiliriz?


Petrus iyi niyetliydi. Hatta o diğer öğrencilerden daha fazla cesaret gösterdi. İsa’ya ne olacağını görmek için O’nu takip dahi etti. Fakat bunu yaparken gerçek kimliğini gizlemeye karar verdi. Bu taviz, doğru ve iyi olan yoldan bu sapma, tam da İsa’nın kendisini uyarmış olduğu gibi, Rabbini üç kez inkâr etmesine yol açtı.


Petrus’un buradaki hikâyesi, ödün vermenin sonuçlarının ne kadar yıkıcı olabileceği konusunda üzücü bir şekilde öğretici.


Bildiğimiz üzere Hristiyanlık tarihi, Hristiyanlar önemli doğrulardan taviz verdiğinde ortaya çıkan korkunç sonuçlarla lekelenmiştir. Her ne kadar hayatın kendisi sıklıkla taviz vermeyi gerektirse ve bazen taviz vermeye veya almaya razı olmamız gerekse de, hayatî hakikatlerde tavizsiz bir duruş sergilemeliyiz. Bir halk olarak, şartlar ne olursa olsun asla taviz vermememiz gereken şeylerin ne olduğunu öğrenmeliyiz (örneğin bkz. Vahiy 14:12).


Ellen G. White’a göre Petrus’un tavizi ve düşüşü Getsemani bahçesinde dua etmek yerine uyumasıyla başladı, bu yüzden başına geleceklere ruhsal olarak hazır değildi. Petrus duaya bağlı kalmış olsaydı, “Rabbini inkâr etmezdi”—Çağların Arzusu, s.714 [Sevgi Öğretmeni, s. 701].


Evet, Petrus korkunç bir şekilde düştü. Fakat düşüşü ne kadar büyük olsa da Allah’ın lütfu daha büyüktü. “Ama günahın çoğaldığı yerde Tanrı’nın lütfu daha da çoğaldı” (Rom. 5:20). Petrus’u ilk Hristiyan kilisesinin başlıca önderlerinden biri yapan İsa’nın bağışlayıcılığıydı. Allah’ın lütfunun gerçekliği hakkında hepimiz için ne kadar da etkili bir ders. Hepimize, düşüşlerimize rağmen imanda kararlılıkla ilerlememiz için ne harika bir ders!


Evet, Petrus affedilmenin ne demek olduğunu biliyordu. O yalnızca kendi insanî günahkârlığının gerçekliğini değil, Allah’ın günahkârlara karşı sevgisiyle lütfunun büyüklüğünü ve derinliğini de tecrübe ettiği için, müjdenin ne demek olduğunu bizzat biliyordu.


Petrus’un burada İsa’yı hayal kırıklığına uğrattığı gibi bizi çok büyük hayal kırıklığına uğratanları bağışlamayı nasıl öğrenebiliriz?


ÇARŞAMBA


30 Mart


Kilise Önderi Olarak Petrus


İsa’nın hizmeti süresince, Petrus sıklıkla 12 öğrencinin önderi gibi davranıyordu. Çoğunlukla onların sözcülüğünü üsleniyordu. Matta öğrencileri sıralarken “Birincisi Petrus” diyor (Matta 10:2). Petrus ayrıca ilk kilisede önemli bir rol oynadı. Öğrencilerin İsa’ya ihanet eden Yahuda İskariot yerine başka birini seçmelerine önayak olan Petrus’tu (Elç. 1:15–25). Pentikost gününde kalabalığa gördükleri şeyin Allah halkı üzerine O’nun tarafından dökülen vaat edilmiş Ruh armağanı olduğunu açıklayan Petrus’tu (Elç. 2:14–36). Ölülerin dirilişi hakkında konuştuğu için tutuklandığında, başrahibe ve toplanan Yahudi önderlere hitap eden Petrus’tu (Elç. 4:1–12). Yahudi olmayanlardan İsa’nın izleyicisi olarak kabul edilen ilk kişi olan Kornelius’u yönlendiren Petrus’tu (Elç. 10:1–48). Pavlus’un, ihtidasından sonra Yeruşalim’e ilk geldiğinde 15 gün boyunca ziyaret ettiği kişi Petrus’tu (Gal. 1:18). Gerçekten de, Pavlus o günlerde Yeruşalim’de bulunan İsa’nın izleyicilerini tanımlarken, topluluğun üç “direğini” Petrus, İsa’nın kardeşi Yakup ve sevilen öğrenci Yuhanna olarak sayıyor (Gal. 2:9).


Galatyalılar 1:18, 19; 2:9, 11–14 ayetlerini oku. Petrus’un ilk kilisede çok önemli bir işleve sahip olduğu zamanda bile, bu ayetler onun hakkında bize hakkında ne söylüyor?


Bir kilise önderi de olsa, Rab tarafından açıkça çağrılmış biri olarak da olsa (İsa Petrus’a “koyunlarımı otlat” [Yu. 21:17] demişti), “hiç kimseye bayağı ya da murdar” dememesi hakkında görüm görmüş biri de olsa (Elç. 10:28), Petrus’un büyümesi için hâlâ öğrenmesi gereken bazı önemli şeyler vardı.


Kilisenin ilk zamanlarında Hristiyanların neredeyse tamamı Yahudilerden oluşuyordu, bunların da çoğu “Yasa’nın candan savunucusu”ydu (Elç. 21:20). Onların yasa yorumlarına göre, Uluslardan olanlar kirli sayıldığı için onlarla yemek yemek sorunluydu. Yeruşalim’deki Yakup’un yanından bazı Yahudi Hristiyanlar Antakya’ya geldiği zaman, Petrus Uluslardan olanlarla birlikte yemeyi kesti.


Pavlus’a göre, böyle bir hareket müjdeye karşı bir saldırıydı. O Petrus’un bu davranışını açıkça ikiyüzlülük olarak gördü ve bunu eleştirmekten çekinmedi. Hatta Pavlus bu fırsatı Hristiyan inancının kilit öğretisini ifade etmek için kullandı: yalnızca iman yoluyla aklanma (bkz. Gal. 2:14–16).


Allah tarafından çağrılmış olsa da, Petrus’un düzeltilmesi gereken kör noktaları vardı. Başkaları bizim “kör noktalarımızı” göstermek istediğinde nasıl tepki veriyoruz?


PERŞEMBE


31 Mart


EK ÇALIŞMA: Ellen G. White, Çağların Arzusu [Sevgi Öğretmeni], “Göl Kenarındaki Çağrı” (s. 223–228), “Göl Kıyısında Bir Gece” (s. 357–363).


Petrus, bir balıkçı olarak kendi günahkârlığını daha ilk zamanlarda itiraf etmesinden, İsa’ya cesurca “Sen, yaşayan Tanrı’nın Oğlu Mesih’sin” demesine (Matta 16:16), Rabbini korkunç bir şekilde inkâr etmesine, hatta kilisede bir önder olarak başarılarına ve hatalarına kadar, kesinlikle kilit bir oyuncu olmuştur. Böylece, Kutsal Ruh’un kusursuz ilhamı altında, yazdıklarını sadece teorik bilgiye değil, kendi tecrübelerine de dayanarak yazabilmiştir. O Mesih’in yalnızca kurtaran lütfunu değil, dönüştürücü lütfunu da biliyordu: “[Petrus] büyük düşüşünden önce her zaman cüretkâr ve emredici, anlık güdüyle düşüncesizce konuşan birisiydi. Her zaman başkalarını düzeltmeye ve daha kendi kendisini veya söyleyeceklerini bütünüyle kavramadan zihnindekileri ifade etmeye hazırdı. Fakat Petrus dönüşmüştü ve dönüşmüş olan Petrus, düşüncesiz ve tez canlı Petrus’tan çok farklıydı. Bir yandan eski ateşliliğini korurken, Mesih’in lütfu onun coşkusunu düzene soktu. Tez canlı, kendine fazla güvenen ve büyüklenen biri yerine sakin, kendine hâkim ve öğrenmeye açık biri oldu. Bundan sonra da Mesih’in sürüsündeki koyunları ve kuzuları besleyebildi”—Ellen G. White, Testimonies for the Church [Kilise İçin Tanıklıklar], 5. cilt, s. 334, 335.


Aramızda kim kendini bir ölçüde Petrus’un yerine koyamaz ki? Kim imanını çeşitli zamanlarda cesaretle savunmamıştır ki? Kim zaman zaman korkunç bir başarısızlığa uğramamıştır ki?


TARTIŞMA SORULARI:


Petrus’un, bu kadar utanç verici bir şekilde İsa’yı reddettikten sonra bile, sadece ilk kilisede değil tüm Hristiyan inancı içinde böyle belirgin ve önemli bir rol oynaması bize Allah’ın lütfu hakkında ne söylüyor? (Ne de olsa Yeni Ahit’in bir kısmını yazdı.) Onun iyileştirilmesinden, Rabb’i kendilerince hayal kırıklığına uğratanlara nasıl davranmamız gerektiği konusunda ne gibi dersler alabiliriz?


Tavizin kiliseye tehlikeleri hakkında derste biraz daha konuşun. Hangi konularda karşılıklı fedakârlıkta bulunmamız gerektiğini ve hangi konularda hiçbir koşulda taviz veremeyeceğimizi nasıl bilebiliriz? Kilise tarihinde felâkete yol açan hangi taviz örneklerini bulabiliriz? Bu olaylardan hangi dersleri çıkarabiliriz?


Petrus bazı dersleri zor yoldan öğrendi. Onun hatalarını görerek, almamız gereken dersleri Petrus’un öğrendiğinden daha kolay bir şekilde nasıl alabiliriz?


CUMA



*1–7 Nisan


Çürümez Bir Miras


SEBT GÜNÜ


KONUYLA İLGİLİ METİNLER: 1Pe. 1:1, 2; Yu. 3:16; Hez. 33:11; 1Pe. 1:3–21; Lev. 11:44, 45; 1Pe. 1:22–25.


HATIRLAMA METNİ: “Gerçeğe uymakla kendinizi arıttınız, kardeşler için içten bir sevgiye sahip oldunuz. Onun için birbirinizi candan, yürekten sevin” (1. Petrus 1:22).


Kutsal Kitap’ı, özellikle bir kitapçığa ya da kitapçığın bir bölümüne odaklanarak çalıştığımızda, mümkünse birkaç sorunun cevaplanması gerekir.


İlk olarak, bölümün kime hitaben yazıldığını bilmek iyi olacaktır. İkincisi, belki daha da önemli olmak üzere, bölümün yazılış nedenini tam olarak bilmek iyi olacaktır. Yazarın bilhassa değinmek istediği sorun (varsa) neydi? (Pavlus’un Galatyalılara kurtuluş ve yasa hakkında öğretilen teolojik yanlışlardan dolayı yazması gibi.) Bildiğimiz üzere Yeni Ahit’in büyük bir bölümü mektuplar olarak yazılmıştı ve insanlar mektupları çoğunlukla alıcılara özel mesajlar iletmek için yazarlar.


Başka bir deyişle, Petrus’u okurken mektubunun tarihsel bağlamını mümkün olduğunca bilmek iyi olur. Ne diyordu ve bunu neden diyordu? Tabi ki, hepsinden önemlisi: Bu mektuptan biz (ilham altında kendisine yazılan kişi gibi) nasıl bir mesaj alabiliriz?


Birazdan göreceğimiz üzere ilk birkaç ayette bile, yazdığı zamanın üstünden yüzyıllar geçmesine rağmen, Petrus’un bugün bize açıkladığı birçok önemli gerçek var.


*8 Nisan Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.


  1. DERS

2 Nisan


Sürgünlere


Size “Sayın Beyefendi” diye başlayan bir kâğıt verilse, bir mektup okuduğunuzu fark ederdiniz. Ayrıca bu mektubun muhtemelen yakın olmadığınız birisinden geldiğini de tahmin ederdiniz.


Günümüzde mektupların standart girişleri olduğu gibi, eski çağdaki mektupların da vardı. Öncelikle, Petrus herhangi bir eski çağ mektubunda olduğu gibi söze başlıyor. Mektubun girişi, yazarını ve kime gönderildiğini belirtiyor.


  1. Petrus 1:1 ayetini oku. Bu bir ayetten, bize içeriğe dair biraz bilgi veren ne öğrenebiliriz?

Petrus kendini açıkça tanıtıyor. Adı mektubun [orijinal metninin] ilk sözcüğü. Yine de en başta kendisini “Mesih İsa’nın elçisi” olarak tanımlıyor. Böylece, Pavlus’un da sıkça yaptığı gibi (Gal. 1:1, Rom. 1:1, Ef. 1:1), Petrus almış olduğu ilahî çağrıya vurgu yaparak “referanslarını” en başta ortaya koyuyor. O bir “elçi” yani “gönderilmiş kişi”ydi, onu gönderen ise Rab İsa Mesih’in Kendisiydi.


Petrus mektubunun alıcısı olan bir bölge tanımlıyor: Pontus, Galatya, Kapadokya, Asya, ve Bitinya. Bunların tümü o zamanlar Küçük Asya denilen, yaklaşık olarak modern Türkiye’nin İstanbul Boğazı’nın doğusuna düşen kısmında (Anadolu’da) yer alan bölgeler.


Petrus’un Yahudi imanlılara mı yoksa Uluslardan olan imanlılara mı yazdığı tartışmalıdır. Petrus’un 1. Petrus 1:1 ayetinde kullandığı, Türkçe çevirilerde “yabancı olarak yaşayanlar (KK),” “dağılmış olan... misafirler (CANDEMİR),” ve “göçmenler (Cosmades)” olarak ifade edilen “diaspora” kavramı, temel anlam olarak ilk yüzyılda Kutsal Toprakların dışında yaşamakta olan Yahudilere işaret eder. 1 Petrus 1:2 ayetindeki kutsal kılınarak seçildiniz sözcükleri hem Yahudilere hem de Hristiyanlara uygundur. Topluluğun dışında kalanların “Uluslar” (CANDEMİR, Cosmades) ve “Milletler” (KM) (1Pe. 2:12, 4:3) olarak tanımlanmaları da Petrus’un yazdığı kişilerin Yahudi olduklarının altını çizmektedir.


Bazı yorumcular buna karşılık olarak, Petrus’un 1. Petrus 1:18 ve 4:3 ayetlerinde söylediği sözlerin Yahudilerden çok Uluslardan olup Hristiyanlığa dönenlere söylenmiş olabileceğini belirtiyorlar. Ne de olsa, Petrus gerçekten de Yahudilere “atalarınızdan kalma boş yaşayışınızdan ...” diye yazar mıydı? Ya da Yahudi okurlara “İnanmayanların hoşlandıklarını yaparak sefahat, şehvet, sarhoşluk, çılgın eğlenceler, içki alemleri ve ilke tanımayan putperestlik içinde yaşayarak geçmişte harcadığınız günler yeter!” (1Pe. 4:3) der miydi?


Yine de, bizim için okurların kim olduğundan çok, mesajın ne söylediği daha önemlidir.


PAZAR


3 Nisan


Seçilmiş


  1. Petrus 1:2 ayetini oku. Bu bize Petrus’un yazdığı kişiler hakkında başka ne söylüyor? Onları nasıl adlandırıyor?

Petrus ister bilhassa Yahudilere ister Uluslara yazıyor olsun, bir şeyden emindi: onlar “Baba Tanrı’nın öngörüsü uyarınca” seçilmişlerdi (1Pe. 1:2).


Yine de burada dikkatli olmak gerekir. Bu Allah’ın bazı kişileri kurtulmak, bazılarınıysa kaybolmak üzere önceden belirlediği, Petrus’un kendilerine yazdığı kişilerin şans eseri Allah tarafından kurtuluş için seçilmiş olanlardan bazıları oldukları, diğerlerininse Allah tarafından kaybolmaları için seçildikleri anlamına gelmez. Kutsal Kitap bunu öğretmez.


  1. Timoteos 2:4, 2. Petrus 3:9, Yuhanna 3:16 ve Hezekiel 33:11 ayetlerini oku. Bu ayetler Petrus’un bu insanları “seçilmişler” olarak adlandırırken ne demek istediğini anlamamıza nasıl yardımcı olurlar?

Kutsal Yazı Allah’ın tasarısının herkesin kurtulması olduğunu açıkça belirtir. Hatta bu tasarı insanların yararına dünyanın yaratılışından önce başlatılmıştı: “O... dünyanın kuruluşundan önce bizi Mesih’te seçti” (Ef. 1:4). Allah’ın başlangıçtaki amacının herkesin kurtulmuş olması ve hiç kimsenin kaybolmaması olduğu anlamında, “herkes” “seçilmiş”tir. O tüm insanlık için sonsuz hayat öngörmüştü. Herkes kefaretin kendilerine sağladıklarını kabul etmese de, bu kurtuluş tasarısının herkesin kefarete dâhil olması için yeterli olduğu anlamına gelir.


Allah’ın seçilmişler konusundaki öngörüsü, kısacası kurtuluş konusunda kişilerin özgür seçimlerinin ne olacağını önceden bilmesidir. Bu öngörü, tıpkı bir annenin çocuğunun yeşil fasulye yerine çikolatalı pastayı seçeceğini bilmesinin çocuğu bu seçimi yapmaya zorladığı anlamına gelmediği gibi, hiçbir şekilde onların seçiminin zorlandığı anlamına gelmez.


Allah’ın seni kurtulmuş olman için seçtiği şeklindeki bu cesaret verici gerçekten ne gibi bir güvence alabilirsin?


PAZARTESI


4 Nisan


Kilit Konular


  1. Petrus 1:3–12 ayetlerini oku. Petrus’un bu ayetlerdeki ana mesajı nedir?

Petrus, 1. Petrus 1:1, 2 ayetlerinde, okurlarını selamlarken Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’tan bahsetmişti (1Pe. 1:2). Tanrısallığın üç üyesi 1. Petrus 1:3–12 ayetlerinin konusudur. Baba ve Oğul 1. Petrus 1:3–9 ayetlerinin konusudur, Kutsal Ruh ise 1. Petrus 1:10–12 ayetlerinde belirgindir.


Petrus, Baba ile Oğul ve Kutsal Ruh’un işi hakkında yazarken, daha sonra yeniden ele alacağı birçok konuya giriş yapıyor.


Hristiyanların yeniden doğmuş olmalarıyla başlıyor (1Pe. 1:3, ayrıca bkz. Yu. 3:7). Onların hayatları İsa’nın dirilmesiyle tümden değiştirilmiştir ve Hristiyanları gökte olağanüstü bir miras beklemektedir (1Pe. 1:3, 4). Burada, Yeni Ahit’in diğer bir çok yerinde olduğu gibi, İsa’nın dirilişi Hristiyan umudu için kilit noktadır.


  1. Petrus’u okuyanların çoğunun sıkıntı çekiyor olmalarına rağmen, bu umut Hristiyanlara sevinmeleri için sebep verir. Bu sıkıntılar, tıpkı ateşin altını deneyip arıttığı gibi, onların imanlarını dener ve arıtır. Petrus’un okurları İsa’yı dünyadaki hizmeti sırasında görmemiş olmalarına rağmen O’nu severler ve O’na inanırlar. Onların Mesih’e imanlarının sonucuysa kurtuluş ve “çürümez ve lekesiz ve solmaz, göklerde sizin için saklı bulunan bir mirasa” ilişkin vaattir (1Pe. 1:4–CANDEMİR).

Petrus onlara ayrıca eski zaman peygamberlerinin “size bağışlanacak lütuftan söz etmiş” olduklarını bildiriyor (1Pe. 1:10). Eski Ahit peygamberleri bu insanların şu anda İsa’da tecrübe ettikleri kurtuluş hakkında “dikkatli incelemeler, araştırmalar yaptılar” (1Pe. 1:10).


Onlar imanları yüzünden zulüm görürken, Petrus onların iyi ile kötü arasındaki çok daha büyük bir çatışmanın parçası olduklarına işaret ediyor. Sonuç olarak, denemelerin arasında bile gerçeğe bağlı kalmalarına yardımcı olmaya çalışıyor.


  1. Petrus 1:4 ayeti “bu miras sizin için göklerde saklıdır” diyor. Bunu kişisel bir seviyede düşün; gökte sadece senin için ayrılmış özel bir yer var. Öyleyse bu harika vaade kişisel olarak nasıl karşılık vermelisin?

SALI


5 Nisan


Kurtuluş Yaşamını Sürmek


  1. Petrus 1:13–21 ayetlerini oku. Bu ayetlere göre Hristiyan davranışlarını harekete geçirmesi gereken şey nedir?

  1. Petrus 1:13 ayetinin “bu nedenle” diye başlaması Petrus’un daha önce söylemiş olduğu şeylere ek yapacağını gösteriyor. Dünkü çalışmada gördüğümüz üzere, Petrus Allah’ın lütfu ve Hristiyanların Mesih İsa’da sahip olduğu umut hakkında konuşuyordu (1Pe. 1:3–12).

Bu lütfun ve umudun sonucu olarak, Petrus okuyucularına “zihinlerinizi eyleme hazırlayın” diyor (1Pe. 1:13). Yani İsa’da sahip oldukları kurtuluşa cevaben zihinlerini sağlam durmaya ve imanda kalmaya hazırlamalılar (1Pe. 1:13).


  1. Petrus 1:13 ayetini oku. Umudunu tümüyle İsa’da açıklanan lütfa bağlamak ne demektir?

Şüphesiz, Petrus onlara umutlarının sadece İsa’ya bağlı olduğunu söylüyor. Fakat bundan sonra Hristiyanlardan kurtuluşlarının sonucu olarak belli bir davranış seviyesinin beklendiğini vurguluyor. Hristiyan davranışının arkasında yatan üç büyük teşvi ke dikkat çekiyor: Allah’ı n karakteri (1Pe.1:15, 16), gelecek yargı (1Pe. 1:17), ve kurtuluşun pahası (1Pe. 1:17–21).


Hristiyan davranışını teşvik edecek ilk şey Allah’ın karakteridir. Bu karakter şu şekilde özetlenebilir: Allah kutsaldır. Petrus “Kutsal olun, çünkü ben kutsalım” (1Pe. 1:16) derken Levililer 11:44, 45 ayetlerinden alıntı yapıyor. Bu nedenle İsa’yı izleyenler de kutsal olmalıdır (1Pe.1:15–17).


Hristiyan davranışı için ikinci bir teşvik, kutsal olan Allah’ın herkesi yaptıklarına göre tarafsız bir biçimde yargılayacağını bilmekte bulunur (1Pe. 1:17).


Üçüncü bir teşvikse Hristiyanların kurtulmuş oldukları muhteşem gerçeğinden kaynaklanır. Bu onların bir bedel karşılığında, çok yüksek bir bedel karşılığında satın alındıkları anlamına gelir: Mesih’in değerli kanıyla (1Pe. 1:19). Petrus İsa’nın ölümünün tarihin bir kazası olmadığının, fakat dünyanın kuruluşundan önce planlandığının altını çiziyor (1Pe. 1:20).


Seni Hristiyan olmaya teşvik eden nedir? Biri sana Neden Hristiyansın diye sorsaydı, cevabın ne olurdu, neden? Cevaplarını Sebt günü derste söyle.


ÇARŞAMBA


13 Nisan


Birbirinizi Sevin


Petrus bundan sonra Hristiyanları kutsal ve imanlı bir yaşam sürmenin nihaî ifadesine yönlendiriyor.


  1. Petrus 1:22–25 ayetlerini oku. Hristiyan olmanın ne anlama geldiği konusunda hangi çok önemli noktaya değiniyor?

Petrus’un başlangıç noktası Hristiyanların zaten arınmış oldukları (“kendinizi arıttınız...”) ve gerçeğe itaat ederek yaşadıklarıdır (1Pe. 1:22). “Arıtma” veya “paklama” fiili kutsal ve kutsallık sözcükleriyle yakından ilgilidir, bu da Petrus’un birkaç ayet önce yazdıklarına bağlanır (1Pe. 1:15). Hristiyanlar İsa’ya adanmalarıyla ve vaftizleri aracılığıyla (1Pe. 3:21, 22 ayetleriyle karşılaştır) kendilerini Allah’a ayırarak kendilerini arıtmışlardır, bunu da gerçeğe itaat ederek yaparlar.


Yaşamlarındaki bu değişimin doğal sonucu olarak, şimdi kendilerini benzer bir dünya görüşünü paylaşan diğer insanlarla yakın bir ilişki içinde bulurlar. Bu ilişkiler çok yakın olduğundan Petrus bunları tanımlamak için aile dilini kullanıyor. Hristiyanlar kardeşlik sevgisinden kaynaklı olarak hareket ederler. Petrus’un 1. Petrus 1:22 ayetinde “kardeşler için içten bir sevgi”den bahsederken kullandığı Grekçe sözcük filadelfiya’nın sözlük anlamı “kardeş sevgisi”dir. Bu, ailelerin birbirlerine karşı duyduğu sevgidir.


“Sevgi” olarak tercüme edilen birkaç Grekçe sözcük vardır: filiya (arkadaşlık), eros (karı koca arasındaki tutkulu aşk), agape (başkalarının iyiliğini amaçlayan saf sevgi). Petrus’un “birbirinizi candan, yürekten sevin” (1Pe. 1:22) yazarken kullandığı sözcük, genelde başkalarının iyiliğini amaçlayan saf sevgi anlamına gelen agape sözcüğüyle bağlantılıdır. Petrus muhakkak bu nedenle birbirini sevmeye, çürümez Allah’ın Sözü’nden kaynaklanan, “yeniden doğuş”un (1Pe. 1:23; ayrıca bkz. 1Pe. 1:3) sonucu olan “candan, yürekten” (1Pe. 1:22) ifadesini ekliyor. Böyle bir sevgi ancak Allah’tan gelir; bu bencil, benmerkezci ve yenilenmemiş bir kalbin ortaya koyacağı bir sevgi değildir, işte bu nedenle Petrus arınmış olmayı ve “gerçeğe uyma”yı bu kadar vurguluyor (1Pe. 1:22). Gerçek sadece inanılan bir şey değildir; yaşanmalıdır.


Daha fazla sevgi dolu olmayı nasıl öğrenebiliriz? “Temiz bir kalp”ten kaynaklanan bir sevgiyi ortaya koyabilmek için hangi seçimleri yapmalıyız?


PERŞEMBE


7 Nisan


EK ÇALIŞMA: Ellen G. White, Selected Messages [Seçme Mesajlar], 1. kitap, 374 ve 375. sayfalardaki “Perfect Obedience Through Christ (Mesih Aracılığıyla Mükemmel İtaat)” bölümünü oku. Ayrıca, Ellen G. White, Selected Messages [Seçme Mesajlar], 1. kitap, 365–368. sayfalardaki “Christ the Way of Life (Hayat Yolu Mesih)” ve 373–376. sayfalardaki “Perfect Obedience Through Christ (Mesih Aracılığıyla Mükemmel İtaat)” bölümlerine bak.


Petrus’un ilk bölümünün bu kadar zengin ve derin olması ve bu kadar çok konuyu kapsaması hayret vericidir. Petrus mektubuna, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’u sunarak, Üçlübirlik’in karakteri üzerine tefekkürle başlıyor. Baba, Oğlu İsa Mesih olarak bir Kurtarıcı sundu ve bizler kutsanma ve itaat için Mesih’te seçildik. O’nun ölümü ve dirilişi aracılığıyla göklerde “çürümez bir mirasa” sahip olduğumuz için biz de İsa’yı seviyoruz ve O’nda büyük bir sevinçle seviniyoruz. Öyleyse denemelerin arasında bile, bize Mesih’te sunulan kurtuluşla çokça sevinebiliriz. “[Petrus’un] mektupları, denenmelerle ve sıkıntılarla yüz yüze gelenlerin cesaretini yenilemek ve imanlarını güçlendirmek, ve çok çeşitli ayartılar nedeniyle Allah’a güvenlerini kaybetme tehlikesi içinde bulunanları yeniden iyi işlere yöneltmek için birer araçtı.”—Ellen G. White, Elçilerin İşleri, s. 479, 480. Bu arada, Kutsal Ruh Petrus ve okurlarının yaşadığı günleri özetlemek için peygamberler aracılığıyla çalıştı. Sonuç olarak, Hristiyanlar “temiz bir kalp”ten gelen sevgiyle şekillenmiş topluluklarda, gerçeğe itaatle dolu kutsal hayatlar yaşamalıdırlar.


TARTIŞMA SORULARI:


Derste, Çarşamba çalışmasının sonundaki soruya cevaplarınızı gözden geçirin: Bizi Hristiyan olmaya teşvik eden şeyler neler? Cevaplarınızdaki ortak noktalar neler? Farklılıklar neler?


Bu bölümde iki kez (1Pe. 1:3, 21) Petrus sözü İsa’nın dirilişine getiriyor. Diriliş’i imanımız açısından bu kadar önemli yapan şey nedir?


Petrus “çürümez bir miras”tan bahsetti (ayrıca bkz. Dan. 7:18). Bunun anlamı nedir? Bu dünyadaki ve bu hayattaki solup giden veya hemen yok edilebilen tüm şeyleri düşün. Bu, bize vaat edilen mirasın gerçekten ne kadar harika olduğu hakkında ne söylemeli?


Denemelerin arasında imanımız nasıl büyüyebilir? Yani, acı çektiğimiz olaylardan ders çıkarmamıza yardım etmesi için ne tür seçimler yapabiliriz?


CUMA



*8–14 Nisan


Soylu Rahiplik


SEBT GÜNÜ


KONUYLA İLGİLİ METİNLER: 1Pe. 2:1–3; İbr. 4:12, 1Pe. 2:4–8; Yşa. 28:16; Çık. 19:3–6; 1Pe. 2:5, 9, 10.


HATIRLAMA METNİ: “Ama siz ‘seçilmiş kuşaksınız, soylu rahiplik, kutsal ulus, gözbebeği sayılan halk...’ Tanrı sizleri karanlıktan şaşırtıcı ışığına çağırmış bulunuyor. Öyle ki, O’nun erdemli işlerini ilan edesiniz” (1Pe. 2:9, Cosmades).


Yahudi kültürü, dini ve tarihiyle yoğrulmuş olan Petrus, Hristiyanlardan “kutsal ulus, Tanrı’nın öz halkı” olarak söz ediyor. Bunu yaparken, Eski Ahit’te kadim İsrail’i tanımlamak için kullanılan antlaşma dilini alarak, burada Yeni Ahit kilisesine uyguluyor.


Boşuna değil: Uluslardan olan İsa imanlıları Allah’ın antlaşma halkına aşılanmışlardır. Şimdi onlar da antlaşmanın vaatlerine ortaktırlar. “Ama zeytin ağacının bazı dalları kesildiyse ve sen yabanıl bir zeytin filiziyken onların yerine aşılanıp ağacın semiz köküne ortak oldunsa, o dallara karşı övünme. Eğer övünüyorsan, unutma ki, sen kökü taşımıyorsun, kök seni taşıyor” (Rom. 11:17, 18).


Bu hafta işleyeceğimiz ayetlerde, Petrus okurlarına kutsal sorumluluğu ve (Pavlus’un diliyle) zeytin ağacına aşılanmış, Allah’ın antlaşma halkı olarak sahip oldukları yüce çağrıyı işaret ediyor. Bu sorumluluklar arasında, aynı eski İsrail’in sahip olduğu gibi, Rab’de sunulan kurtuluşun harika gerçeğini duyurmak vardır.


*15 Nisan Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.


  1. DERS

9 Nisan


Hristiyan Olarak Yaşamak


  1. Petrus 2:1 ayeti, bundan sonra yazılacakların daha önce yazılanların sonucu olduğu anlamında “bu nedenle” sözüyle başlar. Gördüğümüz gibi, 1. Petrus 1. bölüm Mesih’in bizim için ne yaptığını ve O’nun yaptığına karşı bizim cevabınızın nasıl olması gerektiğini büyük bir beceriyle anlatıyor. Bir sonraki bölümde, Petrus bu konuyu ele alarak devam ettiriyor.

  1. Petrus 2:1–3 ayetlerini oku. Petrus bize nasıl yaşamamız gerektiği konusunda ne söylüyor?

Petrus Hristiyanların yerine getirmesi gereken iki görevi göstermek için iki ayrı tasvir kullanıyor. Birisi olumsuz, terk edilmesi gereken bazı şeyleri içeriyor; diğeri olumlu, bir şeyler yapmaya çalışmamızı gerektiriyor.


Petrus ilk tasvirinde Hristiyanlara kendilerini her türlü kötülükten, hileden, ikiyüzlülükten, kıskançlıktan ve her türlü kötü sözlerden sıyırmalarını salık veriyor (1Pe. 2:1). Hristiyanlar bunu yaparak etraflarındaki birçok kişiden farklı davranacaklar. Kötülüğü attıkları için, başkalarını incitmeyi istemeyecek, aksine onların iyiliğini amaçlayacaklar. Hristiyanlar ikiyüzlülüğü terk ettiklerinden, başkalarını aldatacak işler yapmayacak, fakat açık sözlü ve dürüst olacaklar. Hristiyanlar kendilerinden daha fazla şeye sahip olanları kıskanmayacaklar. Kendi hayatlarından memnun olacaklar ve Allah onları nereye yerleştirirse orada zenginleşecekler. Kasten başka birinin itibarını zedeleyecek ifadelerde de bulunmayacaklar.


Petrus’un kullandığı ikinci tasvir olan sütü özleyen bebek benzetmesi (1Pe. 2:2), öğretisinin olumlu yanını meydana getiriyor. Hristiyan yaşamı sadece kötü şeylerden vazgeçme meselesi değildir. Böylesi bir hayat boş olurdu. Aksine, aç bir bebeğin süt için şiddetli bir şekilde ağlaması gibi, aynı şiddetle ruhsal besini arama meselesidir. Petrus okuyucularına ruhsal beslenmenin kaynağı olan Allah’ın Sözü’nü, Kutsal Kitap’ı işaret ediyor (ayrıca bkz. İbr. 4:12, Mat. 22:29, 2Ti. 3:15–17). İçinde İsa Mesih’in (en azından bizim için) mümkün olan en mükemmel açıklaması bulunduğu için, Allah’ın Sözü’yle ruhsal ve ahlâki olarak büyüyebiliriz. Ayrıca İsa’da, sevmemiz ve kulluk etmemiz gereken Kutsal Allah’ın karakterinin ve doğasının en büyük temsiline sahibiz.


Bu iki fikir birbiriyle nasıl bağlantılıdır; yani, Söz’den ruhsal beslenmeyi aramamız Petrus’un bizi hakkında uyardığı kötü davranış ve tavırları bir kenara koymamıza neden yardım eder?


PAZAR


10 Nisan


Diri Taş


  1. Petrus 2:4–8 ayetlerini oku (ayrıca bkz. Yşa. 28:16; Mez. 118:22; Yşa. 8:14, 15). Petrus burada hangi önemli gerçeğe atıfta bulunuyor? İsa’ya cevap olarak nasıl davranmamız gerektiği konusunda bize ne söylüyor?

Petrus okurlarına ruhsal besini aramalarını söyledikten sonra, büyük ihtimalle Yeruşalim’deki tapınağa atıfta bulunarak, onların dikkatlerini Diri Taş İsa Mesih’e yönlendiriyor. 1. Petrus 2:4–8 ayetlerinde Eski Ahit’te temel taşlarının önemini vurgulayan bölümlerden üç alıntı yapıyor; temel taşı İsa’nın Kendi kilisesindeki rolünü temsil etmektedir. Bu ayetleri İsa’yla bağdaştıran yalnızca Petrus değil. İsa’nın Kendisi de, benzetmelerinin birinin sonunda Mezmur 118:22 ayetini kullanıyor (Mat. 21:42). Elçilerin İşleri 4:11 ayetinde, Petrus Yahudi önderlere konuşurken aynı şeyi yapıyor. Pavlus da Romalılar 9:33 ayetinde Yeşaya 28:16 ayetini kullanıyor.


Petrus, İsa’nın reddedilmesine ve çarmıha gerilmiş olmasına rağmen, Allah’ın ruhsal evinin temel taşı olması için Allah tarafından seçilmiş olduğunu vurguluyor. Öyleyse Hristiyanlar da bu ruhsal evin inşasında kullanılan diri taşlardır. Petrus temel taşı ve yapı taşları terimlerini kullanarak kilisenin bir resmini sunuyor. Kilise İsa’nın üzerine kurulmuştur ama O’nu izleyenlerden meydana gelir.


Hristiyan olmanın Hristiyan topluluğunun veya yerel kilisenin bir parçası olmanız demek olduğuna dikkat edin. Aynı tuğlanın daha büyük bir yapının inşasında kullanıldığı gibi, Hristiyanlar da başkalarından soyutlanarak İsa’nın izleyicileri olmak için çağrılmadılar. Allah’ın krallığını geliştirmek için diğer Hristiyanlarla birlikte ibadet etmeyen ve çalışmayan bir Hristiyan, kendi içinde bir çelişkidir. Hristiyanlar Mesih’e vaftiz edilirler ve Mesih’e vaftiz edilerek O’nun kilisesine vaftiz edilirler (girerler).


Petrus ayrıca kilisenin işlevinden de bahsediyor. Bu, “ruhsal sunular” veren bir “Kutsal rahiplik” yapısı oluşturmaktır (1Pe. 2:5, CANDEMİR). İbrani Kutsal Kitabı’nda rahipler Allah’la O’nun halkı arasında aracılık yaparlar. Petrus ve diğer Yeni Ahit yazarları sıklıkla tapınak ve rahiplik dilini kullanarak, kiliseyi Allah’ın yaşayan tapınağı ve O’nun halkını bu tapınağın rahipleri olarak sunarlar. Petrus Hristiyanların bugün nasıl yaşamaları ve davranmaları gerektiği hakkındaki gerçekleri açıklamak için Eski Ahit ibadet sistemine işaret ediyor.


  1. Petrus 2:5 ayetini tekrar oku. “Ruhsal kurbanlar sunmak” ne demektir? Hristiyanlar, ibadet eden topluluğun bir parçası olarak, bunu nasıl yaparlar?

PAZARTESI


11 Nisan


Allah’ın Antlaşma Halkı


Petrus büyük ölçüde Eski Ahit penceresinden yazıyor. Bu bakış açısının merkezinde Yahudi ve Hristiyan ilahiyatı için esasî bir tema olan antlaşma fikri vardır.


Antlaşma nedir?


“Antlaşma” (İbranice berit) iki taraf arasındaki bir akdi ya da resmi bir anlaşmayı tanımlayan bir sözdür. Bu antlaşma iki şahıs arasında (örneğin, Yaratılış 31:44 ayetinde Lavan ve Yakup) veya iki kral arasında olabilir (örneğin, 1. Krallar 5:12 ayetinde Süleyman ve Hiram; bu ayetteki berit sözcüğü KK’ta “antlaşma yaptılar,” KM’te ise “ahdettiler” olarak çevrilmiştir). Ayrıca bir kralla halkı arasında da yapılabilir, Davut’la İsrail’in ileri gelenleri arasında olduğu gibi (2Sa. 5:3).


Bu temalar arasında, Allah ile O’nun seçilmiş halkı olan İbrahim’in soyu arasındaki özel antlaşma ilişkisi göze çarpmaktadır.


Yaratılış 17:1–4, Mısır’dan Çıkış 2:24 ve 24:3–8 ayetlerini oku. Bu ayetler Allah’ın İsrail’le yaptığı antlaşma hakkında bize ne söylüyorlar?


Kutsal Kitap’ın ilk kitapçığı olan Yaratılış, Allah’ın İbrahim’le nasıl bir antlaşma yaptığını anlatıyor (Yar. 15:9–21, 17:1–26). Allah Kendi halkını Mısır’daki zulümden kurtarırken bu antlaşmayı “anımsadı” (Çık. 2:24). Allah bu antlaşmayı Musa zamanında İsrailoğullarına On Emir’i ve diğer yasaları verirken yeniledi (Çık. 19:1–24:8; özellikle 24:3–8).


Fakat antlaşma vaatleri koşulsuz değildi. “Rab, O’nun emirlerini sadakatle yerine getirirlerse, onları çoğalmaları için ve ellerinin yaptığı her işte bereketlemeye ahdetti.”—Ellen G. White, Testimonies for the Church [Kilise İçin Tanıklıklar], 2. cilt, s. 574.


Gerçekten de, peygamberler çoğunlukla antlaşmayı hatırlatıcı dili kullanarak İsrail’i Allah’ın yasasına uymamanın tehlikeleri hakkında tekrar tekrar uyardılar. Daniel ve Vahiy’deki peygamberlikler muhtemelen hariç olmak üzere, Kutsal Kitap’taki birçok peygamberliğin şartlı olduğu öne sürülmüştür. İtaat fikri antlaşma vaatleri için işte bu kadar merkezîdir. Antlaşmaya ilişkin bereket peygamberlikleri, Allah’ın yasasına itaat etme şartına bağlanmıştı, felâket peygamberlikleriyse sadece itaat etmeyenlere yönelikti.


Allah’la antlaşma ilişkisi içinde bulunmak senin için ne anlama geliyor? Bu antlaşma ilişkisi sana hangi yükümlülükleri getiriyor?


SALI


12 Nisan


Soylu Rahiplik


Çıkış kitapçığı 19. bölümde, Rab Musa’ya şöyle dedi: “Yakup soyuna, İsrail halkına şöyle diyeceksin: Mısırlılar’a ne yaptığımı, sizi nasıl kartal kanatları üzerinde taşıyarak yanıma getirdiğimi gördünüz. Şimdi sözümü dikkatle dinler, antlaşmama uyarsanız bütün uluslar içinde öz halkım olursunuz. Çünkü yeryüzünün tümü benimdir. Siz benim için kahinler krallığı, kutsal ulus olacaksınız” (Çık. 19:3–6).


Burada, Çarmıhtan bin yıl önce açıklanmış olan müjde mesajı bulunmaktadır: Allah halkını günahtan ve günahın esaretinden özgür kılarak kurtarır ve onlara Kendi önünde ve dünya önünde özel bir antlaşma halkı olarak Kendisini sevmeyi ve Kendisine itaat etmeyi emreder.


  1. Petrus 2:5, 9, 10 ve Mısır’dan Çıkış 19:6 ayetlerini oku. Petrus Hristiyanları “soylu rahiplik” ve “kutsal ulus” olarak adlandırırken ne demek istiyor (1Pe. 2:9, Cosmades)? Bu dil Yedinci Gün Adventisti Hristiyanlar olarak bize yükümlülüklerimiz hakkında ne diyor?

“Ruhsal ev,” “seçilmiş soy,” “soylu rahiplik” ve “Allah’ın öz halkı” kavramları, Kutsal Kitap’ta Allah’la İbrahim’in soyu arasındaki özel ilişkiyi tanımlayan şeref isimleridir. Şimdi, Yeni Ahit bağlamında, İsa ve Çarmıh bağlamında, Petrus aynı antlaşma dilini kullanarak kilisenin üyelerine uyguluyor. İsrail’e verilen antlaşma vaatleri şimdi yalnızca İsa’ya iman eden Yahudileri değil, aynı şekilde Uluslardan imanlıları da içerecek şekilde genişletilmiştir. Evet, İsa aracılığıyla Uluslar da İbrahim’in çocukları olduklarını iddia edebilirler. “Eğer Mesih’e aitseniz, İbrahim’in soyundansınız, vaade göre de mirasçısınız” (Gal. 3:29). Mesih aracılığıyla herkes, hangi toplumda doğmuş olursa olsun, bu “soylu rahiplik”in bir parçası olabilir.


Kutsal bir ulus mu? Soylu rahiplik mi? Bu gibi kavramları kendimize uyguladığımızda, birey olarak ve toplum olarak nasıl bir yaşam sürdüğümüze dair ne anlama gelmeliler? Bu yüce çağrıya nasıl daha uygun yaşayabiliriz?


ÇARŞAMBA


13 Nisan


Erdemleri Duyurmak


Eski Ahit kilisesiyle benzerlikler sadece kurtuluş ve Allah tarafından çağrılmış ve seçilmiş olmamızla bitmiyordu. Soru şu: Ne için çağrıldık ve seçildik? Petrus cevabı hemen veriyor.


Petrus bu özel ilişkinin bir amacı olduğuna işaret ediyor. Hristiyanlar kendilerini “karanlıktan şaşılası ışığına çağıran Tanrı’nın erdemlerini duyurmalıdırlar” (1Pe. 2:9). Eski İsrail’in yapması gereken buydu. Allah onları Kendisine ilişkin dünyaya tanıklık etmeleri için çağırdı. Allah’ın amacı Kendi antlaşma halkı İsrail aracılığıyla tüm dünyayı bereketlemekti.


Aşağıdaki ayetleri oku. Hepsinin ortak noktası nedir? Yas. 4:6; 26:18, 19: Yşa. 60:1–3; Zek. 8:23.


Eski İsrail antlaşma halkı olarak müjdeyi, yani Rab tarafından sağlanan kurtuluşu dünyaya duyurmakla görevliydi. Hristiyanlar aynı ilahî göreve sahipler. Onlar Allah’a ilişkin bilgilerini ve tecrübelerini ve O’nun Mesih aracılığıyla dünya için ne yaptığını başkalarıyla paylaşmak için çağrıldılar.


  1. Petrus 2:10 ayetini oku. Bu ayet Hristiyanların tüm görevi ve amacı için neden bu kadar merkezi önemdedir?

Dünya günaha, ölüme ve yaklaşan kötü sona batmıştır. Fakat İsa herkesi bu yıkımdan kurtarmak için Kendi canını verdi. Eski zaman İsrail’inde olduğu gibi, şeref isimleri aynı zamanda sorumluluk kavramlarıdır. Hristiyanlar olağanüstü yüksek bir mevkidedirler: Allah’ın halkı. Fakat bu, başkalarını da bu yüksek mevkii paylaşmak üzere davet etme sorumluluğunu birlikte getirir. 1. Petrus 2:10 ayetinde ifade edildiği gibi, Hristiyanlar şimdi kendi halklarını oluşturuyorlar. Bir zamanlar halk değildiler, fakat şimdi kutsal bir ulus olma lütfuna eriştiler (bkz. Hoşea 1, 2). Kutsal Kitap’ta “kutsal” sözcüğü genelde ibadet amacı için ayrılmış anlamına gelir. Böylece Hristiyanlar “kutsal” bir ulus olarak dünyadan ayrılmalıdırlar. Farkları yaşadıkları hayatta görülür. Onlar ayrıca soğuk bir gecede başkalarını kendi sıcağına çeken bir ateş gibi olmalıdırlar. Hristiyanlara pay aldıkları yüce kurtuluşu başkalarıyla paylaşma sorumluluğu verilmiştir.


PERŞEMBE


14 Nisan


EK ÇALIŞMA: “Kilise Allah’ın gözünde çok değerlidir. O ona harici üstünlüklerinden ötürü değil, onu dünyadan ayıran samimi takvasından ötürü değer vermektedir. O onu, üyelerinin Mesih’in bilgisindeki gelişmelerine ve ruhsal deneyimlerindeki ilerlemelerine göre takdir eder.”


“Mesih Kendi Bağından kutsallık ve özveri meyveleri almaya can atmaktadır. O, sevgi ve iyilik ilkelerini aramaktadır. Sanatın tüm güzelliği dahi, Mesih’in temsilcileri olanlarda sergilenen mizaç ve karakter güzelliği ile kıyaslanamaz. İmanlıyı hayata götüren hayat kokusu yapan ve Allah’ın onun işini bereketlemesini sağlayan şey, onun canını kuşatan bu lütuf ortamıdır, zihin ve kalp üzerinde çalışan Kutsal Ruh’tur.”—Ellen G. White, Christ’s Object Lessons [Mesih’in Örnek Dersleri], s. 298.


TARTIŞMA SORULARI:


Karanlıktan “O’nun şaşılası ışığına” çağrılmak nasıl bir duygudur? Bunun anlamı nedir? Bu fikri İsa imanlısı olmayan birine açıklayacak olsaydın, ne derdin? Karanlık nedir? Işık nedir? Petrus’un konuştuğu bağlamda, bu ikisi arasındaki fark nedir?


“İşte, Tanrım RABB’in buyruğu uyarınca size kurallar, ilkeler verdim. Öyle ki, mülk edinmek için gideceğiniz ülkede bunlara uyasınız. Onlara sımsıkı bağlanın. Çünkü ne denli bilge ve anlayışlı olduğunuzu uluslara bunlar gösterecek. Bu kuralları duyunca, uluslar, ‘Bu büyük ulus gerçekten bilge ve anlayışlı bir halk!’ diyecek. Tanrımız RAB her çağırdığımızda bize yakın olur. Tanrısı kendisine böylesine yakın olan başka bir büyük ulus var mı? Bugün size verdiğim bu yasa gibi adil kuralları, ilkeleri olan başka bir büyük ulus var mı?” (Yas. 4:5–8). Bu sözler Yedinci Gün Adventistleri olarak bizim için ve bize verilen tüm şeylerden ötürü Allah tarafından yapmaya çağrıldığımız görev için hangi şekillerde geçerli?


  1. Petrus 2:3 ayetini oku. Petrus “Çünkü Rabb’in iyiliğini tattınız” derken ne demek istiyor? O’nun lütfunu nasıl “tattın”?

Çevrendeki yerel kiliseye bak. Kiliseni veya onun üyeleri olan sizi, Yedinci Gün Adventistleri ya da inançlarımız hakkında hiçbir şey bilmeyenlere çekici kılacak bir şey var mı?


CUMA



*15–21 Nisan


Sosyal İlişkiler


SEBT GÜNÜ


KONUYLA İLGİLİ METİNLER: 1Pe. 2:13–23; 1Pe. 3:1–7, 1Ko. 7:12–16; Gal. 3:27, 28; Elç. 5:27–32; Lev. 19:18.


HATIRLAMA METNİ: “Her şeyden önce birbirinizi candan sevin. Çünkü sevgi birçok günahı örter” (1. Petrus 4:8).


Petrus’un mektubu ayrıca kendi zamanındaki bazı zor sosyal soruları doğrudan ele alıyor. Örneğin, Hristiyanlar (o günlerde çoğunun tecrübe ettiği putperest Roma İmparatorluğu gibi) baskıcı ve yozlaşmış bir yönetimle nasıl birlikte yaşamalı? Petrus okuyucularına ne söyledi ve bu sözler bugün bizim için ne anlama geliyor?


Hristiyan köleler, efendileri onlara sert ve adaletsizce davrandığında nasıl karşılık vermeli? Modern işveren–işçi ilişkileri birinci yüzyıldaki efendi–köle ilişkisinden farklı olsa da, Petrus’un söyledikleri şüphesiz makul olmayan patronlarla birlikte çalışanlar için anlam ifade edecektir. Petrus’un Hristiyanların aynı şeylerle karşılaştıklarında nasıl davranmaları gerektiği konusunda İsa’yı ve O’nun kötü davranışlar karşısındaki davranışlarını örnek olarak göstermesi ne kadar da etkileyici (1Pe. 2:21–24).


Özellikle dini inançlar gibi temel konularda birbirlerinden farklı düşünüyorlarsa, kocalar ve karılar nasıl bir ilişki sürdürmeliler?


Son olarak, toplumsal ve/veya politik düzenin aslında tamamen yozlaşmış ve Hristiyan imanına aykırı olduğu zamanlarda, Hristiyanlar toplumsal düzenle nasıl bir ilişki içinde olmalılar?


*22 Nisan Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.


  1. DERS

16 Nisan


Kilise ve Devlet


Kutsal Kitap çok uzun süre önce yazılmış olsa da, Hristiyanlar ve yöneticileri arasındaki ilişkiler gibi bugün halen geçerli olan konulara değinir.


Bazı durumlarda oldukça açık. Vahiy 13. bölüm politik güçlere boyun eğmenin Allah’a itaatsizlik etmek anlamına geleceği bir zamandan bahsetmektedir. Böyle bir durumda bizim seçimiz çok açıktır. (Perşembe gününün dersine bak.)


  1. Petrus 2:13–17 ayetlerini oku. Kutsal Söz burada bize devletle nasıl ilişki kurmak gerektiği konusunda genel olarak ne diyor?

Roma İmparatorluğunun kötülükleri sınırları içersinde yaşayanlar tarafından çok iyi biliniyordu. İmparatorluk, kaprisli istekleri olan bir grup hırslı adamın askeri gücü acımasızca kullanmasıyla büyümüştü. Her türlü direnişi şiddetle karşılıyordu. Sistematik işkence ve çarmıha gerilerek ölüm, onun cezalandırdıklarına uyguladığı dehşetlerden sadece ikisiydi. Roma hükümeti yolsuzluk ve adam kayırma yüzünden delik deşik olmuştu. Yönetici seçkinler gücü mutlak bir kibir ve gaddarlıkla kullanıyorlardı. Tüm bunlara rağmen, Petrus okurlarına imparatordan valiye kadar imparatorluktaki tüm insanî kurumların yetkisine bağımlı olmalarını salık veriyor (1Pe. 2:13, 14).


Petrus imparatorların ve valilerin yanlış yapanları cezalandırdığını ve doğru yapanları övdüğünü söylüyor (1Pe. 2:14). Bunu yaparak toplumu şekillendirmede önemli bir rol oynuyorlar.


Aslında tüm hatalarına karşın Roma İmparatorluğu istikrar sağladı. Savaştan kurtardı. Katı bir adalet dağıttı, ama bu yine de yasal kurallar üzerine kurulu bir adaletti. Askerî ihtiyaçlarını karşılamak için yollar inşa etti ve bir para sistemi kurdu. Roma bunu yaparak toplumun büyüyebildiği ve birçok durumda geliştiği bir çevre yarattı. Bu açıdan bakıldığında, Petrus’un yönetim hakkındaki yorumları mantıklı geliyor. Hiçbir hükümet mükemmel değildir, Petrus’un ve yazdığı kiliselerin yönetimi altında yaşadıkları hükümet de kesinlikle mükemmel değildi. Öyleyse Petrus’tan Hristiyanların, yönetimi altında yaşadıkları hükümet mükemmel olmasa da, iyi vatandaşlar olmaya çalışmaları gerektiğini ve ülkenin yasalarına mümkün olduğunca uymaları gerektiğini öğrenebiliriz.


Politik durumlar ideal olmasa da, Hristiyanların mümkün olduğunca iyi vatandaşlar olmaya çalışmaları neden önemlidir? Ufak bir şekilde de olsa, toplumunu daha iyi hale getirmek için ne yapabilirsin?


PAZAR


17 Nisan


Efendiler ve Köleler


  1. Petrus 2:18–23 ayetlerini oku. Bu ayetlerin zor içeriğini bugün nasıl anlıyoruz? Bunlardan kendimiz için hangi ilkeleri çıkarabiliriz?

  1. Petrus 2:18–23 ayetlerini dikkatli bir şekilde okursak, köleliği destekleyici olmaktan ziyade, o günlerde değiştirilmesi mümkün olmayan zor durumlarda nasıl düşünülmesi konusunda ruhsal tavsiye verdiklerini görürüz.

  1. Petrus 2:18 ayetinde “hizmetkâr” veya “köle” olarak tercüme edilen oiketes sözcüğü bilhassa ev hizmetkârları için kullanılır. Kölelere benzer tavsiyeler veren Efesliler 6:5 ayetinde, köle anlamında daha yaygın olan doulos sözcüğü kullanılmıştır.

Ziyadesiyle sınıflara ayrılmış Roma İmparatorluğu’nda köleler, kendilerine iyi veya gaddarca davranabilecek efendilerinin kesin kontrolü altında yasal bir mülk sayılıyorlardı. Köleler birçok kaynaktan geliyordu: yenilmiş ordulardan, kölelerin çocuklarından, veya borçlarına karşılık “satılmış” olanlardan. Bazı kölelere büyük sorumluluk veriliyordu. Bazıları sahiplerinin büyük mal varlıklarını yönetiyordu. Diğerleri sahiplerinin mülklerini ve iş kazançlarını yönetiyordu, hatta bazıları sahiplerinin çocuklarını eğitiyordu.


Bir kölenin özgürlüğü satın alınabilirdi, bu durumda köle “kurtarılmış” olarak tanımlanıyordu. Pavlus bu dili İsa’nın bizim için yaptıklarını tanımlamak amacıyla kullanıyor (Ef. 1:7, Rom. 3:24, Kol. 1:14, 1Pe. 1:18, 19).


İlk Hristiyanların bir kısmının köle olduğunu hatırlamak önemli. Hal böyle olunca, kendilerini değiştiremeyecekleri bir sistem içinde buldular. Talihsiz bir şekilde sert ve insafsız efendilere sahip olanlar özellikle zor durumdaydılar; efendileri iyi olanlar bile sıkıntılı durumlarla karşılaşabiliyorlardı. Petrus’un köle olan tüm Hristiyanlara verdiği talimatlar Yeni Ahit’teki diğer ifadelerle uyumludur. Onlar aynı Mesih’in boyun eğdiği ve dayandığı gibi boyun eğmeli ve dayanmalıydılar (1Pe. 2:18–20). Yanlış yaptıkları için ceza görenlere itibar edilmiyor. Hayır, gerçek Mesih ruhu haksız yere acı çektiklerinde açığa çıkar. Böyle zamanlarda İsa gibi Hristiyanlar da kötü sözler veya tehditlerle cevap vermemeli, adaletle yargılayacak olan Allah’a kendilerini teslim etmeliler (1Pe. 2:23).


Petrus’un burada yazdıklarından hangi pratik uygulamaları alabiliriz? Yani bu hiçbir zaman haklarımızı savunmayacağımız anlamına mı geliyor? Cevabını Sebt günü derste söyle.


PAZARTESI


18 Nisan


Karılar ve Kocalar


  1. Petrus 3:1–7 ayetlerini oku. Bu kısımda Petrus hangi özel durumlara değiniyor? Söylenenler bugünün toplumundaki evlilikler için ne kadar geçerli?

  1. Petrus 3:1–7 ayetlerinde Petrus’un işlediği konuyu dikkatli okuyucuların çözmesine yardımcı olacak önemli bir ipucu var. 3. bölümün başında Petrus “Tanrı sözüne inanmayan” kocalardan bahsettiğini söylüyor. Başka bir deyişle, Petrus Hristiyan bir kadınla Hristiyan olmayan bir adam evlendiğinde (inanmayanların sayıları az da olsa) ne olması gerektiği hakkında konuşuyor.

Hristiyan bir kadın aynı imanı paylaşmayan bir kocayla evlendiğinde birçok zorlukla karşılaşacaktı. Bu gibi durumlarda ne olması gerekiyordu? Kocasından ayrılmalı mıydı? Petrus, Pavlus’un başka bir yerde aynı şekilde dediği gibi, Hristiyan kadınların inanmayan kocalarını terk etmelerini önermiyor (bkz. 1Ko. 7:12–16). Petrus bunun yerine inanmayan bir kocayla evli olan kadınlara örnek bir yaşam sürmeleri gerektiğini söylüyor.


Roma İmparatorluğu’nda birinci yüzyılda kadınlar için mümkün olan roller büyük ölçüde münferit toplum tarafından belirlenmişti. Örneğin, Romalı eşler mülk ve yasal tazminat konularındaki yasalara göre Petrus’un yazdığı kadınların birçoğundan daha fazla haklara sahipti. Fakat birinci yüzyıldaki bazı toplumlarda kadınlar politikanın ve yönetimin dışında bırakılıyor, pek çok dinde önderlik yapamıyorlardı. Petrus Hristiyan kadınları bulundukları topluma göre takdir edilecek standartlarda yaşamaya teşvik ediyor. Onlara paklığı ve saygınlığı salık veriyor (1Pe. 3:2). Hristiyan bir kadının moda olan süslü saç şekillerinden, takılardan, ve pahalı giysilerden çok iç güzellikle ilgilenmesini tavsiye ediyor (1Pe. 3:3–5). Hristiyan bir kadın kendisine en yakın yaşayan kişiye, yani kocasını Hristiyanlığa özendirecek şekilde davranmalı.


Petrus’un sözleri kocalar tarafından hiçbir şekilde karılarını suistimal etmek için ruhsat olarak düşünülmemelidir. Petrus’un da belirttiği gibi, kocalar karılarına anlayış göstermeli (1Pe. 3:7).


Petrus özel bir konuya değiniyor olsa da (Hristiyan kadınların inanmayanlarla evlenmesi), ideal Hristiyan evliliğine dair bazı şeyler de görebiliriz: Hristiyan eşler günlük işlerinde Allah’a ibadet ettikleri gibi, hayatlarını da şeffaf bir içtenlikle, karşılıklı destek içinde yaşamalılar.


SALI


19 Nisan


Gerçeğin Ruhu


Romalılar 13:1–7; Efesliler 5:22–33; 1. Korintliler 7:12–16 ve Galatyalılar 3:27, 28 ayetlerini oku. Pavlus’un söyledikleri 1. Petrus 2:11–3:7 ayetlerinde Petrus’un söyledikleriyle nasıl benzeşiyor?


Pavlus, 1. Petrus 2:11–3:7 ayetlerinde birkaç yerde geçen konuların bazılarına değiniyor. Söyledikleri 1. Petrus’ta yazanlarla dikkat çekici bir biçimde uyuşuyor. Örneğin Pavlus, Petrus’un yaptığı gibi, okuyucularını “baştaki yönetime” bağlı olmaya teşvik ediyor (Rom. 13:1). Yöneticiler Allah tarafından atanmışlardır ve iyilik edenlerin değil kötülük edenlerin korkusudurlar (Rom. 13:3). Öyleyse, bir Hristiyan “Herkese hakkını vermelidir: Vergi hakkı olana vergi, gümrük hakkı olana gümrük, saygı hakkı olana saygı, onur hakkı olan onur” (Rom. 13:7).


Pavlus ayrıca inanmayan kocalarla evli kadınların örnek bir yaşam sürmesini, bunun sonucunda kocalarının kiliseye katılabileceğini vurguluyor (1Ko. 7:12–16). Pavlus’un Hristiyan evliliği modeli ayrıca karşılıklı ilişki modellerinden biridir. Kocalar karılarını Mesih’in kiliseyi sevdiği gibi sevmeli (Ef. 5:25). Dahası, kölelerin dünyasal efendilerine Mesih’e itaat eder gibi itaat etmelerini salık veriyor (Ef. 6:5).


Öyleyse Pavlus yasal olarak belirlenmiş kültürel sınırlar içinde çalışmaya istekliydi. İçinde yaşadığı kültürde neyin değişebileceğini, neyin değişemeyeceğini anlamıştı. Ancak Hristiyanlık içinde toplumun insanlar hakkındaki düşüncelerini değiştirecek bir şey görmüştü. Aynı İsa’nın toplumsal düzeni değiştirmek için herhangi bir politik devrim yapmayı amaçlamadığı gibi, Petrus ve Pavlus da böyle bir şey amaçlamadılar. Aksine, değişim inançlı insanların bulundukları toplumlarda yaydıkları etkileriyle gelebilirdi.


Galatyalılar 3:27–29 ayetlerini oku. Açıkça ilahiyatla ilgili bir ifade olsa da, İsa’nın kendileri için yaptıklarından dolayı Hristiyanların birbirleriyle nasıl ilişki kuracakları konusunda bu ayetler hangi güçlü toplumsal sonuçlara neden olabilirler?


ÇARŞAMBA


20 Nisan


Hristiyanlık ve Toplumsal Düzen


İnsanî kurumların ve yönetimlerin kusurlu ve bazen günahkâr olduklarını bilseler de, yönetimler ve din önderleriyle kötü tecrübeler yaşamış olsalar da, hem Pavlus hem de Petrus ilk Hristiyanların insanî otoritelere boyun eğmelerini salık verdiler (1Pe. 2:13–17, Rom. 13:1–10). Hristiyanların vergi ödemelerini ve mecburi çalışma yükümlülüklerine katılmalarını söylüyorlar. Hristiyanlar mümkün olduğunca örnek vatandaşlar olmalılar.


Elçilerin İşleri 5:27–32 ayetlerini oku. Petrus’un yetkililere itaat edilmesini söylediği (1Pe. 2:13–17) ayetlerle, Petrus ve diğer elçilerin bu olayda gerçekte yaptıkları arasındaki ilişki nedir?


Hristiyan topluluğunun ilk başarıları Petrus ve Yuhanna’nın tutuklanmasına yol açmıştı (Elç. 4:1–4). Yöneticiler, ileri gelenler ve yazıcılar tarafından sorgulanmış ve vaaz etmekten vazgeçmeleri gerektiği konusunda sert bir şekilde uyarılarak salıverilmişlerdi (Elç. 4:5–23). Hemen ardından tekrar tutuklandılar ve yetkililerin kendilerine söylediklerine neden uymadıkları soruldu (Elç. 5:28). Petrus şöyle cevapladı: “İnsanlardan çok, Tanrı’nın sözünü dinlemek gerek” (Elç. 5:29).


Bu sözlerden hangi önemli gerçeği almalıyız?


Petrus bir şey söyleyip başka bir şey yaparak ikiyüzlülük etmiyordu. Mesele Allah’ı veya insanları dinlemeye geldiğinde seçim çok açıktı. O zamana dek, Hristiyanlar toplumsal değişiklik getirmek için çalışıyor olsalar bile, hükümete yardımcı olmalı ve itaat etmelidirler. Ahlâki değerler tehlikede olduğunda, Hristiyanlar İsa’nın öğretilerini ve değerlerini yansıtan yasal değişikliklere dâhil oldular ve halen dâhil olmalılar. Bunun nasıl yapılacağı birçok faktöre bağlıdır, fakat sadık ve bağlı bir vatandaş olmak bir Hristiyanın toplumun gelişmesini isteyemeyeceği veya istememesi gerektiği anlamına gelmez.


Levililer 19:18 ve Matta 22:39 ayetlerini oku. Bir değişim komşuların için gerçekten daha iyi ve daha adil bir yaşam getirecekse, bu değişiklik için çalışma gerekliliği komşumuzu kendimiz gibi sevmemiz emri içinde nasıl yer alabilir?


PERŞEMBE


21 Nisan


EK ÇALIŞMA: Ellen G. White, Büyük Mücadele kitabında 582–592. sayfalardaki [Sevginin Zaferi, s. 80–90] “Yaklaşmakta Olan Çatışma;” 593–602. sayfalardaki [Sevginin Zaferi, s. 91–100] “Kutsal Yazılar’ın Koruyuculuğu” ve 613–634. sayfalardaki “Sıkıntı Zamanı” [Sevginin Zaferi, s. 101–120] bölümlerini oku.


Ellen G. White Yedinci Gün Adventistleri’nin iyi vatandaş olmalarını ve ülkenin yasalarına uymalarını savundu. Hatta insanlara Pazar yasalarını açıkça ve göstere göstere çiğnememelerini; yani Allah’ın emrettiği gibi yedinci gün Sebtini kutsal tutmaları gerekse de, Pazar günü çalışmayı yasaklayan yasaları kasten çiğnemeleri gerekmediğini söyledi. Fakat özellikle bir konuda Adventistlerin yasaya uymamalarını açıkça söylüyordu. Bir köle sahibinden kaçarsa, yasa kölenin sahibine geri verilmesini emrediyordu. Ellen G. White bu yasaya karşıydı ve getireceği sonuçlara rağmen, Adventistlere uymamalarını söyledi. “İnsanların yasası Allah’ın sözüyle ve yasasıyla çatıştığı zaman, sonuçları ne olursa olsun biz Allah’ın yasasına uymalıyız. Ülkemizin yasası bir köleyi sahibine teslim etmemizi emrediyor. Bu yasaya uymamalıyız ve çiğnemenin getireceği sonuçlara katlanmalıyız. Köle kimsenin malı değildir. Onun gerçek efendisi Allah’tır ve insanın Allah’ın Kendi eliyle yarattığı eseri alıp kendisinin olduğunu iddia etme hakkı yoktur.”—Testimonies for the Church [Kilise İçin Tanıklıklar], 1. cilt, s.201, 202.


TARTIŞMA SORULARI:


Pazartesi dersinin sonundaki şu soruya verdiğiniz cevabı sınıfta tartışın: Hristiyanlar hakları için hiçbir zaman mücadele etmemeli mi? Bunu tartışırken şu soruyu da düşünün: Peki haklarımız nelerdir?


Hristiyanların toplumdaki etkileri sayesinde o toplumu kalıcı olarak değiştirmede önemli bir kuvvet olduğu örnekler nelerdir? Bu olaylardan ne gibi dersler alabiliriz?


Hristiyanların toplumdaki bozuklukları değiştirmeye çalışmak yerine bunlara razı oldukları ve hatta aklamaya çalıştıkları örnekler nelerdir? Aynı şekilde, bu hikâyelerden ne dersler alabiliriz?


  1. Petrus 2:17 ayetinde “krala saygı gösterin” diyor. O zamanki kral muhtemelen, zaten alçak ve yozlaşmış adamlardan oluşan bir silsilenin en alçak ve en yozlaşmışlarından biri olan, imparator Nero’ydu. Bu durum bugün bizim için nasıl bir mesaj içeriyor? Petrus’un ayetin başında yazdığı “Herkese saygı gösterin” ifadesi, söylediklerini anlamamıza nasıl yardımcı olabilir?

Derste 1. Petrus 2:21–25 ayetlerini okuyun. Müjde mesajı bu ayetlerde nasıl özetlenmiştir? Bize nasıl bir umut veriyorlar? Bizi ne yapmaya çağırıyorlar? Burada yapmamız istenen şeyi ne kadar iyi yerine getiriyoruz?


CUMA



*22–28 Nisan


Allah İçin Yaşamak


SEBT GÜNÜ


KONUYLA İLGİLİ METİNLER: 1Pe. 3:8–12; Gal. 2:20; 1Pe. 4:1, 2; Rom. 6:1–11; 1Pe. 4:3–11; 2Sa. 11:4.


HATIRLAMA METNİ: “Çünkü Rabb’in gözleri doğru kişilerin üzerindedir. Kulakları onların yakarışına açıktır. Ama Rab kötülük yapanlara karşıdır.” (1. Petrus 3:12).


Kutsal Kitap yazarları insanın günahkâr olduğu gerçekliğini biliyorlardı. Nasıl bilmesinler? Dünya günahın kötü kokusunu yayıyor. Üstelik, onlar kendi günahkârlıklarını da biliyorlardı (bkz. 1Ti. 1:15). Bunun ne kadar ciddi olduğunu da biliyorlardı; sonuçta, günah sorununun çözümünün neye mal olduğuna bakabiliriz (İsa’nın çarmıhına). İşte günahın ne kadar derin ve nüfuz edici olduğu gerçeği.


Fakat Kutsal Kitap yazarları, Mesih’in yaşamlarımızı değiştiren ve bizi O’nda yeni insanlar yapan gücünün de büyük ölçüde farkındaydılar.


Bu hafta Petrus aynı yoldan devam ediyor: Hristiyanların kendilerini İsa’ya verdikten ve vaftiz olduktan sonra Mesih’te sahip olacakları yeni yaşam. Hatta bu değişim diğerlerinin fark edeceği kadar büyük olacak. Petrus bu değişimin her zaman kolay olacağını söylemiyor; aksine, bize vaat edilen zafere ulaşmamız için bedence acı çekme gerekliliğinden söz ediyor (1Pe. 4:1).


Petrus tüm Kutsal Kitap’ta karşımıza çıkan bir temayı, İsa’ya iman eden kişinin yaşamındaki sevgi gerçekliği konusunu sürdürüyor. “Sevgi birçok günahı örter” diye yazıyor (1Pe. 4:8). Sevdiğimiz zaman, affettiğimiz zaman, İsa’nın bizim için yapmış olduğu ve halen yapmakta olduğu şeyleri yansıtırız.


*29 Nisan Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.


  1. DERS

23 Nisan


“Aynı Düşüncede” Olmak


  1. Petrus 3:8–12 ayetlerini oku. Petrus’un burada Hristiyanların nasıl yaşaması gerektiği konusunda vurguladığı husus nedir? Daha önce 1 Petrus 2:20, 21 ayetlerinde yazmış olduğu hangi konuyu tekrarlıyor?

Petrus, okuyucularının hepsinin “aynı düşüncede” (homofrones) olmalarını söyleyerek söze başlıyor. Herkesin tamamen aynı şekilde düşündüğü, davrandığı ve inandığı bir tekbiçimlilikten söz etmiyor. Bu fikrin en güzel örneği, Pavlus’un tıpkı bedenin eller ve gözler gibi ayrı uzuvlardan meydana geldiği fakat özünde bir olduğu gibi, kilisenin de farklı ruhsal armağanlara sahip bireylerden meydana geldiğine dikkat çektiği 1. Korintliler 12:1–26 ayetlerinde bulunur. Fakat bu farklılıklara rağmen, birleşik bir toplumu oluşturmak için birlikte işlev görme anlamında amaçta ve ruhta birliğe sahiptirler.


Tabi ki Hristiyan kilisesi tarihinin bolca örnekle (ve üzücü bir şekilde) gösterdiği gibi, böylesi bir birlik her zaman kolay değildir. Ancak bu tavsiyeden hemen sonra, okurlarına bu Hristiyan ilkesini nasıl ortaya koyabileceklerini ve ifade edebileceklerini söylüyor.


Örneğin, Hristiyanlar duygudaşlıkla davranmalı (1Pe. 3:8). Duygudaşlık (başkasının duygularını paylaşmak) demek, bir Hristiyan acı çektiğinde diğerlerinin de onunla birlikte acı çekmesi; başka bir Hristiyan sevindiğinde diğer Hristiyanların onunla birlikte sevinmesi demektir (1Ko. 12:26 ayetiyle karşılaştır). Duygudaşlık başkalarının bakış açısından bakmamızı sağlar, bu da birliğe giden yolda önemli bir adımdır. Petrus bundan sonra “birbirinizi kardeşçe sevin” diyor (1Pe. 3:8). Bizzat İsa, Kendisinin gerçek öğrencilerinin birbirlerini sevmelerinden anlaşılacağını söyledi (Yuhanna 13:35). Bundan başka, Petrus Hristiyanların şefkatli olacaklarını söylüyor (1Pe. 3:8). Onlar karşılaştıkları zorluklarda ve başarısızlıklarında birbirlerine karşı merhametli olacaklardır.


“Benliği çarmıha gerin; başkalarına kendinizden daha çok değer verin. Böylece Mesih’le bir olacaksınız. Göksel evrenin, kilisenin ve dünyanın huzurunda, Allah’ın oğulları ve kızları olduğunuza dair açık bir kanıta sahip olacaksınız. Ortaya koyduğunuz örneklikle Allah yüceltilecektir.”—Ellen G. White, Testimonies for the Church [Kilise İçin Tanıklıklar], 9. cilt, s.188.


Petrus’un burada söylediklerini, bilhassa “kötülüğe kötülükle karşılık vermeme” (1Pe. 3:9) kısmını ne sıklıkla yerine getiriyoruz? Bu sözleri yerine getirmek için benliğe karşı ne türden bir ölümü tecrübe etmemiz gerekir? Nasıl bu şekilde ölebiliriz? (Bkz. Gal. 2:20.)


PAZAR


24 Nisan


Bedence Acı Çekmek


Evet, İsa bizim günahlarımız için öldü ve bizim kurtuluş umudumuz yalnızca O’nda, O’nun bizi örten ve Allah’ın gözünde doğru sayılmamızı sağlayan doğruluğunda bulunmaktadır. İsa sayesinde “siz Allah’ın önünde sanki günah işlememişsiniz gibi kabul edilirsiniz.”—Ellen G. White, Yol, Gerçek ve Yaşam, s. 53.


Fakat Allah’ın lütfu sadece bir duyuruyla, günahlarımızın bağışlandığının ilânıyla bitmiyor. Allah ayrıca günahlarımızın üstesinden gelebilmemiz için bize güç veriyor.


  1. Petrus 3:18, 21; 1. Petrus 4:1, 2, ayrıca Romalılar 6:1–11 ayetlerini oku. Acı çekmekle günaha karşı zafer kazanmak arasındaki bağlantı nedir?

  1. Petrus 3:18 ayetinde İsa’nın kurbanlığının kapsamlı niteliğini vurgulayan küçük bir Grekçe sözcük kullanılmış. Bu, “ilk ve son defa olarak” anlamına gelen hapaks sözcüğüdür. Petrus hapaks sözcüğünü İsa’nın acılarının ve bizim için ölümünün kapsamlı niteliğini vurgulamak için kullanıyor.

  1. Petrus 4:1 ayetindeki “–e göre” ifadesi, bundan hemen önce 3:18–22 ayetlerinde söylenenleri 4. bölümün ilk iki ayetlerine bağlar. Önceki ayetlerde, Petrus Mesih’in bizi Allah’a ulaştırabilmek için günahlarımıza karşılık acı çektiğini (1Pe. 3:18), ayrıca vaftizin şimdi bizi de kurtardığını (1Pe. 3:21) belirtiyor.

Öyleyse vaftiz, Petrus’un “... çünkü bedence acı çekmiş olan, günaha sırt çevirmiştir” (1Pe. 4:1) sözlerini anlamak için belki de en uygun bağlamı oluşturmaktadır. Vaftiz aracılığıyla Hristiyan kişi İsa’nın acılarına, ölümüne ve dirilişine ortak olur; Hristiyan “dünyadaki yaşamının geri kalan bölümünü artık insan tutkularına göre değil, Tanrı’nın isteğine göre sürdürme” (1Pe. 4:2) kararı almıştır. Bu ancak benliği günden güne Rabb’e teslim ederek ve “bedeni ihtiras ve arzularıyla birlikte” çarmıha gererek başarılabilir (Gal. 5:24, CANDEMİR).


Pavlus, Romalılar 6:1–11 ayetlerinde Hristiyanların vaftiz yoluyla İsa’nın ölümünde ve dirilişinde O’nunla birleştiklerini söylüyor. Vaftizde günaha karşı öldük. Şimdi günaha karşı bu ölümü hayatlarımızda gerçek hale getirmeliyiz. Pavlus’un “kendinizi günah karşısında ölü, Mesih İsa’da Tanrı karşısında diri sayın” (Rom. 6:11) sözleri Hristiyan’ın yaşamının sırrını veriyor.


En son ne zaman kendini günaha karşı savaşmak amacıyla “bedence acı çekerken” buldun? Cevabın sana kendi Hristiyan yaşamın hakkında ne söylüyor?


PAZARTESI


25 Nisan


Yeniden Doğmak


Mesih’te yeni bir yaşama, yeni bir başlangıca sahibiz. Yeniden doğarız. Bunun bir anlamı varsa, bilhassa Mesih’i çocukluk çağından sonra kabul edenler için, daha önce yaşadıklarından farklı bir yaşam sürecekleri anlamına geliyor olmalıdır. Kim dünyada olup da, İsa ve O’nun kurtarıcı lütfu sayesinde köklü bir dönüşümü tecrübe etmiş olanlar hakkında bazı inanılmaz hikâyeler duymamıştır ki?


Gerçekten de, Petrus benliğe ölümden ve İsa’da (O’nun ölümüne ve dirilişine vaftiz olarak) sahip olduğumuz yeni yaşamdan söz ettikten sonra, kişinin tecrübe edeceği değişimlerin türünden bahsediyor.


  1. Petrus 4:3–6 ayetlerini oku. Kişinin hayatında hangi değişiklikler olacak ve diğerleri bu değişikliklere nasıl karşılık verecekler?

Petrus’un burada alkol istismarıyla ilgili olarak kullandığı üç kavram “aşırı şarap içme” (CANDEMİR) yani “sarhoşluk” (KK), “çılgın eğlenceler” ve “içki alemleri” (KK) kavramları. Günümüzün diliyle söylenecek olursa, kişinin parti günlerinin bitmesidir. Hatta Petrus’a göre, bir Hristiyanın tecrübe ettiği değişim, önceki yaşamını bilenlerin onun bu sefahatlere artık dâhil olmamasını “yadırgayacakları” kadar büyük olmalıdır (1Pe. 4:4). Böylece, burada inanmayanlara vaaz etmeden tanıklıkta bulunma fırsatını görebiliriz. Allah’a adanmış Hristiyanca bir yaşam dünyadaki tüm vaazlardan daha etkili bir tanıklık olabilir.


Petrus bu ayetlerde yargı hakkında ne diyor?


Burada, Kutsal Kitap’ın başka yerlerinde olduğu gibi (Yuhanna 5:29, 2Ko. 5:10, İbr. 9:27), Petrus “bedende” yapılanlar için bir gün bir yargılama olacağını açıkça bildiriyor (1Pe. 4:2, CANDEMİR, KM). Petrus müjdenin ölülere de duyurulduğunu söylerken (1Pe. 4:6), geçmişte dahi, şu anda ölü olanların yaşadıkları zamanda Allah’ın kurtarıcı lütfunu öğrenme şansına sahip olduklarını bildiriyordu. Böylece Allah onları da adaletle yargılayabilir.


İsa’ya iman eden biri olarak, şimdiki yaşantın O’na inanmadan önceki yaşantından nasıl farklı? İsa senin yaşamında nasıl bir fark meydana getirdi?


SALI


26 Nisan


Bedenin Günahları


Petrus insanların geçmişte yaptıkları ve İsa imanlısı olduktan sonra terk ettikleri yanlış şeyleri sıralarken, “cinsellikle ilgili günahlar” denebilecek günahları da sayıyor.


  1. Petrus 4:3 ayetini tekrar oku. Petrus burada başka neleri sayıyor?

İki sözcük cinsellikle ilgili belirgin çağrışımlara sahip: “sefahat” (“şehvet düşkünlüğü” anlamındaki Grekçe sözcük aselgia), ve “şehvet” (“arzu” veya “şehevî duygular” anlamındaki Grekçe sözcük epitumia).


Ancak Hristiyanların cinsellik hakkında yanlış intiba uyandırmaları fazlasıyla kolay. Kutsal Kitap cinselliğe karşı değildir. Aksine, cinselliği Allah yaratmış ve onu insanlığa büyük bir bereket olarak vermiştir. Başlangıçta, Aden bahçesinde cinsellik vardı. “Bu nedenle adam annesini babasını bırakıp karısına bağlanacak, ikisi tek beden olacak. Adem de karısı da çıplaktılar, henüz utanç nedir bilmiyorlardı” (Yar. 2:24, 25). Bu, karı ve kocayı çocuk yetiştirmek için gereken en mükemmel altyapıyı şekillendiren bir hayat boyu bağlılıkta birleştirecek temel unsurlardan biri olacaktı. Ayrıca, bu yakınlık ve samimiyet Allah’ın Kendi halkından beklentisini yansıtacaktı (bkz. Yeremya 3, Hezekiel 16, Hoşea 1–3).


Cinsellik ait olduğu yerde, yani evli bir kadınla erkek arasında büyük bir berekettir; ait olmadığı yerde, yanlış bağlamda ise, dünyadaki en büyük yıkıcı güçlerden biri olabilir. Bu günahların derhal ortaya çıkan yıkıcı sonuçları insanın tahmin edebileceğinin ötesindedir. Aramızda kim bu harika armağanın suistimal edilmesinden dolayı mahvolan hayatları duymamıştır ki?


Aşağıdaki ayetlerin ortak noktası nedir? 2Sa. 11:4, 1Ko. 5:1, Yar. 19:5, 1Ko. 10:8.


Tabi ki, bu günahların sebep olduğu acı ve ızdırap öykülerini bilmek için Kutsal Kitap’a ihtiyacımız yok.


Fakat biz de dikkatli olmalıyız. Elbette bu nitelikteki günahlar insanları güçlü bir şekilde olumsuz etkiler ve toplum bunları uygun görmeme eğilimindedir. Fakat günah günahtır ve Mesih’in ölümü cinsel günahları da kapsar. Bir Hristiyan olarak, bilhassa bu hassas alanda dikkatli olarak, şu ilkeyi unutmamalısın: “Önce kendi gözündeki merteği çıkar, o zaman kardeşinin gözündeki çöpü çıkarmak için daha iyi görürsün” (Luka 6:42).


ÇARŞAMBA


27 Nisan


Sevgi Her Şeyi Örter


Petrus’un zamanında dahi, Hristiyanlar İsa’nın yakında döneceği ve bu dünyanın sonunun geleceği beklentisiyle yaşadılar. Bunu biliyoruz, çünkü 1. Petrus 4:7 ayetinde şunları yazıyor: “Her şeyin sonu yakındır. Bu nedenle, sağduyulu olun ve dua etmek için ayık durun.” Başka bir deyişle, son için hazır olun. Aslında çok gerçekçi bir bakış açısıyla, her birimiz için “son,” ölümden sonraki ilk andan başka bir şey değildir. Ölümde gözümüzü kaparız ve ister binlerce yıl, isterse bir kaç gün geçsin, bundan sonra algılayacağımız ilk şey İsa’nın ikinci gelişi ve bu dünyanın sonu olacaktır.


Petrus’a göre, “her şeyin sonu” yakın olduğu için, Hristiyanlar nasıl yaşamalıdır? Bkz. 1Pe. 4:7–11.


Hristiyanlar, sağduyulu olmanın ve dua etmek için ayık durmanın yanı sıra “birbirini candan sevmelidir, çünkü sevgi birçok günahı örter” (1Pe. 4:8).


Bunun anlamı nedir? Sevgi günahı nasıl örter? Cevap Petrus’un alıntı yaptığı Süleyman’ın Özdeyişleri 10:12 ayetinde bulunmaktadır: “Nefret çekişmeyi azdırır, sevgi her suçu bağışlar.” Birbirimizi sevdiğimiz zaman, bizi yaralayanları ve incitenleri daha gönülden ve kolayca affederiz. Mesih’in sevgisi O’nu bizi affetmeye yönlendirdi; bizim sevgimiz de bizi başkalarını affetmeye yönlendirmelidir. Sevginin çoğaldığı yerde küçük, hatta bazı büyük kırgınlıklar daha kolay göz ardı edilir ve unutulur.


Petrus, tüm yasanın Allah’ı bütün yüreğimizle sevmemiz ve komşumuzu kendimiz gibi sevmemiz emirlerinde özetlendiğini söyleyen İsa ve Pavlus’la şüphesiz aynı fikri ifade ediyordu (Mat. 22:34–39, Rom. 13:8–10).


Petrus ayrıca Hristiyanları konuksever olmaya sevk ediyor. İsa’nın ikinci gelişi yakın olabilir, ama Hristiyanlar bundan dolayı sosyal ilişkilerden çekilmemeliler. Son olarak, Hristiyanlar konuştukları zaman Allah’ın sözlerini söyleyenler gibi konuşmalılar. Başka bir deyişle, zamanın ciddiyeti ruhsal gerçeklerin ciddi bir şekilde aktarılmasını gerektiriyor.


“Sevgi birçok günahı örter.” Kim sana karşı günah işledi? O günahı “örtmek” için gereken sevgiyi nasıl gösterebilirsin? Bunu yapmak neden senin yararınadır?


PERŞEMBE


28 Nisan


EK ÇALIŞMA: “Sabırlı ve şefkatli olan sevgi, düşüncesiz bir davranışı abartarak affedilmez bir günaha dönüştürmez, ya da başkalarının yanlışlarını istismar etmez. Kutsal Yazılar hata yapanlara karşı müsamahayla ve anlayışla davranılmasını açıkça öğretir. Doğru yol izlenirse, katı gözüken kalp Mesih’e kazanılabilir. İsa’nın sevgisi birçok günahı örter. O’nun lütfu, mutlak bir gereklilik olmadığı sürece, asla başkalarının hatalarını teşhir etmeye yönlendirmez.”—Ellen G. White, Counsels to Parents, Teachers, and Students [Anne–Babalara, Öğretmenlere ve Öğrencilere Öğütler], s. 267. İsa ve zinada yakalanan kadın örneğini düşünün (Yuhanna 8:1–11). Bu olaya çoğunlukla Mesih’in düşmüş bir kadına lütfunun bir hikâyesi olarak bakarız, bu doğrudur da. Fakat burada daha derin bir unsur da var. İsa kadını Kendisine getiren din önderleriyle yüzleştiğinde, “kendi yaşamlarındaki gizli günahları” (Ellen G. White, Sevgi Öğretmeni, s. 450) neden sözlerin hemen ortadan kaldırılabileceği bir yere, toprağa yazdı? Onların belki o kadının günahları kadar, hatta daha da kötü olabilecek kendi günahları hakkında bildiklerini herkesin önünde ilân ederek, onları neden açıkça suçlamadı? Aksine, İsa onlara ikiyüzlülüklerini ve kötülüklerini bildiğini, fakat bunu başkalarına ifşa etmeyeceğini gösterdi. Belki de bu İsa’nın onların amaçlarını bildiğini göstererek, böylece onlara kurtulma şansı vererek, bu adamlara ulaşma yoluydu. Günah işlemiş insanlarla yüzleşmemiz gerektiğinde, bizim için ne kadar da etkili bir ders.


TARTIŞMA SORULARI:


Tekbiçimliliğe karşı olarak birlik sorusu üzerinde biraz daha düşün. Kilise olarak işlev görmemiz için tam bir düşünce birliğinde olmamızı gerektiren bazı alanlar var mı? Varsa bunlar neler ve bu gerekli tekbiçimliliği nasıl bulabiliriz? Bunun aksine, fikir çeşitliliğinin zararlı değil, bilakis faydalı olabileceği alanlar neler?


Günahtan vazgeçmek için “bedence acı çekme” gerekliliği konusunda kişisel tecrübelerin neler? Bunun anlamı nedir? Allah’ın hayatlarımızdaki değiştirme gücü, başlı başına, zafere ulaşmamız için bedence acı çekmemiz gerekmediği anlamına mı geliyor? Değilse, neden?


Çevrende alkolün harap ettiği çok sayıdaki yaşama bak. Bu uyuşturucunun tehlikesini başkalarının görmelerine yardımcı olmak üzere kilise olarak neler yapabiliriz? Gençlerimizi kendilerine böyle korkunç zararlar verebilecek bir maddeyi denemenin dahi ne kadar büyük bir hata olacağı konusunda bilinçlendirmek için ne yapabiliriz?


CUMA



*29 Nisan–5 Mayıs


Mesih Uğruna

Acı Çekmek


SEBT GÜNÜ


KONUYLA İLGİLİ METİNLER: 1Pe. 1:6, 3:13–22, 2Ti. 3:12, 1Pe. 4:12–14, Va. 12:17, 1Pe. 4:17–19


HATIRLAMA METNİ: “Nitekim bunun için çağrıldınız. Mesih, izinden gidesiniz diye uğrunuza acı çekerek size örnek oldu” (1. Petrus 2:21).


Hristiyanlığın ilk birkaç yüzyılındaki zulmün tarihi iyi bilinir. Kutsal Kitap’ın kendisi, özellikle Elçilerin İşleri kitapçığı, kiliseyi neler beklediği hakkında ipuçları veriyor. Zulüm, getirdiği acılarla birlikte, Petrus’un mektuplarını yazdığı Hristiyanların hayatlarında da mevcut bir gerçek olarak açıkça görülüyor.


Petrus birinci bölümde “şimdi kısa bir süre çeşitli denemeler sonucu acı çekmeniz gerekiyorsa da, sevinçle coşmaktasınız. Böylelikle içtenliği kanıtlanan imanınız, İsa Mesih göründüğünde size övgü, yücelik, onur kazandıracak. İmanınız, ateşle arıtıldığı halde yok olup giden altından daha değerlidir” diyor (1Pe. 1:6–7). Mektuptaki neredeyse son yorum da aynı fikirle ilgili: “Sizleri Mesih’te sonsuz yüceliğine çağıran ve bütün lütfun kaynağı olan Tanrı’nın Kendisi kısa bir süre acı çekmenizden sonra sizi yetkinleştirip pekiştirecek, güçlendirip temellendirecektir” (1Pe. 5:10).


Bu kısa mektupta, Petrus’un okurlarının Mesih uğruna çektikleri acılardan söz eden en az üç uzun kısım var (1Pe. 2:18–25, 3:13–21, 4:12–19). Öyleyse, nereden bakarsak bakalım, zulmün yol açtığı acılar 1. Petrus’un ana konularından biridir ve bu konuya dönüyoruz.


*6 Mayıs Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.


  1. DERS

30 Nisan


İlk Hristiyanlara Yapılan Zulümler


  1. Petrus 1:6 ve 5:10 ayetlerini oku. Petrus ne hakkında konuşuyor ve okuyucularına karşılaştıkları acılara nasıl tepki vermelerini söylüyor?

İlk birkaç yüzyılda, Hristiyan olmak başlı başına korkunç bir ölüme yol açabilirdi. Roma İmparatoru Trayan’a yazılmış bir mektup ilk Hristiyanların güvenliğinin ne kadar tehlikede olduğunu gösteriyor. Mektup, yazıldığı dönemde 1. Petrus 1:1 ayetinde adı geçen bölgelerden ikisi Pontus ve Bitinya’nın valisi (MS 111–113) olan Plinius tarafından yazılmıştı.


Plinius, Trayan’a Hristiyan olmakla suçlananlara ne yapmak gerektiği konusunda danışmak için yazmıştı. Hristiyan olmakta ısrar edenleri infaz ettiğini açıkladı. Diğerleri, daha önce Hristiyan olsalar da artık olmadıklarını söylediler. Plinius onlardan masumiyetlerini kanıtlamaları için Trayan’ın heykellerine ve diğer tanrılara buhur sunmalarını ve İsa’ya küfretmelerini istedi.


  1. Petrus mektubunun gönderildiği Roma İmparatorluğu’nun doğu bölgesinde imparatorlar adlarına tapınaklar yapılmasını izin verip kimi zaman bunu teşvik etseler de, yaşayan bir imparatora tapınma Roma’da nadiren görülürdü. Bu tapınakların bazılarının görevli rahipleri ve üzerinde kurban sunulan sunakları vardı. Plinius Hristiyanların İmparatora olan bağlılıklarını göstermeleri için buhur sunmalarını ve imparatorun heykeline tapmalarını istediğinde, Anadolu’da uzun zamandır süren bir uygulamayı yerine getiriyordu.

İlk yüzyılda Hristiyanların sırf Hristiyan oldukları için ciddi tehlikelerle karşılaştığı zamanlar oldu. Bilhassa imparatorlar Nero (MS 54–68) ve Domitian (MS 81–96) zamanlarında bu had safhadaydı.


Fakat 1. Petrus’ta tasvir edilen zulüm daha yerel bir nitelikteydi. Mektupta Petrus’un verdiği birkaç belirli zulüm örneği var, fakat bunlar büyük ihtimalle iftiraları (1Pe. 2:12) ve hakaretlerle kınamaları da (1Pe. 3:9, 4:14) içeriyor. Denenmeler zor olsa da, en azından o zaman için imanlıların yaygın olarak hapse atılmalarına veya öldürülmelerine varmıyordu. Öyle olsa bile, Hristiyan olarak yaşamak imanlıları birinci yüzyıl toplumunun önemli unsurlarına aykırı bir duruma düşürüyor, inançlarından dolayı sıkıntı çekebiliyorlardı. Bu nedenle Petrus ilk mektubunu yazarken ciddi bir kaygıya değiniyordu.


PAZAR


1 Mayıs


Acı Çekmek ve Mesih’in Örneği


  1. Petrus 3:13–22 ayetlerini oku. Hristiyanlar imanlarından ötürü kendilerine acı çektirenlere nasıl karşılık vermelidir? İsa’nın acılarıyla imanlıların imanlarından dolayı çektikleri acılar arasındaki bağlantı nedir?

Petrus “doğruluk uğruna acı çekseniz bile, ne mutlu size” (1Pe. 3:14) derken yalnızca İsa’nın “Ne mutlu doğruluk uğruna zulüm görenlere” sözlerini yansıtıyordu (Mat. 5:10). Bundan sonra Hristiyanların kendilerine saldıranlardan korkmamalarını, fakat Mesih’i Rab olarak yüreklerinde kutsamalarını (O’na büyük saygı göstermelerini) söylüyor (1Pe. 3:15). İsa’yı kendi kalplerinde ikrarları, kendilerine karşı olanlara duydukları korkularını durdurmaya yardım edecek.


Bundan sonra, Hristiyanların her zaman sahip oldukları umudu açıklayabilmeleri gerektiğini, fakat bunu hoş bir tavırla, “alçakgönüllülükle ve korkuyla” (CANDEMİR) yapmalarını söylüyor (“korku” bazen “saygı” olarak tercüme edilir; bkz. 1Pe. 3:15, 16–KK, Cosmades).


Petrus Hristiyanların başkalarına kendilerini suçlamalarına yol açacak sebepler vermemeye dikkat etmeleri üzerinde duruyor. Vicdanlarını temiz tutmalılar (1Pe. 3:16). Bu önemli, çünkü böylece bir Hristiyanı suçlayanlar, suçladıkları Hristiyanın kusursuz yaşamı karşısında mahcup olurlar.


Şüphesiz, kötülük yapıp bunun için acı çekmenin övülecek bir yanı yok (1Pe. 3:17). İyilik yapmak için, doğru olanı yapmak için acı çekmek, önemli fark yaratan budur. “İyilik edip acı çekmek –eğer Tanrı’nın isteği buysa– kötülük yapıp acı çekmekten daha iyidir” (1Pe. 3:17).


Petrus bundan sonra İsa örneğini kullanıyor. Mesih’in Kendisi Kendi doğruluğu için acı çekti; O’nun yaşamının kutsallığı ve paklığı O’ndan nefret edenler için sürekli bir azar niteliğindeydi. Bir kimse yanlış olanı değil doğru olanı yaptığı için acı çektiyse, bu İsa’ydı.


Fakat O’nun acıları tek kurtuluş yolunu da getirdi. O, Kendisine iman edenlerin sonsuz yaşam vaadine sahip olmaları için, günahkârların yerine öldü (“doğru kişi olarak doğru olmayanlar için,” 1Pe. 3:18).


Hayatında hiç yanlış yaptığın için değil, doğru yaptığın için acı çektin mi? Tecrüben neydi ve Hristiyan olmanın ve Mesih’in karakterini yansıtmanın ne demek olduğu hakkında ne öğrendin?


PAZARTESİ


2 Mayıs


Ateşli Sıkıntı


  1. Petrus 4:12–14 ayetlerini oku. Petrus onların çektikleri acılara neden şaşmamaları gerektiğini söylüyor? Ayrıca bkz. 2Ti. 3:12, Yuhanna 15:18.

Petrus, Hristiyan olmaktan ötürü acı çekmenin Mesih’in acılarına ortak olmak olduğunu açıkça belirtiyor. Bu beklenmeyen bir şey değil. Aksine, Pavlus’un da yazacağı gibi: “Mesih İsa’ya ait olup Tanrı yoluna yaraşır bir yaşam sürmek isteyenlerin hepsi zulüm görecek” (2Ti. 3:12). Bizzat İsa, izleyicilerini karşılaşacakları şeyler hakkında uyardı: “O zaman sizi sıkıntıya sokacak, öldürecekler. Benim adımdan ötürü bütün uluslar sizden nefret edecek.


O zaman birçok kişi imandan sapacak, birbirlerini ele verecek ve birbirlerinden nefret edecekler” (Mat. 24:9, 10).


Ellen G. White’a göre: “Mesih İsa’da Allah’a adanmışlıkla yaşayanların hepsi için de öyle olacaktır. Kendisine Mesih’in ruhu aşılanmış olan herkesi baskı ve zulüm beklemektedir. Zulmün niteliği zamana göre değişir, ancak temel ilkesi –altında yatan ruh– Habil’in zamanında Rabb’in seçilmişini öldürenin aynısıdır.”—Elçilerin İşleri, s.534.


Vahiy 12:17 ayetini okuyun. Hristiyanların son günlerde karşılaşacağı zulüm gerçeği hakkında ne diyor?


Şüphesiz, Petrus’un burada okuyucularını karşılaştıkları “ateşli sıkıntı”yla ilgili uyararak bahsettiği zulüm, imanlı Hristiyanlar için her zaman mevcut bir gerçek olabilir.


Ateş iyi bir mecazdı. Ateş yok edici olabilir, fakat kirliliği de temizleyebilir. Bu, ateşe neyin maruz kaldığına bağlıdır. Ateşle evler yok edilir; gümüş ve altınsa arıtılır. Bir kimse asla bilerek zulme neden olmamalıysa da, Allah zulümden iyilik çıkarabilir. Bu nedenle, Petrus okuyucularına (ve bize) şöyle diyor: Evet, zulüm kötüdür, fakat beklenmeyen bir şeymiş gibi onun yüzünden cesaretinizi yitirmeyin. İmanda kararlılıkla ilerleyin.


İmanları yüzünden acı çekenlere moral vermek, cesaretlendirmek ve hatta yardım etmek için neler yapabiliriz?


SALI


3 Mayıs


Yargı ve Allah’ın Halkı


  1. Petrus 4:17–19 ile Yeşaya 10:11, 12 ve Malaki 3:1–6 ayetlerini karşılaştır. Bahsettikleri ortak nokta nedir?

Tüm bu bölümlerde, yargı sürecinin Allah’ın halkından başlayacağı resmediliyor. Hatta Petrus okuyucularının acılarını Allah’ın yargısına bağlıyor. Ona göre, Hristiyan okuyucularının çektiği acılar Allah’ın halkından başlayan Allah’ın yargısından başka bir şey olmamalı. “Bunun için, Tanrı’nın isteği uyarınca acı çekenler, iyilik ederek canlarını güvenilir Yaradan’a emanet etsinler” (1Pe. 4:19).


Luka 18:1–8 ayetlerini oku. Bu ayetler Allah’ın yargısını anlamamıza nasıl yardımcı olur?


Kutsal Kitap zamanında yargı genellikle çok istenen bir şeydi. Luka 18:1–8 ayetlerindeki fakir dul kadın resmi, yargıya karşı yaygın olan tavrı yansıtmaktadır. Dul kadın yalnızca davasına bakacak bir hâkim bulursa davayı kazanacağını biliyordu. Davasına baktıracak yeterli parası ve mevkii yoktu, fakat sonunda hâkimi davasını dinlemeye ve hak ettiğini vermeye ikna etti. İsa’nın dediği gibi, “Tanrı da, gece gündüz kendisine yakaran seçilmişlerinin hakkını almayacak mı? (Luka 18:7). Günah dünyaya kötülük getirdi ve Allah’ın halkı çağlar boyunca O’nun işleri tekrar yoluna koymasını sabırla bekledi.


“Ya Rab, Senden kim korkmaz, adını kim yüceltmez? Çünkü kutsal olan yalnız Sensin. Bütün uluslar gelip Sana tapınacaklar. Çünkü adil işlerin açıkça görüldü” (Va. 15:4).


Dünyada olmuş ve hâlâ olan, cezalandırılmamış tüm kötülükleri düşün. O halde adalet kavramı ve Allah’ın adil yargısı Hristiyanlar olarak bizim için neden çok önemli? Adaletin yerine getirileceği vaadinde nasıl bir umut bulabilirsin?


ÇARŞAMBA


4 Mayıs


Denemelerin Arasında İman


Gördüğümüz üzere, Petrus imanlarından dolayı acı çeken imanlılara yazıyordu. Hristiyanlık tarihinin de gösterdiği gibi, işler en azından bir süre için sadece kötüye gitti. Sonraki yıllarda birçok Hristiyan Petrus’un yazdıklarında teselli ve rahatlık buldu. Şüphesiz, bugün de birçoğu buluyor.


Acı neden var? Tabi ki bu çok eski bir soru. Kutsal Kitap’ın ilk yazılan kitaplarından biri olan Eyüp kitabının ana temalarından biri acılardır. Gerçekten de, “katil, hırsız, kötülük yapan ya da başkalarının işine karışan biri” (1Pe. 4:15) olmadığı halde acı çeken biri varsa (İsa’nın dışında), o da Eyüp’tü. Ne de olsa, Allah bile Eyüp için şöyle dedi: “Kulum Eyüp’e bakıp da düşündün mü? Çünkü dünyada onun gibisi yoktur. Kusursuz, doğru bir adamdır. Tanrı’dan korkar, kötülükten kaçınır” (Eyüp 1:8). Buna rağmen, zavallı Eyüp kötü olduğu için değil iyi olduğu için bakın neler çekti!


Aşağıdaki ayetler acının kaynağı sorusunu cevaplamaya nasıl yardımcı oluyor? 1Pe. 5:8, Va. 12:9, Va. 2:10.


Kısa cevap: Acı çekiyoruz, çünkü Mesih’le Şeytan arasındaki büyük mücadelenin ortasında bulunuyoruz. Bu salt bir mecaz, yalnızca doğamızdaki iyi ve kötünün bir simgesi değil. Gerçek bir iblis ve insanlar için gerçek bir savaş sürdüren gerçek bir İsa var.


  1. Petrus 4:19 ayetini oku. Petrus’un burada yazdıkları şu anda mücadele etmekte olduğumuz konuda bize nasıl yardımcı olabilir?

Sıkıntı çektiğimizde, bilhassa da kendi yaptığımız kötülüklerin doğruda sonucu olmayan sıkıntılarda, doğal olarak Eyüp’ün tekrar tekrar sorduğu soruyu sorarız: Neden? Çoğunlukla da bir cevabımız yoktur. Petrus’un da dediği gibi, acıların arasında olsak bile, yapabileceğimiz tek şey canlarımızı Allah’a, “sadık olan Yaradan’a” emanet etmek ve “iyilik işlemeye” devam etmektir (1Pe. 4:19, CANDEMİR).


Allah’ın karakterini bizzat bilmen, O’nun iyiliğini ve sana karşı olan kişisel sevgisini bilmen, bir Hristiyan, bilhassa da acı çeken bir Hristiyan için neden çok önemli bir öğe? Hepimiz Allah’ı ve O’nun sevgisinin gerçekliğini daha iyi bilmeyi nasıl öğrenebiliriz?


PERŞEMBE


5 Mayıs


EK ÇALIŞMA: Pazar gününün dersi Hristiyanların karşılaştığı zulüm hakkındaydı. İşte Hristiyanların ilk yüzyıllarda karşılaştığı zulümler hakkında, imparatora yazılan mektuptan daha kapsamlı bir alıntı: “... bana Hristiyan oldukları ihbar edilenlere karşı izlediğim yöntem şudur: Onları sorgulayarak Hristiyan olup olmadıklarını sordum. Kabul ederlerse ölüm cezası tehdidini de ekleyerek soruyu iki kez tekrarladım. Yine de direnmeleri halinde infaz edilmelerini emrettim. İmanlarının mahiyeti ne olursa olsun, en azından şüphesiz bir şekilde bu inatçılığın ve katı dikbaşlılığın mutlaka cezayı hak ettiğini düşünüyordum.


“Hristiyan olduklarını reddederek hiçbir zaman da olmadıklarını söyleyen ve dediklerimi tekrarlayarak tanrılara dua edenlerin ve şarap ve buhur ile Tanrıların heykelleriyle birlikte senin heykeline tapınanların (heykelin bu amaçla getirilmesini emretmiştim) ve nihayetinde Mesih’i lanetleyenlerin (gerçek Hristiyanların bunlardan hiçbirini zorla yapmayacağı söyleniyor) salıverilmelerinin uygun olduğunu düşündüm. İhbarcı tarafından ismi verilen diğerleri önce Hristiyan olduklarını itiraf edip, sonra reddettiler. Doğrudur, onlar önce Hristiyan olmaya ikna olmuşlardı, fakat sonra bırakmışlardı. Kimisi üç yıl, kimisi daha fazla, birkaçı da yirmi beş yıl kadar önce. Hepsi senin heykeline ve Tanrıların suretlerine tapındı ve Mesih’i lanetlediler.”—Pliny Letters (Plinius’un Mektupları) (Londra: William Heinemann, 1915), kitap 10:96 (2. cilt, s. 401–403).


TARTIŞMA SORULARI:


Bu ilginç mektupta belirtilen, Hristiyanların karşılaştığı ana sorun neydi? Burada, Vahiy 14:9–12 ayetlerindeki üçüncü meleğin mesajında açıklanan son günlerde olacak olaylarla nasıl benzerlikler görebiliriz? Bu bize büyük mücadele içindeki bazı temel konular hakkında ne söylüyor?


“Allah’ın yasasını yüceltenler dünyanın yargıya uğramasına neden olmakla suçlanmışlardır, şimdi de doğanın korkunç sarsıntılarının ve insanlar arasındaki dünyayı kederle dolduran çekişme ve kan dökülmesinin nedeni olarak gösterileceklerdir. Son uyarıya eşlik eden güç kötüleri hiddetlendirmiştir; mesajı kabul eden herkese karşı öfkeleri alevlenmiştir, Şeytan ise nefret ve zulüm ruhunu daha da fazla kışkırtacaktır.”—Ellen G. White, The Great Controversy (Büyük Mücadele), s. 614, 615 [Sevginin Zaferi, s. 102, 103]. Tüm bunların ne zaman gerçekleşeceğini bilmesek de, imanımız nedeniyle, ne şekilde gelirse gelsin, düşmanlıkla karşılaşmaya her zaman nasıl hazır olabiliriz? Hazır olmanın anahtarı nedir?