Sebt Günü Çalışma Kitapçığı – 1.çeyrek 2019 – Vahiy Kitabı

PDF İndir - Sebt Günü Çalışma Kitapçığı – 1.çeyrek 2019 – Vahiy Kitabı

 

İstek Adresi Web: www.middle-east-publishers.com | E–mail: info@middle-east-publishers.com


1 Patmos’tan Gelen Müjde — 29 Aralık–4 Ocak 4


2 Kandillikler Arasında — 5–11 Ocak 12


3 İsa’nın Yedi Kiliseye Mesajı — 12–18 Ocak 20


4 Kuzu Layıktır — 19–25 Ocak 28


5 Yedi Mühür — 26 Ocak–1 Şubat 36


6 Allah’ın Mühürlü Halkı — 2–8 Şubat 44


7 Yedi Borazan — 9–15 Şubat 52


8 Şeytan, Yenilgiye Uğratılmış Bir Düşman — 16–22 Şubat 60


9 Şeytan ve Yandaşları — 23 Şubat–1 Mart 68


10 Allah’ın Sonsuza Dek Kalıcı Müjdesi — 2–8 Mart 76


11 Son Yedi Bela — 9–15 Mart 84


12 Babil İçin Verilen Hüküm — 16–22 Mart 92


13 “İşte Her Şeyi Yeniliyorum” — 23-29 Mart 100


Editör Ofisi 12501 Old Columbia Pike, Silver Spring, MD 20904


Web sayfamızı ziyaret edin: http://www.middle-east-publishers.com


Yazar


Ranko Stefanovic


Editör (English)


Clifford R. Goldstein


Kapak ve Sayfa Tasarımı


Lars Justinen


Sayfa Tasarım


Marisa Ferreira


Çeviri


Suha Önder


Redaksiyon


Bilek Güler


© 2019 Yedinci Gün Adventistleri Genel Konferansı®. Yetişkinler İçin Sebt Okulu Çalışma Kitapçığı (Standart Versiyon)’un hiçbir bölümü, Yedinci Gün Adventistleri Genel Konferansı®’nın yazılı izni olmadan hiçbir kişi ya da kurum tarafından düzenlenemez, değiştirilemez, uyarlanamaz, tercüme edilemez, çoğaltılamaz ve yayınlanamaz. Yedinci Gün Adventistleri Genel Konferansı®’nın bölüm ofisleri, belirli ilkelere göre, Yetişkinler İçin Sebt Okulu Çalışma Kitapçığı’nın tercüme ettirilmesine yetkilidirler. Bu tercümelerin telif ve yayın hakları Genel Konferans’ta kalacaktır. “Yedinci Gün Adventist,” “Adventist” ifadeleri ve alevli logo Yedinci Gün Adventistleri Genel Konferansı®’nın tescilli markalarıdır ve Genel Konferans’ın izni olmadan kullanılamazlar.


Bu kitapçık Yedinci Gün Adventistleri Genel Konferansı® Yetişkinler İçin Sebt Okulu Çalışma Kitapçığı Ofisi tarafından hazırlanmıştır. Bu kitapçığın hazırlanması, Genel Konferans Yönetim Komisyonu (ADCOM)’un bir alt komisyonu olan Sebt Okulu Yayın Kurulu’nun yönetimi altında olmuştur. Yayınlanan bu kitapçık dünya çapında bir değerlendirme kurulunun katkılarını ve Sebt Okulu Yayın Kurulu’nun onayını yansıtmakta olup, sadece veya mutlaka yazarın (veya yazarların) görüşleriyle sınırlı değildir.


İçindekiler


Patmos’tan Gelen İyi Haber


Yaklaşık iki bin yıl önce elçi Yuhanna müjdeye sadakatle tanıklık ettiği için Ege Denizi’ndeki küçük kayalık bir adada sürgündeydi. Yaşlı elçi Roma hapsinin tüm zorluklarına katlanıyordu. Belirli bir Sebt gününde İsa Mesih’in özel ziyaretine mazhar oldu, acı çeken kulunu cesaretlendirmek için gelmişti. İsa ona bir dizi görümle kilisenin panoramik tarihini ve Allah’ın halkının Rab’lerinin dönüşünü beklerlerken başlarından neler geçeceğini gösterdi.


Yuhanna, görümde gördüklerini “İsa Mesih’in Vahyi” (Va. 1:1) olarak adlandırdığı bir tomara eksiksiz olarak kaydetti. Yazdığı kitapçık İsa’nın göğe yükselişinden beri gökteki ve yeryüzündeki işini ve geri döndüğünde yapacaklarını açıklıyor. Amacı çağlar boyunca Hristiyanlara Mesih’in varlığına ilişkin güven vermek ve büyük mücadeleye gömülmüş bu düşkün dünyada günlük hayatta karşılaşacakları denemelerde onlara güç vermekti.


Bu çeyrekte bu kitapçığı araştıracağız. Ayrıntılara girmeden kitapçığın önemli bölümlerine ve temalarına odaklanacağız. Amaç kitapçığın anahtar temalarına aşina olmak, onun gerçekten de İsa Mesih’i, O’nun hayatını, ölümünü, dirilişini ve halkı yararına başrahiplik hizmetini açıkladığını görmek.


Bunu yaparken aşağıdaki yollara başvuracağız:


  1. Bizim Vahiy çalışmamız, bir Kutsal Kitap kavramı olan Kutsal Kitap’ın ilham kaynaklı oluşuna dayanmaktadır. Kitapçıktaki mesajlar Allah’tan gelmiş olsa da, insan dili aracılığıyla ile nakledilmişlerdir. Allah’ın halkının Eski Ahit’teki tarihinden alınan dil ve imgeler kullanarak, Yuhanna’nın bu mesajları nasıl aktardığını keşfedeceğiz.

  1. Vahiy’deki peygamberlik sözleri (Daniel’in peygamberlik sözleri gibi) dikkatli okunduğunda, peygamberlik sözü yorumlamada tarihsel yöntemin peygamberlik sözlerinin kast edilen yerine gelişinin ne olduğunu anlamak için doğru yol olduğu anlaşılıyor, zira bunlar peygamberin zamanından dünyanın sonuna kadar tarihin akışını izliyorlar. Bu yöntem, önceden belirlenmiş bir yorumu zorla ayete yüklemek yerine ayetin kendisinden anlam çıkarmak için nasıl elimizden geleni yapmamız gerektiğini örnekliyor.

  1. Vahiy’in organizasyon yapısı birçok yönden kitapçıktaki peygamberlik sözlerinin sağduyuyla uygulaması için zaruridir. Bizim Vahiy incelememiz kitapçığın dört bölümden oluşan yapısını temel alacak:

  1. Vahiy 1:1–3:22, kilisenin tarihin değişik dönemlerindeki durumuna peygamberlik sözüyle değinmek için, Yuhanna zamanında kiliselerin durumunu ele alıyor.

  1. Vahiy 4:1–11:19, konuyu artan biçimde detaylandıran apokaliptik simgeler kullanarak, kilisenin tarihini tekrarlıyor ve üzerine eklemeler yaparak geliştiriyor.

  1. Vahiy 12:1–14:20 bölümü kitabın konusal merkezi ve İsa’dan önceki zamandan İkinci Geliş’e kadar büyük mücadelenin tarihini kapsıyor.

  1. Vahiy 15:1–22:21 sadece son zamana odaklanıyor.

  1. Vahiy’in peygamberlik sözlerinin her anlamlı yorumu, Mesih merkezli olmak zorundadır. Tüm kitapçık Mesih’in bakış açısından yazılmıştır. Vahiy’deki tasvirler ve simgeler ancak Mesih aracılığıyla nihai anlam ve önemlerine kavuşabilirler.

Vahiy, sözlerini okuyan ya da dinleyenlere, içindeki nasihatlere kulak verip bunları tutanlara bereketler vaat ediyor. “Vahiy kitapçığı, içeriğindeki talimatı anlamamız için bize verilen bir uyarıyla başlıyor. Allah şöyle bildiriyor: ‘Bu peygamberlik sözlerini okuyana, burada yazılanları dinleyip yerine getirene ne mutlu! Çünkü beklenen zaman yakındır.’ Biz insanlar bu kitapçığın bizim için ne anlama geldiğini anladığımızda, aramızda büyük bir uyanış görülecek. Onu araştırıp çalışmamız gerektiğine dair bize verilen öğüde rağmen, onun öğrettiği dersleri tam olarak anlamıyoruz.”—Ellen G. White, Testimonies to Ministers and Gospel Workers [Din Görevlilerine ve Müjde İşçilerine Tanıklıklar], s. 113. Bu kitapçığı incelerken, Rabbimiz İsa Mesih’in gelişini beklerken duymaya ihtiyacınız olan şeyleri kendiniz keşfetmeye ve bunlara kulak vermeye çağrılıyorsunuz.


Felsefe doktoru Ranko Stefanovic, Andrews Üniversitesi Yedinci Gün Adventist İlahiyat Fakültesi’nde Yeni Ahit profesörüdür. Uzmanlık alanı Vahiy kitapçığıdır.


*29 Aralık–4 Ocak


Patmos’tan Gelen Müjde




Sebt Günü


KONUYLA İLGİLİ METİNLER: Va. 1:1–8; Yu. 14:1–3; Yas. 29:29; Yu. 14:29; Rom. 1:7; Flp. 3:20; Dan. 7:13, 14.


HATIRLAMA METNİ: “Bu peygamberlik sözlerini okuyana, burada yazılanları dinleyip yerine getirene ne mutlu! Çünkü beklenen zaman yakındır.” (Vahiy 1:3).


Vahiy’in peygamberlik sözleri, on dokuz yüzyıldan uzun bir süre önce, elçi Yuhanna’ya Ege Denizi’nde Patmos diye bilinen küçük kayalık bir adada sürgündeyken gördüğü bir görümde açıklandı (Va. 1:9). Vahiy 1:3 ayeti, kitapçığı okuyanlara ve öğretilerini duyup bunlara itaat edenlere bereket sözü veriyor (Luka 6:47, 48 ayetleriyle karşılaştır). Bu ayette bahsedilen, mesajları duymak için kilisede bir araya gelen topluluktur. Fakat onlar sadece okudukları ya da dinledikleri için değil, ayrıca kitapçığın sözlerine itaat ettikleri için bereketlenmişlerdir (bkz. Va. 22:7).


Vahiy’deki peygamberlik sözleri Allah’ın halkını gözettiğinin bir ifadesidir. Bize bu hayatın kısalığını ve kırılganlığını, İsa’daki kurtuluşu, O’nun göksel Başrahibimiz ve Kralımız olarak görevini ve müjdeyi yayma çağrımızı gösterirler.


Kutsal Kitap’taki peygamberlik sözleri karanlık bir yerde ışık saçan kandil gibidir (2Pe. 1:19). Bunlar, bugünkü yaşamımıza kılavuzluk etmek, geleceğimize de umut olmak için varlar. Mesih’in gelişine ve Allah’ın sonsuza dek kalıcı krallığı kurulana dek, bu peygamberlik kılavuzuna ihtiyacımız olacak.


*5 Ocak Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.



  1. DERS

30 Aralık


Kitapçığın Adı


Vahiy 1:1, 2 ayetlerini oku. Kitapçığın tam adının önemi nedir? Kitapçığın adı aslında kim hakkında olduğuyla ilgili bize ne öğretiyor?


Vahiy 1:1 ayeti kitapçığın adının “İsa Mesih’in Vahyi” olduğunu belirtiyor. Vahiy sözcüğünün Grekçe orijinali “ifşa etmek” ya da “açığa çıkarmak” anlamına gelen apokalüpsis (apokalips) sözcüğüdür. Apokalips, İsa Mesih’in açığa çıkarılmasıdır; hem İsa’dandır, hem de O’nun hakkındadır. Kitapçık, İsa Mesih aracılığıyla Allah’tan gelmiş olmasıyla birlikte (bkz. Va. 22:16), aynı zamanda içeriğinin odağında da İsa olduğuna tanıklık ediyor. Vahiy O’nun Kendisini halkına açıklaması ve onları gözettiğinin bir ifadesidir.


Vahiy’in merkezi karakteri İsa’dır. Kitapçık O’nunla başlar (Va. 1:5–8) ve O’nunla sonuçlanır (Va. 22:12–16). “Daniel konuşsun, Vahiy konuşsun ve gerçeğin ne olduğunu anlatsın. Fakat konunun hangi safhası sunuluyor olursa olsun, İsa’yı tüm umudun merkezi, ‘Davut’un kökü ve soyu, parlak sabah yıldızı’ olarak yüceltin.”—Ellen G. White, Testimonies to Ministers and Gospel Workers [Din Görevlilerine ve Müjde İşçilerine Tanıklıklar], s. 118.


Ayrıca Vahiy’in İsa’sı dört Müjde’nin İsa’sıdır. Vahiy, ilk olarak Müjdeler’de tasvir edilmiş olan, İsa’nın ve O’nun halkı yararına olan kurtuluş işinin tanımına devam ediyor. Vahiy kitapçığı O'nun varlığının ve hizmetinin farklı yönlerine odaklanıyor. Esasen, Müjdeler’in bittiği yerden, İsa’nın dirilişinden ve göğe yükselişinden başlıyor.


Vahiy, İbranilere Mektup’la birlikte, İsa’nın göksel hizmetini vurguluyor. O’nun göğe yükseldikten sonra göksel tapınaktaki krallık ve rahiplik işine resmen başladığını gösteriyor. Vahiy (ya da İbraniler) olmasaydı, İsa’nın halkı yararına gökteki başrahiplik hizmeti hakkındaki bilgimiz fazlasıyla sınırlı olacaktı. Ancak İbraniler’in yanı sıra Vahiy kitapçığı bize İsa Mesih’in bizim yararımıza olan hizmetine benzersiz bir bakış sağlıyor.


Yuhanna 14:1–3 ayetlerini oku. Buradaki geniş kapsamlı vaat İsa’nın şu an bizim için gökte yapmakta olduğu şeyi daha iyi anlamamıza nasıl yardım edebilir? Bu harika vaatten nasıl bir umut çıkarabiliriz?


PAZAR


31 Aralık


Kitapçığın Amacı


Vahiy 1:1 ayeti bize ayrıca kitapçığın amacının yazıldığı andan başlayarak gelecekte olacak olayları göstermek olduğunu söylüyor. Vahiy’e aşina olan herkes kitapçığın içeriğinin büyük çoğunluğunu –gerek halihazırda (en azından bugünkü bakış açımızdan) gerçekleşmiş olsun, gerek hâlâ gelecekte olan (yine bugünkü bakış açımızdan)– olaylara ilişkin öngörülerin oluşturduğunu fark edecektir.


Kutsal Kitap’taki peygamberlik sözlerinin öncelikli amacı, gelecek ne getirecek olursa olsun, her şeyin Allah’ın denetiminde olduğuna ilişkin bize güvence vermektir. Vahiy tam olarak bunu yapar: bu dünyanın tüm tarihi boyunca ve ürkütücü son zaman olaylarında, İsa Mesih’in her zaman halkının yanında olduğuna dair bize güvence verir.


Sonuç olarak Vahiy’deki peygamberlik sözlerinin iki pratik amacı vardır: bize bugün nasıl yaşayacağımızı öğretmek ve bizi geleceğe hazırlamak.



Yasanın Tekrarı 29:29 ayetini oku. Bu ayet bazı şeylerin bize neden açıklanmadığını anlamamıza nasıl yardımcı olabilir? Bu ayete göre, bize açıklanan şeylerin amacı nedir? Yani, bunlar bize neden anlatılıyor? Ayrıca bkz. Va. 22:7.


Vahiy’deki son zamana dair peygamberlik sözleri, bizim gelecekle ilgili saplantılı merakımızı tatmin etmek amacıyla açıklanmamıştır. Kitapçık geleceğin yalnızca özellikle bilmemiz gereken yönlerini açıklar. Bunlar, Allah’a olan bağımlılığımızın farkına varmamız ve bu bağımlılıkla O’na itaat etmemiz amacıyla, gerçekleşecek olayların ne kadar ciddi olduğunu zihnimize işlemek için açıklanmıştır.


Yüzyıllar boyunca son zaman olaylarına ilişkin öğretilerin çoğuna spekülasyonlar –hatta sansasyon hevesi– eşlik etmiştir. Sonun hemen gelmekte olduğuna dair öngörüde bulunup, insanları (son çok yakın olduğu için) kendi hizmetlerine para vermeleri için korkutan kişilerce ne servetler elde edildi. Fakat her seferinde son gelmedi, dolayısıyla insanlar hayal kırıklığına uğradı ve bezdi. Allah’ın bize verdiği her güzel şey gibi, peygamberlik sözleri de istismar edilebilir ve yanlış yorumlanabilir.


Yuhanna 14:29 ayetini oku. Bu ayette peygamberlik sözünün amacına dair hangi çok önemli ilkeyi bulabiliriz?


1 Ocak


Vahiy Kitapçığının Sembolik Dili


Vahiy 13:1, Daniel 7:1–3 ve Hezekiel 1:1–14 ayetlerini oku. Tüm bu ayetlerin hepsinin ortak noktası nedir?


Vahiy 1:1 ayetinde şu ifade geçer: “Ve O, meleği vasıtası ile gönderip kulu Yuhanna’ya onu işaret etti” (KM). Burada kitapçıktaki çok önemli bir kelimeyle karşılaşıyoruz. İşaret etti kelimesinin kökeni Grekçe bir kelime olan semainō kelimesine dayanır ve “simgeler ile göstermek” anlamına gelir. Aynı kelime Eski Ahit’in Grekçe çevirisinde (Septuaginta), Daniel’in Kral Nebukadnessar’a altın, demir, tunç ve gümüşten yapılmış heykel ile Allah’ın bundan sonra neler olacağını krala açıkladığı bölümde kullanılmıştır (bkz. Dan. 2:45). Yine bu aynı kelimeyi kullanarak, Yuhanna bize Vahiy kitapçığındaki sahneler ve olayların kendisine görümde, simgeler aracılığıyla sunulmuş olduğunu söylüyor. Yuhanna, Kutsal Ruh’un rehberliğinde, bu simgesel sunumları, eksiksiz olarak, aynen görümlerde gördüğü gibi kayıt altına almıştır (Va. 1:2).


İşte bu yüzden Vahiy’deki peygamberlik sözlerinin aktarıldığı dil, büyük ölçüde kelime kelime yorumlanmamalıdır. Kutsal Kitap okuması (eğer ayet maksatlı bir biçimde sembolizme işaret etmiyorsa) kural olarak ayetin kelimesi kelimesine anlaşılması gerektiğini şart koşuyor. Fakat Vahiy kitapçığını okurken (ayet kelimesi kelimesine bir yoruma işaret etmiyorsa) onu sembolik olarak yorumlamak zorundayız. Öngörülen sahneler ve olaylar gerçek olmakla birlikte, genellikle sembolik bir dil kullanılarak ifade edilmişlerdir.


Vahiy’in büyük ölçüde sembolik bir yapıya sahip olduğunu hiçbir zaman unutmamak, bizi peygamberlik sözündeki mesajı bozmaktan koruyacaktır. Kitapçıkta kullanılan sembollerin anlamlarını belirlemeye çalışırken, ayete insan hayal gücünden ya da bu sembollerin bizim kültürümüzdeki mevcut karşılıklarından kaynaklanan bir anlam yüklememek için çok dikkatli olmalıyız. Onun yerine Vahiy kitapçığındaki sembolleri anlamak için Kutsal Kitap’a ve onun sayfalarındaki sembollere bakmalıyız.


Aslında Vahiy’deki bu sembollerin anlamlarını çözmeye çalışırken, bir çoğunun Eski Ahit’ten kaynaklandığını göz önünde bulundurmalıyız. Allah, geleceği geçmişin dili ile tasvir ederek, O’nun gelecekteki kurtuluşa dair işlerinin, aynı geçmişteki kurtuluşa dair işleri gibi olacağı düşüncesini bizim aklımıza sokmak istemiştir. O, halkı için geçmişte yaptıklarını, onlar için gelecekte de yeniden yapacaktır. Vahiy’in sembol ve simgelerini çözme çabasına, Eski Ahit’e kulak vererek başlamalıyız.


2 Ocak


Tanrılık


Vahiy, Pavlus’un mektuplarında bulunanlara benzer bir selamlama ile başlıyor. Kitapçık görünürde Yuhanna zamanında Küçük Asya’da bulunan yedi kiliseye birer mektup olarak gönderilmişti (bkz. Va. 1:11). Fakat Vahiy sadece onlar için değil, tarih boyunca var olacak her Hristiyan nesli için yazılmıştı.


Vahiy 1:4, 5 ve Romalılar 1:7 ayetlerini oku. İkisindeki ortak selamlama nedir ve bu selam kim tarafından veriliyor?


İki ayette de mektuplaşma dilinde bir selamlama mevcut: “Lütuf ve esenlik olsun.” Bu ifade, Grek selamı charis (lütuf) ve İbrani selamı shalom’dan (barış, esenlik) oluşuyor. Bu ayetlerde gördüğümüz gibi lütuf ve esenliği verenler, Tanrılığın üç Şahsı.


Baba Allah “Var olan, var olmuş ve gelecek olan” (bkz Va. 1:8, Va. 4:8) diye tanımlanmış. Bu, ilahi ad Yahve’yi işaret ediyor, “BEN BEN’İM” (Çık. 3:14) ayeti Allah’ın sonsuz varlığına atıfta bulunuyor.


Kutsal Ruh’tan ise “Yedi Ruh” diye bahsediliyor (Va. 4:5 ve Va.5:6 ayetleriyle karşılaştır). Yedi, doluluğun sayısıdır. “Yedi Ruh”, Kutsal Ruh’un yedi kilisenin hepsinde faal olduğu anlamına gelir. Bu simge Kutsal Ruh’un Allah’ın halkı arasındaki tarih boyunca süren ve onların görevlerini yerine getirmelerini sağlayan işine atıfta bulunuyor.


İsa Mesih üç isimde tanımlanıyor: “ölüler arasından ilk doğan, dünya krallarına egemen olan güvenilir tanık” (Va. 1:5). Bunlar O’nun çarmıhtaki ölümüne, dirilişine ve gökteki hükümdarlığına işaret ediyor. Daha sonra Yuhanna İsa’nın ne yaptığını söylüyor: O “bizi sev[miş], kanıyla bizi günahlarımızdan özgür kılmış ve bizi bir krallık haline getirip Babası Tanrı’nın hizmetinde kâhinler yapmış”tır (Va. 1:5, 6).


Orijinal Grekçedeki “bizi seven”, Mesih’in geçmişi, bugünü ve geleceği kapsayan sürekli sevgisine işaret ediyor. Bizi seven Kişi, kanıyla bizi günahlarımızdan kurtardı. Grekçede “kurtardı” fiili, geçmişteki, tamamlanmış bir işe işaret ediyor: İsa çarmıhta öldüğünde, bizim günahlarımız için tam ve mükemmel bir kefaret ödemiş oldu.


Efesliler 2:6 ve Filipililer 3:20 ayetleri kurtarılanları yükseltilen ve göksel yerlerde İsa ile birlikte oturanlar olarak tanımlıyor. Bu ne anlama geliyor olabilir ve hâlâ bu günahla lanetlenmiş dünyadayken, biz Mesih’teki bu görkemli “krallar ve kahinler” (Va. 1:6, Candemir) mevkiinin tadını şimdi nasıl çıkartabiliriz? Bu gerçek, yaşam biçimimizi ne şekilde etkilemeli?



3 Ocak


Vahiy’in Ana İlkesi


Vahiy’in önsözünün kapanışı, tüm kitapçığın gerçek odağına işaret ediyor: İsa’nın güç ve görkem içinde geri dönüşü. Mesih’in yeniden geleceği vaadi kitapçığın sonunda üç kere tekrarlanıyor (Va. 22:7, 12, 20).


Vahiy 1:7, 8 ayetlerini oku. Bu ayetlerdeki üslup peygamberlik sözü içeren çeşitli ayetlerden türemiştir: Daniel 7:13, 14; Zekeriya 12:20; Matta 24:30. Bu ayetler İkinci Geliş’in kesinliği ile ilgili bize ne anlatıyor?


Vahiy’de Mesih’in ikinci gelişi tarihin ona doğru ilerlediği bir son noktadır. İkinci Geliş, bu dünyanın tarihinin sonunu, tüm kötülüklerden, ıstıraptan, acıdan ve ölümden kurtuluşu ve aynı zamanda Allah’ın sonsuza dek sürecek krallığının başlangıcını belli edecek.


Yeni Ahit’in geri kalanı gibi, Vahiy 1:7 ayeti de, Mesih’in yücelik ve görkemle, gerçek anlamda, görülebilir ve kişisel gelişine işaret ediyor. O zamanda yaşamakta olan her insan, “O’nun bedenini deşmiş olanlar” dâhil olmak üzere, O’nun gelişine tanıklık edecek. Bu sözler O’nu çarmıha germiş olanlar da dahil olmak üzere, bazı belirli kişilerin Mesih dönmeden hemen önce dirileceğine işaret ediyor. İsa, gelişiyle Kendisini bekleyenlere kurtuluş sağlayacak olmakla birlikte, Yeryüzünde yaşayan, O’nun merhametini ve sevgisini reddetmiş olanları da yargılayacak.


Mesih’in gelişinin kesinliği, “Evet, böyle olacak! Amin.” (Va. 1:7) sözleriyle de tasdik edilmiştir. “Böyle olacak”, Grekçe nai kelimesinin karşılığıdır ve amin de İbranice bir doğrulama sözüdür. Bu ikisi bir arada kesinliği ifade eder. Ayrıca iki benzer doğrulama kitapçığın sonunda da mevcuttur (bkz. Va. 22:20).


“Kurtarıcı’nın gelişini vaat etmesinin üzerinden on sekiz yüzyıldan fazla zaman geçti. Sözleri yüzyıllar boyunca O’na sadık olanların yüreklerini cesaret ile doldurdu. Vaat henüz tamamlanmadı: Yaşam Kaynağının sesi henüz uyuyan kutsalları mezarlarından çağırmadı; fakat yine de söz kesinlikle söylenmiştir. Kendi zamanında, Allah sözünü tutacaktır. Aranızda usananlar var mı? İmana olan bağlılığımızı, ebedi dünyaya bu kadar yakınken mi kaybedeceğiz? Şehrin çok uzakta olduğunu söyleyenler olacak mı? –Hayır, hayır. Biraz daha ve sonrasında Kralı tüm güzelliğiyle göreceğiz. Biraz daha ve sonrasında gözlerimizdeki tüm gözyaşlarını sileceğiz. Biraz daha ve sonrasında O bizi ‘büyük sevinç içinde, lekesiz olarak yüce huzuruna çıkaracak’”—Ellen G. White, The Advent Review and Sabbath Herald, 13 Kasım 1913.


Verilen bir söz ancak onu verenin sağlamlığı ve sözünü yerine getirmekteki becerisi kadar kuvvetlidir. Geçmişte verdiği tüm sözleri tutmuş olan Allah’ın verdiği İkinci Geliş vaadi, Mesih’in söz verdiği gibi döneceğine dair size nasıl bir güvence veriyor?


4 Ocak


EK ÇALIŞMA: Ellen G. White’ın Testimonies to Ministers and Gospel Workers [Din Görevlilerine ve Müjde İşçilerine Tanıklıklar] kitabından “Daniel ve Vahiy Kitapçıkları Çalışması” s. 112-119 bölümünü okuyun.


“Bu vahiy, Hristiyanlık dönemi boyunca kiliseye kılavuzluk ve teselli sağlamak için verilmişti. . . . Açıklama, bir şeyin ifşa edilmesi demektir. Rabb’in kendisi bu kitapta yer alan sırları kuluna açıklamıştır, ve bunların herkesin incelemesine açık olmalarını amaçlamaktadır. Onuın gerçekleri, Yuhanna’nın zamanında yaşayanlar gibi, dünya tarihinin son zamanlarında yaşayanlara da bildirilmektedir. Bu peygamberlik sözünde resmedilen bazı sahneler geçmişte yaşanmıştır, bazıları şu anda meydana gelmektedir; bazıları karanlığın güçleri ile göğün Önderi arasındaki büyük çatışmayı gözler önüne sermekte, bazıları ise kurtarılanların yenilenen yeryüzünde yaşadıkları zaferleri ve sevinçleri ortaya koymaktadır.


“Hiç kimse, Vahiy’deki her simgenin anlamını açıklayamadığından ötürü, içerdiği gerçeğin anlamını öğrenmeye çalışmak için bu kitabı araştırmasının gereksiz olduğunu düşünmesin. Bu sırları Yuhanna’ya açan Kişi, gerçeği gayretle araştırana göksel şeylerin önceden alınan bir tadını verecektir. Kalpleri gerçeği almak için açık olanların onun öğretilerini anlamaları sağlanacaktır, ve onlara ‘bu peygamberlik sözlerini okuyana, burada yazılanları dinleyip yerine getirene’ vaat edilen bereket bahşedilecektir.”–Ellen G. White, Elçilerin İşleri s.541,542.


TARTIŞMA SORULARI:


Eğer Vahiy İsa Mesih’in açığa çıkarılması ise, neden kıyamet sözcüğü bugün olumsuz bir anlam taşıyor? Bu bize Vahiy’in Hristiyanlar arasındaki yaygın algılanışı hakkında ne söylüyor? Korku kelimesi neden çoğunlukla Vahiy’deki peygamberlik sözleri ile ilişkilendiriliyor?


Son yirmi yıl içinde bazı kişilerin son zaman olayları ve İsa’nın ikinci gelişi ile ilgili yaptıkları başarısız öngörüleri düşün. Bu öngörüleri yapanların kalpleri ya da güdülerini (ki biz hiçbir şekilde bilemeyiz) bir kenara bırakın, bu başarısızlığa uğramış öngörülerin olumsuz sonuçları nelerdir? Bu öngörüler, onlara inanmış olan kişilerin kendilerini nasıl hissetmelerine yol açıyor? Diğerlerinin, öngörülerin başarısızlığa uğradığını görmesi, Hristiyanları onların gözünde genel anlamda ne duruma düşürüyor? Peygamberlik sözüne inanan ve son zaman olaylarını yol işaretleri olarak arayan biz, peygamberlik sözlerini nasıl anladığımız ve diğerlerine nasıl anlattığımız arasında doğru dengeyi nasıl yakalayabiliriz?


*5-11 Ocak


Kandillikler Arasında



Sebt Günü


KONUYLA İLGİLİ METİNLER: Va. 1:9–18; Elç. 7:54–60; Mat. 12:8; Çık. 20:11; Dan. 10:5, 6; Va. 1:20; Va. 2:1–7.


HATIRLAMA METNİ: “Kulağı olan, Ruh’un kiliselere ne dediğini işitsin” (Va. 3:22).


Mezmurlar 73’te, Mezmurcu’nun tanrısızın böbürlenen gururu karşısında yaşadığı şaşkınlık tasvir edilir. Salihler acı içindeyken, onlar bolluk ve kolaylık içinde yaşıyordu. Bu adaletsizlik mezmurcuya dert oldu (Mez. 73:2–16) ve o da kafası karışmış bir biçimde tapınağa gitti (Mez. 73:16, 17). Orada, Allah’ın varlığında, meseleyi daha derinden kavraması sağlandı.


Yüzyıllar sonra, yaşlı bir elçi sadakatle tanıklık ettiği için kendisini kayalık bir hapishane adasında buldu. Sıkıntı içinde, himayesi altındaki kiliselerin kötüye gittiğine dair haberler aldı. Fakat çok can alıcı bir anda, ona, dirilmiş Mesih’i göksel tapınakta gördüğü bir görüm gösterildi. Burada, mezmurcuda olduğu gibi Rab Yuhanna’ya bu hayatın bazı gizemlerini ve getirdiği zorlukları açıkladı. Bu tapınak sahnesi ona Mesih’in varlığının ve gözetiminin güvencesini vermiş oldu—himayesindeki kiliselere ve yüzyıllar boyunca, dünya tarihinin sonuna dek gelecek tüm Hristiyan nesillerine ileteceği güvence.


Bu hafta, Mesih’in göksel tapınaktaki hizmetine giriş yapacağız ve buna ek olarak da, müşterek olarak Asya’daki yedi kiliseye hitap eden fakat aynı zamanda bugün bizim için anlam taşıyan, Kilisesine verdiği yedi özel mesajdan ilkine bakmaya başlayacağız. Önümüzdeki hafta, diğer altı kiliseye verdiği mesajlara bakacağız.


*12 Ocak Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.


6 Ocak


Patmos’ta


Vahiy 1:9 ayetini oku. Yuhanna Vahiy görümlerini alırken, içinde bulunduğu durum hakkında bize ne söylüyor?


Patmos, Ege denizinde, çorak, kayalık bir adaydı; on altı kilometre uzunluğunda ve en geniş bölgesi on kilometre genişliğindeydi. Romalılar adayı, civar adalarla birlikte sürgüne gönderilen siyasi suçlular için cezai bir sömürge olarak kullanıyorlardı. Vahiy kitapçığının yazıldığı döneme görece daha yakın tarihlerde yaşamış olan ilk Hristiyan yazarların hepsi, Romalı yetkililerin Yuhanna’yı Patmos’a müjdeye olan sadakati yüzünden sürgün etmiş oldukları fikrinde birleşirler. Yaşlı elçi mutlaka ki Patmos’ta Roma hapsinin tüm zorluklarına katlanıyordu. Muhtemelen ona bir suçlu gibi davranılıyordu, prangaya bağlanmıştı, yetersiz besleniyordu ve acımasız Romalı gardiyanların kırbacı altında zorla zahmetli işlerde çalıştırılıyordu.


Ege Denizi’ndeki ıssız, kayalık bir ada olan Patmos Roma hükümeti tarafından suçlular için bir sürgün yeri olarak seçilmişti; fakat Allah’ın hizmetkârı için bu kasvetli ikametgâh göğün kapısı haline geldi. Burada, hayatın kalabalık sahnelerinden ve geçmiş yıllardaki etkin çalışmalardan uzaklaşarak, Allah’la, Mesih’le ve göksel meleklerle birliktelik fırsatı buldu, ve onlardan kilise için tüm gelecek zamanlara ilişkin talimatlar aldı.–Ellen G. White, Elçilerin İşleri, s. 529.


Başka hangi Kutsal Kitap şahsiyetleri Allah’a olan sadakatlerine rağmen (ya da belki sadakatleri yüzünden) zorluklarla karşılaştılar? Bkz. Dan. 3:16–23, Elç. 7:54-60.


Mesih’in takipçileri kendilerini Yuhanna’nınki gibi bir durumda bulduklarında, şunu unutmasınlar ki asla yalnız değiller. Patmos’taki zorluklar içinde Yuhanna’ya umut ve cesaret dolu sözlerle gelen aynı İsa, onlara güç vermek ve desteklemek için hala halkı ile birliktedir.


Mesih uğruna sıkıntı çekmek ile kendi yanlış tercihlerimiz de dahil, diğer sebepler için sıkıntı çekmek arasındaki farkı nasıl anlayabiliriz? Peki tam olarak kavrayamadığımız sebepler için acı çekmeye ne dersin? Her durumda Rabb’e güvenmeyi nasıl öğrenebiliriz?


7 Ocak


Rabb’in Gününde


Vahiy 1:10, Mısır’dan Çıkış 31:13, Yeşaya 58:13 ve Matta 12:8 ayetlerini okuyun. Bu ayetlere göre Kutsal Kitap hangi günü açıkça Rabb’in Günü olarak belirlemiştir. Tüm o zorluklar içindeyken o gün Yuhanna için ne kadar anlamlı olmuştur?


Yücelik Rabbi sürgündeki elçiye bir Sebt gününde göründü. Yuhanna Sebt gününü Yahudiye’nin kasabalarında ve kentlerinde halka vaaz ettiği zamanki gibi kutsal olarak tutuyordu. O günle ilgili olarak verilmiş olan değerli vaatleri kendisinin sayıyordu.–Ellen G. White, Elçilerin İşleri, s. 539.


Vahiy 1:10 ayeti, elçi Yuhanna’nın görümü Yedinci Gün Sebt’inde gördüğünü açıkça belirtiyor. İleri doğru, gelecekteki olaylara, hatta ayrıca Rabb’in günü (Yşa. 13:6–13; 2Pe. 3:10) denilen Mesih’in ikinci gelişine bakarak (Va. 1:7 ile karşılaştır), Yuhanna bizzat kendisinin bu gelecek olayların görümünü gördüğü zamandan bahsediyordu ve bu Sebt gününde, Rabb’in Gününde gerçekleşmişti.


Ona şüphe yok ki yaşadığı tüm o zorlukların içinde bu görümle dolu Sebt günü kendisi için, İkinci Geliş’ten sonra her nesilden tüm imanlılarla birlikte tecrübe edeceği acılardan arınmış bir yaşamın ön tadımı olmuş olmalıydı. Aslında, Yahudi düşüncesinde, Sebt gününün olam haba’nın yani gelecek dünya’nın bir ön tadımı olduğu kabul edilir.


Allah’ın Aden bahçesinde tesis ettiği Sebt günü… çorak adadaki Yuhanna için çok kıymetliydi. . . .


Yalnız sürgün için ne Sebt günüydü ama, Mesih’in gözünde her zaman kıymetliydi fakat şimdi hiç olmadığı kadar yüceltilmişti. İsa hakkında bu kadar fazlasını hiç öğrenmemişti. Böylesine yüce hakikati hiç duymamıştı.—Ellen G. White Yorumları, The SDA Bible Commentary [Yedinci Gün Adventist Kutsal Kitap Şerhi], cilt 7, s.955.


Mısır’dan Çıkış 20:11 ve Yasanın Tekrarı 5:15 ayetlerinde, On Emir’deki dördüncü emrin iki farklı versiyonunu karşılaştır. Bu ayetler Yedinci Gün Sebt’inden hem yaratımın hem de kurtuluşun bir hatırlatıcısı olarak bahsediyor ve bizi yaratanın da, kurtaranın da Allah olduğunu bize hatırlatıyor. Biz de her Sebt gününde Allah’ın bizim Yaratıcımız ve Kurtarıcımız olduğu hakikatini nasıl zihnimize kazıyabiliriz? Şunu da bir düşün: Şunu da bir düşün: aynı zamanda Kurtarıcımız da olmasaydı, bizim Yaratıcımız olmak O’nun için ne kadar iyi olurdu ki?


8 Ocak


Yuhanna’nın Patmos’taki Mesih Görümü


Vahiy 1:12-18 ayetlerini oku. Yuhanna’nın ilahi varlığıyla Mesih tanımlamasını, Daniel 10:5, 6 ayetleriyle karşılaştır. İsa Yuhanna’nın görümünde nasıl ortaya çıkıyor? Ne Yapıyor?


Yuhanna İsa’yı Başrahip kıyafeti içinde, kandillikler arasında yürürken görüyor.


İsa’nın kandillikler arasında yürümesi betimlemesi, Allah’ın eski İsrail’e verdiği, onların Tanrı’sı olarak aralarında yürüyeceği vaadine işaret ediyor (Lev. 26:12). Vahiy’de kandillikler Asya’daki Vahiy’in ilk defa gönderildiği yedi kiliseyi temsil ediyordu (Va. 1:20). . İsa’nın gözetimi, Kutsal Ruh vasıtasıyla yeryüzündeki kilisesinin üzerinde olmaya devam ediyor. Onları ebedi yuvalarına götürünceye değin, O daima halkıyla birlikte olmaya devam edecek.


Dahası, İsa’nın kandillikler arasında Başrahip olarak betimlenmesi, Yeruşalim tapınağındaki tören uygulamasına dayanıyor. Atanmış rahibin günlük görevi Kutsal Yer’deki kandillerin sürekli yanmasını sağlamaktı. Zayıflayan kandilleri doldurur, biten fitillerin yerine yenilerini yerleştirir, eksildiğinde yağlarını doldurur ve onları yeniden yakardı. Bu şekilde rahip beher kandilin durumundan bizzat haberdar olurdu. İşte aynı bu şekilde, İsa da halkının ihtiyaçları ve durumundan haberdardır ve onlar için bizzat arabuluculuk eder.


Vahiy 2:2, 9, 13; 19; 3:1, 8, 15 ayetlerini oku. Biliyorum ifadesi İsa’nın, Allah’ın halkının durumu ve ihtiyaçları hakkındaki haberdarlığı ile ilgili ne söylüyor?


İsa Kendisini İlk ve … son (bkz. Yşa. 44:6, 18:12) gibi Allah’ın sıfatları ile tanımlıyor. Son kelimesinin Grekçesi olan eschatos, eskatoloji (son zaman olayları çalışması) kelimesinin kökenidir. Bu da eskatolojinin odağının son olaylarda nihai sözü söyleyen İsa Mesih’in üzerinde olduğunu göstermektedir. O Diri Olan ve ölüler diyarının anahtarlarını (Va. 1:18) elinde tutandır. Ölümüyle ve dirilişiyle, İsa’ya ölümün kapılarını açma yetkisi verilmiştir (Eyüp 17:16, Mez. 9:13). O’na güvenen herkes, mezardan ebedi yaşama yükselecektir (1Ko. 15:21–23). İsa’nın sadık takipçilerinin korkmasına gerek yok çünkü ölüler bile O’nun gözetimi altında. Ve eğer ölüler için bile durum buysa, yaşayanlar için kim bilir nasıldır? (Bkz. 1Se. 4:16, 17).


9 Ocak


Mesih’in Geçmiş ve Şimdi için Mesajları


Vahiy 1:11, 19, 20 ayetlerini oku. İsa aynı zamanda Asya’daki beher kilise için yedi özel mesaj verdi. Eyalette aslında yediden fazla kilise olması, bu mesajların Hristiyanlar için sembolik önemi hakkında bize ne söylüyor?


İsa’nın Yuhanna’yı yedi kiliseye göndermesi için görevlendirdiği mesajlar Vahiy 2. ve 3. bölümlerde kaydedilmiş. Anlamları üç seviyede karşılık buluyor:


Tarihsel karşılık. Bu mesajlar ilk olarak birinci yüzyıl Asya’sının elverişli şehirlerinde kurulmuş yedi kiliseye gönderildi. Oralardaki Hristiyanlar ciddi zorluklarla karşı karşıyaydılar. Bazı şehirlerin tapınaklarında sırf Roma’ya olan bağlılıklarını göstermek için İmparator’a tapınmalar organize ediliyordu. İmparatora tapınma zorunlu hale gelmişti. Yurttaşlardan ayrıca halka açık etkinliklere ve putperest dini törenlerine katılmaları bekleniyordu. Bir çok Hristiyan bu uygulamalara katılmayı reddettiği için yargılandı hatta zaman zaman şehit edildi. Mesih tarafından görevlendirilen Yuhanna, bu zorluklarla baş etmelerine yardım etmek için onlara yedi mesajı yazdı.


Peygamberlik sözündeki karşılık. Vahiy’in peygamberlik sözüne dayanan bir kitap olması fakat bu mesajları almaları için sadece yedi kilisenin seçilmiş olması, mesajların peygamberlik sözüne dayanan yapısını da ortaya koyuyor. Yedi Kilisenin ruhsal durumu, Allah’ın kilisesinin farklı tarihsel dönemlerdeki ruhsal durumuyla örtüşüyor. Yedi mesajın amacı, ilk yüzyıldan dünyanın sonuna kadar, Hristiyanlığın ruhsal durumuna göğün gözünden tümden bir bakış ortaya koymaktır.


Evrensel karşılık. Aynı Vahiy kitapçığının tamamının, her kilisede okunması için tek bir mektup olarak gönderilmiş olması gibi (Va. 1:11, Va 22:16), yedi mesajda da her çağdan Hristiyanlar için dersler vardır. Bu şekilde farklı yerlerde ve zamanlardaki farklı tip Hristiyanları temsil ediyorlar. Örneğin, bugünkü Hristiyanlığın genel niteliği Laodikyalı olsa da, bazı Hristiyanlar diğer kiliselerin nitelikleriyle tanımlanabilirler. İyi haber şu ki, ruhsal durumumuz ne olursa olsun, Allah düşkün insanlarla oldukları yerde buluşur—Ellen G. White, Selected Messages [Seçme Mesajlar], 1. kitap, s.22.


Rabb’in, yedi kiliseye yazdığı gibi, yerel kilisenize karşılaştığı zorluklar ve aynı zamanda da ruhsal durumu ile ilgili bir mektup yazmış olduğunu hayal et. Böyle bir mektupta neler yazıyor olurdu?


10 Ocak


Efes’teki Kiliseye Mesaj


Efes, önemli ticaret güzergahlarının üzerinde kurulmuştu. Roma’nın Asya eyaletindeki başkenti ve en büyük şehriydi. Asya’daki en baş liman şehri olduğu için, çok önemli bir ticari ve dini merkezdi. Şehir, tapınaklar, tiyatrolar, spor tesisleri, hamamlar ve genelevleri gibi bir çok kamusal yapı barındırıyordu. Ayrıca sihir uygulamaları ve sanatları konusunda da meşhurdu. Ahlâksızlık ve batıl inançlar konusunda da kötü bir şöhreti vardı. Bunlara rağmen eyaletteki en etkili Hristiyan kilisesi Efes’teydi.


Vahiy 2:1-4 ayetlerini oku. İsa Kendisini kiliseye nasıl takdim ediyor? Hangi önemli nitelikleri için kiliseyi takdir ediyor? Ayrıca hangi kaygısını ifade ediyor?


İlk zamanlarında Efesliler sadakatleri ve sevgileriyle bilinirlerdi (Ef. 1:15). Hem dışarıdan hem de kilisenin içinden baskıyla karşılaşmalarına rağmen, Efesliler sağlam ve sadakatli kalmayı başardılar. Çok çalışkan ve gerçeğe itaatkârdılar; öyle ki, aralarındaki sahte elçilere müsamaha gösteremediler. Fakat Mesih’e ve kilise üyesi kardeşlerine karşı sevgileri gittikçe azalmaya başladı. İnsanlar sağlam ve sadık kalmış olsalar da, Mesih’in sevgisi olmadan, kendi lambaları sönme tehlikesiyle karşı karşıyaydı.


Vahiy 2:5-7 ayetlerini oku. Mesih’e ve kilise üyesi kardeşlerine karşı ilk zamanlardaki sevgilerini canlandırmaları için İsa onlara hangi üç şeyi yapmalarını salık veriyor? Bu üç şeyin sıralaması ne ile ilgilidir?


Peygamberlik sözüne göre, Efes kilisesindeki durum, kilisenin M.S. 31–100 tarihleri arasındaki genel hali ve ruhsal durumu ile uyuşuyordu. Elçisel kilisenin belirleyici niteliği, sevgi ve müjdeye bağlılığıydı. Fakat birinci yüzyılın sonuna doğru kilise ilk aşkının ateşini kaybetmeye başladı ve bu yüzden müjdenin basitliği ve saflığından uzaklaşmaya başladı.


Kendini sevgisi azalan bir topluluğun üyesi olarak düşün. Üyeler bilinen veya açık bir günaha katılıyor olmayabilirler. Bir seviyede aslında doğru olanı yapıyorlar fakat buna rağmen kayıtsızlık ve şekilciliğe batmış durumdalar. İsa’nın buradaki tavsiyesi kiliseyi bu durumundan nasıl kurtarabilir?


11 Ocak


EK ÇALIŞMA: Ellen G. White, Elçilerin İşleri kitabında Patmos (s. 527–535) bölümünü oku.


Yuhanna’nın gördüğü zulüm, bir lütfun vasıtası oldu. Patmos, dirilmiş olan Kurtarıcı’nın görkemiyle göz kamaştırıcı bir yer haline getirildi. Yuhanna Mesih’i insan bedeninde, her zaman O’nun zaferi olarak kalacak olan çivilerin ellerinde ve ayaklarında bıraktıkları izleriyle görmüştü. Şimdiyse yükselmiş Rabb’ini bir insanoğlunun yaşayabileceği ve kuşanabileceği en fazla görkemi kuşanmış olarak görmesine izin verilmişti.


Mesih’in Yuhanna’ya görünmüş olması tüm imanlılar ve iman etmemişler için bizim yükselmiş bir Mesih’imiz olduğunun delili olmalıdır. Kiliseye yaşam gücü vermelidir. Kara bulutların Allah’ın halkının etrafını sardığı zamanlar olur. Sanki baskılar ve zulüm onları ortadan kaldıracakmış gibi görünür. Fakat en öğretici dersler böyle zamanlarda verilir. Mesih sıklıkla zindanlara girip Kendisini seçilmiş olanlara gösterir. O, kazıklarda yanarlarken onlarla birliktedir. Aynı, yıldızların en çok en karanlık gecelerde parlaması gibi, Allah’ın görkeminin en parlak ışını da en derin kasvetin içinde parlar. Gökyüzü ne kadar karanlıksa, Doğruluğun Güneşi’nin, yükselmiş Kurtarıcı’nın ışınları da o kadar açık ve etkileyicidir–Ellen G. White, The Youth’s Instructor [Gençliğin Eğitmeni], 5 Nisan 1900.



TARTIŞMA SORULARI:


Yuhanna okuyucularla Patmos’ta gördüklerini ve duyduklarını paylaşıyor. Vahiy 1:12-20 ayetlerini okuduğunda, sen neler görüyor ve duyuyorsun? Burada açıklananlar içinden hangi teselli sözlerini alabilirsin?


Vahiy 14:7 ayetindeki ilk melek, son zamanlarda yaşayan yeryüzünün sakinlerine Göğü, yeri, denizi, su pınarlarını yaratana tapının! diye salık veriyor. Bu, Mısır’dan Çıkış 20:11 ayetinden alınmış bir dildir. İlk meleğin mesajı, Vahiy’de açıklandığı şekliyle, Sebt gününün son zamandaki önemiyle ilgili bize ne anlatıyor?


Bir çok Hristiyanın karşılaştığı şaşırtıcı bir ironi mevcut. Ne kadar uzun süredir kilisedeler ise, imanlarının solması ya da yok olması o kadar kolay oluyor. Halbuki bunun tam tersi olması gerekliydi. Sonuçta İsa ile ne kadar uzun süre yürürsek, O ve O’nun bize duyduğu sevgi hakkında o kadar çok şey öğreniyor olmamız gerekir. O halde, iman ateşini nasıl olması gerektiği gibi yanar halde, hatta gittikçe daha çok parlayarak yanar bir halde tutabiliriz?


*12-18 Ocak


İsa’nın Yedi Kiliseye Mesajı




Sebt Günü


KONUYLA İLGİLİ METİNLER: Va. 2:8–11, Va. 2:12–17, Va. 2:18–29, Va. 3:1–6, Va. 3:7–13 Va. 3:14–22, Yşa. 61:10.


HATIRLAMA METNİ: Ben nasıl galip gelerek Babam’la birlikte Babam’ın tahtına oturdumsa, galip gelene de benimle birlikte tahtıma oturma hakkını vereceğim (Vahiy 3:21).


İsa halkına, yedi mesaj barındıran mektubu, Yuhanna aracılığıyla Patmos’tan gönderdi. Bu mesajlar Yuhanna zamanındaki Asya kiliselerini ilgilendiriyordu fakat aynı zamanda kilisenin tarih boyuncaki durumunu simgeler kullanarak peygamberce betimliyordu.


Bu mesajlar karşılaştırmalı olarak incelendiğinde, hepsinin aynı altılı yapıyı taşıdığı görülüyor. Her biri İsa’nın söz konusu kiliseye ismen hitap etmesiyle başlıyor. İkinci bölüm ise şu ifade ile başlıyor: … şöyle diyor: Bu şekilde İsa birinci bölümdeki belirtici özelliklerden bahsederek Kendisini beher kiliseye takdim ediyor. İsa’nın bu betimlemeleri beher kilisenin ihtiyaçlarına hitap ediyor. Bu şekilde İsa onların farklı sorunlarını ve durumlarını karşılayabilecek olduğuna işaret ediyor. Daha sonra İsa kilisenin mevcut durumuna dair değerlendirmede bulunuyor ve bulunduğu zor durumdan kurtulması için kiliseye tavsiyelerini bildiriyor. Son olarak da, her mesaj Ruh’un mesajını duyma çağrısı ve galiplere verilen vaatlerle bitiriliyor.


Geçen haftanın dersinde, Efes’teki ilk kiliseye gönderilen mesajı incelerken gördüğümüz gibi ve bu hafta kalan diğer altı mesajı çalışırken göreceğimiz gibi, İsa, her durumdaki beher kilisenin ihtiyacına cevaplar ve umut ile karşılık veriyor. Dolayısıyla, O, bugün bizim ihtiyaçlarımızı da karşılayabilecek kudrettedir.


*19 Ocak Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.


13 Ocak


Mesih’in Smirna ve Bergama’ya Mesajları


Smirna çok güzel ve zengin bir şehirdi fakat zorla imparatora tapınma uygulamasının da merkeziydi. Bu zorlamaya karşı gelmek, kilisenin yasal statüsünü kaybetmesi, zulüm ve hatta şehitlik gibi sonuçlara yol açabilirdi.


Vahiy 2:8-11 ayetlerini oku. İsa’nın Kendisini bu kiliseye tanıtışı, kilisenin mevcut durumu ile ne şekilde ilişkili? Kilisenin durumu neydi? İsa, gelecek olana dair kiliseye hangi uyarıda bulunuyor?


Smirna’daki kiliseye verilen mesaj, peygamberlik sözünde Hristiyanların Roma İmparatorluğu tarafından acımasızca zulüm gördüğü elçiler sonrası dönem kilisesi için de geçerlidir. Vahiy 2:10 ayetinde bahsedilen on gün M.S. 303 ile 313 tarihleri arasındaki Diocletian tarafından başlatılan ve büyük Konstantinus’un Hristiyanlara din özgürlüğü tanıyan Milan Bildirisini yayınlamasıyla sona eren on yıllık zulüm dönemine işaret ediyor.


Bergama bir yılanla temsil edilen ve Kurtarıcı denilen Greklerin şifa tanrısı Asklepius da dahil olmak üzere çeşitli putperest kültünün merkeziydi. İnsanlar şifa bulmak için çok uzaklardan Asklepius’un mabedine geliyorlardı. Bergama, Smirna’da olduğu gibi zorunlu olan imparatora tapınma kültünü yaymak konusunda öncü bir role sahipti. Ayetlerde, Bergama’da yaşayanlara Şeytan’ın tahtının bulunduğu şehirde yaşayanlar deniyor olmasına şaşmamak lazım.


Vahiy 2:12-15 ayetlerini oku. İsa Kendisini kiliseye nasıl takdim ediyor? Kilisenin ruhsal durumuna ilişkin Değerlendirmesi ne?


Bergama şehrinde yaşayan Hristiyanlar, hem dışarıdan hem de kilisenin içinden kışkırtmalara karşı koymak zorundaydı. Bir çoğu sadık kaldı fakat bazıları, Nikolas yanlıları, zulümden kaçmak için putperestliğe tavizler vermeyi savunuyorlardı. İsraillileri Vaat Edilmiş Ülke yolundayken Allah’a karşı günah işlemeleri için saptıran ve kandıran Balam gibi (Say. 31:16), onlar da imanlarından taviz vermeyi daha pratik, hatta faydalı buldular. Yeruşalim kurulu putlara sunulmuş şeyleri ve cinsel ahlâksızlığı yasaklamış olmasına rağmen (Elç. 15:29), Balam’ın öğretisi kilise üyelerine bu kararı reddetmelerini söylemişti. İsa’nın Bergama’ya sunabileceği tek çözüm, Tövbe (Va. 2:16) etmeleriydi.


Bergama’daki kilise, aşağı yukarı M.S. 313-538 tarihleri arasındaki kilisenin peygamberlik sözüyle bir tarifidir. Kilisede bazı sadık kalanlar vardı fakat ruhsal gerileme ve döneklik hızla artmıştı.


Bana olan imanını yadsımadın (Va. 2:13 ayrıca bkz. Va. 14:12) ne demek? İmanımızı inkâr etmeyi reddetmemiz, taviz vermeye direnmemize ve ölüm pahasına da olsa sadık (Va. 2:10) kalmamıza nasıl yardımcı olur?


14 Ocak


Mesih’in Tiyatira’ya Mesajı


Bildiğimiz kadarıyla, diğer şehirlerle karşılaştırıldığında, Tiyatira’nın tarihsel anlamda siyasi ya da kültürel bir önemi bulunmamakta. Şehirdeki kilise de gösterişsizdi. Roma İmparatorluğundaki insanların, bir işi yürütmek ya da işte çalışmak için esnaf birliğine kayıtlı olmaları gerekiyordu. Tiyatira bu gerekliliği zorla mecbur kılmasıyla biliniyordu. Birlik üyeleri, birliğin bayramlarına ve çoğunlukla ahlâkdışı faaliyetlerin yapıldığı tapınak törenlerine katılmak zorundaydı. Uyum sağlamayanlar birlikten atılıyor ya da ekonomik yaptırımlara maruz kalıyordu. O dönemde yaşayan Hristiyanlar için bu, bütünüyle taviz vermek ile müjde uğruna tamamen ihraç edilmek arasında bir seçim yapmak anlamına geliyordu.


Vahiy 2:18-29 ayetlerini oku. İsa Kendisini bu insanlara nasıl takdim ediyor (ayrıca bkz. Dan. 10:6)? İsa’nın kiliyse salık verdiği nitelikler nelerdi ve hangi mesele kiliseye sorun çıkartıyordu?


Aynı Bergama’daki kilisede olduğu gibi Tiyatira’daki kilise de, putperest çevreye taviz vermeye zorlanıyordu. İzebel ismi, İsrail’i dönekliğe sürükleyen (1. Krallar 16:31–33) Kral Ahav’ın karısına atıfta bulunuyor. İsa onu ruhsal olarak ahlâk dışı biri olarak resmediyor (Va. 2:20). Gerçekten taviz verenler ve temiz olmayan putperest fikirlerle uygulamaları benimseyenler, onunla ruhsal fuhuş işliyorlardı.


Tiyatira’daki kilise, M.S. 538–1565 tarihleri arasındaki Hristiyanlığın durumunu simgeliyor. Tehlike dışarıdan değil, tersine içeriden geliyordu. Kutsal Kitap’ın yerini gelenek, Mesih’in rahipliğini, beşer rahiplik ve kutsal kalıntılar almıştı ve işler kurtuluşa götüren yollar olarak görülmeye başlanmıştı. Yozlaşmış hükümleri kabul etmeyenler, zulme maruz kalmış hatta katledilmişti. Yüzyıllar boyunca gerçek kilise çöllere sığınmıştı (bkz. Va. 12:6, 13, 14). Fakat İsa’nın Tiyatira’daki kiliseyi imanları, sevgileri, işleri ve hizmetleri için takdir etmesi, Reform’a ve Kutsal Kitap’a dönüşün başlamasına işaret ediyor.


Vahiy 2:25 ayetindeki sözleri düşün: Ben gelinceye dek sizde olana sımsıkı sarılın. Bu sözler bugün bizim için hem bireysel hem de toplu olarak ne anlama geliyor? Bizde İsa’dan olup da sıkı tutunmamız gereken ne var?


15 Ocak


Mesih’in Sart’a Mesajı


Sart’ın görkemli bir geçmişi vardı. Fakat Roma döneminde şehir eski saygınlığını kaybetmişti. Hala zengin bir şehirdi fakat görkemi mevcut gerçekliğe değil, geçmiş tarihine dayanıyordu. Şehir dik bir tepeye inşa edilmişti ve bu yüzden neredeyse zapt edilemezdi. Vatandaşları kendilerini çok güvende hissettikleri için, şehir surları ihmalkâr bir şekilde muhafaza ediliyordu.


Vahiy 3:6, Matta 24:42–44 ve 1. Selanikliler 5:1–8 ayetlerini oku. İsa, Sart’taki Hristiyanları ruhsal durumlarına çare olsun diye neye teşvik ediyor? İsa’nın uyanık kalın uyarısı şehrin tarihiyle ne şekilde ilişkili?


İsa, Sart’taki birkaç Hristiyanın sadık olduğunu fakat çoğunun ruhsal olarak ölü olduğunu belirtiyor. Kilise (Bergama ve Tiyatira’da olduğu gibi) herhangi bir aleni günahla ya da döneklikle değil, ruhsal ataletle suçlanıyor.


Sart kilisesine yazılan mesaj, aşağı yukarı 1565-1740 tarihleri arasına denk gelen, reform sonrası dönemdeki Protestanların ruhsal durumunun peygamberlik sözündeki karşılığıdır çünkü o dönemde kilise cansız bir yasacılığa ve ruhsal rehavet durumuna girerek yozlaşmıştı. Yükselen akılcılık ve dünyasallık dalgasıyla birlikte müjdenin kurtarıcı rahmeti üzerindeki odaklanma ve Mesih’e bağlılık giderek azaldı ve mezhepçilik ile kuru felsefi tartışmaların yolu açıldı. Bu dönemin kilisesi canlı gibi görünse de, ruhsal olarak ölüydü.


Mektup aynı zamanda her nesilden Hristiyanla da ilgilidir. Görkemli ifadelerle sürekli Mesih’e olan geçmişteki sadakatlerinden bahseden Hristiyanlar vardır. Maalesef o kişilerin Mesih ile bugünkü deneyimleri hakkında söyleyecek pek sözleri yoktur. Onların dini göstermeliktir, kalplerindeki gerçek din eksiktir ve müjdeye sahiden bağlı değildirler.


Sadece Mesih’e iman ederek kurtuluş gerçeğini sürekli aklımızda tutarak, işlerimizin hangi yönlerden Allah’ın huzurunda mükemmel kabul edilmediğini söyleyebiliriz? Bu ne anlama geliyor ve O’nun huzurunda işlerimizi nasıl mükemmelleştirebiliriz? Bkz. Mat. 4:44–48.


16 Ocak


Mesih’in Filadelfiya’ya Mesajı


İsa tarafından hitap edilen altıncı kilise, Filadelfiyaydı (kardeşçe sevgi). Şehir, imparatorluğun ticaret rotasındaydı ve büyük, verimli bir platoya geçiş, bir açık kapı olarak hizmet veriyordu. Kazılarda bulunanlar, orasının insanların sağlık ve şifa bulmak için geldikleri bir merkez olduğunu gösteriyor. Sürekli depremlerle sarsıldığı için, şehrin sakinleri kırsala göç etmişler, mütevazı kulübelerde yaşıyorlardı.


Vahiy 3:7-9 ayetlerini oku. İsa’nın bu mesajda Kendisini tanıtışı, bu kilisenin mevcut durumu ile ne şekilde ilişkili? İsa’nın Gücünün az olduğunu biliyorum (Va. 3:8) ifadesi kilisenin durumu hakkında bize ne söylüyor?


Bu kiliseye verilen mesaj peygamberlik sözünde, 1740 - 1844 yılları arasında, Büyük Britanya ve Amerika’da gerçekleşen büyük Protestan dirilişinin, Birinci ve İkinci Uyanışına karşılık geliyor. Allah’ın halkına gerçekten sözüme (Va. 3:8) uymaya çalıştıkları için sahip oldukları ışık verildi. Allah’ın buyruklarına itaate ve kötülükten uzak yaşamaya gittikçe artan bir şekilde önem veriliyordu. Açık kapı belli ki göksel tapınağa açılan kapı çünkü ayrıca Tanrım’ın Tapınağı da belirtilmiş (Va. 3:12 ayetini, Va. 4:1, 2 ile karşılaştır). Bir kapının kapanıp, diğer kapının açılması, 1844 yılında gerçekleşecek olan, Mesih’in Başrahiplik hizmetindeki değişikliğe işaret ediyor.


Vahiy 3:10-13 ayetlerini oku. Zamanın kısa ve İsa’nın gelişinin yakın olduğuna dair hangi belirtiler veriliyor? Allah’ın adının O’nun halkının üstüne yazılmış olması ne önem taşıyor (bkz. 2Ti. 2:19)? Eğer adı bir kişinin kişiliğini yansıtıyorsa, Mısırdan Çıkış 34:6 ayeti, Allah’ın adını taşıyanlarla ilgili bize ne söylüyor?


Atlantik okyanusunun her iki yakasındaki kiliselerde büyük uyanışlar yaşandı. 1844 yılına yaklaştıkça, Mesih’in yakında geleceği mesajı dünyanın bir çok bölgesinde duyuruluyordu. Galiplerin üzerine Allah’ın adının yazılması vaadi, Allah’ın kişiliğinin O’nun halkında görüleceğini belirtiyor. Mesih’in çok yakında gelecek olduğu kadar önemli olan diğer mesaj da, Mesih’in günahlarını affederek ve Yasasını onların yüreklerine yazarak, Halkını o büyük olaya hazırlama vaadiydi (bkz. Fil. 1:6; İbr. 10:16, 17).


Mesih’in yakında gelecek olduğu umudu senin için ne ifade ediyor? Mesih’in başladığı işi bitireceğini vaat etmiş olması bize ne şekilde güvence veriyor?


17 Ocak


Laodikya’daki Hristiyanlar


İsa tarafından seslenilen son kilise de önemli ticaret yolları üzerindeki zengin bir şehir olan Laodikya’daydı. Yün sanayisi, (hatırı sayılır miktarda altın barındıran) bankaları ve bir göz merhemi üreten tıp okuluyla biliniyordu. Refah düzeyinin yüksek olması, Laodikya yurttaşlarını kendini beğenmişlikle doldurmuştu. M.S. 60 yılında bir deprem şehri yerle bir ettiğinde, yeniden yapılanma için gerekli her türlü öz kaynağa sahip olduklarını öne sürerek Roma’nın yardım teklifini reddetmişlerdi. Şehirde su bulunmadığı için, Hierapolis’teki (Pamukkale) sıcak pınarlardan, kemerler üzerinde şehre su taşınıyordu. Kaynak Laodikya’dan uzakta olduğu için, su şehre varana kadar soğuyordu.


Vahiy 3:14–17 ve Hoşea 12:8 ayetlerini oku. Şehrin kendini beğenmiş ruhu Laodikyalı Hristiyanları ne şekilde etkisi altına almıştı?


İsa, Laodikya’daki Hristiyanları ciddi bir günah, sapkınlık ya da döneklik sebebiyle azarlamadı. Onların sorunu, sonunda ruhsal atalete yol açan rahatlıktı. Aynı şehre gelen su gibi onlar da soğuk ya da sıcak değillerdi, ılıklardı. Zengin olduklarını, hiçbir şeye ihtiyaçları olmadığını öne sürüyorlardı fakat fakir, çıplak ve ruhsal durumlarına karşı da körlerdi.


Laodikya’daki kilise, Vahiy’in son zamana dair bölümlerindeki bazı bağlantılardan anlaşılacağı gibi, bu dünyanın sonuna yakın dönemdeki Allah’ın kilisesinin ruhsal durumunu simgeliyor. Bu bağlantılardan birinde, Vahiy 16:15 ayetindeki Mesih’in ara cümle uyarısında, ruhsal olarak çıplak Laodikya’nın Mesih’in doğruluğunun beyaz giysilerine ihtiyaç duyması kast ediliyor. Bu, giysilerini üstünde bulundurma ve çıplak dolaşmama uyarısı, tam da ruhsal Armagedon savaşından söz edilirken yapılıyor. İsa’nın zamanlaması ilk bakışta oldukça garip görünebilir çünkü bu giysileri almak artık mümkün değildir. Sonuçta deneme süresi herkes için çoktan sona ermiş olacak. Fakat giysilerini üstünde tutma uyarısı altıncı bela ve Armagedon ile bağlantılı gibi görünüyor çünkü İsa Laodikya’ya sonsuza kadar geç olmadan önce, o korkunç çatışmaya şimdiden hazır olmalarını hatırlatmak istiyor. O yüzden, Vahiy 16:15 ayeti, Laodikyalıları eğer İsa’nın öğüdüne kulak vermek yerine çıplak kalmayı seçerlerse (Va. 3:17, 18), O’nun gelişinde kayıp olacakları ve utanacaklarına dair uyarıyor (bkz. 1Yu. 2:28–3:3).


İsa, Laodikyalılara onları sevdiğine dair güvence veriyor ve onları tövbe etmeye çağırıyor (Va. 3:19). Çağrısını, Kendisini, önünde dikilmiş, içeri alınmayı isteyerek kapıyı Çalan (Va. 3:20) ezgiler Ezgisindeki Sevgili, 5:2–6, olarak resmederek bitiriyor. Kapıyı açıp O’nu içeri alan herkese, O’nunla birlikte samimi bir akşam yemeği ve tahtında O’nunla birlikte egemenlik sürme vaat edilmiştir (bkz. Va. 20:4).


Vahiy 3:18-22 ayetlerini oku. İsa Laodikyalılara ne tavsiyede bulunuyor? Altın, beyaz giysiler ve göz merhemi neyi simgeliyor (bkz. 1Pe. 1:7; Yşa. 61:10; Eff. 1:17, 18) ? Bu tavsiye, kendimizi Laodikya kilisesi olarak gören biz Yedinci Gün Adventistlerine ne söylüyor?


18 Ocak


EK ÇALIŞMA: Ellen G. White’ın, Elçilerin İşleri kitabından Vahiy s. 536-549 bölümünü oku.


Kiliselere yazılan yedi mesaj, yedi kilisenin de ruhsal olarak gerilediğini gösteriyor. Efes’teki kilise ilk zamanlardaki sevgisini kaybetmiş olsa da hala sadıktı. Smirna, ve Filadelfiya’daki kiliseler de büyük ölçüde sadıktı. Bergama ve Tiyatira, ta ki büyük çoğunluğu elçilerin saf imanından tamamen dönene kadar daha çok tavizler vermeye devam etti. Sart’taki kilisenin durumu çok ciddiydi. Kilisenin büyük çoğunluğu müjdeyle uyumsuzken, imanlı azınlığı Filadelfiya temsil ediyordu. Laodikya kilisesi ise öyle bir ruhsal atalet ve rahatlık durumdaydı ki, bu kilise hakkında söylenebilecek tek bir güzel söz bile yoktu.


Mesajların hepsini sonlandırırken İsa Kendisinin tavsiyesine uyanlara vaatlerde bulunuyor. Ancak kiliselerdeki ruhsal gerilemenin artmasıyla orantılı olarak verilen vaatlerin de gittikçe arttığı görülebilir. İlk mesajın verildiği Efes kilisesine sadece bir vaatte bulunuluyorken, ruhsal olarak daha gerilemiş olan her bir sonraki kiliseye, bir öncekine görece daha çok vaatte bulunuluyor. Sonunda da Laodikya’daki kiliseye sadece bir vaatte bulunuluyor fakat bu en büyük vaat: İsa ile tahtını paylaşma (Va. 3:21).


TARTIŞMA SORULARI:


Kiliselerdeki ruhsal gerilemeyle paralel olarak vaatlerin de artmış olması, günah çoğaldığında, lütuf daha da çoğalır sözünü ne şekilde yansıtıyor (Rom. 5:20)? Bu konuyu şu sözlerin ışığında derinlemesine düşün; Kilise ne kadar güçsüz düşmüş ve kusurlu olsa da, Mesih’in üstün ilgisini bahşettiği yeryüzündeki tek odaktır. O, ara vermeden ve özenle kiliseyi gözetiyor, Kutsal Ruh’la da onu güçlendiriyor.–Ellen G. White, Selected Messages [Seçme Mesajlar], 2. cilt, s.396.


Hristiyanlar çoğunlukla endüstriyel, ticari ve büyük şehirlerde Hristiyan olmanın zor olduğunu söylerler. Asya’nın büyük şehirlerinde, putperest çevrelerinin onca baskısıyla uğraşmak zorunda olmalarına rağmen, Hristiyanlar müjdeye sadık ve Allah’a bağlılıklarında şaşmadan kalmayı başarmışlardı. Bu gerçekten ne öğrenebiliriz? İsa’nın Yuhanna 17:15–19 ayetlerindeki duasının ışığında Asya’daki bu Hristiyanları düşünün. Dünyada olmak fakat dünyaya ait olmamak kavramı bugünkü Hristiyanları, özellikle de büyük şehirlerde yaşayanları ne açıdan ilgilendiriyor?


Biz, Yedinci Gün Adventistleri olarak Laodikyalılara yazılan mesaj aracılığıyla bize söylenen sözlere ne şekilde kulak verebiliriz?


*19-25 Ocak


Kuzu Layıktır



Sebt Günü


KONUYLA İLGİLİ METİNLER: Va. 4, Hez. 1:5–14, Va. 5, Ef. 1:20–23, İbr. 10:12, Elç. 2:32–36.


HATIRLAMA METNİ: Ağlama! İşte, Yahuda oymağından gelen Aslan, Davut’un Kökü galip geldi. Tomarı ve yedi mührünü O açacak. (Vahiy 5:5).


Geçen hafta Mesih’in yeryüzündeki Halkına verdiği mesajlara göz atmıştık. Şimdiyse Yuhanna’nın görümü yeryüzünden göğe dönüyor ve Bundan sonra olması gereken (Va. 4:1) olaylara odaklanıyor.


  1. ve 5. bölümlerin görümü, gökteki taht odasında geçiyor. 4. ve 5. bölümlerdeki sahne, sembolik olarak, Allah’ın tarihi denetlemesini ve kurtuluş planını resmediyor. Fakat gelecek açıklanmadan önce, bize, Mesih’in gökteki başrahiplik hizmetinin, yeryüzü ve insanoğlunun kurtarılması işlerindeki egemenliği için ne kadar merkezi olduğu gösteriliyor. Bu şekilde, 4. ve 5. bölümler, kitapçığın devamında kaydedilmiş olan gelecek olaylar konusunu göğün bakış açısından bize sunuyor.

Ayrıca fark ediliyor ki yedi kiliseye yazılan mesaj kısmen açık bir dille yazılmış olmasına rağmen, kitapçığın buradan sonrası yorumlaması çoğu zaman pek kolay olmayan daha da simgesel bir dil kullanılarak naklediliyor. Bu dil, Eski Ahit’te kayıt altına alındığı şekliyle, Allah’ın halkının tarihinden alınmıştır. Vahiy’i doğru yorumlamak için, Eski Ahit’in ışığında onun simgesel dilini doğru bir şekilde kavramış olmak şarttır.


*26 Ocak Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.


20 Ocak


Göksel Taht Odasında


Vahiy 4:1 ayetinden başlayarak İsa Yuhanna’yı kendi zamanından Mesih’in dönüşüne kadar olan dönemin tarihine tümden bir bakış atsın diye yukarı, göğe davet ediyor.


Gökteki taht odasını betimleyen Vahiy 4:1–8, Hezekiel 1:26–28 ve Vahiy 5:11–14 ayetlerini oku. Bu ayetler, göksel taht odasının doğası hakkında bize ne öğretiyor?


Elçi, aralık kapıdan göksel tapınağa ve Allah’ın tahtına doğru baktı. Taht, Allah’ın yönetimini ve yaratım üzerindeki hükmeden yetkisini simgelerken, tahtın etrafındaki gökkuşağı Allah’ın vaatlerine olan bağlılığını belirtiyor (Yar. 9:13–16; Yşa 54:9, 10). Allah’ın düşmanı olan ve bu dünyanın egemenliğini gasp etmiş bulunan Şeytan, ilahi yetkiye itiraz etmişti. Allah ile Şeytan arasındaki büyük mücadelenin temel meselesi, kimin yönetme hakkına sahip olduğudur. Yuhanna’nın gördüğü, göksel taht odasında toplanmış olan göksel meclisinin amacı, Allah’ın evren üzerindeki haklı yönetme yetkisini doğrulamaktı (Va. 4:1–8, Va. 5:11–14).


Vahiy 4:8–11 ve Vahiy 5:9–14 ayetlerini oku. Bu ayetlerden gerçek ibadet ile ilgili ne öğrenebilirsin? 4. bölümde ibadet edilmeye layık olan Rab Tanrı iken, Vahiy 5:9–14 ayetlerinde neden Kuzu?


Vahiy 4. bölüm göksel tapınaktaki taht odasının ve orada tekrarlanan ibadetin genel bir tarifini yapıyor. 4. Bölümdeki ibadet, Allah’ın yaratıcı gücünü överken, 5.bölüm boğazlanmış Kuzu tarafından ödenen kefareti kutluyor. Bu bölümler, gerçek ibadetin Allah’ın muazzam yaratım ve kefaret işlerini konu alarak kutladığını gösteriyor. Dünyayı altı günde yaratmış olan Allah, aynı zamanda yapacağına söz verdiği gibi, dünyayı ilk durumuna yenileme ve halkı için sonsuz bir yuva haline getirme kudretine de sahiptir.


Müjdenin ne söylediğini düşün: Sadece dünyayı değil tüm evreni yaratmış Olan, aynı zamanda bizim için Boğazlanmış (Va. 5:12) olan Kuzudur. Acı ve kargaşa dolu bir dünyanın içindeyken, bu öğreti bize hangi muazzam umudu veriyor?


21 Ocak


Taht Odasındaki Göksel Meclis


Vahiy 4:4 ayetinde yapılan ihtiyarlar tarifi onların melek olmadıklarını gösteriyor. Kutsal Kitap’ta ihtiyarlar tanımı her zaman insanlar için kullanılmıştır. Allah’ın huzurundayken hep ayakta duran meleklerin tersine, ihtiyarlar tahtlarda oturuyorlar. Üzerlerindeki beyaz giysiler Allah’ın sadık halkının kıyafetidir (Va. 3:4, 5). Başlarındaki zafer taçları (Grekçesi stephanos Va. 4:4), sadece galip gelen kutsallar için ayrılmıştı (Yak. 1:12). Tüm bu detaylar, 24 ihtiyarın galip gelen kutsallar olduğunu gösteriyor.


24 sayısı da simgeseldir: 2 takım 12 sayısından oluşur ve 12 sayısı da Kutsal Kitap’ta Allah’ın halkını simgeler. 24 ihtiyar hem Eski, hem de Yeni Ahit zamanlarından olmak üzere toplamda Allah’ın halkını temsil ediyor olabilir. 24 sayısı ayrıca dünyasal tapınak hizmetlerini nöbetleşe yerine getiren 24 bölük rahibin reisleriyle de örtüşüyor (1Ta. 24:1–19).


24 ihtiyardan Kutsal Kitap’ta daha önce hiç bahsedilmemiş olması, göksel taht odasında yeni bir topluluk olduklarını düşündürüyor. Belki de İsa’nın ölümü sırasında ölüden dirilenler de onlardı (Mat. 27:51–53). Eğer öyleyse, İsa ile birlikte göğe yükseltilmiş olan 24 ihtiyar, kurtuluş planının anlaşılmasında Allah’ın işlerindeki haklılığa tanıklık etmeleri için insanlığın temsilcileri oldular. Vahiy 4 5:9 ayetlerinde, 24 ihtiyar, dört yaratık ile birlikte (8. ayet), boğazlanmış olan fakat yaşayan Kuzu’nun önünde çöküp ibadet ediyor. Birlikte layık olan boğazlanmış Kuzu’yu metheden yeni bir ezgi söylüyorlar: Çünkü boğazlandın ve kanınla her oymaktan, her dilden, her halktan, her ulustan insanları Tanrı’ya satın aldın. Onları Tanrımız’ın hizmetinde bir krallık haline getirdin, kâhinler yaptın. Dünya üzerinde egemenlik sürecekler. (Vahiy5:8–10).


Vahiy 4:6–8 ayetleri ayrıca dört yaratıktan ya da varlıktan bahsediyor. Onların tarifini Hezekiel 1:5–14 ve Hezekiel 10:20–22 ayetlerinde anlatılan dört yaratıkla ve Yeşaya 6:2, 3 ayetlerindeki serafimle karşılaştır.


Dört yaratık, Allah’a O’nun aracıları ve Tahtının gardiyanları olarak hizmet eden yüce varlıkları simgeliyor (Mez. 99:1). Kanatları, Allah’ın emirlerini yerine getirmekteki çabukluklarını simgeliyor, gözleri de zekâlarına işaret ediyor. 24 ihtiyar ve tahtın etrafındaki çok sayıda melekle birlikte onların varlığı (Va. 5:11), hem göğün, hem de yeryüzünün taht odasında temsil edildiğini gösteriyor.


22 Ocak


Mühürlü Tomar


Vahiy 5:1-4 ayetlerini oku. Yeşaya 29:11, 12 ayetlerinin ışığında, mühürlenmiş tomar ne anlama geliyor ve Yuhanna neden ağladı?


Grekçe metinde tomarın Baba’nın sağ tarafındaki tahtın üzerinde durduğu belirtiliyor. Tomar, kendisini almaya, mühürlerini çözmeye (Va. 5:2) layık kişinin gelmesini bekliyordu.


Ellen G. White’ın sözleriyle, tomarın içeriği Allah’ın takdirinin tarihçesi ile ulusların ve kilisenin peygamberlik sözündeki tarihçesiydi. Yani içinde ilahi sözleri, O’nun hükmünü, Emirlerini, Yasalarını, Tanrı’nın tüm simgesel öğüdünü ve uluslardaki tüm hükümran güçlerin tarihçesini barındırıyordu. Her ulusun, her dilin, dünya tarihinin başından sonuna her halkın etkisi simgesel dilde bu tomarda mevcuttu.–Ellen G. White, Manuscript Releases [Yayınlanan El Yazmaları], cilt 9, s.7.


Kısacası mühürlü tomarda Allah’ın günah sorununu çözüp düşkün insanoğullarını kurtarma planı gizemi var. Bu gizemin tamamen fark edilmesi Mesih’in ikinci gelişiyle olacak (bkz. Va. 10:7).


Vahiy 5:5-7 ayetlerini oku. Tüm evrende mühürlü tomarı alıp onun mührünü açmaya layık tek Varlık neden Mesih?


Taht odasındaki kriz, Şeytan’ın isyanı ile bağlantılı. Bu gezegen, Allah tarafından yaratılmış olmasına rağmen, gaspçı Şeytan’ın egemenliği altındaydı. Yuhanna’nın ağlaması, Adem zamanından beri günahın boyunduruğundan kurtuluşu isteyen Allah’ın halkının göz yaşlarının ifadesi. Mühürlü tomar, Allah’ın günah sorununu çözmek için sahip olduğu kararlılıktan oluşuyordu. Tabii ki ölçülemeyecek kudretiyle Allah bizzat bu planı uygulayabilirdi. Fakat düşkün insan ırkının kurtuluşu için özel bir şey olması lazımdı, ve o da galip gelmiş olan ve bu sayede de dünya üzerindeki Egemenliğini üstlenerek bizim göksel tapınaktaki başrahibimiz olmak için kitabı açmaya layık olan İsa’ydı.


Hristiyan deneyimimizde Mesih’in ilk ve öncelikli tutmayı nasıl öğrenebiliriz?


23 Ocak


Kuzu Layıktır


Vahiy 5:8-14, Efesliler 1:20–23 ve İbraniler 10:12 ayetlerini oku. Bu ayetlerin hepsi, bize çok azını sunabilen bu dünyada neyden büyük umut ve teselli bulmamız gerektiğini söylüyor?


Kuzu Mesih tahta yaklaşınca, tomarı eline aldı. Bu hareket, tüm yetki ve egemenliğin O’na ait olduğunu gösteriyor (bkz. Mat. 28:18, Ef. 1:20–22). O anda tüm evren Mesih’in yeryüzü üzerindeki haklı yönetimini tanımış oldu. Adem ile kaybedilmiş olan, Mesih ile yeniden kazanılmış oldu.


Mesih’in tomarı alması, O’nun tüm insanlığın kaderini ellerinde tuttuğunun göstergesi. Dört yaratık ve 24 ihtiyar O’nun önünde çöktü ve Vahiy 5:9 ayetinde yazıldığı gibi ibadet etti: Tomarı almaya, mühürlerini açmaya layıksın! Çünkü boğazlandın. Bu tapınma eylemi ile yüceltilmiş melekler ve kurtarılmış insanlığın temsilcileri Mesih’in insanoğlu adına kurban olduğunu tasdik etmiş oldu. O, kanıyla düşkün insanoğlu için kefaret ödedi ve onların tüm kurtuluş umudu olarak hayal bile edemeyeceğimiz bir gelecek vaat etti.


Dört yaratık ve ihtiyarlara şimdi de sayısız misafir melek eşlik ediyor, tahtın etrafında toplaşıp boğazlanmış fakat şimdi düşkün insanoğluna arabuluculuk etmek için yaşayan Kuzu’ya methiyeler düzüyorlardı (İbr. 7:25). Taht odasını dolduranlar hep birlikte ve yüksek sesle bağırdılar: Boğazlanmış Kuzu gücü, zenginliği, bilgeliği, kudreti, saygıyı, yüceliği, övgüyü almaya layıktır (Va. 5:12).


Bu noktada gökteki ve yeryüzündeki tüm yaratım bir araya gelip hem Baba’ya hem de Mesih’e muhteşem kulluklarını sunuyorlar: Övgü, saygı, yücelik ve güç sonsuza dek Tahtta oturanın ve Kuzu’nun olsun! (Va. 5:13). Övgülerine dört yaratığın Amin sözüyle ve 24 ihtiyarın yere kapanmasıyla karşılık veriliyor ve böylece göksel taht odasındaki coşkulu hürmet sona eriyor.


Fizikçiler bir gün evrenin yanacağını, kendi içine çökeceğini ya da parçalanacağını tahmin ediyorlar. Allah’ın sözünde sunulan geleceğe ne büyük bir tezat! Bizi bekleyen gelecek için sevinmeye şimdiden nasıl başlayabiliriz?


24 Ocak


Pentekost’un Önemi


Pentekost gününde Kutsal Ruh’un dökülmesinde, Elçilerin İşleri 2:1–4 ayetleri kurtuluş planının en belirleyici olaylarından birini doğruluyor: Mesih’in Golgota sonrası hizmetine göksel tapınağın Kralı ve Başrahibi olarak başlaması (ayrıca bkz.: Elç. 1:4–8, Elç. 2:33). Baba’nın sağındaki başrahiplik hizmeti vasıtasıyla (Va. 5:6, 7), Mesih, kurtuluş planını mutlak olarak gerçekleştirebilecek güçtedir. Bizim göksel tapınaktaki aracımız olarak, İsa bizi kurtarmak için çalışıyor ve O’nun aracılığıyla imanlılar Allah’a bedelsiz ulaşabilir, günahlarından bağışlanabilir.


Elçilerin İşleri 2:32–36 ve Yuhanna 7:39 ayetlerini oku. İsa’nın bizim Kralımız ve Rahibimiz olarak gökte olmasında hangi umut ve teşviki buluyorsun?


Mesih göksel tapınakta yüceltildikten sonra, Kutsal Ruh öğrencilerin üzerine indi. Vahiy 5:6 ayetinde bütün dünyaya gönderilmiş yedi Ruh’tan bahsedilir. Önceki derste gördüğümüz gibi, yedi Ruh, Kutsal Ruh’un dünyadaki işinin tamlığını simgeler. Mesih tahta oturtulurken, Ruh yeryüzünde gönderildi. Bu Kutsal Ruh’un gönderilmesi, Mesih’in bizim Başrahibimiz olarak göksel tapınaktaki ilk işlerinden biri. Kutsal Ruh’un dökülmesi, İsa’nın Baba’nın huzurunda göründüğü ve Allah’ın O’nun insanoğlu adına kurbanlığını kabul ettiği anlamına geliyordu.


Mesih’in göğe yükselişi, izleyicilerin vaat edilen bereketi alacaklarına dair işaret olmuştu. . . . Mesih göğün kapılarından geçtiğinde, meleklerin tapınmaları arasında tahta oturdu. Bu tören biter bitmez, Kutsal Ruh zengin ölçüde öğrencilerin üzerine indi ve Mesih gerçekten yüceltildi, hatta ezelden beri Baba’yla birlikteyken sahip olduğu görkemle kuşandı. Pentikost günündeki dökülüş, Kurtarıcı’nın taç giyme töreninin tamamlandığına dair Göğün bildirisiydi. O, verdiği vaade göre, Kendisinin rahip ve kral olarak gökte ve yerde tüm yetkiyi aldığına, ve Kendi halkının üzerinde Meshedilmiş Olan olduğuna dair bir işaret olarak, izleyicilerine gökten Kutsal Ruh’u göndermişti.–Ellen G. White, Elçilerin İşleri s. 34.


İbraniler 4:16 ve İbraniler 8:1 ayetlerini oku. İsa’nın bizim Kral ve Rahip olarak gökte ve yeryüzünde tüm yetkiyi almış olmasının güvencesinden hangi umut ve teşviki buluyorsun? Bu gerçeğe inanmak günlük yaşamında karşılaştığın olaylarla ve aynı zamanda geleceğin bilinmezliğiyle başa çıkarken seni ne şekilde etkiliyor?


25 Ocak


EK ÇALIŞMA: Ellen G. White, Çağların Arzusu kitabında 829-835. sayfalardaki Babama ve Babana bölümünü ve Elçilerin İşleri kitabında 42–50 sayfalardaki Ruh Armağanı bölümlerini oku.


Vahiy 4–5 bölümlerinin mesajı, özellikle dünya’nın tarihinin sonuna yakın zamanda yaşayan Allah’ın halkı için çok önemli. Ruh’un Pentekost’taki gelişi müjdenin tüm dünyaya vaaz edilmesinin başlangıcını oluşturdu; Odağındaki mesaj da Rahip ve Kral olarak Baba’nın sağında yüceltilmiş olan İsa ile ilgiliydi. İsa hakkındaki bu gerçek, ilk Hristiyan inancının yüreği (İbr. 8:1) ve vaazlarının köşe taşıydı (Elç. 2:32-33; Elç. 5:30, 31). Ayrıca onların şevki, imanlarının kaynağı ve zor yaşam şartlarında, zulüm altındayken cesaretleriydi (Elç. 7:55, 56; Rom. 8:34). Sonuç olarak onların vaazına bir çok kişi cevap verdi. O zamandan beri, Kutsal Ruh’un hizmeti aracılığıyla, Allah’ın krallığı kendisini açıkça ortaya koydu ve koymaya da devam ediyor.


Asla unutmamalıyız ki ancak iyi olan Mesih’te kurtuluş haberi insanların kalplerine ulaşıp onları dönüştürebilir ve sonsuz müjdenin Allah’tan korkma, O’nu yüceltme ve O’na ibadet etme çağrısına cevap vermeye yönlendirebilir. Bizim tek umudumuz göksel tapınaktaki Rahibimiz ve Kralımız olan Kurtarıcımız’dadır. O, Halkıyla birlikte ve en sonuna kadar da onlarla olacak (Mat. 28:20). O, geleceği Ellerinde tutuyor.


O yüzden biz de müjdenin ruhunu aklımızda tutmanın, son mesajı kayıp ve ıstırap içindeki insanoğluna vaaz etmekte tam başarı sağlayacağını asla unutmayalım. Vaaz ettiğimiz hiçbir şey çarmıh ve onun Allah hakkında öğrettiğinden daha önemli değil.


TARTIŞMA SORULARI:


Biz bir gün, iyiliği, kudreti ve özellikle de lütfu için Rabbi övüp O’na ibadet edeceğimiz gökte olacağız. O büyük günün geldiği vakit için şimdiden ne şekilde hazırlanabiliriz? Yani şimdi minnettar yüreklerle Yaptıkları ve Yapacakları için nasıl Allah’ı övüp O’na ibadet edebiliriz?


Vahiy 4:11 ve 5:9 ayetlerini oku. Bu ayetlere Baba’nın ve Oğul’un hangi görevleri gerçekleştirdiğini görüyoruz ve bu iki görev de ne şekilde sadece kurtuluş planı için değil aynı zamanda Allah’ın bizim ibadetimize bu denli layık olmasının sebebi için merkezidir? Sebt günü ve öğrettikleri ne şekilde Allah hakkındaki bu iki harika gerçeğin ifadesidir?


*26 Ocak – 1 Şubat


Yedi Mühür


Sebt Günü


KONUYLA İLGİLİ METİNLER: Va. 6:1–17, Lev. 26:21–26, Hez. 4:16, Yas. 32:43, 2Se.. 1:7–10.


HATIRLAMA METNİ: Tomarı almaya, mühürlerini açmaya layıksın! Çünkü boğazlandın ve kanınla her oymaktan, her dilden, her halktan, her ulustan insanları Tanrı’ya satın aldın. Onları Tanrımız’ın hizmetinde bir krallık haline getirdin, kâhinler yaptın. Dünya üzerinde egemenlik sürecekler. (Vahiy 5:9, 10).


Vahiy 6. bölüm, 4. ve 5. bölümlerdeki sahneyi yani, zafer dolu yaşamı ve ölümü sayesinde Adem ile kaybedileni yeniden kazanmış olduğu için mühürlü tomarı açmaya layık olan Mesih’i resmetmeye devam ediyor. O şimdi tomardaki mühürleri açarak kurtuluş planını mutlak olarak gerçekleştirmek için ilerletmeye hazır.


Pentekost, Mesih’in aracılığıyla krallığını genişlettiği müjdenin yayılışının başlangıcı oldu. Yani mühürlerin kırılması Pentekost günü başlayan müjdenin vaaz edilmesine ve onu reddetmenin yaptırımlarına işaret ediyor. Yedinci ve son mührün açılması bizi bu dünyanın tarihinin sonuna götürür.


Vahiy 3:21 ayeti yedi mührün anlamı ile ilgili bize ipucu veriyor: Ben nasıl galip gelerek Babam’la birlikte Babam’ın tahtına oturdumsa, galip gelene de benimle birlikte tahtıma oturma hakkını vereceğim. 4. ve 5. bölümler Mesih’in galip gelişini ve Golgota’daki kurbanlığının sonucunda göksel Başrahibimiz olmaya ve tomarı açmaya lâyık oluşunu bize bildiriyor. 7. bölümün son ayetleri de Mesih’in tahtının önündeki galip gelenleri betimliyor. Yani 6. bölüm Allah’ın halkının İsa’nın tahtını paylaşabilmesi için galip gelmesi süreci hakkında.


*2 Şubat Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.


27 Ocak


İlk Mührün açılması


Vahiy 6:1–8, Levililer 26:21–26 ve Matta 24:1–14 ayetlerini oku. Bu ayetlerdeki ortak ipucu kelimeleri fark et. Bu benzerlikler ışığında, ilk dört mührün ne anlama geldiğine dair ne öğrendin?


Yedi mühür olayları, Eski Ahit’teki kılıç, açlık, salgın hastalık ve yabanıl hayvanlar olarak ifade edilen antlaşma lanetleri bağlamında anlaşılmalıdır (Lev. 26:21–26). Hezekiel onları Allah’ın dört ağır yargısı (Hez. 14:21) diye tanımlıyor. Onlar, Allah’ın, halkının ruhsal durumlarını uyandırmak amacıyla, antlaşmaya olan bağlılıklarını yitirdiklerinde onları cezalandırmak için kullandığı ıslah edici hükümleriydi. Aynı şekilde Allah, halkı İsa’nın dönüşünü beklerken uyanık kalsın diye dört atlıyı vasıta olarak kullanmıştır.


Ayrıca ilk dört mühür ile İsa’nın dünyada neler olacağını açıkladığı Matta 24:4–14 ayetleri arasında yakın benzerlikler vardır. Dört atlı, Allah’ın dünyanın bugün olduğu şekliyle onların yuvası olmadığını halkına hatırlatarak onları doğru yolda tuttuğu vasıtalardır.


Simgesel olmakla birlikte Vahiy 6:1, 2 ayetleri de zafer ile ilgilidir. Mesih’i, İkinci Gelişinde halkını kurtarmak için beyaz bir atın üzerinde meleklerden oluşan göksel ordularına önderlik ederken resmeden Vahiy 19:11–16 ayetlerini anımsatıyor. Beyaz renk, saflığın bir simgesi olarak Mesih ve izleyicileriyle ilişkilendirilmiştir. Atın üzerindeki binicinin elinde bir yay, başında da taç olması (Va. 6:2), Eski Ahit’teki Halkının düşmanlarını fethederken elinde yayla at süren Tanrı betimlemesini çağrıştırıyor (Hab. 8:–13; Mez. 45:4, 5). Binici tarafından giyilen tacın Grekçesi (Va. 6:2), zaferin tacı olan stefanostur (Va. 2:10, 3:11). Bu binici, fethetmek için fethederek ilerleyen fatihtir.


İlk mühür sahnesi, Pentekost günü güçlü bir şekilde başlayan ve sayesinde Mesih’in Krallığını büyütmeye başladığı müjdenin yayılmasını anlatıyor. Mesih’in görkem içinde geleceği ve mutlak zaferin kazanılacağı zamana kadar, kazanılacak çok toprak ve İsa’nın izleyicisi olacak çok insan vardı, hala da var.


Peygamberlik sözüne göre, ilk mühür sahnesi Efes kilisesine gönderilen mesajla bağlantılı; müjdenin dünyanın dört bucağına çok hızlı bir şekilde yayıldığı ilk yüzyılın elçiler dönemini anlatıyor (Kol. 1:23).


O an içinde bulunduğumuz durum ne olursa olsun, Mesih’te her zaman kazanan tarafta olduğumuzu neden asla unutmamalıyız?


28 Ocak


İkinci ve Üçüncü Mühürler


Vahiy 6:3, 4 ayetlerini oku. Bu ayetlerdeki kızıl at ve atlı tarifine dayanarak, burada müjdeye dair neden bahsediliyor?


Kızıl kanın rengidir. Binicinin büyük bir kılıcı var ve insanların birbirini öldürmesinin yolunu açan, dünyadan barışı kaldırma yetkisine sahip (Mat. 24:6).


İkinci mühür, ikinci yüzyılda başlayan, müjdeyi reddetmenin sonuçlarını tarif ediyor. Mesih, müjdenin vaazı ile ruhsal bir savaşı sürdürürken, kötülüğün güçleri de karşılık olarak güçlü bir şekilde direniyorlar. Kaçınılmaz olarak da ardından zulüm geliyor. Öldüren binicinin kendisi değil. O, yeryüzünden barışı aldığında, bunun kaçınılmaz sonucu olarak zulüm geliyor (bkz. Mat. 10:34).


Vahiy 6:5, 6, Levililer 26:26 ve Hezekiel 4:16 ayetlerini oku. Siyah atın ve binicisinin bu ayetlerdeki tarifine dayanarak, müjdenin vaaz edilmesiyle ilişkili hangi gerçeklikten bahsediliyor?


Siyah atın binicisi elinde yiyecek tartmakta kullanılan bir terazi tutuyor. Bir duyuru yapılıyor: Bir ölçek buğday bir dinara, üç ölçek arpa bir dinara (Va. 6:6). Dünyanın bu bölgesinde tahıl, zeytinyağı ve şarap yaşamın temel gereklilikleriydi (Yas. 11:14). Tahılı dikkatlice tartarak ekmek yemek büyük kıtlığı ya da yokluğu simgeliyordu (Lev. 26:26, Hez. 4:16). Yuhanna zamanında, bir dinar bir günlük ücretti (Mat. 20:2). Normal şartlar altında bir günlük ücret ailenin o günkü tüm ihtiyaçlarını karşılamaya yeterdi. Fakat bir kıtlık, ihtiyaçların normal ücretlerini aşırı derecede yükseltirdi. Üçüncü mühür sahnesinde tüm gün çalışmanın karşılığı olan ücret ancak bir kişinin ihtiyacı olan yiyeceği satın almaya yetecek kadar. Küçük bir aileyi beslemek için, bir günlük ücret ile fakirler için daha ucuz ve kalitesiz bir yiyecek olan arpadan üç ölçek alınırdı.


Üçüncü mühür sahnesi, müjdeyi reddetmenin, kilise siyasi güce kavuştukça başlayan, diğer sonuçlarına da işaret ediyor. Eğer beyaz at müjdenin vaaz edilmesin simgeliyorsa, siyah at müjdenin eksikliğini ve insani geleneklere bağlılığı belirtiyor. Kutsal Kitap’ta tohum Allah’ın sözünü simgeler (Luk. 8:11). Müjdenin reddedilmesi, aynı Amos tarafından söylenmiş peygamberlik sözündeki gibi (Amo 8:11–13), kaçınılmaz olarak Allah’ın Sözünde bir kıtlığa yol açar.


29 Ocak


Dördüncü Mühür Sahnesi


Vahiy 6:7, 8 ayetlerini oku. Burada hangi sahne tarif ediliyor? Bu sahne, bir öncekiyle ne şekilde ilişkili?


Dördüncü mühürdeki atın rengi Grekçe chloros kelimesiyle tanımlanıyor. Bu, çürüyen bir cesedin aldığı gri kül rengidir. Binicinin adı Ölüm; bu arada, ölüler diyarı Hades ona eşlik ediyor. Bu ikisine kılıçla, kıtlıkla, salgın hastalık ve yaban hayvanlarla yeryüzünün dörtte birinde ölüm saçma yetkisi verilmiş (Mat. 24:7).


İyi haber şu ki, Ölüm’ün ve Hades’in gücü çok sınırlı; onlara dünyanın sadece bir bölümü üzerinde (dörtte biri) yetki verilmiş. İsa Hades’in ve Ölüm’ün anahtarlarının Kendi elinde olduğuna dair bize güvence veriyor (bkz. Va. 1:18).


Vahiy 2. bölümdeki, Efes, İzmir, Sart, Bergama ve Tiyatira kiliselerine yazılan mesajların içeriğini bir kez daha gözden geçir. Bu kiliselerin durumunu ilk dört mührün açılması sahnesiyle karşılaştır. Hangi benzerlikleri görüyorsun?


Yedi mührün sahneleri kilisenin geleceğini resmediyor. Yedi kilise konusunda olduğu gibi, mühürler de Hristiyan tarihinin farklı dönemlerine tekabül ediyor. Elçiler döneminde Müjde dünyaya hızla yayıldı. Hemen arkasından birinci yüzyılın sonundan dördüncü yüzyılın başına kadar süren, ikinci mühür sahnesinde resmedilen, Roma İmparatorluğu hükmü altındaki zulüm dönemi geldi. Üçüncü mühür ise dördüncü ve beşinci yüzyıllardaki, Müjdenin ruhsal olarak kıtlığıyla nitelenen ve Karanlık Çağa sebebiyet veren taviz dönemine işaret ediyor. Dördüncü mühür, neredeyse bin yıl Hristiyanlığın karakteri olan ruhsal ölümü uygun şekilde tarif ediyor.


Vahiy 6:6 ayeti zeytinyağı ve şarabın üçüncü mührün felaketinden etkilenmeyeceğini ifade ediyor. Yağ, Kutsal Ruh’u (1Sa. 16:13, Elç. 10:13), yeni şarap da İsa Mesih’te kurtuluşu simgeler (Mar. 2:22). Bu simgelerin anlamları, Allah Sözü kıt olduğu zamanda bile Kutsal Ruh’un sürekli iş başında olması ve gerçeğin peşinde olanlara kurtuluş yolunun hala açık olması gerçeği ile ilgili bize ne söylüyor?


30 Ocak


Beşinci Mührün açılması


Vahiy 6:9, 10 ayetlerini oku. Burada ne oluyor?


Kutsal Kitap’taki can kelimesi bütünsel kişiyi simgeler (Yar. 2:7). Allah’ın sadık ve zulme uğramış halkının şehitliği, burada Dünyasal tapınaktaki kurban sunağının dibine dökülen kurban kanı ile ilgili olarak resmedilmiş (Çık. 29:12, Lev. 4:7). Müjdeye sadık kaldıkları için Allah’ın halkına haksızlık yapıldı ve öldürüldüler. Onlar Allah’a gelmesi ve kendilerini aklaması için yalvarıyorlar. Bu ayetler, burada dünyada yapılmış haksızlıklarla ilgili; ölülerin durumuna dair bir şey söylemiyorlar. Sonuçta bu insanlar göğün mutluluğunu sürüyora benzemiyorlar.


Vahiy 6:11, Yasanın Tekrarı 32:43 ve Mezmurlar 79:10 ayetlerini oku. Allah’ın şehit edilmiş halkının dualarına göğün cevabı neydi?


Şehit edilen azizlere Mesih’in doğruluğunu simgeleyen beyaz kaftanlar verildi. Bu, O’nun lütuf sunusunu kabul edenlere hediyesi olan aklanmalarının gerçekleştiğini gösteriyor. Sonra da onlara benzer bir deneyim yaşayacak olan kardeşleri tamamlanana kadar dinlenmeleri gerektiği söyleniyor. Vahiy 6:11 ayetinin Grekçesinde sayı kelimesinin geçmediğine de dikkat etmek gerekir. Vahiy, Mesih’in dönüşü öncesi şehit edilecek azizlerin sayısına dair bir şey söylemez fakat tamamlanmasından bahseder. Allah’ın halkı kendi erdemleri sayesinde değil Mesih’in doğruluğunun kaftanı ile tamamlanır (Va. 7:9, 10). Şehit edilen azizler, Mesih’in ikinci gelişine ve milenyumun başlangıcına kadar diriltilmeyecek ve aklanmayacaklar (Va. 20:4).


Beşinci mühür sahnesi, tarihsel olarak, sadık oldukları için milyonların şehit edildiği Reform öncesi ve sonrasını kapsayan döneme karşılık geliyor (Mat. 24:21). Ayrıca, Allah’ın acı çeken halkının Habil zamanından başlayıp, Allah’ın sonunda yargılayarak Kendi kullarının kanının (Va. 19:2) öcünü alacağı, tarih boyunca süren deneyimini akıllara getiriyor.


Daha ne kadar Rabbim? tarih boyunca Allah’ın acı çeken halkının feryadı olmuştur. Hayatında hiç haksızlıkla karşılaşmamış kimse var mı? Beşinci mühür sahnesinden bir gün adaletin gerçekten yerini bulacağına dair hangi teselliyi buluyorsun?


31 Ocak


Altıncı Mührün açılması


Beşinci mühürde, Allah’ın halkının düşmanca bir dünyada haksızlığa uğradıklarını ve Allah’ın kendileri adına müdahale etmesi için yalvardıklarını görüyoruz. Allah’ın Halkının dualarına cevap olarak müdahale etmesinin zamanı geldi.


Vahiy 6:12–14, Matta 24:29, 30 ve 2. Selanikliler 1:7-10 ayetlerini oku. Burada ne açıklanıyor?


Daha önce İsa tarafından Matta 24:29, 30 ayetlerinde anlatılmış olan altıncı mührün son üç işareti, İkinci Gelişin habercileri olarak büyük sıkıntının (Va. 7:14) sonuna doğru, 1798 yılında gerçekleşecekti. Mesih’in Matta 24. bölümdeki peygamberlik sözünde olduğu gibi, burada da güneş, ay, yıldızlar (göktaşları) ve gökyüzü ifadeleri sembolik değildir. Gibi edatının kullanımı gerçek bir şeyin ya da olayın betimlemesinin yapıldığını ifade eder: güneş keçi kılından yapılmış siyah bir çul gibi karardı, ay kan gibi oldu, göğün yıldızları, incir ağacı büyük yel tarafından sarsıldığında ham incirleri attığı gibi yer üzerine düştüler. Batı dünyasındaki Hristiyanlar 1755 yılındaki Lizbon depreminde, 19 Mayıs 1780 tarihinde Doğu New York ve Güney New England bölgelerinde yaşanan karanlık günde ve 13 Kasım 1833’te Atlantik Okyanusu’ndaki muhteşem göktaşı yağmurunda, Mesih’in sözlerinin yerine geldiğini fark ettiler. Vahiy 6:12–14 ayetlerindeki bu peygamberlik sözünün yerine gelişi bir dizi uyanışa yol açtı ve Mesih’in gelişinin yaklaştığının fark edilmesini sağladı.


Vahiy 6:15–17, ayrıca Yeşaya 2:19, Hoşea 10:8 ve Luka 23:30 ayetlerini oku. Sahneler her sosyal statüden insanı panik içinde Mesih’in gelişindeki çalkantının dehşetinden kaçarken resmediyor. Dağlardan ve kayalardan, Tahtta oturanın ve Kuzu’nun gazabından (Va. 6:16) korunmak için kendilerinin üzerlerine düşmelerini istiyorlar. Adaletin yayılmasının vakti geldi çünkü Mesih kendi kutsalları arasında yüceltilmek (2Se. 1:10) için geliyor. Kötülerin sonu Vahiy 19:17–21 ayetlerinde açıklanıyor.


Sahne dehşete tutulmuş kötünün cevabı beklenmeyen sorusuyla sona varıyor: O’nun gazabının büyük günü geldi; buna kim dayanabilir? (6:17; ayrıca bkz. Nahum 1:6, Mal. 3:2). Bu sorunun cevabı Vahiy 7:4 ayetinde veriliyor–o gün ayakta kalacak olanlar Allah’ın mühürlenmiş halkıdır.


Onun geleceği güne kim dayanabilir? (Mal. 3:2). Bu soruyu nasıl cevaplardın ve bu cevap için hangi Kutsal Kitap’a dayanan sebepler gösterebilirsin? Cevaplarını Sebt günü derste söyle.


1 Şubat


EK ÇALIŞMA: Ellen G. White’ın Testimonies to Ministers and Gospel Workers [Din Görevlilerine ve Müjde İşçilerine Tanıklıklar] kitabından Dünya’nın İhtiyacı s. 457-460 bölümünü okuyun.


Yedi mührün açılması görümü sembolik olarak Allah’ın yeryüzündeki halkını gözettiğine ve halkının disiplinine işaret eder. Kenneth A Strand’in belirttiği gibi:


Kutsal Yazılarda Allah’ın her zaman halkını gözettiğinin güvencesi bulunmaktadır: Tarih içinde O halkına güç vermek için hep vardı ve büyük eskatolojik sonda da onları tamamen savunacak ve muazzam derecede cömert bir ödül olan ebedi hayatı onlara verecek. Vahiy kitabı bu aynı konuyu ele alıp güzel bir şekilde açıklar, bu yüzden Vahiy herhangi bir suretle Kutsal Kitap yazınıyla uyumsuz, tuhaf bir çeşit açıklama değildir; o kutsal kitap mesajının özünü ve esasını aktarır. Aslında, Vahiy kitapçığında vurgulanarak açıklandığı üzere, ‘Diri Olan’ –ölümü ve mezarı fethetmiş Olan (1:18)– sadık izleyicilerini asla terk etmeyecek çünkü onlar şehit edilmiş olduklarında bile kendilerini bekleyen ‘yaşam tacıyla’ (bkz. 2:10; 21:1–4 ve 22:4) zafer kazanmışlardır (12:11).–Kenneth A. Strand, The Seven Heads: Do They Represent Roman Emperors? [Yedi Baş: Roma İmparatorlarını mı Simgeliyor?] 7. Cilt, s. 206.


TARTIŞMA SORULARI:


Yedi mührün açılması sahnesinden hangi değerli dersler öğrendin? Bu, dünyadaki durum ne kadar kötü olursa olsun Allah’ın hala hükümdar olduğunu ve Mesih’te sahip olduğumuz tüm vaatlerin sonunda mutlaka yerine getirileceğini sana ne şekilde gösteriyor?


Şu ifade üzerinde düşün: Kilise, Allah’ın insanlığın kurtuluşu için atadığı aracıdır. Hizmet etmek için organize edilmiştir ve görevi, müjdeyi tüm dünyaya taşımaktır.–Ellen G. White, Elçilerin İşleri, s. 9. Kendi kiliseni düşün. İnsanlara müjde mesajıyla ulaşabilmek için nasıl daha sadık olabilir?


Perşembe gününün son sorusuna cevabını derste tartış. O’nun geldiği güne kim ve nasıl dayanabilir? Verdiğin cevabın gerekliliklerini, O’nun gelişine hazırlıklı olmak için nasıl yaşamamız gerektiğiyle ilgili olarak tartış.


*2–8 Şubat


Allah’ın Mühürlü Halkı




Sebt Günü


KONUYLA İLGİLİ METİNLER: Vahiy 7; 2Pe. 3:9–14; Yas. 8:11–17; Va. 14:4, 5, 12; 17:5; Rom. 3:19–24.


HATIRLAMA METNİ: Bunlar o büyük sıkıntıdan geçip gelenlerdir. Kaftanlarını Kuzu’nun kanıyla yıkamış, bembeyaz etmişlerdir (Vahiy 7:14).


Yedi mührün açılmasının mesajı gösteriyor ki, Mesih’e inandığını iddia eden her kişi sadakati karşılığında bereket ya da sadakatsizliğine karşılık lanet görecek. İlk dört mühür Allah’ın halkını ruhsal ataletten uyandırarak muzaffer kılmak için kullandığı ıslah edici araçlardır. Fakat Allah’ın halkı aynı zamanda müjdeye düşmanlık eden bir dünyada haksızlığa uğrayıp acı çekiyor. Altıncı mührün açılmasıyla birlikte, Allah, halkına zarar verenlerle karşılaşmaya hazır.


Yedinci bölüm, parantez içine alınarak altıncı ve yedinci mühürler arasına yerleştirilmiş bir ara fasıldır. Altıncı mühür bizi Mesih’in ikinci gelişine götürüyor. Kötüler yargılanırken, Vahiy 7. bölüm, Mesih’in geldiği gün kimlerin ayakta kalacağına dair sorularını yanıtlıyor: mühürlenmiş olanlar, yani 144.000 kişi. 144.000 kişinin diğer özellikleri ise Vahiy 14:1–5 ayetlerinde açıklanıyor. Ayrıca altıncı ve yedinci borazanlar arasına yerleştirilmiş başka bir ara dönem daha var (Va. 10:1–11:14). İkinci Büyük Uyanış ve Adventist hareketinin doğuşuyla başlayan bu ara fasıl, 7. bölümün başındaki sahnelerle tarihin aynı dönemiyle ilişkili ve Allah’ın son zaman halkının deneyimi ile görevini açıklıyor.


*9 Şubat Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.


3 Şubat


Rüzgarları Tutmak


Vahiy 7:1-3 ve 2. Petrus 3:9–14 ayetlerini oku. Yuhanna ne görüyor? Meleklerin rüzgarı ne zamana değin tutması gerekiyor? Mühürleme bittiğinde ne olacak?


Eski Ahit’te rüzgarlar Allah’ın kötüleri cezalandırmak için kullandığı yıkıcı güçleri temsil eder (Yer. 23:19, 20; Dan. 7:2). Allah’ın melekleri insan tutkularının şiddetli rüzgarlarını kontrol altında tutmaya son vereceğinden, tüm çekişme unsurları serbest kalacaktır.–Ellen G. White, Büyük Mücadele s. 619. Bu yıkıcı güçler Allah’ın halkının mühürlenmesi sürerken ilahi müdahale ile dizginleniyor.


Eski zamanlarda mühürlemenin birincil anlamı sahiplenmekti. Yeni Ahit’teki sembolik mührün anlamı şudur: Rab kendine ait olanları bilir (2Ti. 2:19). Kendi Halkını tanır ve onları Kutsal Ruh ile mühürler (Ef. 1:13, 14; 4:30). Son zamanda, alındaki mühür O’nun emirlerini tutan Allah’ın sadık halkına verilmiştir (Va. 14:1, 12). Allah’ın mührü alına vurulmuş görünür bir işaret değildir fakat Ellen White’ın ifade ettiği gibi, hem zihinsel hem de ruhsal olarak gerçeğe yerleşmektir ki onlar (Allah’ın halkı) çıkarılamasınlar.– Last Day Events [Son Gün Olayları], s. 220. Öte yandan, sonunda canavarın yanında olanlar, canavarın işaretini alacaklar. (Va. 13:16, 17).


Allah’ın mühürlü halkının sadakati her nesilde test edilmiştir. Son krizdeki sadakat sınavı ise, Allah’ın buyruklarını tutmak olacak (bkz. Va. 12:17, 14:12). Özellikle de dördüncü emir Allah’a itaat etmenin testi olacak (Va. 14:7). Kutsal Kitap zamanlarında, Sebt günü nasıl Allah’ın halkının işareti olduysa (Hez. 20:12, 20 İbr. 4:9, 10), son krizde de Allah’a bağlılığın işareti olacak.


Son zamanda mühür aynı zamanda son yedi belanın yıkıcı gücünden korunmanın bir işareti olarak işlev görecek (Hez. 9:1–11 ayetlerini, Vahiy 7:1–3 ayetlerinin perde arkasındaki betimleme olarak oku). Böylece Vahiy 6:17 ayetindeki soru mutlak cevabına kavuşuyor: Allah’ın gazap gününde korunarak ayakta kalabilenler, Allah’ın mühürlü halkıdır.


Pavlus bizi, aracılığıyla mühürleneceğimiz Kutsal Ruh’u kederlendirmememiz yönünde uyarıyor (Ef. 4:30). Bu ne anlama geliyor? Kutsal Ruh’u nasıl kederlendiririz? Cevabı öğrendiğinde, O’nu kederlendirmekten kaçınmanda sana yardım etsin diye hangi seçimleri yapabilirsin?


4 Şubat


Allah’ın Mühürlü Halkı


Vahiy 7:4-8 ayetlerini oku. Allah’ın mühürlü halkının sayısı nedir? Bu belirli sayı ne anlama geliyor?


Mühürlü olanların sayısının açıklanması, mühürlemenin tamamlanmasını belirtiyor. Yuhanna onların sayısının İsrail’in 12 oymağından 144.000 kişi olduğunu işitiyor. Buradaki atıf tam olarak sayıya değil, sayının işaret ettiğine. 144.000 sayısı 12 kere 12 çarpı 1.000 ediyor. On iki Allah’ın halkının bir simgesi: İsrail’in oymakları ve 12 elçi temel üzerine inşa edilmiş kilise (Ef. 2:20). Yani 144.000 sayısı Allah’ın son zaman halkının toplamına karşılık geliyor, Mesih’in dönüşüne hazır olan Tüm İsrail (Yahudiler ve Uluslar), ölümü görmeden dönüştürülecekler (Rom. 11:26, 1Ko. 15:51–53).


Vahiy 7. bölümde bahsedilen 12 oymak tabi ki sembolik çünkü İsrail’in hem Kuzey hem de Güney Krallıklarını kapsayan 12 oymağı bugün varlıklarını sürdürmüyor. Kuzey Krallığının 10 oymağı Asur istilası sırasında tutsak edildi (2Kr. 17:6–23) ve diğer ulusların içine karıştı. Yani, bugünün Yahudiliği 12 oymaktan oluşmuyor.


Ayrıca Vahiy 7. bölümdeki 12 oymak listesi, Kutsal Yazılardaki diğerlerine benzemiyor (Say. 1:5–15; Hez. 48:1–29 ayetleriyle karşılaştır.) Ruben yerine Yahuda (Va. 7:5) ilk oymak olarak belirtilmiş (Say. 1:5 ile karşılaştır.) Ayrıca, Çölde Sayım 1. ve Hezekiel 48. bölümlerdeki listelere dahil edilen Dan ve Efraim oymakları Vahiy 7. bölümdeki listeye alınmazken, onların yerine Yusuf ve Levi oymakları eklenmiş (Va. 7:7, 8). Vahiy 7. bölümdeki listeye, Dan oymağının dahil edilmemesinin bariz, Efraim oymağının dahil edilmemesinin de muhtemel sebebi, Eski Ahit’te bu iki oymaktan sapkın ve putperest olarak bahsedilmiş olmasıdır (1Kr. 12:29, 30; Hoş. 4:17).


Vahiy 7. bölümdeki oymakların listesi tarihsel değil ruhsaldır. Dan ve Efraim oymağının listeye dahil edilmemiş olması, bu iki oymağın sadakatsizliğinin, Allah’ın mühürlü halkı içinde yeri olmayacağını düşündürüyor. Ayrıca Yeni Ahit’te kiliseden de İsrail’in 12 oymağı diye bahsedilir (Yakup 1:1). Vahiy 7. bölümdeki 12 oymak Yahudiler ve diğer uluslardan olanlar dahil olmak üzere sonuna kadar dayanan Allah’ın halkının tümünü temsil eder.


Sıkıntı zamanında yaşayacak olanlara Allah hangi Kutsal Kitap güvencelerini veriyor?


5 Şubat


Büyük Kalabalık


Vahiy 7:9, 10 ayetlerini oku. Yuhanna bu noktada hangi kutsallar topluluğunu görüyor? Nasıl tarif ediliyorlar ve nereden geliyorlar? Allah’ın tahtının önünde yüksek sesle ne söylüyorlar?


Yuhanna, o büyük sıkıntıdan geçip gelen, kaftanlarını Kuzu’nun kanıyla yıkamış, bembeyaz (Vahiy 7:14) etmiş, kimsenin sayamayacağı o büyük kalabalığı görüyor. Yani, onlar her ne sıkıntı ile karşılaşmış olurlarsa olsunlar, İsa’ya sadık kalmış ve bu sadakatleri O’nun mükemmel doğruluğunun beyaz kaftanına sarılmalarıyla simgelenmiş olan özel bir topluluktur. Sıkıntı kelimesi, Kutsal Kitap’ta imanlıların imanları uğruna katlanmak zorunda kaldıkları şeylerden bahsedilirken sıklıkla kullanılır (örneğin, Çık. 4:31, Mez. 9:9, Mat. 24:9, Yu. 16:33, Rom. 5:3). Dolayısıyla, bazı Adventist yorumcular bu topluluğu 144.000 kişinin diğer bir ifadesi olarak görüyor olsa da, biz büyük kalabalık ile çağlar boyunca imanları uğruna acı çekmiş olan tüm kurtarılanlardan bahsedildiğini anlıyoruz.


İşte burada, Yuhanna’nın kimsenin sayamayacağı kadar büyük bir kalabalık tanımlamasında da, tüm Kutsal Kitap’ta gördüğümüz, büyük lütufla kurtuluş temasını bir daha görüyoruz. Kurtarılanların yegâne savı, kurtuluşa, ebedi yaşama, yeni göğe ve yeni yeryüzüne ancak kendilerine lütufla verilmiş olan Mesih’in doğruluğuyla ulaşılabileceğidir.


Tahtın en yakınında, bir zamanlar Şeytan’ın davasının en ateşli neferleri olan, fakat daha sonra ateşten çıkarılan yarı yanmış odun parçaları gibi, Kurtarıcıları’nı derinden ve ateşli bir bağlılıkla izlemiş olanlar vardır. Onların yanında, sahtekârlık ve sadakatsizlik ortamında Hristiyan karakterlerini tekmil edenler, tüm Hristiyanlık alemi geçersiz ilan ettiği halde Allah’ın yasasını yüceltenler ve tüm çağlardan, imanları uğruna şehit olan milyonlar durmaktadır. Bunlardan sonra ise ‘her ulustan, her oymaktan, her halktan, her dilden oluşan, kimsenin sayamayacağı kadar büyük bir kalabalık tahtın ve Kuzu’nun önünde . . . hepsi de birer beyaz kaftan giymiş, ellerinde hurma dalları’ ile durmaktadır (Vahiy 7:9). Savaşları sona ermiş, zafer kazanmışlardır. Yarışta koşmuşlar, ödülü kazanmışlardır. Ellerindeki hurma dalları kazandıkları zaferin göstergesi, beyaz kaftanlar ise artık onların olan Mesih’in doğruluğunun simgesidir.–Ellen G. White, Büyük Mücadele s. 670.


Evet, biz bir iman armağanı olan Mesih’in doğruluğunu giyinmişiz. Fakat bu kadar deneme ve sıkıntılar içindeyken bu imanı nasıl koruyabilir, nasıl sadık kalabiliriz? Ya da, daha da önemlisi, bu imanı ve sadakati kolaylık ve refah zamanlarında ne şekilde koruyabiliriz? (bkz. Yas. 8:11–17).


6 Şubat


Kuzu’yu Takip Edenler


Vahiy 14:1-5 ayetlerini oku. 144.000 kutsalın başlıca üç niteliği nelerdir? Bu nitelikler, Vahiy 14:12 ayetindeki son zaman kutsallarının tarifiyle ne şekilde ilişkilidir?


Vahiy 14:4, 5 ayetleri, Allah’ın Tanrı’nın buyruklarını yerine getiren, İsa’ya imanlarını sürdüren (Va. 14:12) son zaman halkıyla uyuşan 144.000’in bir tarifidir. Son krizde Şeytan’ın gazabıyla tamamen karşılaşmış olmalarına rağmen, onlar İsa ile olan yakın ilişkileri sayesinde sağlam durdular.


Vahiy 17:5 ayetinin ışığında, 144.000 kişi hangi anlamda kadınlarla lekelenmemiştir? Onların karakterlerinin paklığı, yeryüzünden Allah’a ve Kuzu’ya turfanda olarak (Va. 14:4, Candemir) satın alınmış olmalarıyla ne şekilde bağlantılıdır?


Fuhuş yapmak Allah’a olan sadakatsizliğin bir simgesidir. Vahiy 17:5 ayeti, dünyadaki tüm insanların onunla fuhuş işleyeceği son zaman fahişesi Babil ve onun kızlarından bahseder (bkz. Va. 18:3). Fakat 144.000 Mesih’e bağlı kalarak Babil ve sapkın kiliseler ile kirli ilişkiler içine girmekte direnecek. O yüzden 144.000 Kuzu nereye giderse ardı sıra giderler (Va. 14:4).


144.00 ayrıca Allah’a ve Kuzu’ya turfanda olarak insanlar arasından satın alınanlar olarak tarif ediliyor (Va. 14:4). Eski İsrail’de turfanda meyveler, Allah’a sunulan hasadın en iyi meyveleriydi (Say. 18:12). Turfanda meyve sözü, dünyadakilerden farklı olarak kurtarılan insanları ifade edebilir (Yakup 1:18) fakat açık bir şekilde Vahiy’deki 144.000 özel bir topluluktur çünkü onlar ölümü görmeden nakledilecekler (1Ko. 15:50–52). Bu yüzden onlar tüm nesillerden kurtarılanların oluşturduğu büyük hasadın turfanda meyveleridir (bkz. Va. 14:14-16).


Biz hangi yollarla, belki farkında bile olmadan ruhsal fuhuş işleme tehlikesi altında olabiliriz? Böyle bir tehlike altında olmadığımızı düşündüğümüzde neden kendimizi kandırmış oluruz?


7 Şubat


Kurtarış Allah’ımıza ve Kuzu’ya özgüdür


Vahiy 14:5, 2. Petrus 3:14 ve Yahuda 24, 25 ayetlerini oku. Vahiy, Allah’ın son zaman halkını kusursuzdurlar diye tarif ediyor. Bu mevki nasıl elde edilebilir?


144.000 kişinin son niteliği de şudur: Ağızlarında hile bulunmadı; çünkü Allah’ın tahtı önünde kusursuzdurlar (Va. 14:5, Candemir). Dünyadaki insanlar onun yalanlarına inanmayı tercih ederken, Allah’ın son zaman halkı hakikat sevgisini alacak ve bu sayede kurtarılacak (2Se. 2:10, 11).


Kusursuz (Grekçe amomos, suçsuz) ifadesi 144.000 kişinin Mesih’e olan sadakatine işaret ediyor. Kutsal Kitap’ta Allah’ın halkına kutsal denir (Lev. 19:2; 1Pe. 2:9). İbrahim (Yar. 17:1) ve Eyüp (Eyü. 1:1) kusursuzlardı. Hristiyanlar Allah’ın karşısında kutsal ve lekesiz olmaya çağrılıyorlar (Ef. 5:27, Flp. 2:15).


Romalılar 3:19–24 ayetlerini oku. Bu çok önemli gerçeği neden sürekli aklımızda tutmalıyız?


Bu dünyanın tarihinin kapanışındaki günlerde, 144.000 Mesih’in kişiliğini yansıtacak. Kurtuluşları kendi kutsallıklarını ya da işlerini değil Mesih’in onlar için yaptığını yansıtacak (bkz. Ef. 2:8, -10). 144.000, kaftanlarını yıkamış ve onları Kuzu’nun kanında bembeyaz etmişlerdir (Va. 7:14), ve aynı şekilde onlar Tanrı’nın önünde lekesiz ve kusursuz (2Pe. 3:14) bulunmuşlardır.


Kurtarıcımız’ın suretini yansıtana kadar, tüm dünyasallıktan arınmış, temizlenmiş olmalıyız ki, ‘ilahî tabiata hissedar’ olabilelim...


Yaşam mücadelesi sona erene, silahlar İsa’nın ayağının dibine bırakılana, Allah’ın kutsalları yüceltilene kadar, kurtarıldığımızı ve günahsız olduğumuzu iddia etmek mümkün değildir.–Ellen G. White, Selected Messages [Seçme Mesajlar], 3. kitap, s. 355, 356.


Mükemmeliyetçiliğin ve fanatik kutsallığın tuzağına düşmeden nasıl sonsuzluğa etkin bir şekilde hazırlandığımız kutsanmış bir hayat yaşayabiliriz?


8 Şubat


EK ÇALIŞMA: Ellen G. White, Selected Messages [Seçme Mesajlar] kitabı 3. Cilt, 353-357. sayfalardaki Sinlessness and Salvation [Günahsızlık ve Kurtuluş] bölümünü oku.


144.000’in kimliği sıkça üzerinde tartışılan bir konu. Vahiy’de belli olan şu ki 144.000, bu dünyanın tarihinin kapanış günlerinde yaşayan, Allah’ın halkının son nesli. Onların, sıkıntı zamanlarından geçeceğini ve son yedi beladan korunacaklarını (bkz. Mez. 91:7–16) ve bağlılıklarının geçmişteki hiçbir nesilde olmadığı kadar sınava tabi tutulacağını biliyoruz.


Bu toplulukta tam olarak kimlerin olacağı bize açıklanmamıştır. Onların kimliği, Allah’ın kendisine sakladığı sırlardan biridir (Yas. 29:29). Kimlerin bu kurtarılan kutsallar topluluğunun bir parçası olacağını sadece zaman gösterecek. Bize bu gizemle ilgili bir uyarıda bulunulmuştur:


Mesih, Allah sonsuza kadar zihnin hazine dairesinde tutulması gereken görkemli, yücelten, yükselten gerçekler vermişken, kilisede masallar anlatıp tahminlerde bulunacak kişilerin olacağını söylüyor. İnsanlar bir o teori bir bu teori peşinde koşmaya başladığında, aslında bilmeleri gerekli olmayan bir bilgiyi öğrenmek için merak içinde olduklarında, onlara önderlik eden Allah değildir. O’nun planı, Halkının ancak tahmin yürüterek ulaştığını, bu dünyada öğretilmeyeni teşhir etmesi değildir. O, Halkının, yüz kırk dört binin kimlerden oluştuğu gibi ruhsal olarak onlara iyi gelmeyecek, ihtilafa yol açan sorunlarla uğraşmalarını istemez. Ona şüphe yok ki Allah’ın seçtikleri bu sorunun cevabını kısa süre sonra öğrenecekler.—Ellen G. White, Selected Messages [Seçme Mesajlar], 1. kitap, s.174.


TARTIŞMA SORULARI:


Aşağıdaki nasihati düşün: Allah’ın bize verdiği tüm güçle, yüz kırk dört bin kişinin içinde olmaya gayret edelim.–Ellen G. White, The SDA Bible Commentary [Yedinci Gün Adventist Kutsal Kitap Şerhi], 7. cilt, s. 970. Bu sözleri nasıl hayata geçirebilirsin? Bu gayret gündelik seçimlerini ne şekilde etkiler?


144.000 son zaman kutsalının önemli bir niteliği de yepyeni bir anlayışa sahip olmaları. O, 144.000 dışında kimsenin söyleyemeyeceği bir ezgi çünkü o tecrübenin ezgisi–tarihteki başka hiçbir topluluğun edinmediği bir tecrübe (Va. 14:3, 4; Va. 15:2, 3). Kendi yaşamını düşündüğünde, şu anki ruhsal ilerleyişin ne şekilde Allah’la taze bir deneyimin ezgisini yansıtıyor? Yoksa yaşamın, şu anki bağlılığına delil olarak gösterilemeyecek, Allah’ın yaşamındaki geçmişte kalmış bayat işlerinin öykülerini mi yansıtıyor? Şimdi, yaşamını yeniden O’na teslim etmene yardımcı olsunlar diye, hangi değişiklikleri yapabilirsin?


Mesih hakkında bir şeyler bilmek ile O’nu gerçekten tanımak arasında ne fark var? Biri sana İsa’ya iman etmek nasıl bir şey? diye sorsaydı, cevabın ne olurdu?


*9-15 Şubat


Yedi Borazan




Sebt Günü


KONUYLA İLGİLİ METİNLER: Va. 8:1–13; Say. 10:8–10; Hez. 10:2; Va. 10:1–11; Dan. 12:6, 7; Va. 11:1–13; Lev. 16.


HATIRLAMA METNİ: Yedinci melek borazanını çaldığı zaman, Tanrı’nın sır olan tasarısı tamamlanacak. Nitekim Tanrı bunu, kulları peygamberlere müjdelemişti (Va. 10:7).


Beşinci mühür sahnesinde, Allah’ın ezilen halkının haykırışının, tüm çağlardan sadık olanların haykırışını yansıttığını görmüştük. Bu sadık olanlar, sunağın altında adalet ve intikam için Allah’a şu sözlerle feryat eden canlar olarak resmedilmiş: Daha ne kadar bekleyeceksin? (Va. 6:10). Gökten gelen ses onlara beklemelerini söyledi çünkü Allah’ın onlara zarar verenleri yargılayacağı gün geliyordu. Vahiy 6: 15–17 ayetleri İsa’nın yeryüzüne dönerek sadık izleyicilerine kötülük yapmış olanları yargılamasını resmediyor.


Beşinci mühür, Allah’ın acı çeken halkının Habil zamanından başlayıp, Allah’ın sonunda yargılayarak Kendi kullarının kanının (Va. 19:2) öcünü alacağı, tarih boyunca süren deneyimini temsil eder. Allah’ın acı çeken halkı sağlam durmalı ve O’nun Halkı’nın dualarını duyduğuna inanmalıdır.


Yedi borazan görümü, Allah’ın tarih boyunca baskı altındaki halkının yanında müdahil olarak, onlara zarar verenleri yargıladığını göstermektedir. Yedi borazanın amacı, Allah’ın halkına göğün onların acılarına karşı kayıtsız olmadığını göstermektir.


*16 Şubat Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.


10 Şubat


Kutsalların Duaları


Vahiy 8. bölüm, Allah’ın huzurunda durarak, borazanlarını öttürmeye hazır bekleyen yedi meleğin görüntüsüyle başlıyor. Borazanlar üflenmeden önce, başka bir sahne araya giriyor. Bu sahnenin amacı borazanların teolojik anlamını açıklamaktır.


Vahiy 8:3, 4 ayetlerini ve Yeruşalim’deki tapınağın günlük hizmetinin aşağıdaki tarifini okuyun: Kutsal Kitap’ın Yahudi şerhlerinden birinde şöyle yazar; Akşam kurbanında, kuzu yakmalık kuzu sunağına koyulur, kanı da sunağın dibine dökülürdü. Atanmış bir rahip, tapınağın içinde altın buhurdanlığı alır ve kutsal yerdeki altın sunakta buhur sunardı. Rahip dışarı çıktığında elindeki buhurdanlığı yere fırlatır ve böylece yüksek bir ses çıkartırdı. Tam bu anda yedi rahip borazanlarını üfler ve o günkü tapınak servisinin sona erdiğini ilen ederdi.


Vahiy 8:3–5 ayetlerinde akşam hizmetinin dilinin ne şekilde kullanıldığı açıkça belli. Meleğin buhuru tahtın önündeki altın sunakta (Va. 8:3) alıyor olması önemli. Buhur, Allah’ın halkının dualarını simgeliyor (Va. 5:8). Allah, onların dualarına şimdi cevap veriyor.


Vahiy 8:3–5 ayetleri Vahiydeki borazanlarla ilgili önemli bilgiler veriyor.


Yedi borazan, Allah’ın baskı görmüş halkının dualarına cevap olarak isyankâr insanlığı yargılamasıdır.


Borazanlar İsa’nın Kuzu olarak ölümünü takip ediyor ve tarih boyunca, ta ki ikinci gelişe kadar art arda sürüyor (bkz. Va. 11:15–18).


Vahiy 8:5 ve Hezekiel 10:2 ayetlerini oku. Hezekiel’in, sapkın Yeruşalim üzerine ateş saçma görümü, Vahiy’deki borazanların doğasını nasıl aydınlığa kavuşturuyor?


Melek buhurdanlığı sunaktaki ateşle dolduruyor ve onu yeryüzüne saçıyor. Ateşin kaynağı olan bu sunağın kutsalların dualarının sunulduğu aynı sunak olması çok önemli. Ateşin aynı sunaktan geliyor olması, yedi borazan hükmünün yeryüzü sakinlerinin üzerine Allah’ın halkının dualarına cevaben düştüğünü gösteriyor. Ayrıca, buhurdanlığın yere fırlatılması, İsa’nın arabuluculuğunun sonsuza kadar sürmeyeceğine dair bir uyarı olabilir. Deneme süresinin bir sonu olacak (bkz. Va. 22:11, 12).


11 Şubat


Borazanların Anlamı


Vahiy’de, Allah’ın halkı yararına müdahaleleri resmedilirken, Eski Ahit’teki borazanlar betimlemesi kullanılıyor. Borazanlar eski İsrail’de günlük yaşamın önemli bir parçasıydı (bkz. Say. 10:8–10 ve 2Ko. 13:14, 15). Borazan sesi insanlara tapınaktaki ibadeti hatırlatırdı; ayrıca savaşta, hasat zamanında ve bayramlarda de borazan üflenirdi.


Borazan duayla üflenerek elden ele geçerdi. Tapınaktaki ibadet sırasında ya da bayramlarda, borazanlar Allah’a Halkı ile olan Antlaşmasını hatırlatırdı. Ayrıca insanlara RAB’bin günü (Yoe. 2:1) için hazırlıklı olmayı hatırlatırdı. Muharebede borazan sesi ile önemli talimatlar ile uyarılar verilir ve Allah’a Halkı’nı koruması için çağrı yapılırdı. Vahiydeki borazanların arka planını işte bu fikir oluşturuyor.


Vahiy 8:13; 9:4, 20, 21 ayetlerini oku. Yedi borazanın hükmü kimleri hedef alıyor?


Vahiy’de borazanların üflenmesiyle tetiklenen olaylar, Allah’ın Halkı’nın dualarına cevaben tarihe müdahale etmesini simgeler. Mühürler büyük ölçüde Allah’ın halkı olduğunu iddia edenleri ilgilendirir fakat borazanlar yeryüzü sakinlerini hedef alan hükümleri ilan eder. Aynı zamanda da yeryüzünde yaşayanlara, çok geç olmadan tövbe etmeleri için bir uyarı görevi görürler.


Yedi borazan, Yuhanna’nın zamanından dünyanın tarihinin tamamlanmasına kadar olan olayları kapsar (Va. 11:15–18). Onlar, gökteki arabuluculuk devam ederken (Va. 8:3–6) ve müjde yeryüzünde vaaz edilirken (Va. 10:8–11:14) üflenir. Borazanların hükümleri kısmidir; yaratımın sadece üçte birini etkilerler. Yedinci borazan Allah’ın haklı yönetimini üstlenmesinin vaktinin geldiğini ilan eder. Yedi borazan aşağı yukarı yedi kilisenin ve yedi mührün kapsadığı aynı dönemlere karşılık gelir.


İlk iki borazanın hükmünün hedefinde Mesih’i çarmıha geren ve ilk kiliseye zulmeden uluslar vardır, isyankâr Yeruşalim ve Roma imparatorluğu.


Üçüncü ve dördüncü borazanlar, göğün, Orta Çağ’daki Hristiyan kilisesinin sapkınlığını yargılamasını resmeder.


Beşinci ve altıncı borazanlar, Orta Çağ’ın sonuna doğru, Reform öncesi dönemdeki dinsel dünyandaki muhalif nifakları tarif eder. Bu dönemlerin belirleyici niteliği, gittikçe artan ve sonunda dünyayı Armagedon savaşına sürükleyen, kötücül faaliyetlerdir.


Tarihin kanlı ve acı ile hüzün dolu olduğuna şüphe yok. Bu üzücü gerçek, bize İsa ile vaat edilenin ne kadar da harika olduğunu fark etmemize nasıl yardımcı olabilir?


12 Şubat


Elinde Açık bir Tomar Tutan Melek


Altıncı borazan bizi zamanın sonuna götürüyor. Bu zamanda Allah’ın halkından ne yapması isteniyor? Yedinci borazan duyulmadan önce, Allah’ın son zamandaki halkının görev ve deneyiminin açıklandığı bir ara bölüm eklenmiş.


Vahiy 10:1-4 ayetlerini oku. Burada ne oluyor?


Yuhanna’ya bilgi veren yüce melek, İsa Mesih’ten başkası değildi.—Ellen G. White Yorumları, The SDA Bible Commentary [Yedinci Gün Adventist Kutsal Kitap Şerhi], cilt 7, s.971. Bir ayağını suya, bir ayağını karaya koyması, O’nun evrensel egemenliğini ve ilan etmek üzere olduğu şeyin dünya çapında önemli olduğunu simgeliyor. Bir aslanın kükremesiyle bağırıyor. Aslan kükremesi Allah’ın sesinin simgesidir (bkz. Hoş. 11:10, Va. 5:5).


Yuhanna’nın gök gürlemelerinin söylediğini yazmasına izin verilmiyor. Allah’ın Yuhanna aracılığıyla bize açıklamadığı, geleceği ilgilendiren şeyler var.


Vahiy 10:5-7 ayetlerini oku. Bu ayeti Daniel 12:6, 7 ayetleriyle karşılaştır. Ortak hangi sözler bulunuyor?


Melek, Artık gecikme olmayacak (Va. 10:6) dediğinde, Grekçe chronos kelimesi onun bir zaman diliminden bahsettiğini gösteriyor. Bu, bir meleğin, kutsallara zulmün bir zaman, zamanlar, yarı zaman ya da kilisenin Papalığın zulmü altında bulunduğu 1.260 yıl ( M.S. 538–1798) süreceğini söylediği Daniel 12:6, 7 ayetlerine işaret ediyor (Dan. 7:25 ile karşılaştır). Daniel ve Vahiy’de bir peygamberlik günü bir yılı simgelediği için (Say. 14:34, Hez. 4:6), 360 gün, 360 yıla eşittir ve üç buçuk vakit (ya da yıl) da 1260 güne ya da yıla eşittir. Bu peygamberlik döneminden sonraki herhangi bir zaman, son gelebilir.


Şu zaman ifadesi artık Daniel’deki zamana dair peygamberlik sözlerine, özellikle de Daniel 8:14 ayetindeki 2300 peygamberlik gününe (M.Ö. 457 – M.S. 1844) işaret ediyor olmayacak. Bu dönemden sonra artık peygamberlik sözünde geçen zaman dilimleri olmayacak. Ellen White şöyle diyor: Meleğin ant içerek ilan ettiği bu dönem . . Rabb’imizin gelişinden önce olması gereken peygamberlik sözündeki zamandır. Yani insanlar belirli bir süre boyunca başka bir mesaj daha almayacaklar. 1842’den 1844’e kadar olan bu zaman dilimi sonrasında peygamberlik sözündeki zaman artık kesin olarak belirlenemez. En uzun hesap ancak 1844 sonbaharına ulaşmaktadır.—Ellen G. White Yorumları, The SDA Bible Commentary [Yedinci Gün Adventist Kutsal Kitap Şerhi], cilt 7, s.971.


Ellen White’ın bu sözleri, geleceğe dair tarih belirlemekten tamamen kaçınmamız gerektiğine dair bize ne söylüyor?


13 Şubat


Tomarı Yiyor


Vahiy 10:8-11 ayetlerini oku. Kutsal Kitap’ta yemek, insanlara iletmek için Allah’tan gelen bir mesajı kabul etmeyi tanımlamak için kullanılır (bkz. Hez. 2:8–3:11, Yer. 15:16). Alındığında, mesaj iyi haberdir fakat yayıldığında bazen acılığa yol açar çünkü birçokları ona direnir ya da reddeder.


Yuhanna’nın acı-tatlı (Daniel kitapçığını temsil eden) tomarı yeme deneyimi, Daniel’in son döneme dair peygamberlik sözlerinin mührünün açılmayla ilişkilidir. Yuhanna burada Daniel’in 1.260 gün/yıl süren peygamberlik sözünün kapanışında (Dan. 7:25) sonsuza dek kalıcı müjdeyi (bkz. Va. 14:6, 7) yaymakla görevlendirilen bakiye kilisesini temsil ediyor.


Durum, Yuhanna’nın görümünün, peygamberlik sözündeki 2300 yıllık dönemin kapanışındaki farklı bir acı-tatlı deneyime de işaret ettiğini gösteriyor. Millerciler, Daniel’in peygamberlerine dayanarak Mesih’in 1844 yılında döneceğini düşünürken, bu mesaj onlar için tatlıydı. Fakat Mesih beklendiği gibi ortaya çıkmadığında, acı bir hayal kırıklığı yaşadılar ve daha iyi kavramak için Kutsal yazıları araştırdılar.


Yuhanna’nın dünyaya yeniden peygamberlikte bulunma görevi, İkinci Geliş mesajını Daniel’in ve Vahiy’in peygamberlik sözleriyle ilişkilendirerek yayma işini yükseltmiş, Sebt gününü tutan Adventistleri işaret ediyor.


Vahiy 11:1, 2 ayetlerini oku. Yuhanna’ya ne yapması emrediliyor?


Bu bölüm Vahiy 10’daki sahnenin devamı. Yuhanna’ya tapınağı, sunağı ve ibadet edenleri ölçüp sayması emri verildi. Kutsal Kitap’ta ölçme kavramı mecazi olarak yargıya işaret eder (bkz. Mat. 7:2). Ölçülecek tapınak, İsa’nın bizim için hizmet ettiği göktedir. Tapınak, sunak ve ibadet edenlerden bahsedilmesi, Kefaret Günü’ne işaret ediyor (bkz. Lev. 16:16–19). O Gün, Allah’ın Halkı’nın günahlarını yargıladığı bir ölçme günü. O yüzden Vahiy 11:11 ayeti, İkinci Gelişten önce gerçekleşecek yargıya atıfta bulunur. Bu yargılama sadece Allah’ın halkını—tapınakta ibadet edenleri ilgilendirir.


Vahiy 11:1 gösteriyor ki göksel tapınak mesajı, Allah’ın kişiliğinin savunulmasını barındıran müjdenin son ilanının kalbinde yatıyor. Aslında o, Mesih’in kefaret işi ve O’nun doğruluğunun insanoğlu için yegâne kurtuluş yolu olmasına dair tüm boyutlarıyla müjde mesajını verir.


Kanın Kefaret günü töreni için ne kadar merkezi olduğunu aklımızdan çıkarmadan (bkz. Lev. 16), yargılamanın aslında iyi bir haber olduğu gerçeğini nasıl her zaman zihnimizde tutabiliriz? Bu gerçek neden çok önemli?


14 Şubat


İki Tanık


Vahiy 11:3-6 ayetlerini oku. İki tanık hangi yönlerden kraliyet ve rahiplik görevlerindeki Zerubbabel ve Yeşu’yu yansıtıyor? Bkz. Zek. 4:2, 3, 11–14.


İki tanık fikri, bir şeyin gerçek kabul edilebilmesi için iki kişinin tanıklık etmesini gerektiren Yahudi adalet siteminden geliyor (Yu. 8:17). İki tanık, Kutsal Kitap’ı, hem Eski, hem de Yeni Ahit’i temsil ediyor. İkisi birbirinden ayrılamaz. Allah’ın halkı tüm Kutsal Kitap mesajını, Allah’ın tüm gayesini (Elç. 20:27, Candemir) dünyaya duyurmakla görevlidir.


Tanıklar, 1260 günlük/yıllık peygamberlik döneminde (M.S. 538–1798) çuldan giysiler içinde peygamberlik ederken resmediliyor. Çul, yas tutmanın kumaşıdır (Yar. 37:34); Kutsal Kitap’ın gerçeklerinin gömüldüğü ve üzerlerinin insan gelenekleriyle örtüldüğü zor zamanlara işaret eder.


Vahiy 11:7-13 ayetlerini oku. İki tanığa 1260 peygamberlik günü/yılı sonrasında ne olduğunu kendi cümlelerinle anlat.


İki tanığı öldüren canavar Şeytan’ın ikametgahından yükseliyor. Tanıkların öldürülmesi tarihsel olarak, Fransız devrimiyle birlikte ortaya çıkan olaylarla bağlantılı olarak Kutsal Kitap’a yapılan tanrıtanımaz saldırı ve dinin feshedilmesine tekabül eder. Fransa’da kurulan din karşıtı sistem, Sodom’un ahlaki yozluğunu, Mısır’ın tanrıtanımaz cehaletini ve Yeruşalim’in isyankârlığını tek bünyede birleştirmişti. Yeruşalim’de İsa’ya olanlar şimdi bu din karşıtı sistemde Kutsal Kitap’ın başına geliyordu.


Tanıkların dirilişi, Fransız devrimi sonrasında ikinci Adventist hareketinin Kutsal Kitap gerçeğini onararak yükselmesinin, Kutsal Kitap derneklerinin kurulmasının ve Kutsal Kitap’ın dünya çapında tanıtılmasının yolunu açan Kutsal Kitap’a karşı büyük ilgi canlanmasına işaret ediyor.


Sona gelmeden hemen önce, dünya Kutsal Kitap’ın son bir defa dünya çapında duyurulmasına tanıklık edecek (Va. 18:1–4). Bu son mesaj, dünyayı ve canavara tapanları kandırarak Allah’ın sadık tanıklarına karşı son bir savaşa sürüklemek için olağanüstü belirtiler gösteren Şeytani varlıklarca yürütülen güçlü bir düşmanlığı kışkırtacak (bkz. Va. 16:13-16).


15 Şubat


EK ÇALIŞMA: Yedinci borazan (Va. 11:15–18) bu dünyanın tarihinin kapanışını işaret eder. Allah’ın Gücünü ve Hükümranlığını ortaya koymasının vakti gelmiştir. Binyıllardır İblis’in egemenliği altındaki bu isyankâr gezegen, Allah’ın egemenliği ve hükümranlığı altına geri dönmek üzere. Mesih’in çarmıhtaki ölümü ve göğe yükselişinden sonra, O’nun yeryüzünün yasal hükümranı olduğu duyurulmuştu (Va. 12:10, 11). Şeytan zamanının kısa olduğunu bildiği için yeryüzüne zarar vermek için ortalığı kasıp kavurmaya devam ediyor (Va. 12:12). Yedinci borazan, gaspçı kuvvetlerle başa çıkıldığını ve dünyanın sonunda Mesih’in haklı yönetimi altına girdiğini müjdelemektedir.


Yedinci borazan kitapçığın geriye kalanının içeriğini ana hatlarıyla ortaya koyuyor: (1) Uluslar öfke içindeydiler: Vahiy 12–14 bölümleri, iki yandaşıyla birlikte–deniz canavarı ve kara canavarı—dünya uluslarını Allah’ın halkına karşı savaşa hazırlayan İblis’i öfke içinde tarif ediyor (Va. 12:17). (2) Senin gazabın geldi: Allah ulusların öfkesine, Allah’ın gazabı olarak bahsedilen son yedi bela ile karşılık veriyor (bkz. Va. 15:1). (3) Ölülerin yargılanmasının zamanı Vahiy 20:11–15 ayetlerinde tarif ediliyor. (4) Allah’ın kullarını ödüllendirmesi de Vahiy 21–22 bölümlerinde resmedilmiş. (5) Yeryüzünü mahvedenleri mahvetmek: Vahiy 19:2 ayeti son zaman Babil’inin yeryüzünü mahvettiği için yargılandığını söylüyor. İblis’in, yandaşlarının ve müttefiklerinin mahvedilmesi ise büyük mücadele oyunundaki son perdedir (Va. 19:11–20:15).


TARTIŞMA SORULARI:


Bazen müjdeyi vaaz etmenin acı bir deneyim olabileceğini fark ederiz (Va. 10:10); sözlerimiz kabul görmez, alaya tutulur ve biz de reddedilip alaya tutulabiliriz. Bazen vaaz etmek düşmanlığa bile sebep olabilir. Kutsal Kitap’tan böyle denemelerle karşılaşmış kimleri sayabilirsin ve biz onların tecrübelerinden kendimiz için neler öğrenebiliriz?


Şu ifade üzerinde düşün: Tarih belirleme konusunda defalarca uyarıldım. Allah’ın halkı için bir daha hiç tarihle ilgili bir mesaj olmayacak. Ne Ruh’un dökülmesi ne de Mesih’in gelişiyle ilgili kesin tarihi bilemeyiz.—Ellen G. White, Selected Messages [Seçme Mesajlar], 1. kitap, s.188. 1844’ten sonra son olaylara dair fazlasıyla detaylı peygamberlik tabloları hazırlamakla ilgili hangi sorunları görüyorsun? Bu tabloların yol açtığı tuzaklardan korunmak için ne yapılmalı?


*16-22 Şubat


Şeytan, Yenilgiye Uğratılmış Bir Düşman




Sebt Günü


KONUYLA İLGİLİ METİNLER: Vahiy 12; Yar. 3:15; Yşa. 14:12–15; Dan. 7:23–25; 2Se. 2:8–12; Va. 13:13, 14; 19:20.


HATIRLAMA METNİ: Kardeşlerimiz Kuzu’nun kanıyla ve ettikleri tanıklık bildirisiyle onu yendiler. Ölümü göze alacak kadar vazgeçmişlerdi can sevgisinden (Vahiy 12:11).


Vahiy 12–14 bölümleri bizi kitapçığın son günlerdeki olaylar kısmına hazırlıyor (Va. 15:1–22:21). Kitapçığın ilk yarısı (Va. 1:1–11:19) kilisenin Hristiyanlık Dönemi boyunca düşmanca bir dünyada yaşadığı ruhsal sorunları konu alırken, geri kalanı İkinci Geliş’ten ve Allah’ın krallığından hemen önce gerçekleşen temel olaylara odaklanıyor.


  1. bölümün amacı dünya tarihinin son krizinin arka planındaki büyük resmi göstermektir. Bize, Mesih ile Şeytan arasındaki büyük mücadelenin tarih boyunca devam eden gelişimini gösterir.

Vahiy kitapçığında Şeytan, Allah ve O’nun halkının baş düşmanıdır. Onun varlığı gerçektir ve evrendeki tüm kötülük ve isyankârlığın arkasında o vardır. İkinci gelişten önce, Allah’ı yenmek için son şansının Armagedon savaşını kazanmak olduğunu biliyor. O yüzden tüm gücünü bu olaya hazırlanmak için harcıyor.


Vahiy 12, Allah’ın halkına Şeytan’ın başarılı olamayacağına dair güvence verme amacını taşımaktadır. Ayrıca Şeytan’ın kararlı olduğuna ve galip gelmeleri için tek umutları Mesih’te bulunan Allah’ın son gün bakiye kilisesine tüm gücüyle savaş açacağına dair bir uyarıdır.


*23 Şubat Sebt Günü’ne hazırlık için bu haftanın konusunu çalışın.


17 Şubat


Kadın ve Ejderha


Vahiy 12:1–5 ayetlerini oku. Yuhanna görümde iki büyük işaret görüyor, ilki bir Çocuğa hamile olan bir kadın, ikincisi bir ejderha. Bu işaretler (ya da simgeler) kimi temsil ediyor ve bu ayetler ne anlatıyor?


Kutsal Kitap’ta kadın Allah’ın halkının bir simgesi olarak kullanılmıştır (2Ko. 11:2): El değmemiş bir kadın sadık imanlıları temsil eder, fahişe ise sapkın Hristiyanların simgesidir. Vahiy 12. bölümdeki kadın, ilk önce Mesih’in geldiği İsrail’i simgeliyor (Va. 12:1–5); 13–17 ayetlerindeyse, bakiyeyi doğuran gerçek kiliseyi.


Bu kadın güneşe sarınmış ve ayın üzerinde ayakta durur şekilde resmedilmiş. Kutsal Kitap’ta güneş Mesih’in karakterinin görkemini, O’nun doğruluğunu ifade eder (Mal. 4:2). O, dünyanın ışığıdır (Yu. 8:12) ve O’nun halkının da Allah’ın sevgi dolu kişiliğini dünyaya yansıtması gerekir (Mat. 5:14–16). Ay, iki büyük ışığın küçüğü olarak (bkz. Yar. 1:16), Mesih’in müjde zamanındaki işinin habercisi olan Eski Ahit vaatlerine işaret eder.


Yuhanna’nın görümde fark ettiği ikinci sembolik işaret ise korkunç kırmızı ejderhaydı. Ejderha’nın iblis ve Şeytan, eski yılan olduğu daha sonra anlaşıldı (Va. 12:9). Ayette, onun kuyruğuyla gökteki yıldızların üçte birini sürükleyip yeryüzüne attığı söyleniyor. Kuyruk aldatmanın simgesel bir unsurudur (Yşa. 9:14, 15; Va. 9:10). Gökteki yüce konumundan uzaklaştırıldıktan sonra (Yşa. 14:12–15), Şeytan göksel meleklerin üçte birini ayartmayı başardı. Bu düşmüş melekler, Allah’a ve O’nun kurtuluş işine karşı gelmekte iblise yardımcılık eden cinlerdir (bkz. 1. Timoteos 4:1). Ayrıca Vahiy, yedi başlı, on boynuzlu diye tarif edilen ejderhayı, Şeytan-putperest Roma (Va. 12:4) ve ruhçuluk (Va. 16:13) tarafından kullanılan dünyadaki ajanların bir simgesi olarak kullanıyor. Ejderhanın Şeytan olduğu belirtiliyor (Vahiy 12:9); Kurtarıcı’yı öldürmesi için Hirodes’i harekete geçiren oydu. Fakat Şeytan’ın Hristiyanlık Döneminin ilk yüzyıllarında Mesih’e ve halkına karşı savaşmak için kullandığı başlıca araç, egemen dinin putperestlik olduğu Roma İmparatorluğuydu. Bu nedenle ejderha öncelikle Şeytan’ı simgelerken, ikincil bir anlamda putperest Roma’nın bir simgesidir.—Ellen G. White, Büyük Mücadele, s. 441.


Vahiy 12:9 ayetini oku. Şeytan’a o eski yılan deniyor. Yaratılış 3:15 ayetiyle, Ejderhanın, doğurur doğurmaz (Va. 12:4) kadının tohumunu yok etme girişimi arasında ne bağlantı var?


En başından beri Şeytan, O’nu yok etmek için Mesih’in-çocuğun doğmasını bekliyordu. Mesih sonunda dünyaya geldiğinde, Şeytan O’nu yok etme çabasında (Vahiy 12:4 ayetinde ayrıca ejderha olarak simgelenen) putperest Roma’yı kullandı fakat Çocuk Allah’a ve O’nun tahtına kapılıp yukarı götürüldü (Va. 12:5).


18 Şubat


Şeytan Yeryüzüne Atıldı


Gökteki bir savaştan bahseden Vahiy 12:7–9 ayetlerini oku. Sonunda Şeytan’ın gökten kovulmasına yol açan savaş neyle ilgiliydi?


Şeytan, büyük mücadelenin en başında, Allah’ın yönetimine karşı isyan ettiğinde gökten atıldı. Gökteki tahta zorla el koyup, kendisini yüceler yücesiyle eşit (Yşa. 14:12–15) kılmak istedi. Allah’a açıkça başkaldırdı fakat yenilgiye uğratıldı ve dünyaya sürüldü. Fakat, Adem ile Havva’yı aldatarak Şeytan, Adem’in bu dünya üzerinde hüküm sürme yetkisini gasp etti (Luk. 4:6). Kendisini bu dünyanın egemeni ilan ettiği için (Yu. 12:31), göksel meclise yeryüzünün temsilcisi olarak katılma yetkisine sahip olduğunu iddia etti (Eyü. 1:6–12). Fakat çarmıhta uğradığı bozgundan beri Şeytan ve onun düşmüş melekleri, cezalandırılacakları zamana kadar, yeryüzüne bir zindanmış gibi hapsedildiler (2Pe. 2:4, Yahuda 6).


İsa, ölümüyle fidye vererek kaybedilmiş olanı kurtardı ve böylece Şeytan’ın gerçek kişiliği tüm evrenin önünde teşhir edilmiş oldu. Şeytan gizli kimliğinin açığa çıktığını gördü. Yönetimi, düşmemiş melekler ve göksel evrenin karşısında açığa vuruldu. Kendisinin bir katil olduğunu ortaya koymuş oldu. Allah’ın Oğlu’nun kanını dökerek, kendisini göksel varlıkların anlayışından kopardı. Bu yüzden işi sınırlandırıldı.—Ellen G. White, The Desire of Ages [Çağların Arzusu], s. 761. Tüm evrenin önünde yeryüzündeki egemenlik Şeytan’dan İsa’ya geçti ve O’nun yeryüzünün yasal hükümranı olduğu duyuruldu (Ef. 1:20–22, Fil. 2:9–11).


İsa bu olayı şu sözlerle önceden anlatmıştı: Bu dünya şimdi yargılanıyor. Bu dünyanın egemeni şimdi dışarı atılacak (Yu. 12:31).


Şeytan’ın bu yargılanmasıyla, Tanrımız’ın kurtarışı, gücü, egemenliği ve Mesih’in yetkisi şimdi gerçekleşti (Va. 12:10). Şeytan kısıtlı da olsa hâlâ Allah’ın yeryüzündeki halkına zarar verme gücüne sahip fakat az zamanı kaldığının bilincinde olarak (Va. 12:12). Fakat gerçekten az zamanı kalmış olsa da, yeryüzüne acı ve ıstırap verip karışıklık yaratmak için yapabileceği her şeyi yapıyor.


Vahiy 12:11 ayeti, iblise karşı kendimizi nasıl savunabileceğimize dair ne öğretiyor? (ayrıca bkz. Ef. 6:10–18).


19 Şubat


Yeryüzündeki Savaş


Vahiy 12:13, 14 ayetlerini oku. Gökten men edilmiş olan Şeytan, 1260 peygamberlik günü/yılı boyunca kiliseye saldırmaya devam ediyor. Bu dönemde Allah kilisenin ilişkisi nasıldı?


Şeytan’ın kardeşliğin suçlayıcısı olarak Gökten indirilmesi, Mesih’in büyük yaşamını verme işi sayesinde gerçekleşmiştir. Şeytan’ın ısrarlı itirazına rağmen, kefaret planı işlemeye başlamıştı. . . . Gasp ettiği imparatorluğun sonunda elinden çekilip alınacağını bilen Şeytan, Allah’ın Kendi suretinde yarattığı varlıklardan olabildiğince çoğuna zarar verebilmek için hiçbir eziyetten kaçınmamakta kararlıydı. İnsanoğlundan nefret ediyordu çünkü Mesih insanlığa karşı büyük sevgi ve merhamet besliyordu. O da şimdi insanlar üzerinde aldatmacanın her türlüsünü uygulamak için hazırlandı; kendi umutsuz durumu yüzünden de bu davasını gayretle sürdürdü.—Ellen G. White The Spirit of Prophecy[Peygamberlik Ruhu]3. Cilt, s.194, 195.


Ona şüphe yok ki Şeytan, yeryüzündeki işlerine Mesih’in sevgisinin odağına, kiliseye tüm öfkesini dökerek devam etmektedir. Fakat kilise, 1260 peygamberlik günü/yılı boyunca dünyanın ıssız, bakir bölgelerinde ilahi koruma altındaydı.


Şeytan’ın zulmü döneminden Vahiy kitapçığında iki yerde bahsedilir; 1260 gün/yıl (Va. 12:6) ve bir vakit ve vakitler ve yarım vakit (Va. 12:14, Candemir). İki zaman dilimi de, Daniel 7:23–25 ayetlerinde bahsedilen, küçük boynuzun zulüm faaliyetlerinin zamanına işaret eder. Kutsal Kitap’ta peygamberlik günleri yılları simgeler. Tarihte bu peygamberlik dönemine en çok uyan zaman, MS 538–1798 yılları arasında, Napolyon’un generali Berthier’in Roma’nın baskıcı kuvvetini en azından geçici olarak bitirmesiyle sona eren, Roma kilisesinin kilise-devlet gücü olarak Batı dünyasına egemen olduğu dönemdir.


Bu uzun zulüm dönemi boyunca ejderha, kadını yok etmek için ağzından tufan suları püskürttü. Sular, halkları ve ulusları temsil ediyor (Va. 17:15). Bu dönem süresince Roma, Allah’ın sadık halkının üzerine ordular ve uluslar saldı. Bu peygamberlik döneminin sonuna doğru, dost yeryüzü, suları yutarak kadını kurtardı ve ona güvenli bir sığınak sağladı. Bu öngörü, sağladığı dini özgürlüklerle bir sığınak olan Amerika’ya işaret ediyor (Va. 12:16).


Buradaki zulmün ne kadar zaman sürdüğünü düşün, tam 1260 yıl. Bu, örneğin Mesih’in dönüşü gibi şeylerin gerçekleşmesinin, en azından bizim bakış açımızdan ne kadar çok zaman istiyor olduğunu anlamakta ne kadar da sınırlı olduğumuz konusunda bize ne anlatmalı?


20 Şubat


Bakiyeye Karşı Savaş


Vahiy 12:17 ayetini oku. Son zamanda Şeytan kime karşı tüm gücüyle savaşıyor?


Kalan ya da bakiye kelimesi, çoğunluk dinden dönerken Allah’a sadık kalanları tanımlamak için kullanılır (1Kr. 19:18, Va. 2:24). Son zamanda, dünyadaki insanların çoğunluğu Şeytan’ın yanında taraf tutarken, Allah’ın 1798 yılından sonra yükselttiği bir grup insan, Şeytan’ın tüm öfkesiyle yüz yüze gelerek Mesih’e sadık kalacak.


Bakiyenin Vahiy 12:17 ayetinde tanımlanan iki niteliği nelerdir? Kişi kendisinin Allah’ın son zaman bakiyesine dahil olduğuna nasıl emin olabilir?


Son dönem bakiyesi, Allah’ın emirlerini tutar. Vahiy 13. bölüm gösteriyor ki, On Emir’in ilk tableti son zaman çatışmasında merkezi öneme sahip olacak. İlk dört emrin anahtar bileşeni ibadettir. Son krizdeki temel mesele, kime ibadet edilmesi gerektiği olacak. Dünyadaki insanlar canavarın heykeline tapınmayı seçerken, bakiye Yaratan Allah’a ibadet edecek (Va. 14:7). Dördüncü emir Sebt gününün, özellikle Allah’ın bizim Yaratıcımız olduğuna işaret ediyor olması, onun son krizde önemli bir rol oynayacak olmasının sebeplerinden biri.


Son zaman bakiyesinin ikinci niteliği de, onların kendilerinde İsa’nın tanıklığı olmasıdır çünkü Vahiy 19:10 ayetinde açıklandığı gibi o peygamberlik ruhunun özüdür. Bu ayeti Vahiy 22:9 ile karşılaştırdığımızda, Yuhanna’nın İsa’nın tanıklığına sahip olan kardeşlerinin peygamberler olduğunu görüyoruz, o yüzden İsa’ya tanıklık, İsa’nın peygamberleri aracılığıyla gerçeğe tanıklık etmesini ifade ediyor, aynı Yuhanna aracılığıyla yaptığı gibi (Va. 1:2). Vahiy gösteriyor ki, Allah’ın halkı zamanın sonunda, Şeytan’ın onları aldatıp yok etmek için her şeyi yapacağı bu zor zamanlarda onlara rehberlik etsin diye peygamberlik ruhuna sahip olacak. Biz Yedinci Gün Adventistlerine bu peygamberlik kavrayışı armağanı, Ellen G. White’ın hizmetinde ve yazılarında verilmiştir.


Bize peygamberlik ruhu aracılığıyla verilmiş en inanılmaz sezgilerden bazıları sence nelerdir? Bu armağan bireysel ve kilise olarak bizi hangi yükümlülükler altına sokuyor?


21 Şubat


Şeytan’ın Son Zaman Stratejisi


Vahiy 12:17 ayeti dünyadaki insanları kazanmaya çalışırken ve hatta Mesih’in sadık izleyicilerini aldatmak için, Şeytan’ın strateji değiştirdiğini belirtiyor. O, Hristiyanlık tarihi boyunca öncelikle kilisenin içinde ustaca verilmiş tavizler yoluyla ve dışarıdan da baskı ve zulümle Allah’ın kurtuluş işine karşı geldi. Tarih göstermiştir ki, yüzyıllar boyunca başarılı olmuş olmasına rağmen, bu strateji Reform ve Kutsal kitap gerçeğinin Allah’ın halkı tarafından yavaş yavaş yeniden keşfedilmesi sayesinde etkisiz hale getirilmiştir. Fakat Şeytan vaktinin sonuna yaklaştığını fark ettikçe, çabasını artırıyor ve Allah’ın son zaman bakiyesine karşı savaş açıyor (Va. 12:17). Bakiyeye karşı yapacağı saldırılar içinde bolca hile de bulunacak. Mucizeler gösteren iblisler ve ruhçu gösteriler ortaya konulacak (Va. 16:14). Şeytan’ın stratejisindeki bu değişiklik, tarihsel bir odaktan son zaman odağına geçiş ile denk düşüyor (bkz. Mat. 24:24).


Vahiy 12–20 bölümlerinde sıkça kullanılan aldatma kelimesinin, Şeytan’ın son zaman faaliyetlerini tanımlarken kullanılmış olması çok önemli. Vahiy’deki Şeytan’ın son zaman işleri tarifi aldatma kelimesiyle başlar (Va. 12:9) ve biter (Va. 20:7–10).


Selanikliler 2:8–12 ve Vahiy 13:13, 14 ve 19:20 ayetlerini oku. Şeytan’ın son zaman aldatmacasının niteliği nedir?


Vahiy 12–20 bölümlerinde Şeytan dünyayı kendisine biat ettirmeye çalışırken resmediliyor. İşini yapmak için sırasıyla, dini-siyasi bir gücü ve siyasi güçleri kullanıyor: Ejderha ile simgelenen putperest Roma (Va. 12:4, 5); daha sonra deniz canavarıyla simgelenen bir güç (Va. 12:6, 15; Va. 13:1–8); ve son olarak da kara canavarıyla simgelenen bir güç (Va. 13:11). Kitapçığın kalanı boyunca, bu şeytani üçlünün üyeleri– ejderha ile simgelenen putperestlik/ruhçuluk; deniz canavarıyla simgelenen Roma Katolikliği; ve kuzuya benzer canavar ya da kara canavarıyla simgelenen sapkın Protestanlık–ayrılmaz biçimde Allah’ın dünyadaki işlerine düşmanlık etmek için birleşmişlerdir. İnsanları Allah’tan uzaklaştırmak ve her şeye gücü yeten Tanrı’nın büyük gününde olacak (Va. 16:14) savaşta Şeytan’ın tarafında saf tutmaya kandırmak için birlikte çalışırlar. Bu düzmece sistemlerin hepsi birlikte İkinci Geliş’te yok edilecekler (Va. 19:20), fakat bu dünyasal güçler aracılığıyla işlerini görmüş olan iblisi simgeleyen ejderha (Va. 12:9) bin yılın sonunda yok edilecek (Va. 20:10). Vahiy, son zaman aldatmacasının insanların çoğunun yıkımın yolunu seçmelerine sebep olacak kadar büyük olacağını söylüyor (Mat. 7:13).


Vahiyde, Şeytan’ın son zaman işlerinin aldatıcı niteliğini fark edip onlara direnmek için iki yerde bilgelik ve ruhsal farkındalığa çağrı yapılıyor (Va. 13:18, 17:9). Burada bahsedilen ne tip bir bilgelik? Yakup 1:5 ayetine göre, biz bu bilgeliğe nasıl sahip olabiliriz?


22 Şubat


EK ÇALIŞMA: Ellen G. White, Büyük Mücadele kitabında 523-535. sayfalardaki Şeytan’ın Tuzakları bölümünü oku.


Vahiy 12. bölümün amacı, her şeyden önce Allah’ın halkına son dönem olaylarının Mesih ile Şeytan arasındaki büyük çatışmanın bir parçası olduğunu anlatmaktır. Kitap Allah’ın halkını, bugün karşılarında olan ve gelecekte daha da ciddi bir biçimde karşılarında olacak olan deneyimli ve öfkeli düşmanları ile ilgili uyarıyor. Pavlus Şeytan’ın son dönem faaliyetleriyle ilgili bizi şöyle uyarıyor: Yasa tanımaz adam, her türlü mucizede, yanıltıcı belirtilerle harikalarda ve mahvolanları aldatan her türlü kötülükte sergilenen Şeytan’ın etkinliğiyle gelecek. Mahvolanlar, gerçeği sevmeye ve böylece kurtulmaya yanaşmadıklarından mahvoluyorlar (2Se. 2:9, 10).


Vahiy, geleceği ciddiye almamız ve Allah’a bağımlı olmayı önceliğimiz yapmamız için bizi teşvik ediyor. Diğer bir yandan da Şeytan ne kadar güçlü ve deneyimli bir düşman olsa da Mesih’i yenecek kadar güçlü olmadığına dair bize güvence veriyor (bkz. Va. 12:8). Allah’ın halkı için umut sadece daha önce zaferle Şeytan’ı ve onun kötü ruhlu güçlerini yenmiş Olandadır. Ve O dünyanın sonuna dek her an(Mat. 28:20) sadık izleyicileriyle birlikte olacağına dair söz verdi.


TARTIŞMA SORULARI:


edinci Gün Adventistleri olarak biz kendimizi son dönem bakiyesinin niteliklerini yerine getirir görüyoruz. Ne ayrıcalık ama! Ama aynı zamanda da ne sorumluluk. (bkz. Luka 12:48). Bu durumun bizim kişisel kurtuluşumuzu güvence altına aldığını düşünme hatasına düşmemek için neden dikkatli olmalıyız?


Şeytan’ın gücü hakkında hep beraber çok fazla konuşuyoruz. Doğru, Şeytan güçlü bir varlık fakat Allah’a şükürler olsun ki bir numaralı kötülüğü gökten atmış olan Kurtarıcımız da kuvvetli. Düşmanımız hakkında konuşuyor, onunla ilgili dualar ediyor, onu düşünüyoruz; o da bu sayede zihnimize gittikçe daha çok sızıyor. Şimdi niye İsa’yı konuşmuyoruz ki? Niye O’nun gücü ve O’nun sevgisi hakkında düşünmüyoruz? Şeytan kendisinin gücünü methediyor olmamızdan memnun. İsa’yı tutun, O’nun üzerine derinlemesine düşünün ve O’na bakarak siz de O’nun suretine dönüşün—Ellen G. White, The Advent Review and Sabbath Herald, 19 Mart 1889. Hristiyanlar Şeytan’ın kuvvetini ne şekilde methediyorlar? Diğer taraftan, sadece Şeytan’ın gücü gerçeğini değil aynı zamanda varlığı gerçeğini inkâr etmek hangi tehlikeleri barındırıyor?


PAZARTESİ


SALI


ÇARŞAMBA


PERŞEMBE


CUMA


5 Ocak


Bir Tanıklığın Gücü


Miguel Manuel Mafugula tarafından yazılmıştır.


Pazar günleri ibadet eden bir ailede doğdum. Doğduğum yer, Malawi ve Mozambik’in sınırından 3 kilometre ileride bulunan Milange adında bir kasabadır. Yedinci Gün Adventist Kilisesi ise tanışmam Adelina adlı bir kızın sayesinde oldu. 7. sınıfta ve 16 yaşındaydı, benden ödevi için yardım istemişti. Ben ise 10. Sınıfta ve 21 yaşındaydım.


Ödevine yardım ettikten sonra bana Adventist Kilisesi’nden bahsetmeye başladı ve Şabat gününü anlattı. Tanrı’nın Pazar gününü değil, Cumartesi gününü ibadet günü olarak belirlediğini söyledi.


Sonrasında, Adelina bana bir Kutsal Kitap getirdi. Çıkış 20:8, yani 4. Emrin altını çizmiş ve de Hezekiel 20:20’yi, yani şu ayetin altını çizmişti: “Şabatımı kutsal kılın, böylece Şabat günü sizinle benim aramızda bir işaret olacaktır”. Kutsal Kitap’ın sayfalarından birine; “Markos 2:27, 28’i oku” yazmıştı.


Markos’u açtım ve İsa’nın sözlerini okudum; “ Şabat günü insan için var, insan Şabat günü için değil. Bu sebeple İnsanoğlu Şabat gününün de efendisidir.” Bunu okuyunca, haftanın yanlış gününe riayet etmiş olageldiğimi farkettim.


Böylece daha fazla bilgi edinmek için Adelina ile kiliseye gitmeye karar verdim ve kısa bir süre sonrası artık cumartesi ibadet ediyordum.


Bu durum, gençlik direktörü olarak hizmet verdiğim Pazar günü kilisesiyle problem yarattı. Kilisenin pastörü babamla konuştu ve babam geri dönmemi emretti. Ben reddedince, babam: “Eğer ebeveynlerine itaat etmiyorsan, onlarla yaşayamazsın” dedi ve beni evden attı. Bu durumu Adelina’nın ailesine anlatınca, onlar bana liseyi bitirene kadar kalabileceğim bir yer verdiler. 2 yıl sonra da vaftiz oldum.


Tanrı bana hem liseden hem de üniversiteden mezun olmama, ardından da Milange’de bir devlet lisesinde kimya öğretmeni olarak iş bulmama yardım etti. Daha sonra beni Şabat günüyle tanıştıran Adelina ile evlendim.


Tanrı benim kişisel tanıklığımı mucizevi şekillerde kullandı. Tanıklığımı, eski Pazar günü kilisemdeki gençlerle paylaştım ve ikisi iman edip Adventist oldular. Ayrıca, aileme de anlattım ve onlar da vaftiz oldular. Herkese şunu söylerim: Her an Rab’be güvenin, onun için imkansız diye bir şey yoktur.


Bu bölgenin Onüçüncü Şabat Sunuları’nın bir kısmı Miguel’in kasabası olan Milange’de ilk Adventist ortaokulunun açılmasına yardımcı olacaktır. Sunularınız için teşekkür ederiz.